Mesleğinden savrulmuş gazeteciler anlatıyor: Baskı ve tutuklamalar, otosansür ve geçim derdi
Türkiye'de gazetecilere yönelik baskı, bölge illerinde çok fazla yaşanıyor. Meslekte uzun yıllar kaldıktan sonra kopmak zorunda kalan gazeteciler, yaşadıklarını anlattı.
Şenol BALI
ARTI GERÇEK- Türkiye'de gazeteciler için mesleki çember her geçen gün daralıyor. Gazetecilik için kara bir tablonun söz konusu olduğu ülkede açıklanan verilere göre hâlâ en az 100 gazeteci tutuklu, yüzlercesi yargılanıyor, binlercesi de işsiz kalmış durumda. Antidemokratik ortamın da etkisiyle işsiz kalan veya geçinemeyen gazeteciler, mesleklerine olan ısrarı daha fazla sürdüremiyor ve meslekten kopmak zorunda kalıyor.
Uzun yıllar Van’da görev yapan gazeteciler Naif Yaşar, İlhan Siyahtaş ve Lütfü Pala da benzer gerekçelerle mesleklerinden ayrılmak zorunda kalan isimlerden bazıları.
Basın sıralaması konusunda Türkiye, 182 ülke arasında 157. sırada. 'Muhalif basında' görev yapan pek çok gazeteci çeşitli suçlamalarla cezaevlerine gönderiliyor. Çoğu için mahkeme koridorları ise oldukça tanıdık. Düşünce özgürlüğünü rafa kaldıran bu antidemokratik uygulamalar, gazeteciler üzerinde yargılanma ve özgürlüklerinden alıkonulma gibi farklı kaygı ve korkular oluşturmakta. Özellikle muhalif düşünceye sahip gazetecilerin ekonomik olarak nefessiz bırakılmasını da eklediğimizde meslekten kopuşlar hız kesmiyor. Van'da konuştuğumuz ve yıllarca sürdürdüğü gazetecilik mesleğini yoğun bir ısrara rağmen bırakmak zorunda kalan gazeteciler de bu yönüyle iki temel duruma işaret ediyor: Baskı ve tutuklamalar ile ekonomik çıkmaz...
NAİF YAŞAR: ÇALIŞTIĞIM GAZETE BOMBALANDI, HABER SİTELERİ KAPATILDI ANCAK YİNE DE ISRAR ETTİM
1978 yılında 15 yaşındayken gazeteciliğe başlayan Naif Yaşar bu sebeplerle 45 yıl sürdürdüğü mesleğinden kopmuş isimlerden biri. 1988 yılına kadar farklı dergiler için bölge muhabirliği yapan Yaşar, gazetecilik serüvenini şöyle anlatıyor:
''Halk Gerçekliği ve Ülke isimli gazetelerde çalışmaya başladım. Ülke gazetesinin ardından Özgür Gündem gazetesi kuruldu. O gazetenin de Ankara temsilciliğini yaptım. Kürt gazeteciliğinin ilk mihenk taşıydı. Musa Anter, Gülten Kışanak ve Elif Şafak gibi isimler vardı o dönem ekipte. İsmail Beşikçi de bizim fahri hocamızdı. O ara bölgede gazetemizin büroları açıldı ancak Van'da yoktu. Daha sonra Van için görevlendirildim. 1992 yılında tutuklandım. Sonrasında gazetenin merkez binası bombalandı biz de boşa çıktık ve gazeteden ayrıldık. O dönemler, gazeteciler için ateşten gömlekti. Faili meçhuller, cezaeviler hiç eksik olmadı.''
2018 yılına kadar verdiği aradan sonra Van TV'de programlar yaptığını söyleyen Yaşar, daha sonra kurduğu haber sitelerinin de kapatıldığını ancak sürekli olarak yenilerini açarak gazetecilik yapmayı sürdürdüğünü söylüyor. Yaşar, bu ısrarını mesleğe olan sevdasına bağlıyor.
Naif Yaşar - 1984 yıllarında çalıştığı dergiler için haber yapıyor.
'60 YAŞINI GEÇİYORUM, EŞİM CEZAEVİNDE, ÇOCUKLARIMA BAKIYORUM'
Özellikle çözüm sürecinde yaptığı birçok haberin, sonraki dönemde yargılama konusu yapıldığının altını çizen Yaşar, yıllar geçtikçe bir takım kaygılardan bahsediyor ve bunları 'anlaşılır' olarak nitelendiriyor:
"Çözüm sürecinde yaptığım haberler veya röportajlar daha sonra yargılama konusu yapıldı. Hâlâ yargılandığım davalar var. Baskılar arttıkça kalemimiz yumuşamaya başladı maalesef. Kalemini vicdanına göre kullanamıyorsun çünkü insani kaygıların var. 60 yaşını geçiyorum, eşim cezaevinde ve ben çocuklarıma bakıyorum. Haliyle bir refleks gelişiyor insanda. Bu kaygıların anlaşılır olabileceğini düşünüyorum."
Yaşar ayrıca, 45 yıldır bu meslekte olduğunu ve bu meslek dışında dikili bir taşının olmadığını ifade ediyor.
'ÇOCUKLARIMI OKUTMAK İÇİN OKEY SALONU İŞLETTİM'
Duyduğu kaygının yanı sıra meslekteki ekonomik duruma da dikkat çeken Yaşar, çocuklarını okutmak ve evi geçindirmek için okey salonu çalıştırdığını ve pandemi nedeniyle oranın da kapandığını söylüyor. Kendini "Artık kahvehane diplerinde çay içip muhabbet eden bir yaşlı" şeklinde tarif eden Yaşar, "Okey salonu işletmeciliği yaptım. Sırf evi geçindirmek ve üç çocuğu okutmak için. Gazetecilikte bir kuruş bile gelir yok. 45 yıl verdiğin bu meslekten uzaklaşabiliyorsun işte. Ekonomisi olsa bu yaşta bile sokaklara çıkardım haber kovalamak için. Ben de mecbur kaldım okey salonu açtım. Pandemi nedeniyle o da kapandı. Gerçi pandemi olmasaydı da beceremeyebilirdim. Çünkü gazetecilik dışında pek bir şeyden anlamıyorum, yıllardır kendimi bu mesleğe adamışım" diyor.
Konuşmasının devamında "Bölgedeki gazeteciler için destek programları veya fonlar oluşturulmalı. Tüm sektörler için hibeler, krediler veriliyor ama gazeteciliğe verilmiyor. Ya da iktidar kendine yakın bulduğu mecraları besliyor ve güçlendiriyor. Muhalif gazeteciler için ekonomik sürdürebilirliği yok şu an bu mesleğin." diyen Yaşar, gazetecilerin mesleklerinden kopmaması ve mesleğin güçlendirilmesi yönünde bir dizi öneride bulunuyor.
Naif Yaşar, işlettiği okey salonunun pandemi nedeniyle kapanmasının ardından yeniden işsiz kaldı.
'EKONOMİDEN VEYA DİĞER KAYGILARDAN DOLAYI MESLEKTEN UZAKLAŞMAK TRAVMA YARATIYOR'
Gazetecilerin üzerindeki baskının azaltılması gerektiğini savunan Yaşar, "Türkiye’de gazeteciler iktidar için bir yük veya tehlike olarak görülüyor. Bir makale yazıyorsun terörle ilişkilendiriliyor. Bir satır yazarken yirmi defa düşünüyorsun. Hal böyle olunca ne yapabilirsin ki?" diyor ve meslekten kopmasının ekonomi dışındaki nedenlerine değiniyor:
"Halkın faydasına olan haberi yapamadığında halkı kandırmış olursun dolasıyla o mesleği yapmanın da bir anlamı olmaz. Her şeye rağmen mesleğe dair bir özlem taşıyor insan. Ben ukdelerle öleceğim çünkü mesleğimi istediğim gibi sürdüremedim. Sadece ekonomiden veya kaygılardan dolayı meslekten uzaklaşmak insanda bir travma yaratıyor."
SİYAHTAŞ: ÇÖZÜM SÜRECİNDEN SONRA GAZETEYE ATANAN MÜDÜR SANSÜR VE MOBBİNG UYGULUYORDU
36 yaşındaki gazeteci İlhan Siyahtaş ise mesleğe 2007 yılında kentte yayın yapan Van Sesi adlı yerel bir gazetede başlamış. 2017 yılına kadar bu gazetede çalışan Siyahtaş, çözüm sürecinin bitmesi ve antidemokratik uygulamaların yoğunlaştığı dönemde gazeteye atanan Yazı İşleri Müdürü tarafından işten çıkarıldığını söylüyor. Siyahtaş ayrılışını şöyle özetliyor:
"2017 yılında çözüm sürecinin bitmesiyle sertleşen siyasal iklimle birlikte muhalif gazeteciler, gazetelerden çıkarılmaya başlandı. Benim de işime son verilmesi tam olarak bununla ilgili oldu. Gazetemize atanan bir yazı işleri müdürüyle fikir uyuşmazlığı içerisindeydik. Haberlerimize sansür uygulanıyor veya kısıtlanıyordu. Bir mobbing uygulaması vardı. Halkı ve toplumu ilgilendiren haberleri getiriyordum. Haberler toplumdan yana olunca iktidara dokunuyordu haliyle. Bu da kabul edilmiyor ve tartışmalar yaşanıyordu sık sık. Daha sonra da sebepsiz bir şekilde 11 yıl emek verdiğim gazeteden ayrıldım."
'MESLEKTE KALMAKTA ISRAR ETTİM AMA BAŞARILI OLAMADIM'
Uzun süre işsiz kaldığını belirten Siyahtaş, meslektaşı Yaşar gibi meslekte kalmaya ısrar ettiğini ancak başarılı olamadığını dile getiriyor:
"Çıkarıldıktan sonra işsiz kaldım. Daha sonra bir haber sitesi kurdum. Sonra kendi imkânlarımla yürütmeye çalıştım ancak yürütemedim. Bu meslekte kalmak adına bir direnme biçimiydi. Maalesef bu girişimden yenilerek ayrıldım. Toplumdan yana haber yapınca yalnız bırakılıyorsun. Gazetecilik bağımsızlığı gerektiriyor. Gazeteci ağları ayakta durmak için desteklenmeli. Kimse geliri olmadan bu mesleği yapamaz. Gerçekçi olmak lazım. Reklam veya başka gelirler olmayınca ikinci gün haber yapamaz duruma gelirsin. Finansal kaynak oldukça önemli bu meslekte. Belli bir güce sırtımı dayamadım ama mesleğimi sürdürmenin şartları çok zordu. İnternet haberciliğini iki yıl sürdürebildim. Sonrasında tamamıyla kopmak zorunda kaldım. Bir yol ayrımındaydım aslında ya belli bir iktidara yaslanarak mesleğimi sürdürecektim veya bu mesleğin onuruna zarar vermeden ayrılıp başka işte çalışacaktım. Kirlemeden mesleğimi onurlu bir şekilde bırakma kararı aldım. Daha sonra yine boşta kaldım."
Gazeteciler üzerindeki baskı ve yargılamalar konusunda Naif Yaşar ile benzer ifadeler kullanan Siyahtaş, "Öte yandan hukuki boyutu da var bu meselenin. Yaptığın bir haber üzerinden yargılanabiliyorsun veya cezaevine atılabiliyorsun. Şu an da bile onlarca gazeteci tutuklu, yüzlercesi de yargılanıyor. Sırf muhalif haberler yaptıkları için bunları yaşayabiliyorsun. Durum hala öyle. Böyle olunca kendine ve çevrendekilere karşı bir kaygı duymaya başlıyorsun." diye konuştu.
'UZUN SÜREN İŞSİZLİĞİN ARDINDAN MARKET SEKTÖRÜNE GİRDİM'
Uzun işsizlik süresinin ardından market işlerine giren Siyahtaş, 2 yıldır bu sektörde çalışıyor. Kendisinin bu alanda zorlandığını kaydeden Siyahtaş ailesinin geçimi için buna mecbur olduğunu aktarıyor. Basına ve ifade özgürlüğüne olan yaklaşımın değişmesi gerektiğini dillendiren Siyahtaş, mesleğini çok özlediğini söylüyor:
"Mesleğime dönük büyük özlem taşıyorum. Mesleğe döndüğüm an yine benzer risklerle karşı karşıya kalacağım biliyorum. Bunun örnekleri ortada. Basına ve ifade özgürlüğüne olan yaklaşım değişmeli. Ülkenin hızlıca demokratikleşmesi lazım. Basın da, geliştirilecek bu demokratik yapıda öncelikli olarak konumlandırılmalı. Toplumdan yana olan, iktidara yaslanmayan bir gazetecilik anlayışına alan açılması lazım. Bu antidemokratik zeminde toplumun sesini daha gür duyurmaya çalışacağız. Âmâ bu günler çok uzak görünüyor. Ancak bu zorlu süreçleri bitmesini istiyor ve demokratik bir ülkede yaşamayı umut ediyoruz."
İlhan Siyahtaş,çalıştığı marketin afişlerini asıyor.
3 YILDIR ARICILIK YAPAN PALA: GAZETECİLİK İÇİN ŞARTLARININ ZORLANDIĞINI GÖRDÜM VE BIRAKMA KARARI VERDİM
İşini bırakmak zorunda kalan bir başka gazeteci de 35 yaşındaki Lütfü Pala. Mesleğinden kopan Pala, şimdilerde Hakkâri ve Şırnak illerinde arıcılık yaparak geçimini sağlıyor. Gazeteciliğe ilk olarak İpekyolu Gazetesi'nde başlayan Pala, diğer meslektaşları gibi gazeteciler üzerinde artarak devam eden baskılara dikkat çekiyor.
Pala, "Gazeteciliğe ilk olarak İpekyolu haber gazetesi olan bir yerel gazetede başladım. Burada çalışırken aynı zamanda Dicle Haber Ajansına da haber yapıyordum. Bu iki yerde uzun bir zaman çalıştıktan sonra Van TV’ye geçtim. Yaklaşık 2 yıl boyunca da Van TV’de muhabirlik yaptım. Ülkemizde basının üzerindeki baskılar malum hepimiz tarafından bilinmekte, defalarca bunlara bizde maruz kaldık, artık son zamanlarda bu baskılar daha da artınca biraz ara vermeye karar verdim, her gün gazeteciler ya gözaltına alınıyor ve sudan sebeplerle cezaevine gönderiliyordu ya da bir şekilde haber yapmaları engelleniyordu. Bu ara vermeye karar vermemle birlikte olaylara dışardan bakma, dışardan analiz etme fırsatı yakaladım, gazeteciliğin zor şartlarda yapıldığını ve şartların daha da zorlandığının farkına vardım mesleği bırakma kararı aldım." ifadelerini kullanıyor.
Lütfü Pala, uzun süredir geçimini arıcılıkla sağlıyor
'KOPUŞ BENİ ÇOK ZORLADI, MESLEĞİMİ ÇOK ÖZLÜYORUM'
Meslekten kopuşunun kendisini zorladığının altını çizen Pala, "Bu kararı almak elbette kolay olmadı benim için, hayatımda aldığım en radikal karar buydu, üzülerek bırakmıştım mesleğimi. Son 3 yıldır da arıcılık ile uğraşıyorum, bal üretiyorum. Sanırım doğada kalıp bir şeyler üretmek bana cazip geldi, geçimimi artık bu işle sağlıyorum. Mesleğime dönmek için bir hazırlığım yok ama özlüyorum, hem de çok..." diye konuştu.