Mikail Kırbayır: Galatasaray uğurladıklarımızla helalleştiğimiz musalla taşıdır

Mikail Kırbayır: Galatasaray uğurladıklarımızla helalleştiğimiz musalla taşıdır
Gözaltında kaybedilen kardeşi Cemil Kırbayır için 43 yıldır mücadele eden Mikail Kırbayır, Galatasaray Meydanı’nı için “Uğurladıklarımızla helalleştiğimiz musalla taşıdır” dedi. Kırbayır, insan hakları adına mücadeleden vazgeçmeyeceklerini söyledi.

Artı Gerçek - Galatasaray Meydanı’nı “hafıza mekanı” olarak gören Cumartesi Anneleri eylemi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği “ihlal” kararına rağmen 28 haftadır İstanbul Valiliği’nin almış olduğu “yasak” kararıyla engelleniyor. Ancak Cumartesi Anneleri, hem kayıplarını aramaktan hem de Galatasaray’dan vazgeçmiyor.

8 Ekim 1980’de gözaltına alınıp kaybettirilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da her hafta eyleme katılanlar arasında. Mikail Kırbayır, annesi Berfo Kırbayır’ın başlattığı ve ölmesinin ardından adalet nöbetini devraldı. Galatasaray Meydanı için, “Uğurladıklarımızla helalleştiğimiz musalla taşıdır, adalet arayışımızın adresidir” ifadelerini kullanan Kırbayır, bu meydanda halka dertlerini anlattıklarını belirtti.

Kırbayır, kardeşi Cemil Kırbayır’ın aynı yerde gözaltına alınan ve işkence gören biriyle tanıştığını belirterek, o kişinin Cemil ile birlikte işkence gördüklerini, çıplak olduklarını ve gözlerinin bağlı olduğunu aktardığını ifade etti. Tanığın aktarımlarına yer veren Kırbayır, “Cemil’e sorular soruyorlarmış. Cemil de karşılık vermiş. Ardından bir ses duymuşlar. Sonra sesler kesilmiş ve aralarında bir telaş başlamış” diye belirtti.

‘DEVLET İLK DEFA BİR KİŞİYİ ÖLDÜRDÜĞÜNÜ KABUL VE İTİRAF ETTİ’

30 yıl sonra 4 Şubat 2011’de annesi Berfo Kırbayır’ın da (Berfo Ana) içerisinde bulunduğu 12 kişilik Cumartesi Anneleri'nden oluşan bir heyetin dönemin Başbakanı olan Tayyip Erdoğan ile görüştüklerini hatırlatan Kırbayır, Erdoğan’ın burada Berfo Ana’ya verdiği sözden dolayı Meclis’te bir komisyon kurulduğunu, kurulan bu komisyon sonrasında ise, “Cemil Kırbayır, 8 Ekim 1980’de sorgulama esnasında öldürülmüştür ve cenazesi de bu kişiler tarafından yok edilmiştir” şeklinde bir rapor hazırladığını, bu raporla devletin cinayeti itiraf ettiğini belirtti. Ağabey Kırbayır, bu duruma ilişkin, “Devlet ilk defa bir kişiyi öldürdüğünü kabul ve itiraf etti” dedi.

TÜM GİRİŞİMLER SONUÇSUZ KALDI

Kırbayır, bu raporun sonucunu üzülmesin diye annesine söylemediklerini fakat dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül’ün evlerine yaptığı taziye ziyaretinden sonra Berfo Ananın bu durumu öğrendiğini söyledi. Bu bilgiden sonra Berfo Ananın, “Oğlumun kemiklerini isterim” dediğini aktaran Kırbayır, annesinin bu bilgiden üç yıl sonra öldüğünü ve kendilerine vasiyet olarak ise “Cemil’imin kemiklerini bulmadan, benim kucağıma vermeden beni defin etmeyeceksiniz” dediğini kaydetti.

Kırbayır, bu vasiyetten sonra annesinin mezarının hemen yanında kardeşinin kemikleri için başka bir mezar kazdıklarını belirtti. Kırbayır, faillerin yargılanması için yaptıkları tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını da belirterek kardeşi Kırbayı’ın dosyasının daha sonra “zaman aşımına” uğradığını hatırlattı.

‘GALATASARAY MEYDANI ADALET ARAYIŞIMIZIN ADRESİDİR’

43 yıldır dur durak bilmeyen bir kayıp mücadelesi yürüttüklerini belirten ağabey Kırbayır, 1995 yılından bu yana İnsan Hakları Derneği (İHD) ile beraber adalet arayışında olduklarını ifade etti. Cumartesi İnsanları olarak Galatasaray Meydanı için, “Uğurladıklarımızla helalleştiğimiz musalla taşıdır, adalet arayışımızın adresidir” ifadelerini kullanan Kırbayır, bu meydanda halka dertlerini anlattıklarını belirtti. Bu meydanın 700’üncü haftasında dönemim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından yasaklandığının altını çizen Kırbayır, o günden bugüne direnişin sürdüğünü belirtti.

‘BİZ SADECE DEVLETTEN CENAZEMİZİ İSTİYORUZ’

Yasak kararının Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından sürdürüldüğüne dikkat çeken Kırbayır, AYM’nin “ihlal” kararına rağmen yasağın sürdüğünü belirten Kırbayır, “Biz sadece devletten cenazemizi istiyoruz, kemiklerimizi istiyoruz. Bu yasağı ne din ne iman ne de kitap açıklayabilir. Benim kardeşim bu darbeden dolayı öldürüldü, yok edildi. Madem iktidar darbe ve darbecilere karşı, darbeden dolayı öldürülen kardeşimin akıbetini sorduğumdan dolayı neden her hafta beni kelepçeleyerek gözaltına alıyorlar? 12 Eylül zihniyeti bugün devam ediyor. Eğer darbecilere karşıysanız bu ölümlerin hesabını sorardınız” diye belirtti.

‘İNSAN HAKLARI ADINA BİZ BU MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

“Onlar ne yaparlarsa yapsın. Kayıplarımızın akıbetini sorgulamaktan vazgeçmeyeceğiz. Bizim sözümüz var” diyen Kırbayır, tüm baskı ve engellemelere rağmen mücadele edeceklerini belirtti. Kırbayır konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

“15 dakikalık barışçıl eylemimiz de sizi ürküten ne? Neden bu hakkımızı kullanmamıza izin vermiyorsunuz? Biz sadece kendimiz için değil herkes için, demokrasi için direniyoruz. Demokrasi adına, insan hakları adına biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Herkesi bu konuda da duyarlılığa davet ediyorum.”(MA)

Öne Çıkanlar