Mütedeyyin kesimden ‘hayır’ platformu
İslami kesimin önde gelen yazar ve siyasetçileri, Hak ve Adalet Platformu adı altında biraraya geldi. ‘Tekçi Yönetim Değil; İstişare, Hak ve Adalet’...
İslami kesimin önde gelen yazar ve siyasetçileri, Hak ve Adalet Platformu adı altında biraraya geldi. ‘Tekçi Yönetim Değil; İstişare, Hak ve Adalet’ bildirisini açıkladı.
GÜNCEL- Dindar kamuoyunun yakından tanıdığı, hak mücadelesinin ve islami entelektüel camianın önde gelen isimlerinden başta Mazlum-Der eski genel başkanlarından Ömer Faruk Gergerlioğlu, Saadet Partisi ve Has Parti’nin, aynı zamanda Mazlum-Der kurucularından Cihangir İslam, AKP kurucularından ve Başkent Kadın Platformu üyesi Fatma Bostan Ünsal, Başkent Kadın Platformu üyesi Berrin Sönmez, İlahiyatçı İhsan Eliaçık, Edip Yüksel olmak üzere 20'den fazla ilahiyatçı, siyasetçi, yazar Hak ve Adalet Platformu adı altında bir araya geldi.
Kuruluşunu, Fatih'te bir etkinlikle ilan eden platform, referandum gününe kadar, özellikle AKP tabanında olan kararsız mütedeyyin kesimlerin hayır yönünde tercih yapmaları için çalışmalar yapacak.
Mütedeyyin kesimlerin İstanbul’da nüfus olarak yoğun olduğu Fatih, Üsküdar, Bağcılar, Sultanbeyli, Beykoz, Halkalı gibi bölgelerde, aynı zamanda Ankara’da da çalışmalar yapacak olan platform, salon buluşmalarına ağırlık vermekle birlikte sosyal medyayı etkin kullanarak, sokakta stand açıp bildiri dağıtarak da geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor.
Salonda yer alan pankartlarda, "Hak ve Adalet İçin Hayır", "Vicdan İçin Hayır", "Mazlumların Sesi Olmak İçin Hayır", "Tekçi Yönetim Değil; İstişare, Hak ve Adalet" gibi sloganlar yazılıydı.
Üçü de KHK mağduru olan Ömer Faruk Gergerlioğlu, Fatma Bostan Ünsal ve Cihangir İslam'ın konuşmacı olduğu etkinlikte bu değişikliğe neden hayır denmesi gerektiğinden bahsedildi. Platform olarak bu çıkışın tepkili ama sesini çıkaramayan dindar kesimlere cesaret vermesini hedeflediklerini belirten konuşmacıların ardından salonda yer alan din alimleri ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de söz alarak platforma desteklerini belirttiler.
Etkinliğe katılanlar arasında, İstanbul Din Alimleri Derneği, Demokratik İslam Kongresi Kadın Meclisi, Eğitim İlke-Sen, Anti-kapitalist Müslümanlar, Tekirdağ Adalet Zemini gibi kurumlar vardı.
TEKÇİ YÖNETİM DEĞİL; İSTİŞARE, HAK VE ADALET
Platformun ‘Tekçi Yönetim Değil; İstişare, Hak ve Adalet!’ başlıklı bildirisinde şöyle denildi:
"Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Adaletin tesis edilmesi, toplumun farklı kesimlerine uygulanan ayrımcılıkların ortadan kaldırılması, farklı kültürler ve inançlar arasında eşitliğin sağlanması için yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Ancak önümüze konulan anayasa paketi, herkes için adaleti gerçekleştirmekten uzak. Bu değişiklikle güçlünün egemen olacağı bir anlayış tesis edilecek. Bu yüzden böylesi bir anlayışa en başta karşı çıkması gerekenler, hakkı ve adaleti ayakta tutmaya çalışanlar olmalıdır.
Bu toplumda kimliğimizden dolayı haksızlığa uğramış olsak da, sahip olacağımızı düşündüğümüz gücün hatırı için, bir başkasının uğrayacağı adaletsizliğe göz yummak ilkelerimize ters düşen gayri ahlaki bir hevestir. Güçlünün haklılığı değil, haklının güçlülüğünden yana olmalıyız!
İlkelerimiz, kim olursa olsun sorgulanamaz, denetlenemez, frenlenemez tek adam iktidarının adalet değil zulüm getireceğini hatırlatır bize. Sınırsız ve denetimsiz bir güce izin vermek, hem o kişiye hem de topluma yapılmış büyük bir kötülüktür. Pusulamız; kaygılarımız, yandaşlarımız, karşıtlarımız değil, değerlerimiz olmalıdır.
Güç hayaline kapılmak, çoğunlukla tersine dönen ve altında kalınan bir akıbeti doğurur. Ne zalim ne de mazlum durumuna düşmemek için eksenimiz, gücün tek sahibi olmak değil, hak, adalet ve istişare ile yönetimin ortak paylaşımı olmalıdır.
16 Nisan’da referanduma sunulan 18 maddelik anayasa değişiklik paketi, toplumdaki kronik sorunları çözmek bir yana daha da ağırlaştıracak bir yapıdadır. Yürütmeyi, yasama ve yargı karşısında çok kuvvetli yapmaktadır. Oysa adil bir yönetim, güçlerin kontrolüne ve anında denetlenmesine bağlıdır.
Gücü ele geçirenin keyfileşeceği böylesi bir anlayışa, zamanında "Herkes için Adalet" diyen bizlerin razı olması mümkün değildir ve en başta bu sebeple bu değişikliğe karşı çıkmalıyız!
Kuvvetler ayrılığının sağlayacağı adalet için sarf edilecek her çaba, kuvvetin tek elde toplanması nedeniyle oluşacak haksızlıklardan çok daha güçlü ve değerlidir. Toplumun gerçek istikrarı, geçici, yanlı güç hayallerinden değil, adil bir demokratik katılımdan geçer.
Yakın tarihimizde gücün tek elde toplanmasının yol açtığı toplumsal afetleri gördük:
Suriye politikasının çökmesi,
Mavi Marmara katliamı,
Halkın yoksullaşması,
Yolsuzluk ve hırsızlıklara sessiz kalınması gibi olaylar karşısında hesap sorulamamıştır.
Bizler aynı filmi tekrar seyretmek istemiyoruz. Güçlü olanın kimliğine göre tavır değiştirenlerden olamayız. Gücü esas alan, ahlaki bir sonucu hayal etmesin; ortaya çıkacak sonuç güçler savaşıdır. Böylesi bir sonuç bu topraklardaki hastalıkları arttıracaktır.
Yeni bir anayasa, farklı tüm toplum kesimlerinin omuzları üstünde yükselen, zor ve uzun da olsa toplumsal bir uzlaşma ve sözleşmeyi hedeflemelidir!
Dinî referansların tek adamlığı onaylaması mümkün değilken; en başta da Medine Sözleşmesi gibi çokluk, paylaşım ve yönetimde istişare geleneği ortadayken tek adam söylemleri temelsizdir.
Biz Müslümanların kendi aramızda işleri birbirimizle danışarak yapmamız gerektiği ve özel olarak Kur’an’da bununla ilgili ‘’Şura Suresi’’nin olduğu malumdur. Bu da toplu denetim, istişare ve danışma ile yönetimde eşit ve adil ortaklığı esas almaktadır.
Biz Müslümanlar, Allah’ın tek olduğuna inandığımız gibi yönetimlerin de ortaklık olduğuna inanmadıkça hakça bir yaşama kavuşamayız!
28 Şubat Darbesinde baskıya uğrayanlar olarak, o dönemde yaşadığımız zulmün, bugün benzerlerimiz tarafından daha şiddetli bir şekilde tüm topluma uygulanması, getirilmek istenen sistemle yapılabilecekler açısından ibret vericidir kanımızca.
Bu nedenle, 28 Şubat zulmünün hedef aldığı kesimlerden olan bizler bugünün zalimi olmaya karşı çıkıyoruz!
15 Temmuz darbe girişimine de karşı çıktık ve bundan sonrasında beyaz bir sayfa açılmasını istedik. Ama önümüze getirilen teklif daha çok demokrasi sunmadığı gibi, sorunları daha çok arttıracak içeriktedir.
Darbeleri önlemek, güçler ayrılığına uymakla, bir gücün diğerlerini boyunduruk altına almamasıyla sağlanır.
Bütün müslümanlara, dindar kamuoyuna, halkımıza sesleniyoruz!
Kimsenin mağdur ve mazlum olmaması için;
Tekçi yönetim değil, istişare ve yönetimde ortaklık için;
Hak, Adalet ve Vicdan için "HAYIR" diyoruz.
Gelin, bu itirazı birlikte yükseltelim; hak ve adalet arayışımıza bir "HAYIR"
ile sahip çıkalım!
İMZACILAR:
ADEM GEVERİ
AHMET KAYA
BERRİN SÖNMEZ
CİHANGİR İSLAM
DİYADİN FIRAT
EDİP YÜKSEL
EKREM BARAN
FATMA BOSTAN ÜNSAL
HALİL İBRAHİM YENİGÜN
HÜDA KAYA
İBRAHİM SEDİYANİ
İSLAM ÖZKAN
KADRİCAN MENDİ
MEHMET BEKAROĞLU
MEHMET EFE
MUHARREM ŞAŞKIN
NURCİHAN SAATÇİOĞLU RENÇBER
NURTEN ERTUĞRUL
ÖMER ATALAR
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU
R. İHSAN ELİAÇIK
SÜHEYLA İNAL
YASİN ALTINTAŞ