Öğrenciler online eğitim kararından şikayetçi: Mental olarak çöktük
Mühdan SAĞLAM
ANKARA - Maraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından binlerce depremzede KYK yurtlarına yerleştirildi. Alınan hızlı kararla öğrencilerden iki gün içinde yurtları boşaltmaları istendi. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 17 Şubat’ta yaptığı açıklamada Türkiye genelinde şimdilik eğitimin online olacağını, nisan ayında durumun gözden geçirileceğini ve hibrit eğitimin nisan ayı için masada olduğu söyledi. Akademisyenler, siyasi partiler ve eğitim sendikaları kararın yanlışlığı konusunda hükümete seslendi. Binlerce yeni mağdurun yaratıldığını ifade ettiler. Peki belirsizlik içinde kalan üniversite öğrencileri durumu nasıl görüyor? Yaşadıkları sorunlar neler, ne talep ediyorlar? Farklı illerde eğitim gören öğrenciler yaşadıkları sorunları Artı Gerçek’e anlattı.
“KALAMAYACAĞIMIZ EVLERİN KİRA VE FATURALARINI ÖDEMEYE DEVAM EDİYORUZ”
Artı Gerçek’e lütfen sesimizi duyurun diyen Leyla, Sakarya Üniversitesi’nde okuyor. Pandemi döneminde üniversiteye başladığı için 1,5 yıl uzaktan eğitim görmüş. Alınan bu yeni kararı hayal kırıklığı olarak niteliyor ve durumunu şöyle aktarıyor:
"Pandemiden sonra tekrar aynı krizle karşı karşıya kalmak gerçekten çok büyük bir hayal kırıklığı oldu. Hiçbirimiz üniversitelerin kapanabileceği ihtimalini düşünmüyorduk ve kararı duyunca çok şaşırdık. Bölümden ve okuldan iyice uzaklaştık ve aldığımız eğitimin verimi yarı yarıya düşüyor neredeyse. Çoğu hocamızı tanıyamadan üniversitenin kütüphanesi kulüpleri nasıl ne tür uygulamalar var, çoğu öğrenci bunu öğrenemeden seneler geçip gidiyor. Yurttaki öğrencilerin eşyalarının kırılıp siyah çöp torbalarına sıkıştırılıp çamaşırhanelere depolara konulduğunu söylüyorlar. Ben ev tuttum ve neredeyse önümüzdeki eğitim senesine kadar kalmadığım evin kirasını ve faturalarını ödeyeceğim. Net olmayan bu kararlar sonucunda birçok arkadaşım evini kapatıp kapatmamakta arada kalmış durumda. Ya kalmadığımız evin kirasını ödemeye devam edeceğiz ya da nisanda fahiş fiyatlarla yeniden kiralık ev bulmaya çalışacağız."
'HERKESİN EVİ ONLİNE EĞİTİM KOŞULLARI İÇİN MÜSAİT DEĞİL Kİ'
Leyla, pandemi döneminde de sık sık gündeme gelen, herkesin maddi gücü ve ev ortamının online eğitime uygun olmadığı gerçeğini hatırlatarak kendi koşullarından örnek veriyor:
“Uzaktan eğitim diyorlar ancak herkesin evinde imkanlar elverişli olmayabiliyor, bizim evde olduğu gibi. İki göz odalı evde sekiz kişi yaşıyoruz ve toplam beş öğrenci var evde. Şartlar koşullar çok zor. Mental olarak çökmüş durumdayız. Herkes benim gibi bir umut okulların açılabilme ihtimaline tutunuyordu ama yapılan son açıklamayla beraber o da elimizden alındı.”
'DEPREMZEDE AİLEMİZİN YANINA KOŞARKEN BİR YANDAN DA YURTTAN EŞYALARIMIZI ALMANIN TELAŞINA DÜŞTÜK'
Çukurova Üniversite’sinde öğrenci olan Özlem’in ailesi depremzede. Depreme Antep’te yakalanmışlar. Deprem telaşıyla hızla ailesine koştuğunu söyleyen Özlem, KYK yurdunda kalıyor. Ancak Antep’e ulaştığında acil şekilde yurtları boşaltmaları söylenmiş. Özlem yaşadığı mağduriyeti şöyle aktarıyor:
"Depremin hemen ertesinde ailelerimizin yanınıza dönmemiz gerekti, evler yıkıldı, enkaz vardı. Antep’e geldikten kısa süre sonra yurtların kapatılacağı haberi geldi. Bizden iki gün içinde kaldığımız yurtlardan çıkmamız istendi. Biz o kargaşanın içinde, evlere girmeye korkuyoruz, ailelerimiz araçlarda kalıyordu. Buna rağmen iki gün içinde kaldığımız yurtlardan eşyalarımızı almamız gerekiyordu. Bu nedenle Antep’ten tekrar Adana’ya geçtim eşyalarımı almak için. Eşyalarımız odalarımızdan alınıp çöp poşetlerinin içinde dışarıya atılmıştı. Yaklaşık 3-4 saat eşyalarımızı aradık. Hızla Antep’e döndüğümde okulların kapandığını öğrendim. Ayrıca ben KYK bursu alıyorum, ayın 7’sinde bursumuz yattı ve biz bursla ailemize destek olmadık, çünkü hepsi eşyalarımızı almaya giderken ve geri dönerken verdiğimiz otobüs, dolmuş, taksi ücretine gitti. Okullar kapanıyor, ancak bizim ailemiz zaten depremzede onlar araçlarda kalıyor. Peki biz nerede kalacağız?.. Ailemize yük olmaktan başka hiçbir şey yapamıyoruz."
AİLE, ‘YURDUN AÇIK OLSAYDI, ORADA DAHA GÜVENLE KALIRDIN’ DİYOR
Özlem, okulların online olmasını kendisini nasıl etkilediğini şu sözlerle aktarıyor:
"Deprem nedeniyle hepimiz psikolojik olarak durumda olumsuz etkilendik. Rutin hayata geçerek biraz bu psikolojiden çıkabilirdik. Ancak yeniden evlere hapsolduk ki biz hala evlere giremiyoruz. Zaten insanlar burada evlere giremiyorken üstüne binlerce öğrenciyi dışarı atmak hoş bir durum olmadı bizim açımızdan. Online eğitim deniyor, ancak ekipmanlarımız yok, yer yer elektrik yok, internet yok. Şu anda kitaplarımız bile yok. Nasıl alacağız, nasıl erişeceğiz bilmiyorum. Bu durumda ben nasıl online eğitime katılacağım, nasıl verim alacağım."
'OLAN EVİMİZİN KİRASINI ZOR ÖDÜYORDUK, NİSANDA YENİDEN NASIL EV BULACAĞIM?'
Çanakkale Üniversitesi ’den öğrenci olan Mustafa’nın da ailesi depremzede. Antep’deki deprem koşulları nedeniyle İstanbul’a kuzenlerinin yanına sığınmış. Mustafa, online eğitim kararı bence mantıklı değil diyerek söze başlıyor ve yurtlara gelene kadar depremzedelerin ihtiyaçlarına da uygun alternatif bir konaklama adresi seçilemez miydi diyor. Mustafa yaşadığı durumu şöyle aktarıyor:
"Mühendislik fakültesi öğrencisiyim, pandemi dönemi ve sonrasında uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitim arasındaki farkı net biçimde gördüm. Online eğitimde hocalarımıza tam olarak ulaşamıyoruz, arkadaşlarımızdan uzaklaşıyoruz. Şimdi hibrit de olabilir nisanda bakacağız diyorlar. Ben Çanakkale’de bir evde kalıyordum. Online eğitim dedikleri için kaldığım evi boşalttık. Kiramız 3 bin 250 liraydı. Biz çıktığımızda ev sahibimiz kaldığım eski evimi 4 bin 500 liradan ilana koydu. Şimdi bize dönem ortasında okullarınıza dönün derlerse ben nasıl ev bulacağım, ev bulsam da bütçemin iki üç katı olacak. Bunu nasıl ödeyeceğim bilmiyorum. Kaldığımız evin kirasını faturalarını zor denkleştiriyorduk, şimdi hibrit olursa bunun iki katını nasıl ödeyeceğiz bilmiyorum, böyle bir gücümüz yok. Şu anda bize belirsizlik yaşatıyorlar, artık bir karar verilsin online mı yüz yüze mi, hibrik hele nisan ayında hibrit eğitim bizim için çok zor koşullar yaratıyor."
'PSİKOLOJİK OLARAK ÇÖKMEMİZE NEDEN OLUYOR'
Ankara Üniversitesi’nde öğrencisi Nergis, kendilerine deprem sonrasında yaşatılan zorlukları hatırlatarak söze başlıyor. “Tatil döneminde ailelerinin yanında oldukları için hızla yurtlara dönerek eşyalarını almak durumunda kaldıklarını ifade eden Nergis, taksi, dolmuş, otobüse bir sürü para harcadım, 4 valizle yollarda kış ortasında evime ulaşana kadar yaşadığım eziyeti ben biliyorum” diyor. Nergis online eğitim kararını ve kendisinin durumunu şöyle aktarıyor:
“Ben şuan aile evinde babamın yanında kalıyorum. Babam da kısmen engelli ve hasta olduğu için işlerini halledemiyor. Bu nedenle evde temizlik, yemek ve sobalı olduğu için de odun gibi nedenlerle zamanımı alan dikkatimi dağıtan çok fazla şey var. Kendime zaten zaman ayıramıyorum. Kitap okumak veya film izlemek dışında yapılabilir bir şey yok benim için çünkü arkadaş gibi bir şeyler konuşup paylaşabileceğim biri de yok yanımda. Pandemi döneminde birinci sınıftım ve derslerde çok sık kesilme ve akşama oluyordu odaklanmak çok zordu. Çok fazla çalışan, dersleri önemseyen bir insan olmama rağmen yüz yüze eğitime göre çok daha fazla zorlanmıştım. Bu süreçte ne öğrendiğimizi zaten hatırlamıyorum.
Genel olarak yorumlarsam; internetle ilgili problemler hemen hemen her ders yaşanıyordu. Sorun çözülene dek geçen zaman zaten bıktırıyor verimli olmuyordu. Düzgün iletişim kurulamadığı için bizler de derse katılamıyorduk. Video görüntüsü kapalı bir şekilde hocamızı dinliyorduk. Nadiren soru sorulabiliyordu. Online eğitimin Türkiye gibi bir ülkede yarattığı çeşitli teknik aksaklıkların yanında işin psikolojik boyutuna baktığımda da; hayatımda zaman zaman etkisi bazen uzun bazen kısa süren sorunlar yaşadım veya yaşıyorum. Bu sorunların geçici olduğu fikrine ulaşıp kendimi gelecek konusunda motive etmemde okulumun, arkadaşlarımın dersliklere girip çıkmanın çok faydası oluyordu... Online eğitim çok kısa süreli bir çözüm olabilir, birkaç hafta ve belki bir ay için ama daha fazlasına uygun olduğunu düşünmüyorum. Ertelenmeliydi ve gerekirse yaza uzatılmalıydı. Rekabet edebilirliği de başarının gerçekliğini de kaybettiren bir konu. Öğrenciler kopya çekip dersleri geçiyorlar bu yüzden derse girme gereği dahi duymuyor çoğu. Birkaç kişi ile ders işleniyor.”
'ÜNİVERSİTE AYNI ZAMANDA BİRBİRİMİZLE DAYANIŞTIĞIMIZ BİR YERDİ, ELİMİZDEN ALDILAR'
İstanbul’da özel bir üniversitede eğitim alan İrem, ben diğer arkadaşlarıma göre şanlısıyım, ancak psikolojimiz eğitimimizin kalitesiyle oynuyorlar diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Elbette ben yurtta değildim, eşyalarımı iki gün içinde yurttan almam gerekmiyordu. Ailem kirada kalıyor, ancak ben onlarla yaşıyorum. Diğer arkadaşlarımın durumu daha zor. Arkadaşlarımızla dayanışmak için dahi okul ortamı önemliydi. Okulda sadece ders almıyoruz ki sosyalleşiyoruz, arkadaşlar ediniyoruz. Birbirimize destek oluyoruz. Hocalarımıza ulaşıp sorulmamızı sorabiliyoruz. Şimdi bütün bunlar elimizden alındı. Ben eğitimin online olmasını istemiyorum. Birbirimize destek olmak için bile üniversitelerin açılması gerekiyordu. Yine ilk gözden çıkarılanlar üniversite öğrencileri oldu, çok üzgünüm. ”
Editörün Notu: Öğrencilerin güvenliği gereği, üniversite okudukları bölümler verilmemiş, müstear isimler kullanılmıştır.
YÖK Başkanı Özvar: Nisan ayında hibrit eğitim seçeneği yeniden değerlendirilecek
'Uzaktan eğitim' protestosunda gözaltına alınan 22 öğrenci serbest
ODTÜ öğrencilerinden 'Yüz Yüze Eğitim Koşulları Sağlansın' kampanyası
Milli Eğitim Bakanı Özer'den depremden etkilenen bölgelere yönelik eğitim açıklaması
'Uzaktan eğitim kararının ardından KYK yurtları boşaltılıyor' iddiası
Üniversitelerde uzaktan eğitim kararına siyasi liderlerden tepki