Ölüye Saygı İnisiyatifi'nden Mîr Perwer açıklaması: Ölü bedenlere yapılanlar yürütülen siyasetin en çıplak hali

Ölüye Saygı İnisiyatifi'nden Mîr Perwer açıklaması: Ölü bedenlere yapılanlar yürütülen siyasetin en çıplak hali
Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Paris'te öldürülen Mîr Perwer’in cenazesinde uygulanan şiddete tepki gösterdi: ""Ölü bedenlere yapılanlar yürütülmekte olan siyasetin en çıplak halidir. Devlet cenazelere şiddet uyguluyor ve eziyet ediyor."

Artı Gerçek - Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Paris’te 23 Aralık'ta gerçekleştirilen silahlı saldırıda Emine Kara ve Abdurrahman Kızıl ile birlikte katledilen Mîr Perwer'in Muş'taki cenaze töreninde yaşananlara dair yazılı açıklama yaptı.

Binlerce kişinin cenaze törenine katılmasının engellendiği hatırlatılan açıklama şöyle:

'DEVLET BİZ YAŞAYANLARA BİR MESAJ VERMEK İSTİYOR'

"Ölülere saygı ve adalet bir arada yaşamanın olmazsa olmaz koşuludur

23 Aralık 2022’de Paris’te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ne yapılan silahlı saldırıda Emine Kara, Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl katledildi. Bu korkunç saldırı Türkiye kamuoyunda sadece iktidar tarafından değil muhalefet tarafından da tuhaf bir sessizlikle karşılandı; Kürt politikacıların, sanatçıların ve aktivistlerinin Paris’te katledilmesinin trajik siyasi anlamları üzerine bir tartışma maalesef yürütülmedi.

Beraberinde ölülerin mezarsız ve mekânsız bırakılması politikası ne yazık ki, saldırıda hayatını kaybeden müzisyen Mîr Perwer’in cenazesine yönelik de devreye konuldu. Perwer’in cenazesi 5 Ocak 2023 günü defnedilmek üzere Muş Havaalanına indiğinde havaalanı abluka altına alınmıştır. HDP milletvekilleri ve parti yöneticilerinin içerisinde bulunduğu çok sayıda kişi cenazeyi almak üzere havaalanına hareket etmiş olsa da emniyet güçleri sadece önceden plakasını aldıkları 20 aracın geçişine izin verileceğini ifade etmiştir. Kalabalığın havaalanı yoluna girmesi kolluk tarafından engellenmiş, sadece milletvekilleri ve Mir Perwer'in yakınlarına izin verilmiştir.

'CENAZE AİLEDEN KAÇIRILARAK DEFİN YERİNE GÖTÜRÜLDÜ'

Aile cenazenin eve getirilmesini talep etmiş ancak bu talep yerine getirilmemiştir. Perwer’in engelli annesi dâhil, eşi ve diğer aile bireyleri ile havaalanına gelerek cenazeyi burada teşhis etmiştir. Akabinde Perwer’in cenazesi çok hızlı bir şekilde, eskort bir araçla havaalanından çıkarılmış, ana yolun dışındaki yollardan kaçırılarak defnedileceği köye götürülmüştür. Cenaze merasimine katılmak üzere cenazeye eşlik edilmesi engellenmiştir. HDP vekillerinin olduğu araçlar tüm engellemelere rağmen cenazenin olduğu aracı takip etse de, Mîr Perwer’in defnedileceği köye yaklaşık 4 kilometre kala bir jandarma barikatlarıyla karşılaşmıştır. Bu barikattan sadece cenazeyi taşıyan ambulansın ve eskortun geçmesine izin verilmiştir. Burada da Perwer’in eşi dahi aile üyeleri, vekiller ve halkın geçişine izin verilmemiştir. Engellenme dolayısıyla arbede yaşanmış, ailenin ve vekillerin ısrarı sonucu aile üyeleri ablukayı geçebilmiş, yürüyerek köye ulaşmaya çalışmışlardır.
Ancak, mezarlığa yaklaşık bir kilometre kala bir barikatın kurulmuş olduğunu gören heyet ve Mîr Perwer’in yakınları büyük mücadelelerle mezarlığa ulaşmışlardır. Aile cenazeyi gömüp döndükten sonra binlerce insan hem cenaze törenine katılmak hem de taziyeyle ilgili bilgi almak için toplanmış, HDP yöneticilerinden oluşan heyet açıklama yapacağını belirttikten sonra kalabalığa jandarma gaz ve suyla saldırmıştır. Bu saldırıda 31 kişi darp edilerek gözaltına alınmıştır. Taziyenin olduğu yer de benzer şekilde abluka altına alınmış, TOMA ve polis araçları taziyenin yapılacağı alanda bekletilmiştir.

'UYGULANAN ŞİDDET TEKİL BİR ÖRNEK DEĞİL'

Mîr Perwer’in defnedilmesi sürecinde uygulanan devlet şiddeti maalesef Türkiye Cumhuriyeti’nde tekil bir örneği işaret etmiyor. İnisiyatifimizin kurulduğu günden beri defaatle vurguladığı gibi, ölü bedenlere yapılanlar yürütülmekte olan siyasetin en çıplak halidir. Devlet farklı dönemlerde farklı cenazelere şiddet uyguluyor, eziyet ediyor, cenazenin usulüne uygun defnedilmesine engel oluyor, yakınlarına eziyet uyguluyor ve ölülere salladığı bu parmakla biz yaşayanlara, geniş toplumsal kesimlere bir mesaj vermek istiyor. Hangi bedenlerin saygıya layık olduğuna, hangi bedenlerin şiddet görmesinin meşru olduğuna dair politik bir çerçeve çiziyor.

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi olarak devletin çizdiği bu çerçeveyi kabul etmediğimizi, ölülere yapılan şiddetin yaşayanlar arasında da baskı kurmak için kullanıldığını bildiğimizi ve Kürt, Alevi, Ermeni, Süryani, Yahudi, LGBTİ+, kadın, işçi, göçmen, muhalif, yoksul tüm bedenlerin eşit bir muameleyle ve saygıyla defnedilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Bir arada yaşamın asgari kurallarından birinin de ölüye saygı ilkesi olduğunu hatırlatıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletini bu kurala saygı göstermeye ve uygulamaya davet ediyoruz.

Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi"

NE OLMUŞTU?

Fransa'nın başkenti Paris'te 23 Aralık'ta Strasbourg St. Denis semtindeki Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'nin bulunduğu sokakta, biri merkez önünde, biri karşısındaki restoranda, bir başkası da yakındaki bir kuaförde Türkiye yurttaşı üç Kürt siyasal göçmen öldürülmüş, üçü de yaralanmıştı.

Fransa Kürt Demokratik Konseyi (CDK-F), cinayetlerin "terör saldırısı" olduğunu açıkladı.

10 yıl önce Sakine Cansızlara yönelik saldırının faili olan ve cezaevinde "beyin kanseri"nden öldüğü bildirilen Ömer Güney'in Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile bağlantılarının dava dosyasına girdiğini anımsatan Konsey sözcüleri, 23 Aralık saldırısının da aynı nitelikte olduğuna ilişkin iddialarını dile getirdi.

23 Aralık saldırısında öldürülenlerin adları Evîn Goyî (Emine Kara) Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl olarak açıklandı. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar