'Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasalar çıkmalı'

Hekimler, sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişikliklerin yapılmasını ve sağlıkta şiddet için TTB'nin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılması çağrısında bulundu.

'Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasalar çıkmalı'

Yağmur KAYA

ARTI GERÇEK- İstanbul Tabip Odası (İTO), Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) çağrısıyla Ekim ve Kasım aylarında her hafta bir başka sorun alanına dikkat çekmek üzere hastanelerde basın açıklamaları gerçekleştiriyor.

Hekimler bugünkü eylemini, "Güvenli ortamlarda çalışabilmek, özlük haklarımıza ve halkın sağlık hakkına sahip çıkmak için eylemdeyiz" diyerek görev yaptığı hastanede kadına yönelik şiddeti önlemeye çalışırken hayatını kaybeden meslektaşları Dr. Aynur Dağdemir’in öldürüldüğü gün olan 19 Kasım’da "Sağlıkta Şiddete Karşı Etkili Yasa, Güvenli İşyerleri İstiyoruz" şiarıyla Zeynep Kamil Eğitim Araştırma Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirerek, Dr. Aynur Dağdemir’i andı.

'SAĞLIKTA YIKIM' DEDİĞİMİZ POLİTİKA ŞİDDETE DOĞURUYOR

Eylemde söz alan Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Anadolu Şube Kadın Sekreteri Hatice Yayla, öldürülen meslektaşlarını anarak sözlerine başladı. Yayla, hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin bir sonuç değil neden olduğunu belirtti. Sağlık sisteminin ticarileşmesi ile hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti arttırdığına dikkat çeken Yayla, "Sağlık çalışanlarının emeğini sömüren, performans sistemiyle sağlık çalışanlarının arasındaki ekip anlayışını bozan ve toplumun sağlık hakkını gaspeden, yürütücülerinin 'sağlıkta dönüşüm' dedikleri , bizlerin ise 'sağlıkta yıkım' politikaları dediğimiz bu sistemin bir sonucudur sağlıkta şiddet" diye konuştu.

SAĞLIK SİSTEMİ İYİLEŞMEDEN YASALAR YETERLİ OLMAYABİLİR

Ülkeyi yönetenlerin sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran, aşağılayan sözlerinin de şiddetin nedenlerinden olduğunu belirten Yayla, "Yıkım politikası" diye tanımladığı sağlık politikalarından vazgeçilmediği müddetçe, yasaların şiddeti önlemede tek başına yeterli olamayacağını vurguladı. Yayla, "Sağlık Emekçileri Sendikası olarak sağlıkta dönüşüm hayata geçirilmeden öncede bu sistemin yıkıcılığını anlatmaya çalışmıştık. Bugün hala bu sisteme karşı mücadele etmeye devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Tek tek değil hepbirlikte mücadele edersek kazanacağımızıda biliyoruz" dedi.

Öldürülen meslektaşı Dr. Aynur Dağdemir'in görev yaptığı esnada birlikte çalıştığı sağlık çalışanının eski eşi tarafından bıçaklanarak katledildiğini ifade eden Dr. Feray Kaya, bu durumun
sağlıkta şiddetin ve kadına yönelik şiddetin en can yıkıcı noktası olduğunu söyledi.

'MESLEKTAŞLARIMIZ ŞİDDETE UĞRUYOR'

Kaya, "Doktor Aynur Dağdemir çalıştığı özel hastaneye elinde ekmek bıçağı ile giren erkek tarafından altı yıl önce bugün öldürüldü. Dr. Edip Kürklü’yü, Dr. Göksel Kalaycıoğlu’nu, Dr. Ersin Arslan’ı, Dr. Kamil Furtun’u, Dr. Hüseyin Ağır’ı, Dr. Fikret Hacıosman’ı da işyerlerinde uğradıkları şiddet sonrası kaybettik. Kayıplarımızın yanı sıra meslektaşlarımız işyerlerinde bıçaklı, silahlı, sopalı, oraklı, taşlı fiziksel saldırılara uğruyor, klinikler ateşe veriliyor, her birimiz her gün sözel şiddete maruz kalıyoruz" dedi.

ALGIYI YÖNETMEK DIŞINDA BİR İŞE YARAMIYOR

Kaya, 2020 yılında, 12 bine yakın "Beyaz kod" verilen sağlıkta şiddet olayı yaşandığını vurguladı. Kaya, yapılan bir anket sonucu hekimlerin yüzde 84’ünün daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirttiğini ancak tüm bunlara rağmen hâlâ işyerlerinizde şiddetten koruyacak önlemler alınmadığı ve çıkarılan sağlıkta şiddet yasası algıyı yönetmeye çalışmak dışında bir işe yaramadığını kaydetti.

'HASTANELERE HER TÜRLÜ ZARAR VERİCİ ALATLER GİRİYOR'

Kaya sözlerini şu cümlelerle sürdürdü:

"Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmiyoruz. Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmaktadır. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz.

'EKRANLARDAKİ DİZİLER, KÖŞE YAZILARI...'

Şiddete, yalnızca hastaneye başvuranlar tarafından değil ekranlardaki dizilerde, gazetelerdeki köşe yazılarında, politikacıların sözlerinde, idarecilerin baskılarında da tanıklık ediyoruz. Çıkarılan SABİM hattı ile de tüm hekimler Sağlık Bakanlığı tarafından psikolojik şiddete, ağır duygusal yüke maruz bırakılıyor. Acil asistanı olarak görev yaptığı sırada SABİM’e yapılan haksız başvurular gerekçe gösterilerek işyerinde sürekli mobbinge maruz kaldığı için canına kıyan Dr. Melike Erdem, ne yazık ki bu şiddetin en ağır göstergesi olmuştur. Görevini yaptığı sırada şiddete uğrayan hekimlerin şikâyetlerine yönelik hiçbir adım atmayan yönetenler, gereksiz başvurular ile hekimler üzerinde baskı yaratmakta, hekimlerin saatlerini en basit şikâyetlere cevap yazmakla harcatmaktadır.

'HASTALARIMIZ ARTIK GERÇEKLERİ GÖRMELİDİR'

Üstelik şikâyetlere konu olan sorunların tamamına iflas etmiş sağlık sistemi neden olmaktadır. Randevu alamayan, 5 dakikada bir muayene olmaya zorlanan, özel hastaneye başvurmak zorunda bırakılan, her sağlık başvurusunda cebinden parası alınan yurttaşlar sistemin tüm sorunlarını karşılaştığı sağlık personeline yansıtmaktadır. Hâlbuki sistemden ne hekim ne hemşire ne de sağlık personeli sorumludur. SABİM hatları ile sorumluluğu üzerinden alıp hekimlere atmak isteyenlere karşı hastalarımız da artık gerçekleri görmelidir.

'ETKİLİ VE CAYDIRICI YASA'

Sağlıkta şiddet, genel şiddet ikliminden, siyasetçilerin şiddet üreten politikalarından da ayrı düşünülemez. Özellikle son yaşanan olaylarda erkek hastalar tarafından kadın sağlık çalışanlarına yönelik art arda gelen saldırılara tanıklık ediyoruz, elbette bunların tesadüf olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilişkili olduğunu biliyoruz. Bir yandan kadına yönelik şiddete dur demek için İstanbul Sözleşmesi’ni savunurken; diğer yandan hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sonlanması için etkili ve caydırıcı yasaların çıkması için mücadele veriyoruz.

'BİRİNİN DAHA ARAMIZDAN AYRILMASINA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK'

Birlikte çalıştığı sağlık personelinin eski eşi tarafından öldürülmesine engel olan, sevgili Aynur Dağdemir’in cesaretli dayanışmasını büyütmek ve şiddeti bitirmek için birlikte mücadele ediyoruz. Hekimlerin gördüğü her şiddette, yaşamdan hoyratça koparılan her kadında yüreğimiz ve aklımızla söz veriyoruz sana Aynur! Söz veriyoruz Melike’ye, Ersin’e, Kamil’e, Gülnur’a… Artık şiddet doğuran sağlık sisteminde, güvensiz işyerlerinde çalışmak istemiyoruz. Birimizin daha aramızdan alınmasına tahammülümüz yok!

HEKİMLERİN TALEPLERİ

Kaya, sağlık çalışanlarının taleplerini şu sözlerle ifade etti:

-Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini,

-Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliğinin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmasını,

-Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını,

-Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını,

-İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe konup etkili bir şekilde uygulanmasını,

-İş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 Sözleşmesinin imzalanmasını talep ediyoruz."

şiddet sağlık ttb