Savaş meraklısı ırkçıların acınası hayal kırıklığı

'Ülkem savaşa girerse ben de savaşırım' araştırmasında 'savaşmam' diyenlerin MHP'de yüzde 12, AK Parti'de yüzde 20 olarak çıkması şaşkınlık yarattı.

Savaş meraklısı ırkçıların acınası hayal kırıklığı

Koray DÜZGÖREN

ARTI GERÇEK - Saray broşürlerinin birinde yazan kalemşör, "Ülken için savaşır mısın?" araştırmasının sonuçlarına çok şaşırmış.

Vatandaş onun umduğu kadar vatansever değilmiş meğer!

Vatandaş onun kadar savaş düşkünü, onun kadar militarist ve onun kadar ırkçı da değilmiş.

Bir dertlenmiş, bir dertlenmiş sormayın.

Peki neymiş vatandaş? Ne düşünüyormuş, "Ülken için savaşır mısın?" sorusu karşısında?

Savaş düşkünü ırkçı, vatandaşın, yüzde 7.5 olarak belirlediği 'Vatan hainleri' dışında (Aslında oran HDP'nin aldığı oy kadar, yüzde 11.5 falan olmalıydı) tümüyle, "Elbette savaşırım. Varlığım Türk varlığına armağan olsun" diyeceğini düşünmüş zahir!

Bu vatansever Saray yazarının adı Ersoy Dede, AKP'den beslenen Optimar Araştırma'nın, "Olası bir savaş halinde ülkeniz için savaşır mısınız?" başlığıyla yaptığı anket sonuçlarına çok üzülmüş!

Soruya yanıt verenlerin, çekimserlerle birlikte yüzde 64 olduğuna işaret ederek hayıflanıyor.

"Peki ya gerisi?.. Açık söyleyeyim, hayal kırıklığıdır benim için bu" diyerek sonuçlara tepki gösteriyor.

Onun istediği yüzde yüz vatanseverlik, yüzde yüz militarizm. Dede, AKP ve MHP seçmeninin verdiği yanıtları da sorguluyor:

"Vatandaşın yüzde 31'i kesinlikle savaşırım derken yüzde 33'ü biraz daha çekimser bir tonla 'savaşırım' demiş..."

Korktuğu için olabilir mi?

Bu iki verinin toplamı yüzde 64.. Peki ya gerisi?..

Şimdi daha trajik olan tabloya geliyorum...

'Ülkem savaşa girerse ben de savaşırım' diyenlerin sayısı MHP'ye oy verenler arasında yüzde 88, AK Parti'ye oy verenler arasında ise yüzde 80.."

Bakar mısınız, hainler milliyetçi, mukaddesatçı, vatansever partilerin içine bile sızmış.

YÜZBİNLERCE GENÇ ASKER KAÇAĞI

Saray'ın yazarı, 'kesinlikle savaşırım' diyenlerin oranının sadece yüzde 31 olmasına dikkat çekiyor. Yüzde 33 ise çok istekli değil ama, yine de "savaşırım" demiş. Bu gerçek, durumun aslında daha vahim olduğunu gösteriyor. Oysa ona göre bu iki milliyetçi, vatansever partinin seçmeninde oranın yüzde 100 çıkması gerekmez miydi?

Arkasından soruyor: " Ne değişti acaba?"

Bu soruya yanıt bulmak için zahmet edip bedelli askerlik meselesine biraz eğilse, belki anlayacak durumu.

Milyonla ifade edilecek sayıda genç askere gitmemek, mümkün olduğu kadar ertelemek ya da en kısa ve ucuz yoldan askerlik meselesini halletmek için ne gerekirse yapıyor.

Yüz binlercesi kaçak, bakaya durumunda. Son bedelli askerlik kararı için tam 357 bin gencimiz başvurmuş. Para ödeyenlerin sayısı şimdilik çok az, ama olsun. Onlar da gereken parayı buldukları an, Afrin'e, Minbiç'e ya da İdlib'e falan gönüllü ya da gönülsüz gitmek yerine, askerlik hizmetinden kaçmaya bakacaklar.

Öyle birtakım aklıevvellerin zannettiği gibi insanlar, olası bir savaşta ülkeleri için savaşmaya o kadar da istekli değil. İnsanlar aslında savaş istemiyor. savaşmak istemiyor. Savaşın ne olduğunu Ortadoğu'daki savaş manzaralarından görüyorlar. O nedenle askerlikten kaçıyorlar. Son noktaya kadar gitmemek için ne gerekirse yapıyorlar.

Aileleri de onları bu konuda destekliyor.

Hatta bu yaklaşımın zorunlu askerliğe karşı bir toplumsal tepki olarak ortaya çıktığını söylemek de mümkün. Bu yaklaşım bir de oy tercihlerine yansısa, militarizm ve hamasetin çıkar yol olmadığı iyice anlaşılsa!

Tabii bir de değişen şu:

İnsanlar ülke içinde ve dışında sürdürülen savaşın haklı ve mantıklı gerekçeleri olan bir savaş olmadığını anlamaya başladı. Devlet, iktidar ülkenin bazı halklarını, gruplarını eşit yurttaşlar olarak görmüyor. Onların en doğal haklarını tanımak istemiyor. Haklı taleplere karşı çok yönlü bir savaş sürdürüyor. Sınırların ötesinde, Suriye'de, zaman zaman Irak'ta sürdürülen savaş da haksız ve anlamsız bir savaş.

Vatandaşın önemli bir bölümü barış istiyor. Sorunların savaş dışı, barışçı yollarla çözülmesini istiyor. Savaşın her şeyden önce kendileri, çocukları ve yaşamları için bir yıkım olduğunu çok iyi biliyorlar.

İçinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal çöküntünün en önemli nedenlerinden bir de ölçüsüz savaş, silah ve güvenlik harcamaları.

O nedenle sorulan soruya, yüzde yüz destek vermek bir yana, baskılara maruz kalma ihtimaline rağmen, "Savaşmayız" diyebiliyor.

Kuşkusuz ülkede özgürlük genişlese, demokratik mekanizmalar çalışsa ve yargı bağımsız olsa verilecek cevapların oranı çok daha farklı olurdu.

Saray yazarı o zaman çok daha büyük hayal kırıklığına uğrardı.

SAVAŞA KARŞI HAİNLERİN ORANI YÜZDE 26

Onun bu hayal kırıklığına Optimar Araştırma'nın Başkanı Hilmi Daşdemir Twitter'dan yanıt vermiş:

"Ağustos ayı Türkiye'nin Nabzı araştırmamızdaki "savaş halinde ülkeniz için savaşır mısınız?" Sonucunu Ersoy Dede köşesine taşımış ve oranları düşük bulmuş. Yüzde 10 hain kontenjanını düşündüğümüz zaman (Ayrımcılık, ırkçılık paçalarından akıyor. O da Kürtler başta olmak üzere HDP'ye oy verenleri kastediyor) "savaşmam" diyen yüzde 16 oranı da çok yüksek sayılmaz."

"Kesinlikle savaşmam" diyen yüzde 26'yı küçümsüyor.

"Elbette yüzde 100 çıkmasını bekleriz" diye devam ediyor.

Sonra söyledikleri daha vahim:

"Ancak, PKK için dağa çıkanlar da Fetö adına asker, polis, adalet kurumlarına yerleşen okullarda çocuklarımızı devşiren kanı bozukların da aramızdan çıkarıldığını unutmamak gerek. Türk Milleti kritik cevabını 15 Temmuz 'da olduğu gibi o an gelince verir"

Savaş karşıtlarına 'Kanı bozuk' diyor.

Oysa Türkiye aydınlığa çıkacak, barış ve refaha kavuşacaksa, işte bu 'Kanı bozuk'lar sayesinde olacak.

Araştırmanın sonuçlarından düş kırıklığına uğrayan 'Kanı düzgün!' olanlara duyurulur...

mhp savaş akp anket