SHD İstanbul Şubesi: Üç ayda 33 kişi sosyal cinayete kurban gitti
Sosyal Haklar Derneği İstanbul Şubesi, kasım, aralık ve ocak ayı 'İstanbul Sosyal Hak İhlalleri ve Sosyal Cinayetler' raporunu açıkladı.
ARTI GERÇEK- Sosyal Haklar Derneği (SHD) İstanbul Şubesi, üç ayı kapsayan "İstanbul Sosyal Hak İhlalleri ve Sosyal Cinayetler" raporunu kamuoyuyla paylaştı.
SHD İstanbul Temsilciliği tarafından hazırlanan raporun amaç kısmında şu ifadeler yer aldı: "Neo Liberal tercihler, ‘Muhafazakarlık’ ve ‘Yerel ve Uluslararası Göç Kıskacında’ sosyal haklar yönünde adeta çökmekte olan bir kentte sosyal hak ihlalleri ve sosyal cinayetlere karşı farkındalıkların arttırılmasına, emeği ile geçinen milyo
nlarca yurttaşın "sosyal cinayet düzenine karşı sosyal adalet" talebinin daha fazla görünür kılınması mücadelesine mütevazı bir katkı sunmayı hedefliyor."
Mevcut raporlama, (başlangıç olarak) 3’er aylık periyodlarda ulusal, yerel basın taramaları ve sosyal medyada gündeme gelen sosyal hak ihlal vaka ve iddialarının incelenmesi sonucunda hazırlandı.
SHD ÜÇ AYLIK RAPOR HAZIRLAYARAK SOSYAL HAK İHLALLERİNE DİKKAT ÇEKİYOR
SHD’nin kasım, aralık 2019 ve ocak 2020'yi kapsayan üç aylık raporunda "ulaşım", "sağlık", "eğitim", "barınma", "şehir güvenliği", "yaşam hakkı" ve "ekoloji" konuları yer aldı. Raporda bu başlıklarda yaşanan sosyal cinayetlerin yanı sıra, ulaşımda yaşanan kazaların sonucunda ortaya çıkan ağır yaralanma ve ölümlere yer verildi.
Raporun ulaşım kısmıyla ilgili değerlendirme bölümünde "İstanbul’da son üç ayda ulaşım alanında kamunun yetkili olduğu, merkezi ve yerel kurumların denetimsizliklerinden kaynaklı bir dizi yaralanma ve ölümle sonuçlanan kazalar meydana geldi. Ulusal ve yerel haber sitelerine düşen bilgilere göre; kamu ihlali kaynaklı ulaşımda yaşanan kazalarda 56 kişi yaraladı, 11 kişi ise sosyal cinayete kurban gitti. Kamu ihmalinden kaynaklanan bu kazaların 8’i şehrin denetimsiz ve kontrolsüz biçimde dev bir şantiye alanına dönüştürülmesiyle hafriyat kamyonu ve beton mikseri gibi araçların karıştığı olaylardan meydana geldi. Denetimsizlik sebebiyle gerçekleşen kazaların 13’ü’ toplu taşıma araçlarında meydana gelirken öğrenci servislerinde meydana gelen üç kazada iki öğrenci öldü, 7 öğrenci yaralandı" ifadeleri yer aldı.
Raporun sağlık bölümü değerlendimesinde ise, "İstanbul’da son üç ayda sağlık alanında kamunun yetkisindeki kurumların denetimsizliklerinden kaynaklı 194 kişi gıda zehirlenmesi yaşadı. Geçtiğimiz kasım ayında halk arasında paniğe neden olan ‘ıspanak’ nedeniyle zehirlenme vakaları 108’i buldu. Türk Tabipler Birliği (TTB) İstanbul genelinde uyuz vakalarının artışı nedeniyle, İstanbul halkını uyaran bir duyuruda bulundu. Diğer taraftan uyuz vakaları sebebiyle İstanbul Sarıyer’de bir okul eğitimine on gün ara verdi. Resmî kurumlar uyuz rahatsızlığı geçiren vatandaş sayısına ilişkin herhangi bir rakam bildirilmedi. Kamu hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle 1 kişi hayatını kaybetti 2 kişi yaralandı" dendi.
ŞEHİR GÜVENLİĞİ KONUSUNDA BİRÇOK EKSİKLİK VAR
"Şehir güvenliği" bölümünde şu değerlendirmeye yer verildi:
"İstanbul’da son üç ayda şehir güvenliği kapsamında 27 vaka meydana geldi. Bu olaylarda 4 ölüm 22 yaralanma gerçekleşti. Bu olaylar içinde en çok ulaşım alanında yaşanan, denetimsizlikten kaynaklanan şiddet olayları dikkat çekti. Bir taksicinin kadın müşterisine saldırması, bir valenin araba sahibini bıçaklaması, değnekçi saldırısı ve bir minibüs şoförünün hızdan şikâyet eden iki müşterisini darp etmesi kamunun ulaşımındaki denetimsizlik ve kuralsızlığını gözler önüne sermektedir. Şehirdeki güvenlik zafiyeti sebebiyle 1 lise öğrencisi de okulunun önünde kalabalık bir grubun saldırısına uğradı ve ağır yaralandı."
"Barınma" ile ilgili değerlendirmede de "İstanbul’da son üç ayda barınma alanında kamu kurumlarının denetimsizlik, alt yapı yetersizliği, gerekli önlemlerin alınmaması, çarpık kentsel dönüşüm uygulamalarından ve İstanbul’da deprem hazırlıklarının tamamlanamamasından kaynaklı 11 olay meydana geldi. Bu olaylar sonucu 6 kişi öldü, 1 kişi yaralandı. Ölenlerin ikisi sokakta yaşayan evsiz vatandaşlardır" ifadeleri yer aldı.
EĞİTİMDE SORUNLAR DEVAM EDİYOR
"Eğitim" bölümünde "İstanbul’da son üç ayda eğitim alanında yaşanan önemli sorunlardan birisi kamu denetiminden ve işleyişinden yoksun özelparalı eğitim kurumları nedeniyle meydana geldi. Doğa Koleji’nde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle eğitim sık sık aksadı. Öğretmenler maaşlarını alamadıkları için iş bıraktı. Yüzlerce öğrenci ve aile mağdur oldu. Diğer taraftan taşımalı sistemle eğitim sorunundan kaynaklı 2 çocuğun öldüğü, 7 çocuğun yaralandığı üç servis minibüsü kazası meydana geldi. Otizmli bir çocuğun yaşam koçu tarafından şiddete uğraması, bir Kaynaştırma Sınıfı öğrencisinin geçirdiği ağır kaza, özel eğitim görmesi gereken öğrencilerle ilgili kamusal destek ve denetimin eksikliğini gözler önüne sermektedir. Yine eğitimde kamu denetim eksikliğini ortaya koyan bir diğer olay da İstanbul’un en köklü kurumlarından olan Darülaceze’de yaşandı. Kimsesiz çocuklardan oluşan 0-6 yaş aralığındaki 7 çocuğa hastabakıcılar tarafından şiddet uygulandığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Ancak şiddet uygulayanlara sadece kınama ve ücret kesme cezası verildi" değerlendirmesi yer aldı.
‘GEÇİNEMİYORUM İNTİHARLARI SOSYAL BİR FENOMEN OLARAK YAYGINLAŞTI’
"Ekoloji" alanındaki değerlendirmede de "İstanbul’da son üç ayda kamu ve özel sektörden kaynaklı insan sağlığını ve çevreyi tehdit eden üç vaka yaşandı. Çevre Mühendisleri Odası 21 ilçenin atık suyunun hiçbir arıtma yapılmadan denize boşaltıldığını tespit etti. İki atık aktarma tesisinin halk sağlığını tehdit ettiği ortaya çıktı. Yenibosna’da bulunan atık aktarma tesisinin arka tarafında çocuk oyun parkı ve ortaokul, Halkalı’da yer alan tesisin etrafında ise akan bir dere ve site olduğu bildirildi. Büyükçekmece ve Arnavutköy’de bulunan tarım alanlarına kaçak hafriyat ile zarar verildiği anlaşıldı" dendi.
Raporun yaşam hakkı kısmında "Son üç ay içinde ekonomik krizin dışa vurumu olarak değerlendirilebilecek bir Sosyal Cinayet biçimi olarak ‘geçinemiyorum, açım intiharları’ adeta sosyal bir fenomen olarak yaygınlaştı. Ekonomik kriz ile geçim sıkıntısı yaşayan vatandaşların sosyal haklar alanında yeterli bir düzey sağlanamadığından en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı ortaya çıktı. Sadece İstanbul’un Fatih (4), Bakırköy (3), Üsküdar (1) ve Samatya ((1) ilçelerinde ‘geçim sıkıntısı’ gerekçesi ile 9 kişi hayatını sonlandırdı" değerlenirmesine yer verildi.
33 KİŞİ SOSYAL CİNAYETE KURBAN GİTTİ
Raporun sonuç bölümünde şu değerlendirmede bulunuldu:
"Ulaşım, Sağlık, Şehir Güvenliği, Barınma, Eğitim, Yaşam Hakkı ve Ekoloji başlıkları altında yapılan incelemede, yerel ve merkezi iktidarların sosyal haklar alanında yeterli düzenleme, yatırım ve denetim yapmaması sebebiyle üç ay içerisinde toplamda 79 kişi çeşitli sebeplerle yaralandı, 33 kişi ise sosyal cinayete kurban gitti. Milyonlarca insanın yaşadığı, elle tutulur bir şehir planlaması stratejisi bulunmayan mega kentte, 33 kişi kamu sorumluluğu altında ‘güvenilir bir sosyal yaşam ortamı’ sunulmaması sebebiyle yaşamını yitirdi. Ölümlü vakaların en göze çarpan nedenleri arasında ulaşım birinci derecede öne çıkmaktadır. Özellikle son üç ayda kamu taşımacılığında gerçekleşen kazalar ve saldırı olayları özellikle minibüs ve taksi taşımacılığında büyük bir kuralsızlık ve denetimsizlik olduğunu ortaya koymaktadır. Son üç ayda ölüm vakalarının önemli nedenlerinden birisi üç aylık olarak düzenlenen raporlarımızda yeni bir kategori açmamıza da neden oldu. Temel sosyal haklarından yoksun vatandaşlarımız çözemediği ekonomik sorunlar karşısında tek tek veya toplu halde intihar etmeye başladı. Adeta sosyal devletin çöküşünün dışavurumu haline gelen bu sosyal cinayetlerde İstanbul’da 9 kişi hayatını kaybetti.
‘SOSYAL HAK İHLALLERİ DENETLENMEZSE HER BİRİ BİRER YAŞAM HAKKI İHLALİNE DÖNÜŞÜR’
İstanbul’da 2 evsiz sokakta hayatını kaybetmiştir. Bunlardan birisi soğuktan dolayı hayatını kaybetmiştir. Belediyeler ve devlet evsizlerle ilgili geçici önlemler dışında (soğuk günlerde spor salonlarına yerleştirmek gibi) sorunu çözmeye yönelik plan/programa sahip değildir. Barınma temel bir sosyal haktır, kamusal planlama yapılmaması sosyal cinayetlere neden olmaktadır. Tüm bu ölümler ve yaralanmalar kader değil, birer sosyal cinayettir; bu rapor sosyal hak ihlallerinin ve cinayetlerin vuku bulduğu yerel yönetimlerin yetkilileri ile de paylaşılarak takipleri yapılacaktır. Sosyal hak ihlalleri denetlenmezse ve önlenmezse her biri birer yaşam hakkı ihlaline dönüşür."