Sivas Katliamı'ndan sağ kurtulan Ali Balkız: Otelin yakılacağını düşünmemiştik

Sivas Katliamı'ndan sağ kurtulan Ali Balkız: Otelin yakılacağını düşünmemiştik
Sivas Katliamı'ndan sağ kurtulan eski Alevi Bektaşi Genel Başkanı Ali Balkız, katliama giden süreci ve yaşananları Artı Gerçek'e anlattı. Balkız, "Taşı beze sarıp gaz dökmüşler, yakıp otele atmışlar. O zamana kadar otelin yakılacağını düşünmemiştik" dedi.

Mehmet MENEKŞE


AMASYA - Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te 33 aydın ve sanatçı ile iki otel görevlisi Madımak Oteli yakılarak katledildi. Aradan geçen 31 yılda katliam aydınlatılamadı, adalet sağlanamadı. Açılan davalar zaman aşımından düşürüldü. Yüzleşme ve adalet mücadelesi hâlâ sürüyor.

'BİZİ SİVAS'A VALİ DAVET ETTİ'

Artı Gerçek'e konuşan eski Alevi Bektaşi Genel Başkanı Ali Balkız, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in daha önce Banaz'da yapılan Pir Sultan Abdal anma etkinliklerinin Sivas'ta yapılmasını önerdiğini söyledi.

Balkız, "Üçüncüsü düzenlenen Pir Sultan Abdal anma etkinliğine Sivas Valisi Ahmet Karabilgin de katılmıştı ve Pir Sultan Abdal hakkında yaptığı konuşmayla bizleri şaşırtmıştı. Vali, bize 'önümüzdeki yıl buyurun Sivas’a gelin, bu anma etkinliğini Sivas’ta da yapın' diye bir davette bulunmuştu. Bunun üzerine 1993 yılında Murtaza Demir’in başkanı olduğu Pir Sultan Abdal Derneği yönetimi,dördüncü Pir Sultan Abdal anma etkinliklerinin iki gününü Sivas’ta iki günü de Pir Sultan’ın doğduğu köy olan Banaz’da yapma kararı aldı. Sivas merkezde yapılacak anma etkinliklerini organize edecek komite üyelerinin biri de Sivas Kültür Müdürü Mehmet Talay olmuştu. Ben yine derneğin aktif bir üyesi olarak panel, imza günü, yazar ve şairlere, panelistlere ulaşma, davet etme görevi aldım. Kültür Bakanlığı, 1993 yılında yapılacak olan Pir Sultan anma etkinliğine ekonomik katkı sundu. Sivas Valisi Ahmet Karabilgin, Buruciye Medresesini, kültür merkezini, kapalı spor salonunu etkinlik için tahsis etti. Çeşitli kamu kurumlarının misafirhanelerini de etkinlik için gelenlere ayırdı. Türkiye Yazarlar Sendikası'nın üyesi olduğum için tanıdığım yazar ve şairleri, İnsancıl Dergisi'nden yazarları ve Aziz Nesin’i 1-2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yapılacak anmaya davet ettim" dedi.

kapaklar-35.jpg
Sivas Katliamından sağ kurtulan eski Alevi Bektaşi Genel Başkanı Ali Balkız

'BİR TEHDİT HİSSETMEDİK'

Aziz Nesin'in Salman Rüşdi’nin 'Şeytan Ayetleri' kitabını Türkçe'ye çevirmesinin ardından hedef haline getirildiğini hatırlatan Balkız, "Aziz Nesin Aydınlık Gazetesi’nde İranlı yazar Salman Rüşdi’nin 'Şeytan Ayetleri' kitabını Türkçeye çevirerek yayınlıyordu. Dinci, bağnaz çevrelerden Aziz Nesin’e karşı bir tepki oluşmuştu. İBDA-C’nin yayın organı Taraf gazetesi Aziz Nesin’e saldırıyordu. Aziz Nesin’in Sivas’a gelmesi bir sorun teşkil eder mi diye dernek içinde bir tartışma da yaşandı. 'Biz Sivas’a kavga etmeye, birilerine hakaret etmeye gitmiyoruz. Elimizde sazımızla deyiş söyleyip, semah döneceğiz, konser, imza günü yapacağız. Kültür Bakanlığı destekliyor, Sivas Valiliği yanımızda yer alıyor, korkacak bir şey yok' diye bir görüş etkili oldu. Sivas’ta oluşabilecek bir tehdit hiç hissedilmedi. Üç beş kendini bilmez kişi kapımızın önünde bağırır çağırırlarsa da valilik, emniyet var, anmayı zaten devletle beraber yapıyoruz, bir sorun yaşanmaz rahatlığı ile Sivas’a gidildi" diye konuştu.

'PİR SULTAN'I HAZMEDEMEYEN BİR ZİHNİYET VAR'

Balkız, katliamdan önce oluşan atmosferi şu sözlerle anlattı:

"Devletin çeşitli makamlarını işgal edenler tarafından anma etkinliği çarpıtıldı, makaslandı. Sanki Aziz Nesin Sivas’a, İslama, Müslümanlara ve Hz. Muhammed’in haremine dil uzatır hale getirilerek topluma yansıtıldı. Sivas Hakikat Gazetesi, 'Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya geldiler' diye manşet atarken, yerel gazetelerde kışkırtıcı, nefret söylemi içeren haberler yer aldı. Bu süreci yaşamış, tartışmalar içinde yer almış, araştırmış, yazmış kişi olarak şu gördüm meğer devlet bilincimiz bulanıklaşmış. Pir Sultan'ın bir ozan, Osmanlı’ya karşı bir halk önderi ve aynı zamanda bir dede olma kimliği ile hâlâ devletin hafızasında, Sivaslıların hafızasında yok edilmesi gereken figür olduğu düşüncesi meğer hâlâ yaşıyormuş. Pir Sultan Abdal’ı hazmedememiş bir zihniyet varmış ve bu zihniyet varlığını sürdürüyor."

kapaklar-36.jpg

'ÖNCE OZANLAR HEYKELİNE SONRA KÜLTÜR MERKEZİNE SALDIRDILAR'

2 Temmuz'da cuma namazından çıkanların ‘Pir Sultandan günümüze Sivaslı ozanlar’ heykeline saldırarak yerlerde sürüklemeye başladığını anlatan Balkız, "Kültür Merkezinde öğleden sonra Arif Sağ’ın konseri olacaktı, yaklaşık 1500 kişi vardı. O esnada bir kültür merkezinin yakınında Cumhuriyet Lokantası'nda yemek yiyorduk. Cübbeli, sarıklı, slogan atan bir kalabalık önce kültür merkezini taşlamış, sayıları az olduğu için vilayete doğru yürüyorlardı. Lokantacı, 'abi dışarı çıkmayın' diye bizi uyardı ve kalabalık geçene kadar lokantada bekledik. Bağıran, slogan atan ve giderek çoğalan güruh kitap stantlarına, kültür merkezine saldırarak, yerinden kopardıkları ‘Pir Sultandan günümüze Sivaslı ozanlar’ heykelini sürüklüyorlardı. Olaylar giderek büyümeye başlayınca Arif Sağ konseri iptal edilerek herkes güvenli yerlere gitti. Biz ve Madımak Otelinde kalan yaklaşık 150 kişi otele çekildik, kendimizi güvene aldık. Sloganlar atan güruh anmaya gelenlerin Madımak Oteli'nde olduğunu bildikleri için buraya yöneldi" diye konuştu.

kapaklar-37.jpg

'TAŞLAR YAĞMUR GİBİ YAĞIYOR KALABALIK GİDEREK ARTIYORDU'

Madımak Oteli'ne döndükten sonra olası bir saldırıya karşı önlem almaya başladıklarını dile getiren Balkız, "Erdal Ayrancı, Aziz Nesin’in koruması Mehmet komiser, Asaf Koçak ve birkaç kişi otelin kahvaltı yapılan çekme katında herhangi bir saldırıya karşı önlemler aldık. Otelde kalanlar otelin katlarına çekildiler. Taşlar yağmur gibi yağıyor, sloganlar atılıyor ve her geçen zamanda kalabalık artıyordu. Rıza Aydoğmuş, otelin içinde yere yatarak dışarıyı gözlemleyip biz içeridekilere rapor veriyor, dışarıda olup bitenleri anlatıyordu. Mehmet komiserin elindeki telsizden o an şehirde neler olup bittiğini duyabiliyorduk. Mesela İl Emniyet Müdürü Doğukan Öner, vali ile görüştü ve güç kullanmak için izin istedi. Sanki polisler otelin önündeki saldırgan kitleyi korumaya almış gibiydiler. Engellemek, dağıtmak için hiçbir tavırları olmadı. Son derece yumuşak davranıyorlardı. Vali, emniyet müdürüne tugaydan güç istediğini, askerlerin birkaç dakikaya otelin önünde olacağı cevabını verdi. Bunu duyunca çok sevinmiştik. Askerler geldi, otelin önüne 20 metre kadar yaklaştı. Saldırgan kitle ikiye bölündü, bir bölümü oteli taşlamaya devam ederken diğer bölüm askerlere karşı slogan atıyordu. Daha sonra komutan otelin önüne geliyor, birileriyle konuşuyor, o konuşulan kişilerin kim olduğunu hâlâ bilmiyoruz. Komutan arabasına tekrar binip askerlerini alıp gitti, saat 16.00 gibiydi. O komutan bizi canavarların içinde bıraktı. Orada devlet yoktu" dedi.

kapaklar-38.jpg

'HER TARAF KAPKARANLIK OLDU'

Sekiz saat boyunca otelde beklediklerini belirten Balkız, "Saat 16.30 sularıydı ve ikindi ezanı sesini duyduk. Dışarıda ki azgın kitle ezan okununca sustu, slogan atmaya, taş atmaya ara verdiler. Asaf Koçak, 'imam bunları camiye çağırıyor, şimdi bunlar camiye gider, biz de kaçar kurtuluruz' diye espri yaptı. Erdal Ayrancı 'yok bunlar gitmezler, kazaya bırakırlar' dedi, gülüştük. Otelde tam yedi saat dışarıdaki azgın kalabalığın taşlamaları, sloganları altında kaldık. Gençler, erkekler otelin ilk giriş katında nöbet tutarken, çocuklar, kadınlar daha üst katlardaydı. Ezan bittikten sonra taşlamaya ve slogan atmaya devam ettiler. Bir zaman sonra atılan bir taş otelin koridoruna düştü. Taştan duman ve alev çıktı. Taşı beze sarıp, gaz dökmüşler, yakıp otele atmışlar. Bu taş düştüğü yerde otelin içinde söndü ama biz gaz ve yanık kokusunu aldık. İşte o zaman yangın aklımıza geldi. O zamana kadar otelin yakılacağını düşünmemiştik. Akşama doğru belediye hoparlöründen bir kadın sesi ile 'sevgili hemşerilerimiz, değerli Sivaslılar şükür olsun ki bu heykel yerinden kaldırıldı. Size saygı ile duyurulur. Şenlikler iptal edilmiştir. Etkinlik için şehrimize gelenler şehrimizi tekrar terk edeceklerdir' diye duyuru yaptı. Yapılan bu anons dışarıdaki azgın kitleyi daha da azdırdı. Mehmet komiserin telsizinden Kayseri’den toplum polisi geldiğini duyduğumda akşam olmuştu. Bu bizi bir kez daha sevindirdi ancak sevincimiz kursağımızda kaldı. 15 bin civarındaki azgın kitleye gele gele 60-70 polis gelmişti. Otelin elektrikleri kesildi ve her taraf karanlık oldu. İçeri giren birileri içeride polis, asker olup olmadığını sordu, 'biz' yok dedik. Araçlar otelin önünde ateşe verildi, birileri perdeleri tutuşturdu. 'Yak, yak' sloganları ile sekiz saat kuşatma altında kalan Madımak Oteli yanmaya başladı."

kapaklar-39.jpg

'BÜTÜN KATLİAMLARA RAĞMEN PİR SULTAN'IN TÜRKÜLERİ SÖYLENMEYE DEVAM EDİYOR'

Ali Balkız, Sivas Katliamı'nın ardından yaşanalarla ilgili de şunları söyledi:

"Devlet inatçı ve kararlı. Hâlâ bu katliama Aziz Nesin’in sebep olduğunun gölgesine sığınmış vaziyette, gerçeği görmüyorlar. Çünkü kendi suçları, kendi örgütledikleri, kendi yaptıkları. Madımak Oteli insanlık müzesi olsun talebimizi hâlâ kabullenmediler. Oteli toplumsal baskı altında kaldıkları için kamulaştırdılar, anı köşesi oluşturdular. İki katilin adı da orada yıllarca kaldı. İnsanların yakılarak katledildiği yere kebapçı açtılar ve orada yıllarca kebap yediler. Sivaslılar, sivil toplum örgütleri bir araya gelip de bir özeleştiri yapmadılar. Başbağlar’daki katliamı Madımak Katliamı'nın bir rövanşı gibi sundular. Ben şuna inanıyorum: Madımak Katliamını kim yaptıysa, hangi güç tezgahladıysa Başbağlar’ı da o yaptı. Geldiğimiz bu çağda toplum, Aleviler daha örgütlü. Demokratik kitle örgütleri var. Bütün bu katliamlara rağmen Pir Sultan Abdal’ın türküleri söylenmeye devam ediyor ve devam edecek. 2 Temmuz’da Türkiye canlarını, çok değerli evlatlarını kaybetti. 31 yıldır oraya Pir Sultan’ı sevenler, faşizme, şeriata, diktatörlüğe karşı olan bütün insanlar dünyanın her yerinde bu katliamı lanetliyorlar. Otelin önüne gidip hesap sorma devam ediyorlar. Bu katliamı unutmayacağız, unutturmayacağız." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar