Sivas’ta katledilen aydınların çocukları: Karara şaşırmadık
Esra ÇİFTÇİ
2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak Oteli’nde 33 aydın ve 2 otel çalışanının olduğu 35 kişinin yanarak öldüğü katliama ilişkin son dava, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, kaçaklık durumunun zamanaşımı süresini etkilemeyeceğini öne sürerek üç firari sanık hakkında da zaman aşımı uygulanarak davanın düşmesini talep etti. Mahkeme heyeti de zaman aşımı gerekçesiyle davanın düşürülmesine hükmetti. Davanın zaman aşımı gerekçe gösterilerek düşmesine başta katledilenlerin aileleri olmak üzere toplumun birçok kesiminden tepkiler geldi.
'30 YILLIK ADALETSİZLİK TESCİLLENDİ'
Sivas’ta Madımak otelinde katledilen Şair Metin Altıok’un kızı siyasetçi Zeynep Altıok, davanın düşürülmesiyle ilgili 30 yıldır devam eden adaletsizliğin de tescillendiğini söyledi.
Bu katliama yol açan zihniyetin, bu katliamı gerçekleştirenleri koruyup kolladığını, 30 yılın sonunda benzer katliamların da önünü açacak bir karar olarak değerlendirdiğini söyleyen Altıok sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada bu insanların özgürleşmesi ve davanın böyle sonuçlanması demek, Madımak ’da yaşananların insanlık suçu ve katliam olduğunu da göz önünde bulundurduğumuzda bunun orta çağ vahşiliğinde can alma, insanları ateşe verme, yakma özgürlüğünü de meşrulaştıran bir karar olduğunu söyleyebilirim. Bu dava 30 yılını tamamladığı için zaman aşımına uğratılmış olsa da şunu da söylemek gerekir ki yakalanmış ve hüküm giymiş olan katillerde Cumhurbaşkanı kararıyla herhangi bir dayanağı olmaksızın bir afla salıverildiler, biz de zaten hukuk üzerinden bugüne kadar yaşadığımız 30 yıllık hukuksuzluklar içerisinde adil bir yargılamayı beklemiyorduk.”
'KARARA ŞAŞIRMADIK'
2013 yılında benzer bir şekilde 5 firari sanık üzerinden devam eden davanın zaman aşımına uğradığını hatırlatan Altıok, o davanın zaman aşımına uğramasıyla birlikte üst mahkemeye iç hukuk yönünden başvurusunun yapıldığını ve aradan geçen 10 yıl boyunca o dosyanın hiçbir şekilde gündeme alınmadığını ve bilinçli olarak bekletildiğini önemle belirterek şöyle devam etti:
“Tam da bu davayı da aynı emsal üzerinden aynı sonuca getirebilmek için ve Anayasa Mahkemesi’nin alabileceği herhangi bir riskli kararı da engellemek için dosya gündeme alınmadı. Dolayısıyla da bugünkü kararı şaşkınlıkla da karşılamıyoruz ama makul de karşılamıyoruz, sessizde karşılamayacağız. Biz elimizden geleni yapacağız ancak şunu da söylemek isterim ki eğer bugün zaman aşımı çıkmasaydı ve uluslararası evrensel insan hakları ve evrensel insanlık suçlarının yargılama kriterleri çerçevesinde sonlandırılsaydı, Sivas katliamı davasında yine bir adalet gelmiş olmayacaktı. Çünkü bu davada eyleme geçen vahşiler yargılanmaktadır. Yani dava sadece eylemciler üzerinden yürütüldü, bütün cezalandırma süreci eyleme katılanlar üzerinden oldu.”
'15 BİN SALDIRGAN KALABALIĞIN İÇERİSİNDEN 124 KİŞİ YARGI ÖNÜNE TAŞINDI'
15 bin kişilik saldırgan bir kalabalığın içerisinden 124 kişinin yargı önüne taşındığını söyleyen Altıok sözlerini şöyle bitirdi:
“Yani eylemciler olarak baktığımızda çok sınırlı sayıda birilerinin göstermelik olarak yargıya taşındığı bir hukuk süreci vardı. Elbette bunlar suçludur, eyleme geçmiş olmak bir suçtur. Ancak şunu da eklemek isterim ki, katliam sırasında askerin, polisin, itfaiyenin, ambulansın, herhangi bir şekilde 8 saat boyunca katliama müdahale etmiyor olması, bir avuç insan dışında resmi makamlardan kimsenin olmaması süreç boyunca sorgulanmadı. Bu davanın zaman aşımına uğraması, onarılmaz bir boyuta taşındı. Bu karar, çağdaş laik, demokratik bir hukuk devletinin tüm sistemlerinde de onarılamaz bir yara açtı.”
'YAKILDIĞIMIZ İÇİN ÖZÜR DİLERİZ'
Sivas Madımak otelde katledilen Ozan Nesimi Çimen’in oğlu sanatçı Mazlum Çimen, 10 yıl önce o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sivas davasının zamanaşımından düşmesi ile ilgili “vatana millete hayırlı olsun” cümlelerini hatırlatarak, davanın bu noktaya geleceğinin o zamandan belli olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:
“O zamanda söylemiştim, şimdi de söylüyorum. Yakıldığımız için özür dileriz. Bu dava sadece Sivas Madımak katliamı davasının düşmesi anlamına gelmiyor. Bu davanın düşmesiyle korkarım ki bu ülkede demokrasinin, laikliğin, cumhuriyetimizin daha büyük bir tehlikeye girdiğini ve onların da düşmeye ya da düşürülmeye hazırlandığının sonucudur bu dava. Yani oraya doğru gidiyor.”
'BU DAVANIN SONUCU DİBE VURMAK DEĞİL, İFLASTIR'
Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğramasına şaşırmadığını, aksine kararın bu yönlü olacağına kendisini hazırladığını söyleyen Çimen şöyle devam etti:
“Davanın böyle sonuçlanması kaçınılmazdı bunu yapmak zorundaydılar. Yani kendi toplumu dediği kesimle duygusal sözleşmeleri var. Bugün Menzil tarikatı şeyhinin konvoyunu gördüm, Cumhurbaşkanından eksik olmayan bir konvoyla gidiyordu. Bugün ne tesadüftür ki aynı zamanda Sivas Madımak katliamının davası da düşüyor. Tekrarlamak istemiyorum ama dediğim gibi o zaman da söylemiştim yine söylüyorum yakıldığımız için özür dileriz. Bu davanın sonucu dibe vurmak değil, iflastır. Bu bizim demokrasimizin, güvenle bakacağımız yarınlarımızın, sağ, sol hiç fark etmiyor bu toplumun vicdanında iflas oluşmasıdır.”
'ELİMİZDEN BÜTÜN DEĞERLERİN GİTME İHTİMALİNİN OLDUĞUNU DÜŞÜNMEYE BAŞLIYORUM'
Çimen, bu kadar tepkisiz gelen sürecin sonucunda bu kararın alınmasının alt yapısının oluşturulduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Muhalefetinden tutun, sol cenah, demokratlar, aydınlar, Cumhuriyetçiler hepsi için geçmiş olsun. Bu geleceğimizle ilgili tedirginliğin tavan yaptığı bir durum. Elimizdeki bütün değerlerin gitmiş olduğunu görme ihtimalimizin yüksek olduğu bir sürece doğru gittiğimizi de korkarım ki düşünmeye başlıyorum artık.”
'SİZİN BABANIZ YAKILSA NE HİSSEDERSİNİZ?'
Sivas Madımak otelde katledilen Şair Behçet Aysan’ın kızı yazar Eren Aysan, bütün aileler gibi kendisinin de duruşma salonunda olduğunu, 3 saatlik bir bekleyişin sonunda beklediği malumun ilanıyla karşılaştığını şöyle ifade etti:
“Şöyle söyleyeyim, sizin babanız bir imza gününe katılmak için başka bir kente gitse ve kendi edebiyatçı arkadaşlarıyla bir söyleyişi de bulunsa, “Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat, Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak” sloganları eşliğinde yakılsa ve o dava tam 30 yıl sonra zaman aşımına uğrasa ne hissedersiniz ne düşünürsünüz? Ben bu gece aslında o duyguyu yaşadım. Duruşma salonundan sessiz sedasız ayrıldım, biraz yürüdüm ve şöyle düşündüm, gökyüzüne bakacağım, güzel bir ülke düşü kurmaya devam edeceğim ve babamın şiirlerine sığınacağım dedim.”
'CEZASIZLIK GÜVENSİZLİK ORTAMI YARATIR'
Kişisel olarak bu duyguları yaşadığını ama bu işin bir de toplumsal yanı olduğunu söyleyen Aysan, toplumsal yanının altı çizilerek tekrar tekrar anlatılmaya muhtaç olduğunu önemle belirtti ve şu ifadeleri kullandı:
"Ne yazık ki sadece Sivas katliamı davasında değil, geçmişten bu yana pek çok siyasi cinayet davasında yaşadığımız zaman aşımı olgusu var. Cezasızlık olgusu ülke içerisinde başka cinayetlerin işlenmesine, başka katliamların yaşanmasına neden olur ve üstelik bu güvensizlik ortamı da yaratır. Belirli bir kesimin sürekli olarak güvensiz olduğu bir ortam Türkiye’yi karanlığa götürür. Her şeye rağmen, biz inadına siyasi cinayetlerde cezasızlık olgusuna karşı mücadele ederek demokratik bir ülke inşa edeceğiz.” (ARTI GERÇEK)
Sivas Katliamı Davası düşürüldü... Adliye önünde protesto: Bu mahkemeyi mahşere bırakmayacağız
Kılıçdaroğlu'ndan 'Sivas Katliamı Davası' tepkisi: 'Buna karar denmez, olsa olsa suç ortaklığıdır'