'Soylu'nun ifadeleri Erdoğan'a bir mesaj ve tehdittir'
Koray Düzgören, iktidar kanadında adeta bir tabu haline gelen 17-25 Aralık sürecini Soylu'nun yeniden gündeme getirmesini Erdoğan'a yönelik bir mesaj ve tehdit olarak yorumladı.
ARTI GERÇEK- ARTI TV ekranlarında yayınlanan "Artı Gerçek" programında gündeme dair konular değerlendirildi. Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç'la Artı Gerçek yazarları İnci Hekimoğlu, Armağan Kargılı, Koray Düzgören, Eser Karakaş ve ARTI TV programcısı Erk Acarer'in konuk olduğu programda, siyaset dünyasındaki çürüme ve ekonomik gidişat konuşuldu.
'BU ERDOĞAN'A BİR MESAJ VE TEHDİTTİR'
Süleyman Soylu'nun Habertürk yayınında programın başında yaptığı konuşmada özellikle 2015 sonrasını değerlendirdiğini söyleyen Düzgören, AKP'nin çoğunluğu kaybettiği ilk seçimler olan 7 Haziran'dan sonraki kanlı süreci hatırlatarak, "Karanlıkta kalan birçok nokta var, konu var orada. O süreci ele aldı ve o süreçöle birlikte çok şey bildiğini ima etti. 'Erdoğan'ı, iktidarı o süreçten ben kurtardım ve 1 Kasım sürecine getirdim, iktidarın yeniden güçlenmesini ben sağladım.' demeye getirdi. Laflarının arasında 17-25 Aralık'a da atıf yaptı ve zamanın İçişleri Bakanına, para sayma makinelerine atıfta bulundu ki bu neredeyse tabu olan bir şey. O günlerden sonra iktidar büyük bir hışımla bu hırsızlık ve rüşvet olayının, iktidarı sallaması gereken bu olayın izlerini silmek için çok büyük bir operasyon yaptı. Ama ülkenin İçişleri Bakanı bu tabudan söz ediyor. Bu Erdoğan'a bir mesaj ve tehdittir. Üç mesaj verdi: Bir; 17-25 Aralık olayını biliyorum, gerekirse açarım. İki; 7 Haziran-1 Kasım sürecini verdi, 'Bu konuyla ilgili çok şey biliyorum' ve üçüncüsü de Sedat Peker'in bir AKP'li milletvekiline rüşvet vermesi." diye konuştu.
'TÜRKİYE'DE HALININ ALTINDA ÇOK PİSLİK VAR'
Erk Acarer de kendisinin bu olaylardan gördüklerini şöyle anlattı: "Türkiye'de halının altında çok büyük bir pislik var. Çürük ahlak ve suç üzerinde oturuyoruz. Bu çürümüşlükle Türkiye bir daha tesis etmeye çalışılırsa çöker. Bunu net olarak görebiliyoruz. Bürokrasiden devlete kadar bir kan banyosunun etrafa sıçradığını görüyoruz. Bugüne kadar Suriye'de olduğunu aktarıyorduk, bugün Kıbrıs'ta olduğunu da gördük. Siyasetten parti işlerine kadar büyük bir çamur kürüne bulaştığını görüyoruz Türkiye'nin. Devlet rutinin içinde hiç olmamış. Ara ara çıkmış ya da girmiş değil, hiç olmamış."
Acarer, BM'nin yayınladığı raporda "Venezuela'ya maske ve tıbbi malzeme altında uyuşturucu sevkiyatı yapıldığının" belirtildiğini hatırlatarak, "Aslında Binali Yıldırım doğru söylüyor. Onunla ilgili de önümüzdeki hafta bazı belgeler ortaya koyacğaız, buradan hatırlatmış olayım" dedi.
'ERDOĞAN SEÇİMİN KENDİ İSTEDİĞİ TARZDA YAPILMASI İÇİN TAŞLARIN DÖŞENMESİ STARTINI VERDİ'
Programda, Koray Düzgören, Erdoğan'ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yönelik sözlerine karşı muhalefetten yeterli bir tepki oluşmadığını belirtti. Düzgören, "Bence bu açıklamadan sonra bütün muhalefet partilerinin bir araya gelip oraya gitmeleri, sadece lafta kalmamaları gerekirdi. Bence bu çok önemli çünkü önümüzdeki süreçte bırakın seçim faaliyetlerini normal şartlarda bile siyasi faaliyet yapmak çok zorlaşacak. Çünkü Cumhurbaşkanının bu açıklamalrını emir telakki edecek valiler, kaymakamlar, emniyet amirleri, partililer, militanlar var. Buradan vazife çıkarak bir sürü unsur var. Erdoğan seçime razı olacak ama bu seçime gidene kadar da bu seçimin kendi istediği tarzda, istediği şekilde yapılması için, gereken taşların döşemesi startını verdi." diye konuştu.
'HAZİRANDA ÇOK YÜKSEK BİR ENFLASYONLA KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ'
Eser Karakaş ise ekonomik gidişata ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye'de önümüzdeki dönemde enflasyon çok yükselecek. Bu kurdaki sıçramayla birlikte hazirandaki enflasyona bakmanızı istirham edeceğim. Bunu şimdiden not alalım; haziranda çok yüksek bir enflasyonla karşı karşıya kalacak Türkiye. Mayısta kapanmadan dolayı bazı talepler baskılandı ama asıl patlama haziran ayında olacak. TÜİK'e rağmen çok ilginç enflasyon rakamlarıyla karşı karşıya kalacağız. Bu kadar kötü şeyler yapılırken ekonominin düzelmesi söz konusu olamaz. Boğaziçi öğrencilerinin evi basıldı yine bu hafta. Kamu çalışanlarıyla ilgili pazarlık döneminden geçiyoruz, sendikacılar gözaltına alınıyor."
