'Sürgün listeleri kapalı kapılar ardında hazırlandı'

Onlar iki çocuk sahibi öğretmen bir çift. Biri Niğde'ye diğeri Amasya'ya sürgün edildi. Şimdi çocuklarını sürgünden koruyacak yolları arıyorlar.

'Sürgün listeleri kapalı kapılar ardında hazırlandı'

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK- Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile açığa alındıktan sonra görevlerine iade edilen Eğitim Sen üyesi 682 öğretmen ‘zorunlu yer değişikliği’ gerekçesiyle başka illere gönderildi. Bu durumu 'sürgün' olarak nitelendiren Eğitim Sen, Diyarbakır’da 264, Şanlıurfa’da 367, Gaziantep’te ise 51 üyelerinin, bayram öncesi ve okulların açılmasına sayılı günler kala il dışına sürgün edildiğini açıkladı.

İLGİLİ HABER: SÜRGÜN ÖĞRETMENLER HEDEF HALİNE GETİRİLDİ

Sürgün beraberinde sıkıntıları da getirdi. Özellikle evli öğretmenlerin ayrı ayrı illere gönderilmesinin en büyük mağduru çocukları...

Diyarbakır'da oturan Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Eski Eşbaşkanı Saliha Kocakaya Zorlu ve Eğitim-Sen eski Eğitim Sekreteri Samet Zorlu çifti ayrı illere sürgün edildi. Biri Niğde, diğeri Amasya'ya sürgün edilen öğretmenlerin Heval Dara ve Lilav isminde iki çocuğu var. Çocuklarından biri 9, diğeri ise 7'inci sınıfta.

AİLELER PARÇALANIYOR

Yaşadıklarını Artı Gerçek'e anlatan Saliha Kocakaya sürgün kararının aileleri parçaladığını söyledi. Kendisinin Amasya'ya, eşinin ise Niğde'ye sürgün edildiğini belirten Kocakaya, "Eşim 20 yıl, bende 17 yıldır öğretmenim. Bir yıl şehir dışında, 16 yıldır Diyarbakır'da görev yapıyorum. 2 çocuğumuz var, bizimle Diyarbakır'da yaşıyorlar. Kızım 13, oğlum ise 9 yaşında. Sadece biz değil, çocuklarımın öğretmenleri de sürgün edildi. Sonuç itibariyle burada ailesini bırakıp gidenler bir bölünme yaşayacaklar. Buradan sürülen kadın arkadaşlar çocuklarını bırakıp gitmek zorunda kalacaklar. Benim ve diğer insanların eşlerinden ayrı illere verilmiş olması işin ayrıntı tarafı. Temelinden bakıp sürgünün kendisinin hukuksuz olduğunu düşünüyorum" dedi.

GİDECEĞİMİZ YERLERDE CAN GÜVENLİĞİMİZ OLMAYACAK

"Ben çocuklarımla buradan gitmeyi düşünmüyorum" diyen Kocakaya, gideceği yerde can güvenliği riski ile karşı karşıya kalacaklarını söyledi. Bu sorunlara çocuklarını ortak etmeyi düşünmediğini ifade eden Kocakaya, "Sürgün edildiğimiz yerleri kontrol ettiğimizde Orta Anadolu, Güney Karadeniz, İç Ege ve Kuzey Akdeniz, faşizmin biraz daha prim yapabildiği, taban bulabildiği yerler. Buralarda linçlerle karşılaşabiliriz. Bizi de diğer bin arkadaşımızı da bunun kurbanı etmek istiyorlar. Bu durumda en azından çocuklarımızın can güvenliği bizim için çok önemli. Biz bu sebeple oralara giderek bireysel bir can güvenliği riski yaşıyor olsak da çocuklarımızı buna dahil etmeyeceğiz. Çocuklarımızı buradan götürmeyi düşünmüyoruz" ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARIMIZ BU DURUMA AŞİNA OLDU

Kocakaya çocuklarının bu duruma yabancı olmadığını söyleyerek, "Ne yazık ki çocuklarımız bu kavramların hepsine aşina oldular. Tutuklamaları, sürgünleri, ihracı ve iadeyi çok iyi biliyorlar. Kendi aralarındaki konuşmalarında bile bir yetişkin gibi çok rahat kullandıkları kavramlar bunlar. Bunlardan kaçamayacaklarını biliyorum. Bu gün kaçsalar, yarın karşılaşabilecekleri bir şey. O yüzden çocuklarımı çok uzak tutmak gibi bir kaygım olmadı. Çocuklarımızın tanışacağı kavramlardı bunlar. Onların çok sağlıklı büyüdüklerini söyleyemeyiz. Türkiye ortamında zaten insanların yaşam koşulları çok zor. Çocuklar bu kavramlarla çabuk tanışıyorlar ne yazık ki. Bir Avrupa ülkesindeymiş gibi çocuklarımızı bunlardan uzak büyütemiyoruz maalesef" diye konuştu.

AİLE BÜTÜNLÜĞÜ BOZULUYOR

Kocakaya'nın eşi Eğitim-Sen Eski Eğitim Sekreteri Samet Zorlu, sürgünün halka dayatılan tek tipçilik ve sindirme politikasının devamı olarak görülmesi gerektiğini savundu. Bu kararla aile bütünlüğünün bozulduğunu hatırlatan Zorlu, "Çeşitli alanlarda çalışan diğer emekçi arkadaşlar da ya sürgün ya da ihraç edilmiş. Birçok kişi şu anda aynı konumda. Tabi ki aile bütünlüğünün bozulması ve çocukların eğitim durumunun engellenmesi bizi etkiliyor" dedi.

BARIŞ VE DEMOKRASİ HEDEF ALINDI

Sürgün olayı gerçekleşmeden önce toplumu buna hazırlama çalışması yapıldığını belirten Zorlu şunları söyledi: Listeler halinde sürgünler çıkacak diye haberler çıkıyordu. Bunlar bilinçli olarak ilk başta kamuoyu hazırlama mantığı içeriyordu. Sayılar, listeler ha açıklandı ha açıklanacak. Bu listelerin kimler tarafından hazırlandığını çok iyi biliyoruz. Kamuoyu da çok iyi bilir. Kapalı kapılar arkasında malum sendikalar, idareciler isim vererek, bir çok arkadaşı ispiyonlayarak bu süreç oluşturuldu. Türkiye'nin barışına katkı sağlayan emekçi kesim hedef alındı. Burada hedefin şu olduğunu düşünüyorum. Bu, siyasal iktidarın tek renk, tek kimlik ve tek inancı topluma dayatan siyasetinin devamıdır. Burada sürgün edilen insanların vicdanıdır. Sürgün edilen insanların barış ve demokrasi talebidir. Sürgün edilen demokrasi ve barıştır. Bu sürgünler olacak diye barış ve demokrasi talebimizden vazgeçecek değiliz. Bunu her gittiğimiz yerde de ifade etmeye devam edeceğiz.

PES ETMEYECEĞİZ

Bununla bireylerin, emekçilerin açlıkla işsizlikle terbiye edilme politikası uygulandığını ifade eden Zorlu, bu politikalara boyun eğmeyeceklerini söyledi. Zorlu, "Biz bunun başarılı olacağına inanmıyoruz. Nice hükümetler geldi geçti. Hepsi de bir şekilde KESK'in bileşenlerini bir şekilde susturmaya çalıştılar. Demokrasi mücadelesini bir şekilde durdurmaya çalıştılar. Ama sonuçta KESK'in direniş geleneğiyle sonun kadar direnerek bu noktalara gelindi ve 90'lardan bu yana hiçbir siyasal iktidar yok ama KESK hala var" dedi.

EŞİM İSTİFA EDECEK

Kendisinin Niğde'ye, eşinin Amasya'ya sürüldüğünü anlatan Zorlu, "Çocuklarımızı öğretmenlerinden, arkadaşlarından koparmak bir hayli zor olacak. Şimdiden strese girmeye başladılar. Bir de gideceğimiz yerin eğitim açısından sağlıklı olacağını düşünmüyoruz. Can güvenliklerinin de tehlike altında olacağı bir gerçek. Farklı alternatifleri göz önünde bulunduracağız. Ama kesin bir şey var, çocukları götürmeyeceğiz. Büyük ihtimalle eşim istifa edecek" diye konuştu.

diyarbakır öğretmen sürgün