'Suriyeliler artık Türkiye'nin ezilenleri'

Antep Üniversitesi’nin son yayınladığı araştırmaya göre kentte yaşayan her 100 Suriyeliden 56’sı gitmek istiyor.

'Suriyeliler artık Türkiye'nin ezilenleri'

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün yayınladığı resmi rakamlara göre, Türkiye’ye göç eden 3 milyon 400 bin Suriyelinin 1 milyon 438 bin 371’i sınır hattında bulunan kentlere yerleşti. Nüfusuna oranla büyük sayılarda Suriyeli sığınmacı bulunan kentlerde ırkçı saldırılar da artmaya başladı. Özelikle Antep ve Urfa’da sorunların ana kaynağı olarak gösterilen Suriyelilere karşı birçok defa toplu linç girişimleri gerçekleştirildi. Suriyeli göçmenler ve geldikleri bölgelerde yaşayan halk arasındaki sorunları Mezopotamya Ajansı'na değerlendiren gazateci Ercüment Akdeniz'e göre sorunun ana kaynağında mültecilere statü verilmemesi.

"GETTOLAŞTILAR"

Suriyelilerin 7 yıldır mülteci statüsünden yoksun kaldığı için vatandaşlık yolunun da açılmadığını belirten Akdeniz, "Bu da kayıt dışı çalışmanın önünü açtı. Çalışma izni alamadılar. Uzun yıllar güvencesiz bir şekilde çalıştılar. Yaşam tarzlarını, kültürlerini, hiç bilmedikleri bir bölgeye geldikleri için gettolaştılar. Kendi içlerine kapanıp öyle yaşadılar. Topluma uyum sağlayamadılar. Önyargılar çok çabuk bir şekilde ortaya çıktı. Hatta bu önyargılar maalesef düşmanlaşmaya kadar ulaştı. Düşmanlaşmanın neticesinde ırkçı saldırılar, linç olayları yaşandı. Halen 7’nci yılda olmamıza rağmen yaşanmaya da devam ediyor" dedi.

"EŞİT HAKLARA SAHİP OLMALI"

"Hükümetin dillendirdiği misafir ve muhacir söylemlerini" samimiyetten yoksun olduğu için eleştiren Akdeniz, yer kürede yaşayan her insanın dünya vatandaşı olduğunu hatırlattı. Tüm insanların evrensel temel haklara sahip olduğunu dile getiren Akdeniz, "Türkiye’de yaşayan insanların sahip olduğu haklar aynı zamanda Suriyelilerinde hakkıdır. Mülteci statüsü vermediğiniz zaman ‘Biz onları koruyoruz’ söylemi yerini bulmuyor. Çünkü siz bunu yapmadığınız zaman 81 ilin 50-60 iline düzensiz dağılmış göçmenleri saldırıya, sömürüye, ön yargılara açık hale getiriyorsunuz. İnsanlar kirayı daha yüksek ödüyor. İşçiler daha ucuza çalışıyor. Çünkü eşitlik yasası yok. Eğer gerçekten bir sahiplenme olacaksa, eşit haklar temelinde olmalıdır. Ancak hükümet buna yönelik hiçbir adım atmıyor. 4 milyon insanı barındırmak elbette ki zor ama bu zorluk var diye evrensel hakların temel kriterlerini o kitle üzerinde yoksun bırakamazsınız" diye konuştu.

"EZİLENLER BİRBİRLERİNİ EZİYOR"

Suriyelilerin de artık Türkiye’nin ezilen halklardan biri olduğunu sözlerine ekleyen Akdeniz şöyle devam etti: "İstanbul’un bodrum katlarında, köhne apartman katlarında 1970’lerde Anadolu’dan iş için gelen köylüler ve Aleviler yaşardı. Sonra onlar durumunu biraz düzeltince bodrum katlarda 1990’lı yıllarda Güney ve Doğu Anadolu köylerinden çatışmalı süreçten dolayı gelen Kürt aileler yaşamaya başladı. Ancak şunu gördük; her gelen bir sonra ki gelen için ‘Aleviler geldi bu mahalle bozuldu’, ‘Kürtler geldi bu mahalle bozuldu’ dedi. Şimdi de kendileri için söylenenleri Suriyeli göçmenler için diyorlar. ‘Suriyeliler geldi bu mahalle bozuldu’ deniyor. Kendilerine yapılan milliyetçiliği ve ırkçılığı bugün Suriyeli göçmenlere yapıyorlar. Senelerdir ezilen hor görülen bir Alevi yurttaş, bugün Suriyelileri eziyor. Ya da bir Kürt kardeşimiz bunu söyleyebiliyor. Demek ki halklar arasında ön yargılarla örülmüş çok ciddi büyük duvarlar var. Eğer bütün ezilen kesimler kardeşlik elini birbirlerine uzatıp sömürüye, baskıya karşı mücadele ederlerse onlar kazanır. Eğer bunu yapmazlarsa her zaman egemen güçler onları ezmeye devam edecektir."

"GÖÇMENLERİN ZENGİNLİKLERİNİ GÖRMELİYİZ"

Suriye’den gelen göçmenlerin beraberlerinde sadece acıyı, kederi getirmediğini dile getiren Akdeniz, kendileriyle beraber büyük zenginliğe sahip olan kültürlerini de getirdiklerini ifade etti. Kültür zenginliğinin büyük kazanım olduğunu vurgulayan Akdeniz, şunları belirtti: "Halklar bu zenginliği okuyamıyor. Bunu okuyamamasının sebebi ise Türk oryantalizmidir. Oryantalizm batı toplumlarının sömürgecilikten beri doğu halklarını aşağı ırk ve topluluk olarak görüp bütün geleneklerini kültürlerini aşağılaması üzerine kurulmuştur. Bizim Anadolu halkları da bundan çekmiştir. Batılı kafa hep onları aşağılamıştır. Türk oryantalizmi şudur. Ortadoğu’dan gelenleri aşağılamasıdır. Bu hiç doğru bir şey değildir. Ortadoğu halklarının kendi kültür ve zenginliği var. Bu zenginliği görmemiz gerekiyor. Bu zenginliği gördüğümüz gün, ancak ortak yaşamı sağlayabiliriz."

"DOĞUM YERLERİ BURASI"

"Suriyeliler gider mi yoksa kalır mı?" tartışmasına da değinen Akdeniz, sözlerini şöyle tamamladı: "Antep Üniversitesi’nin son yayınladığı bir araştırmaya göre, Antep’te yaşayan 100 Suriyeliden 56’sı gitmek istiyor. Avrupa’ya gitmek isteyenlerin oranı ise yüzde 18’dir. İki rakam toplandığı zaman yüzde 74’ü buluyor. Savaştan bu yana 300 bin Suriyeli çocuk ülkemizde doğdu. Bunlar Antepli, Kilisli, İzmirli, Adanalı çocuklardır. Doğum yerlerinde bizim şehirler yazıyor. Bunlar artık bu toprakların insanlarıdır. Bunu Almanya’ya giden işçi kesiminden biliyoruz. Orada doğan işçi çocukları hiç dönemedi. Şu an Türkiye’de ki durumda bundan ibaret. Yüzde 74 gitmek istese bile burada doğanlar dönemeyecek. Yarın savaş bittiğinde ‘Suriyeliler gider’ kimse demesin, bu çözüm değildir. Suriyelilerin bir kısmı burada kalacak ve bizim onlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor." (HABER MERKEZİ)

urfa Mülteciler antep Suriyeli