Suruç katliamı davası sanıksız görüldü
Aileler sanık duruşmaya gelene kadar savunma yapmak istemedi.
HABER MERKEZİ - Suruç Davası'nın 3'üncü duruşmasında 3'üncü kez değişen mahkeme heyeti, mağdurların tüm taleplerini reddederken, sanık Yakup Şahin’in isteği doğrultusunda ifadesinin SEGBİS yöntemiyle alınmasına karar verdi.
Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD'in canlı bomba saldırısı sonucu 33 gencin yaşamını yitirmesine ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından T Tipi Cezaevi Kampüsü salonunda görüldü.
Polisin yoğun önlem aldığı duruşmaya, saldırıda yaralı kurtulan ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, HDP, DBP, ESP ve EMEP il yöneticileri ile Suruç Aileleri İnisiyatifi, Yüksel Caddesi eylemcilerinden Veli Saçılık ile Cumartesi Annesi Hanife Yıldız'ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin hakkında bir önceki duruşmada mahkemeye getirilme kararı verilmesine rağmen duruşmaya getirilmedi. İstanbul ve Urfa barolarından avukatlar da duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada önce baronun görevlendirmesiyle sanık avukatı olarak gelen ve savunma yapmayacaklarını belirten avukatlar, daha sonra "vicdani olarak duruşmada bulunmayı doğru bulmuyoruz" diyerek dosyadan çekildi.
Müştekilerin tamamı sanığın duruşmaya getirilmemesine tepki göstererek, sanık gelmeden ifade vermeyeceklerini söyledi.
Nazegül Bahar Boyraz'ın eşi Bayram Boyraz, "Mahkemeniz sanığı neden duruşmaya getirmiyor, ben bunu anlamak istiyorum. Sanığı bizden neden kaçırıyorsunuz? Sokaktaki insanlar dahi duruşmadan bir şey çıkmayacağını bize söylüyorlar" dedi.
Katliamda annesi ve ağabeyini kaybeden Sinem Kılıç, "Ben her duruşmaya 2000 km uzaktan geliyorum. Ama siz sanığı Ankara'dan buraya getirmiyorsunuz. Biz adaleti aramak için buradayız, sanık gelene kadar da burada olacağız" ifadelerini kullandı.
Katliamda oğlu Çağdaş Aydın'ı kaybeden ve kendisi de yaralanan Feti Aydın, "Çocuklarımızı elimizden alan katiller neden burada değil" derken, Murat Yurtgül'ün annesi Nimet Yurtgül, sanık duruşmaya gelene kadar ifade vermeyeceğini söyledi.
"O KATİLİ BURADA GÖRMEK İSTİYORUM"
Baba Şemsi Yurtgül de "O katili burada görmek istiyorum" ifadelerini kullanırken, katliamdan yaralı kurtulan Gökçe Çetin de sanık duruşmaya gelmesini istedi.
Hatice Ezgi Sadet'in annesi Sunay Sadet, "Suruç katliamından bu yana olmadık şey kalmadı. Bu duruşmaya sanık gelecek diye hazırlandık, yine getirmediniz. O sanığı burada görmek istiyorum" dedi.
Hatice Ezgi Sadet'in ablası Özgen Sadet, geçtiğimiz günlerde tutuklanmıştı.
Baba Ali Sadet de "Söyleyecek çok şeyim var ama öncelikle şu katilin duruşmaya getirilmesini istiyorum" derken, Duygu Tuna'nın babası Hasan Tuna, "Her duruşmaya geldiğimizde aynı şeyleri duyuyoruz; Davacı mısın? Elbette davacıyım, çocuğumu kaybettim ben orada" dedi.
Katliamda yaralanan Kenan Kenan Yıldızerler, avukatları Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar'ın davadan kısa süre önce tutuklandığını hatırlattı ve "Hukuksuzca tutuklanan avukatlarımız serbest bırakılıncaya kadar ifade vermeyeceğim" diye konuştu.
Katliamda oğlunu kaybeden Mehmet Özkan ise şunları söyledi:
"Burada söyleyecek çok sözümüz var ama söylemiyoruz. 3 mahkemedir burada bize yaptığınız psikolojik işkenceden başka bir şey değildir"
Uğur Özkan'ın ağabeyi Süleyman Özkan "Bu katliamda zerre payı olan herkesten şikayetçiyim" dedi.
Katliamda yaralanan Çağla Seven, şöyle dedi: "İlk defa bir duruşmaya katılıyorum. Girişte silahlar bize doğrultuluyor, telefonlarımız, çantalarımız alıkonuluyor. Çocuklarını bir kişinin üstü aranmadığı için kaybeden insanlar didik didik aranıyor. Bu psikolojik işkencedir. Elbetteki şikayetçiyim ve davaya katılmak istiyorum."
"HERKES AÇIĞA ÇIKMALI"
Katliamda oğlu Süleyman Aksu'yu kaybeden Ramazan Aksu Kürtçe konuştu. Aksu, "Sanığın duruşmaya getirilmesini istiyorum, sanığın arkasında olan herkesin açığa çıkmasını istiyorum" derken, katliamda babası Cemil Yıldız'ı kaybeden Gamze Yıldız ise, şunları söyledi: "Bu oturum sizler için çok sıradan olabilir ama ölüm haberini aldığım babam için ve katliamda yaşamını yitiren insanlar için buradayız. Adaletin yerini bulması için sanığın yüz yüze yargılaması gerektiğini heyetinizin bizden iyi bilmesi gerekir. Sanık duruşmaya getirmelidir."
Suruç'ta yaralanan Koray Türkoğlu, "Bu yargılamada sanık, tanık, mağdur hepsi karıştı. İddia makamının tüm tavrı mağdurların aleyhinedir. Sanıkların buraya getirilmeden önce sizi akla ve vicdana davet ediyorum" dedi.
Saldırıda yaralanan Ali Rıza Arslan, "Sanıkların olmadığı bir duruşmada, bizden beyan sormayın, önce sanıkları buraya getirin" ifadelerini kullanırken, yaralılardan Ali Deniz Esen,
"Sanık huzurda olunca ifade vereceğim" dedi.
Yine saldırıda yaralananlardan Erkan Keskin, "Mahkeme bu davanın sanığın insanlığa karşı suç iddiasıyla yargılama yaptığının farkında hareket etmelidir" diye konuştu.
Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Yalçın Demir ise, duruşma salonunda katliamda hayatını kaybeden 33 gencin isimlerini ve doğum tarihlerini okudu. Ardından "düş yolcularını saygı ve özlemle anıyorum. Şikayetçi değilim hesap soracağım, soracağız. Ve biz kazanacağız" dedi.
Katliamda yaralanan Pınar Gayıp, "Üç duruşmadır burada bir oyun sergilendiğini düşünüyorum, katilin devlet eliyle korunduğunu düşünüyorum" derken, Murat Yurtgül'ün amcası Yusuf Yurtgül, şöyle dedi:
"Bana her zaman adalet yok derlerdi, ben gerçekten bugün adaletin olmadığını gördüm. Katili getirip buraya karşımıza dikmeniz gerekir."
DURUŞMA ERTELENDİ
Müştekilerin ardından müdahillik talepleri dile getirildi. HDP, Diyarbakır Barosu, Antep Barosu, ESP, SGDF ve BEKSAV adına avukatlar müdahillik talebinde bulundu. Savcı, Şengül Büyükçelebi ile Şeyhmus Sarı'nın tanık olarak dinlenmesini ve sanığın bir sonraki duruşmada yine SEBGİS ile bağlanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, SEGBİS ile tutuklu bulunduğu cezaevinden salona bağlanan sanık Yakup Şahin’e avukatların talebini sordu. Sanık Yakup Şahin, ifadesini cezaevinde vermek istediğini belirterek "Ben suçlu muyum ki beni yargılıyorsunuz" dedi. Sanık Yakup Şahin'in savunması için CMK ile yetkilendirilen Avukat Mehmet Toprak'a söz verilince, Toprak, böyle bir duruşmadan bilgisinin olmadığını ve böyle bir davada savunma yapmak istemediğini söyledi. Şahin’i savunmayı vicdanen kabul etmediğini belirten Toprak, "Duruşmaya yetki belgesiyle katıldım. Duruşmanın içeriği hakkında bilgim yoktu. Sanığı savunmak istemiyorum" diyerek mahkeme salonunu terk etti. Sanık İlhami Bali’nin Avukatı Hasan Korkmaz da, CMK ile atandığını savunma yapmak istemediğini vicdanının buna el vermediğini söyledi.
İddia makamının taleplerinden sonra verilen kısa aradan sonra, mahkeme, sanıkların müdafileri istifa ettiğinden barodan müdafi atanmasına, heyet değişikliği nedeniyle adli emanetlerin tasnif edilmediğini, bu sebeple eşyaların iadesine daha sonra karar verilmesine, tanıkların ifadesinin talimat ile alınmasına, müşteki vekillerinin sanığın ve tanıkların huzurda bulundurulmasına dair taleplerin reddine, patlama esnasında Amara Kültür Merkezi'nde bulunan ancak fiziki şekilde yaralanmayanların ve kurumların müdahillik taleplerinin reddine, tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 8 Şubat 2018 tarihinde görülmesine karar verdi.
NE OLMUŞTU?
20 Temmuz 2015’te Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) çağrısıyla Kobanê’ye oyuncak ve insani yardım malzemeleri götürmek için Suruç’a gelenler Amara Kültür Merkezi’nde konaklandı. Kültür Merkezi önünde yapılan basın açıklaması sırasında ise DAİŞ tarafından düzenlenen bombalı saldırıda 33 kişi yaşamını yitirdi. Katliamın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen görülen davada hiçbir gelişme yaşanmadı. 2 yıl içinde üç soruşturma savcısı, bir de mahkeme heyeti değiştirildi. Saldırıyla ilgili soruşturmaya, 23 Temmuz 2015’te "Dosya içerisinde bulunulan belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği" gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi.
İDDİANAME 18 AY SONRA HAZIRLANDI
Katliamdan 18 ay sonra Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 213 sayfalık iddianamede biri başka suçtan tutuklu, DAİŞ üyesi olduğu iddia edilen 3 kişi hakkında toplam 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. İddianameye göre, bombalı saldırıyı gerçekleştiren kişinin, incelenen deliller, kamera kayıtları ve teşhis yapılması sonucu Abdurrahman Alagöz isimli şahıs olduğu belirlendi. İddianamede, katliamın failleri olarak canlı bomba Abdurrahman Alagöz, 10 Ekim Katliamı’nı organize ettikleri; ancak Antep’teki bir hücre evi baskınında kendilerini patlattıkları öne sürülen Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun, 10 Ekim Ankara Tren Garı Katliamı davası sanıklarından Yakup Şahin, firari olduğu belirtilen Deniz Büyükçelebi ile İlhami Mali gösterildi. Bu yüzden davada yargılanan tek sanık Yakup Şahin oldu.
Hazırlanan iddianamede, devlet yetkililerinin sorumluluğuna yer verilmedi. (Artı Gerçek, ETHA, Mezopotamya Ajansı)