Tahincioğlu: İki satır konuşmak isteyen kim varsa darp edilerek gözaltına alınıyor
'Rektörü protesto edenlerin tamamı terörist zaten!'
T24 yazaı Gökçer Tahincioğlu, Boğaziçi protestolarında gözaltına alınanlara, polise, yargıya ve yasalara dikkat çekerek Cumhubaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başlattığı 'yeni anayasa' tartışmalarının gündeme gelmesi üzerine yorumda bulundu. Tahincioğlu "İki satır konuşmak isteyen kim varsa darp edilerek gözaltına alınıyor, tutuklanıyor." dedi.
Tahincioğlu,"Lakin bilmiyorlar ki herkes gözaltına da tutuklamaya da alıştı artık. Twitter'dan "gözaltına alınıyorum" diye not düştükten sonra ne olup biteceğini en apolitik insanlar bile ezbere biliyor." diye yazdı.
Tahincioğlu'nun T24'te "Yeni anayasa ve tutuklanan 11 öğrenci" başlığıyla yayımlanan bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:
Boğaziçi Üniversitesi'ne Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasını protesto eden 11 kişi cezaevinde.
"Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" tutuklama kararlarının ana gerekçesi. Numune olsun diye "propaganda" suçundan da tutuklanan bir isim var.
600'e yakın kişi gözaltına alındı bugüne kadar.
30'a yakın isim ev hapsi kararı ile evinde hapis.
* * *
WhatsApp grubu kurmak da tutuklama gerekçelerinden biri. Bianet'teki haberde, avukatı Özgür Urfa, şöyle açıklıyor, dün itiraz üzerine tahliye edilen Beyza Buldağ'un bu suçtan nasıl tutuklandığını:"Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), tutuklama için katalog suçların olması gerekli. Bir de kişinin kaçma ya da delilleri karartma tehlikesi olması gerekli diyor. Bir kere, bu suçlar katalog suçlar değil. İkincisi; bunların hepsi üniversite öğrencisi, hepsinin yeri yurdu belli, kaçma tehlikeleri yok. Beyza konusuna gelirsek; Twitter kullanıcı bilgilerini paylaşmıyor, yani resmi olarak böyle veri kaynağı yok. Polis de bir kişinin kullanıcı adını yazıyor, "şifremi unuttum" sekmesine basarak sizin hesabınızı hacklemeye çalışıyor bir anlamıyla. Burada da onu yapmışlar. Kurtarma şifresinin nereye gittiğine bakmışlar. Orada da yine Twitter bilgi vermediği için dosyada sadece son iki hanesi 12 olan bir telefon numarasına gittiği yazıyor. Demişler ki; Beyza'nın da numarası 12 ile bitiyor, o zaman bu kişi Beyza'dır. Gözaltına alınmasına gerekçe yapılan tek tespit bu. Türkiye'de 1 milyondan fazla sonu 12 ile biten hat var. İçlerinden Beyza'yı seçiyorlar, "Bu sensin" diyerek evini basıyorlar, telefonuna ve bilgisayarına el koyuyorlar, ifadesini alıp iki saat içinde de cezaevine gönderiyorlar."
* * *
Yüksel Caddesi'nde, "işimi geri istiyorum" eylemi yapan Acun Karadağ aylarca tutuklu kaldı.Kanser hastası Umut Şener, hastalığı nedeniyle tahliye edildi ancak ev hapsinde.
İki satır konuşmak isteyen kim varsa darp edilerek gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Gazeteci Ayşen Şahin, yeri yurdu belli olmasına, çağrıldığında gideceği bilinmesine rağmen, gece yarısı çocuklarının yanından gözaltına alınıyor.
Devletin sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeniyle patlayan bombayla bacağını, kolunu kaybeden çocuğun ailesi, sokağa çıkma yasağı bittikten sonra çocuklarının sokakta olması nedeniyle kusurlu sayılıyor.
Rektörü protesto edenlerin tamamı terörist zaten!
Konuşamadığın, sokakta yan yana gelemediğin, darp eden polisin, görevini yapmayan devletin, peşinen cezalandıran savcının sorumlu tutulmadığı, ödüllendirildiği bir düzen.
12 Eylül'ün kurumsallaştırdığı ne varsa, bütün heybetiyle varlığını sürdürüyor.
Ve bu tabloda, bu anayasa bile uygulanmazken, "yeni anayasa" diye ortalığa çıkılabiliyor.
Ama ağızlardan "darbe", "darbeci" sözleri düşmüyor.
Ve açıklama yapılacağı zaman, sıraya dizilen herkes, çocuk gibi, "Asıl sen ülkendeki şu eyleme bak" diye söylenmeye başlıyor.
Lakin bilmiyorlar ki herkes gözaltına da tutuklamaya da alıştı artık. Twitter'dan "gözaltına alınıyorum" diye not düştükten sonra ne olup biteceğini en apolitik insanlar bile ezbere biliyor.
Ve hakikaten, kelimenin tam manasıyla, "yasal" sınırlarda kalarak eylem yapıyor insanlar. Ve dahası bu sınırı milim aşmama konusunda ustalaşıyor.
Ve kimse sözünü söylemekten geri durmuyor.