'Talebimizde ısrarcıyız. Bu suça ortak olmayacağız'
Bölge illerindeki çatışmaların sona ermesi talebiyle hazırlanan 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine imza atan akademisyenler, bildirinin yıl dönümünde hakim karşısına çıktı.
HABER MERKEZİ - Müzakere sürecinin yerini çatışmalı sürece bırakmasının ardından bölge illerindeki çatışmaların sona ermesi talebiyle hazırlanan 'Bu suça ortak olmayacağız' bildirisine imza atan ve bu yüzden mesleklerinden ihraç edilen akademisyenlerden Kadir Has Üniversitesi’nden Dr. Ceren Lord ve Dr. Çiğdem Bozdağ Bucak, bildirinin yıldönümünde hakim karşısına çıktı.
İKİ AKADEMİSYENİN DE BERAAT TALEBİ REDDEDİLDİ
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya Dr. Ceren Lord yurtdışında olduğu için katılmazken, avukatı Emine Durmuş, esasa ilişkin derhal beraat talebinde bulundu.
Durmuş, "Müvekkilime isnat edilen suçlar oluşmamıştır. Düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan müvekkilimin derhal beraatını talep ediyorum" dedi. Esasa ilişkin itirazı ciddiye alınmadığı takdirde usule ilişkin yargılamanın TCK 301. Maddeden devam etmesini istedi.
Mahkeme heyeti, Ceren Lord’un savunmasının alınması için avukatının belirttiği yurtdışı adresine Adalet Bakanlığı aracılığıyla talimat yazılmasına, 301’den yargılama yapılması ve derhal beraatle yargılamanın şu aşamasında yer olmadığına karar verdi. Lord’un duruşması 26 Haziran’a erteledi.
AVUKATLARIN TÜM TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Akademisyen Dr. Çiğdem Bozdağ Bucak’ın duruşmada, avukat Melike Polat mahkemeye iki ayrı dilekçe sundu. Dilekçelerden birinde esasa ilişkin derhal beraat talebinde bulundu.
Diğer dilekçede ise davanın Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya ve Meral Camcı’nın yargılandığı davayla birleştirme talep edildi.
Polat "çelişki ve usul ekonomisi bakımından" dava dosyalarında birleştirmenin uygun olduğunu belirtti. Polat, savunmasında Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü lehine kararlarından örnekler sundu. Ancak mahkeme heyeti, Avukat Polat’ın tüm taleplerini bütün taleplerini reddetti.
Bozdağ Bucak’ın savunmasını hazırlaması üzere ek süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı 26 Haziran’a erteledi.
'Bu suça ortak olmayacağız' adlı barış bildirisinin 2'nci yılında Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelen akademisyenler, "Talebimizde ısrarcıyız! Bu suça ortak olmayacağız" dedi.
İÇERİDE DAVA DIŞARIDA AÇIKLAMA VARDI
Duruşma öncesi adliye önünde bir araya gelen 'Barış İçin Akademisyenler' kollektifi adına konuşan Özgür Müftüoğlu, bildirinin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından tehdit edildiklerini, birçok akademisyenin gözaltına alındığını, bir kısmının tutuklandığını ve büyük çoğunluğunun ihraç edildiğini hatırlattı.
En son olarak 'örgüt propagandası' suçlamasıyla Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yargılandıklarını anımsatan Müftüoğlu, "Bildiriyi imzalamamızdaki temel amaç, barışı istemek, çocuklar ölmesin istemekti. Akademisyen ve yurttaş olarak barış hakkını savunmanın görevimiz olduğunu söylemiştik. Metnin sonuna kadar arkasındayız, suç işlemedik, sadece barışı talep ettik. Biz yargılanmıyoruz, akademi yargılanıyor. Akademiden uzaklaştırılan akademisyenler olarak duruşma salonlarını kürsü haline getirip buralarda da sözümüzü söylemeye devam edeceğiz" dedi.
‘BARIŞ İSTEMEK SUÇ DEĞİLDİR’
Müftüoğlu’nun konuşmasının ardından basın bildirisini okuyan akademisyenler Ayşe Erzan, Fadime Gök ve Zelal Ekinci, 2 yıllık süreçte 500’e yakın imzacı akademisyenin ihraç edildiği, 15 Mart 2016’da tutuklanan 4 akademisyenin 22 Nisan’a kadar tutuklu kaldıkları, 25 Şubat 2017’de Çukurova Üniversitesi’ndeki görevi sonlandırılan akademisyen Mehmet Fatih Tıraş’ın intihar ettiği hatırlatıldı.
Akademisyenler, maruz bırakıldıkları hukuksuzluklara, 5 Aralık’tan beri 'örgüt propagandası' suçlamasıyla yargılanmalarının da eklendiğini belirterek, "Baskıya, zulme ve adaletsizliğe karşı barış sözümüzde ısrarcı olduk. Bugün tam iki yıl sonra sözümüzün arkasındayız diyoruz. Bir kez daha bilim insanları hakikati dile getirmek zorundadır diyoruz. Barış istemek suç değildir. Barış talebi yargılanamaz diyoruz" dedi.
(M.A)