Tarikatta çocuk istismarı davası: Üç adliye, bakanlığa hiç yanıt vermemiş

Tarikatta çocuk istismarı davası: Üç adliye, bakanlığa hiç yanıt vermemiş
Hiranur Vakfı'nda senelerce devam eden ve sahte kemik testiyle üstü örtüldüğü ortaya çıkan çocuk istismarı konusunda, Anadolu, Çağlayan ve Bakırköy adliyelerinin Aile Bakanlığı'nın ilgili sorularına yanıt vermediği ortaya çıktı.

Artı Gerçek - İsmailağa cemaati bağlantılı Hiranur Vakfı'nın onursal başkanı Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.'nin, 'evlilik' adı altında altı yaşından itibaren bir tarikat müridi tarafından cinsel köleleştirmeye maruz bırakılması konusunda yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Buna göre, Anadolu, Çağlayan ve Bakırköy adliyeleri, Aile Bakanlığı'nın soruşturmanın ne aşamada olduğuna dair sorusuna hiç yanıt vermedi. H.K.G.'nin kaldığı sığınma evinin de, ailesi tarafından basıldığı ortaya çıktı.

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, H.K.G.'nin boşanmasından sonra yaşadıklarını, Aile Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye dayandırarak yazdı. Alçı'nın yazısına göre, H.K.G., Kasım 2020'de evden çocuğu ile birlikte çıkıp ve doğrudan Anadolu Adliyesi’ne gitti ve şikâyet dilekçesi yazdı. Kalacak yeri olmadığını ve güvenlik tehdidi altında bulunduğunu söylediği için burada Aile Bakanlığı'na bağlı ŞÖNİM'e (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi) yönlendirildi. ŞÖNİM yetkilileri onu önce İstanbul’da bir sığınma evine yerleştirdi.

Bu arada boşanmak için dilekçe verirken, Anadolu Adliyesi kendisine bir avukat tahsis etti. Boşanma davası esnasında polis eşliğinde birkaç kez mahkemeye götürüldü. Dava sonucunda boşanırken, İstanbul’da bir kadın sığınma evinde kalmaya devam etti.

ÇOCUĞUN ANNE-BABA İLE DE GÖRÜŞTÜRÜLDÜĞÜ ORTAYA ÇIKTI

Ancak mahkemenin kararı üzerine çocuğunu belirli aralıklarla ve görevliler eşliğinde eski ‘eşi’ne yolladı. Bu esnada çocuğun, cinsel köleleştirmenin önünü açan kendi anne ve babası ile görüştürüldüğünü de fark edince, yeniden mahkemeye başvurarak çocuğunun babası ile görüşmesi kararının kaldırılmasını talep etti.

SIĞINMA EVİNİ BASIP HKG'Yİ KAÇIRMAYA ÇALIŞTILAR

Fakat aile bu esnada sığınma evinin yerini tespit etti. Alçı, "Gelip kaldığı yeri basmaya kalkıyorlar, güvenlik görevlileri müdahale ediyor, içeri giremiyorlar. Bu olay üzerine HKG başka bir şehre (artık İzmir olduğunu biliyoruz) sevk ediliyor ve kendisine yeni bir kimlik veriliyor" ifadelerini kullandı.

Alçı yazısının devamında, H.K.G.'nin seneler süren çocuk istismarı konusunda aile ve adalet bakanlıklarının en az iki yıldır harekete geçmemesine yönelik eleştirileri de ele alarak, üç adliyenin birden Aile Bakanlığı'nın sorularına yanıt vermediğini yazdı.

'ADLİYELERDEN SORUYA HİÇ CEVAP GELMEDİ'

Yazının Aile Bakanlığı yetkililerine dayandırılan bölümü şöyle:

"Peki adliyeye HKG’nin yaptığı şikayet ne oluyor?

Bakanlık bunu merak etmiyor mu?

Araştırmıyor mu?

Açıkçası bunu ben de garipsiyordum. Konuştuğum üst düzey yetkililer, “Nagehan Hanım biz elimizdeki tüm araçları kullandık, 2 kez İstanbul’daki 3 adliyeye soruşturmanın akıbetini sorduk.” dediler.

Hangi adliyeler bunlar?

Anadolu, Çağlayan ve Bakırköy Adliyelerine Aile Bakanlığı olarak 2021’de soruşturmanın ne aşamada olduğunu sormuşlar. Ne ilginçtir ki bu soruya hiç cevap gelmemiş…

Bunun üzerine bürokratik süreçleri göz önüne alarak bekledikleri süre bittiğinde bir kez daha sormuşlar. Bu tarih de 2022’nin ilk yarısı. Bakırköy ve Çağlayan bu kez "Bizde böyle bir soruşturma yok" demiş. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra Anadolu Adliyesi "Soruşturma burada devam ediyor" yanıtını vermiş.

Kasımda da dava başladı zaten…"

AİLE BAKANLIĞI 'ÜZERİNE DÜŞEN HER ŞEYİ YAPMIŞ'

Nagehan Alçı'ya konuşan yetkililer, "Peki neden Bakanlık bu olayı bunca zaman gündeme getirmedi?" sorusuna yanıtlarında da, "Başta bize sadece kızın anlattığı hikaye geliyor, ne vakıf, ne cemaat hiçbir şey yok, soruşturma dosyası da yok, mağdurun anlattığı kadar var, o anlattıkça öğreniyoruz" iddiasında bulundu. Yetkililerin, "Mağduru korumakla yükümlüyüz, çıkıp ne diyebiliriz? Biz üzerimize düşen her şeyi yaptık" savunması dikkat çekti.

DERYA YANIK NE DEMİŞTİ?

Adalet Bakanı Derya Yanık, tarikat vakfında seneler süren çocuk istismarının "siyaset üstü ve insani bir mesele" olduğunu savunmuştu. Yanık'ın "Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her zeminde, her toplumda karşılaşılabilecek meseleler" sözleri tepki çekmişti.

Yanık sonrasında da, davadan iki yıldır haberdar olduklarını şu sözlerle kabul etmişti: "Başlamış bir hukuksal sürecin ardından mağdur bize geldi. Bizim sessiz kalmak eleştirisinin muhatabı olmamamız lazım. Yetişkin bireyin hukuksal sürecine karışma hakkımız yok. 2 Aralık 2020'de bize ihbar edildi, hemen müdahil olduk. Kemik yaşı tespiti soruşturmasına da müdahil olacağız. Biz talep ettikten sonra duruşma tarihi öne alındı. Bu katalog bir suç, tutuklu yargılama talebinde bulunduk. Kim olursa olsun hiç gözünün yaşına bakılmaz." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar