Türkiye Çevre Ajansı teklifine muhalefet şerhi: Rant paylaşım sistemi olacak

Türkiye Çevre Ajansı teklifine muhalefet şerhi: Rant paylaşım sistemi olacak
CHP, Ajansın ‘rant paylaşım sistemine dönüşeceği’ uyarısında bulunurken, HDP ‘Bağışçıların ‘riskli bağışlarda’ bulunabileceği bir yapı kurulmamalıdır’ dedi.

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- AKP milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye sunulan ve Çevre Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilen Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne muhalefet partileri şerh düştü. 

CHP'nin muhalefet şerhinde, torba yasa tarzının Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilirken, komisyon öncesi hazırlık süreci itibariyle TBMM İç Tüzüğe aykırı hareket edildiği kaydedildi. 

Komisyon görüşmelerinde çevre, ekoloji örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütlerinin katılımının kısıtlı olması ve görüşlerini ifade etme imkânı sağlanmaması da eleştirildi.

‘PARALEL BİR BAKANLIK’

Kanun teklifinde, Türkiye Çevre Ajansı’nın kuruluş amacı, faaliyet kapsamı ve hedeflerin ötesinde değişiklikler içeren maddeler bulunduğu belirtilen muhalefet şerhinde, "Teklifin bütünsel açıdan çelişki ve tutarsızlarla dolu olduğu görülmüştür" denildi. 

Muhalefet şerhinde, şu değerlendirme yapıldı: "Genel olarak, sorumluluk almadan fazlaca yetki, kadro ve bütçe alan, mali muafiyetleri olan, denetim yetkisi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na rakip hatta paralel bir bakanlık olan, ama kendisi iç ve dış denetimden muaf olan yeni bir kamu kurumu kurulmaktadır."

Ajansın organ ve birimlerinin, bilimsel ve objektif kriterlere göre değil siyasi saiklerle belirleneceğini ve nasıl denetleneceklerinin de belli olmadığını belirten CHP, "Kendi bütçesi, mali muafiyetleri ve denetim yetkisi ile Bakanlığa rakip olacak bir yapı kurulmaktadır." dedi.

Muhalefet şerhinde, "Yerel yönetimlerin görev-yetki-sorumluluk alanına giren sorun ve faaliyetlerde, merkezi yönetimin hiyerarşik yapısı içinde örgütlenmesi öngörülen Türkiye Çevre Ajansı’nın tek resmi merci olarak kabul edilmesi ve Ajans yapısında yerel yönetimlere yer verilememesi, Anayasa madde 127 ve madde 2 bakımından sorunludur." ifadeleri yer aldı. 

‘RANT PAYLAŞIM SİSTEMİ OLACAK’

Teklife göre, Türkiye Çevre Ajansı’nın depozito yönetim sistemini kuran, işleten, işlettiren, izleyen ve denetleyen yapı olacağını da hatırlatan CHP, Ajans’ın işletme faaliyetlerini özel sektöre ihalesiz bir şekilde verdiği sürecin önünün açılacağı uyarısında bulundu. 

Yasa ile kurulduğu için Kamu Tüzel Kişisi olan Ajansın, ancak faaliyet görme biçimiyle şirket görüntüsünde olduğuna dikkat çekerek, "Bir rant paylaşım sistemi olacaktır" dedi.

BAĞIŞ YETKİSİ BELEDEYİLERE YOK AJANSA VAR

CHP, belediyelerin topladığı bağışlara el konulurken Ajansa bağış yetkisi verilmesinin de işin siyasi boyutunu gösterdiğini vurguladı. 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİN YETKİSİ İLÇE BELEDİYELERE AKTARILIYOR

Muhalefet şerhinde, teklif ile atık yönetimi konusunda yerel yönetimler etkisizleştirilirken, büyükşehir belediyelerinin yetkisinde olan bölge otoparkı, kapalı ve açık otopark yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek ve ruhsat verme yetkisinin ilçe belediyelerine aktarıldığı, gelirlerin de yine ilçe belediyelerine yönlendirildiği hatırlatıldı. 

Teklifin Çevresel Etki Değerlendirme raporuna dair maddeleri konusunda ise "ÇED toplantıları ve diğer süreçleri ortadan tamamen kaldırma riski taşıdığı açıktır. Bu durum ise çevre hukukunun genel ilkesi olan geriye götürülemezlik yönünden tartışmalıdır" denildi.

HDP: ÖNCELİK ÇEVRENİN KORUNMASI DEĞİL

HDP de muhalefet şerhinde torba yasa tarzına itiraz etti.

Kurulmaya çalışılan Türkiye Çevre Ajansının tüzel kişiliği, insan kaynaklarının niteliği ve ihale yöntemleri nedeniyle Anayasa’nın 123., 127., 128. maddelerine aykırı olduğunu belirten HDP, "Personel temin yöntemleri ve personelin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu yerine 4857 sayılı İş Kanununa tabi olması ve de ücretlerde fahiş sözleşme bedellerine imkân veren düzenlemenin yapılması kanun teklifinde önceliğin ‘Çevrenin Korunması’ olmadığını göstermektedir" dedi. 

HDP, ekoloji örgütleri, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve sendikaların görüşlerinin alınmamasını da eleştirdi. 

Türkiye’nin çöp ithal eden, ayrıca enerjiyi, halkın ihtiyacını dikkate almadan belirli şirketlerin rantı için üreten bir ülke olduğunu belirten HDP, şöyle devam etti:

"Bu yasayla nasıl denetleneceği belirsiz bir ajansa, kamusal olmayan bir yaklaşımla yetki devretmektedir. Ajansa atfedilen görevlerin neden doğrudan Çevre Bakanlığınca yerine getirilmediği açıklanamaz. Binlerce çalışanı olan bakanlığın gerçekleştiremediği ‘geri dönüşüm işlerinin’ sınırlı sayıda çalışanı belirlenen bir Ajans denetiminde gerçekleştirilmesi gerçekçi değildir."

‘YÖNETİCİLERİNİN MAAŞLARI 15-30 BİN TL OLACAK’

"Ajans üst yönetiminin ücretlerinin 15 bin ile 30 bin liraya yaklaşabileceği ifade edilmiştir. Kamuda veya benzer oluşumlarda bile bu denli yüksek ücret düzeylerinin olmadığı bilinmektedir" diyen HDP, kamuda çalışan emekçiler yoksulluk sınırının altında çalışırken bunun adil olmadığını vurguladı. HDP, ayrıca Danışma ve Yönetim Kurulu üyelerinin hangi liyakat ve kriterlere göre seçileceğinin de belli olmadığını kaydetti.

HDP, "Yine üst yöneticilerin göreve atanmaları halinde siyasi partilere üyeliklerinin düşürülmesi gerekmektedir" diye ekledi.

‘RÜŞVETE YOL AÇACAKTIR’

Çevre gibi büyük rant ve doğal yıkımların yaşandığı bir alanda "bağış müessesinin" düzenlenmesinin "rüşvet benzeri bağışların" yapılmasına yol açacağı uyarısında bulunan HDP, Başkent Gaz’ın Kızılay’a yaptığı bağışı hatırlattı. HDP, "Bağışçıların çevresel etkisi olumsuz işlerini yaptırmak amacıyla ‘riskli bağışlarda’ bulunabileceği bir yapı kurulmamalıdır." dedi. 

HDP, yine otopark düzenlemesini de "18 yıldan sonra yapılması 31 Mart  ve 23 Haziran 2019 yerel seçimlerinin sonuçları sonrasında iktidarın veya fonladığı kendine müzahir yapıların ihtiyacını karşılamak için getirilmiştir" şeklinde değerlendirdi. 

Muhalefet şerhinde, ÇED maddesine dair şu değerlendirme yer aldı: "Söz konusu bu torba yasada ÇED uygulamasına yönelik belirsizlikler açığa çıkmaktadır. Bu değişikliğe neden gereksinim olduğu açıklanmamıştır. Raporların devre dışı bırakılıp Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru dosyası adı altında birleştirilmesi anlaşılır olmamakla birlikte başvuru dosyasının içeriği de belli değildir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir kararının ortadan kaldırılması ise ÇED Yönetmeliğinin EK-2 listesinde yer alan projelerin akıbetini belirsiz kılmaktadır. Mevcut teklifte proje tanıtım ibaresinin başvuru ile değiştirilmesi ÇED yönetmeliğinde de kapsamlı bir değişikliğe gidileceğini göstermektedir. İktidarın bu değişikliklerde halkın lehine olan doğanın korunmasından daha çok iktisadi öncelikleri esas aldığı son bir yıldır Kaz Dağlarındaki yasa dışı durumla da açıklanabilir."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar