'Türkiye’de obruk sayısının artışının temel nedeni yanlış neoliberal tarım politikaları'

'Türkiye’de obruk sayısının artışının temel nedeni yanlış neoliberal tarım politikaları'
Türkiye'deki obruk sayısı hızla artıyor. Kuraklık nedeniyle yeraltı sularının kullanımındaki artış etken olsa da TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez'e göre temel neden 'yanlış' neoliberal tarım politikaları.

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ


ANKARA - Yer altında zamanla eriyen kalker taşlarının boşluk oluşturması ve zeminin çökmesiyle oluşan obruklar, son yıllarda doğal nedenlerin çok ötesinde bir artış gösteriyor. Türkiye'nin yer altı sularının üçte birini barındıran Konya havzasında 2 bin 600’ü aşkın obruk bulunuyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez'e göre bu aşırı artışın altında kontrolsüz yer altı su kullanımı ve yanlış' neoliberal tarım politikaları yatıyor.

KONTROLSÜZ YERALTI SU KULLANIMI

Normal koşullarda oluşumu için 50-100 yıl gereken obrukların sayısının son yıllarda hızla arttığına dikkat çeken Suiçmez, son yıllardaki obruk oluşumunu hızlandıran temel nedenin tarımsal, sanayi ve kentsel amaçlarla aşırı ve kontrolsüz şekilde yeraltı su kullanımı olduğunu vurguladı.

Su gereksinimi yüksek olan tarım ürünlerini ayrımsız her bölgede teşvik havzadaki binlerce derin
sulama kuyularının sayısının çoğalmasının da obruk sayısındaki artışa sebep olmasına dikkat çeken
Suçimez, Türkiye’de 1980’li yıllardan günümüze kadar sermayeden yana 'yanlış' neoliberal tarım
politikaları mevcut olduğunun altını çizdi:

“Maalesef ülkemizde kamucu tarım politikalarına dönülmemesi, üretim alanlarını koruyan Arazi
Kullanım Planlarının yaşama geçirilememesi, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirecek Sulama
Planlaması yapılamaması, ülkemizde sulanabilen arazilerin yaklaşık yarısının sulanabildiği bir
ortamda, yanlı ve yanlış tarım politikaları doğrudan ya da dolaylı obruk oluşumlarının artışı ile
ilişkilendirebilir.”

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez

‘YAĞIŞ OLMAZSA YERALTI SUYU KULLANIMI ARTACAKTIR’

Türkiye’de yağışlarda geçen yıla oranlarda yüzde 31’lik bir azalma söz konusu. Suiçmez’in obrukların
oluşumu ile dikkat çektiği noktalardan biri de son yıllarda Türkiye’de yaşanan kuraklık. Bir süredir
meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık yaşandığını vurgulayan Suiçmez, uzun yıllar ortalamasının
altındaki yağış azlığı ve yağış düzensizliği ile normalin üstünde sıcaklıklar, Ocak ayında Konya’da
buğday sulamasını ironik biçimde gündeme getirdiğini belirtti.

Bu durumun yerüstü ve yeraltı suları için yeterli yağışların kış ve ilkbaharda yağmaması durumunda
sulu tarım yapılan ürünlerde de su ve yeraltı suyu kullanımını artıracağının altını çizen Suiçmez,
“Sulama maliyetleri ve sulamada kullanılan elektrik fiyatları, sulama konusunda çiftçiyi zorlasa da,
oluşan obrukların tarım alanlarında yaygınlaştığı gerçeği karşısında, özellikle yeraltı sulamalarına
yönelik gerekli önlemler ivedilikle alınmazsa ülkemizde obruk oluşumu artabilecektir” dedi.

‘KONTROLLÜ SULAMA SİSTEMLERİNE GEÇİLMELİ’

Peki sayısı hızla artış gösteren obruk oluşumlarının önüne nasıl geçilebilir? Ne gibi önlemler alınması
gerekiyor? Suiçmez, doğal obruk oluşumunun önüne geçilemeyeceği belirtse de insan etkili oluşumları geciktirmek için özellikle Konya gibi kapalı havzalarda jeolojik, jeofizik ve hidrolojik etütlerin tamamlanması gerektiği görüşünde. Mevcut su kapasitesinin üzerindeki su kullanımı planlanması, yer altı sularının kontrolsüz kullanımı ve aşırı tüketilmesi önlenmesi, kaçak kuyulara kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini belirten Suiçmez, diğer önlem önerini şöyle sıraladı:

“Ülkemizde halen yaygın olan vahşi/salma sulama yerine, yağmurlama ve damla sulama sistemleri
gibi tasarruflu/kontrollü sulama sistemlerine, şekilsel hibe destekleri yerine, ciddi bir bütçe artışı
sağlanarak kamu yatırımları ile geçilmelidir. İklim değişikliğinin yakıcı ve yıkıcı sonuçlarını gördüğümüz
ve görmeye devam edeceğimiz gelecek yıllar için ülke ve havza bazında sulama planlaması yapılmalı,
Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Eylem Planı kağıt üzerinde kalmamalı. Yıllık değil en az beş yıllık havza
bazlı yönlendirici tarımsal destekler önceden açıklanmalı. Su sorunlu havzalarda çok su tüketen
ürünlere kısıtlama getirilmeli, daha az su tüketimi için sulu tarım yerine kuru tarıma geçmesi
öngörülen çiftçilere gelir kaybı farkı ödenmelidir.”

Öne Çıkanlar