Üç kuşak adalet arayışı
Işık Öğütçü, Türkiye’nin ilk Adalet Bakanı’nın torunu ve edebiyatçı Orhan Kemal’in oğlu. Ailenin üç kuşak adalet arayışını sürdürüyor 'Çünkü' diyor yazar, 'Adalet uzun soluklu bir mücadele.'
ARTI GERÇEK - Işık Öğütçü, usta yazar Orhan Kemal'in oğlu, ilk Adalet Bakanı Abdülkadir Kemali Öğütçü'nün ise torunu. Dededen ve babadan gelen adalet arayışı, aynı zamanda Orhan Kemal Müzesi'nin de başkanı olan yazar Işık Öğütçü'ye de sirayet etmiş. Öğütçü'yle ilk olarak Adalet Yürüyüşü'nün 20. gününde İzmir Derince'de karşılaşıyoruz. Sanatçı dostlarıyla birlikte üçüncü kez geldiği yürüyüş için "Ülkede adalet arayışı varsa, haksızlıklar varsa, halk yürür" yorumunu yapıyor.
İLK KUŞAK: ABDÜLKADİR KEMALİ ÖĞÜTÇÜ
2017 yılında adalet için yürüyen Işık Öğütçü'nün dedesi Abdülkadir Kemali Öğütçü, ilk Meclis'in Adalet Bakanı. Üç gün sürüyor Öğütçü'nün bakanlığı, temel konularda Mustafa Kemal'le fikir ayrılığına düşüyor ve en sert muhaliflerinden biri oluyor.
Öğütçü'nün karşı çıktıkları arasında Nahiyeler Kanun Tasarısı da var. Tasarıya karşı çıktığı 24 Eylül 1921 tarihli sözleri kayıtlara şöyle geçiyor: "...Halk bütün servetini, bacağındaki donunu, sırtındaki gömleğini verdiği halde, bunlar yetmiyormuş gibi bedenen çalışma zorunluluğunu, halka doğru gitmek isteyen bir hükümet, halkın üzerine yüklemek istiyor. Bu şu demektir ki geberinceye kadar bedenen de çalışacaksınız... Halka doğru gitmek, halkın başına bela olan gereksiz formaliteleri kaldırarak, yerine daha iyi, daha uygun yöntem kurmakla olur... Memleketi kurtarmak için gözümüzü herhâlde aşağı doğru, yani halka çevirmek zorundayız..."
Bakanlığı 3 gün süren Öğütçü'nün vekilliği ise 1923 yılında sona eriyor. Bir yandan avukatlık yaparken, bir yandan da 24 Eylül 1930'da Ahali Cumhuriyet Fırkası'nı kuruyor. Ahali Gazetesi'ni çıkartarak İsmet İnönü hükümetine muhalefet etmeyi sürdürüyor. Partisi, Türkiye'nin ilk çok partili sisteme geçiş denemesi başarısızlığa uğrayınca kapatılıyor ve Öğütçü'den "bir daha muhalefet etmeyeceğine" dair senet alınıyor. Partinin yayın organı olan Ahali Gazetesi de yasaklanıyor. Abdülkadir Bey, tutuklanacağını haber alınca İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanmamak için Suriye'ye gidiyor.
İKİNCİ KUŞAK: ORHAN KEMAL
Abdülkadir Kemali Öğütçü'nün bıraktığı yerden oğlu Orhan Kemal devralıyor. Orhan Kemal adalet arayışına edebiyatı da ortak ediyor. Bu ortaklık aynı zamanda Türk edebiyatına usta bir isim kazandırıyor. Orhan Kemal, birçok türde eserler verse de romancı olarak edebiyatın köşe taşlarından biri oluyor. Ekmek Kavgası, Hanımın Çiftliği, 72. Koğuş, Bereketli Topraklar Üzerinde ve daha bir çok ünlü eserinde ezilenlerin, yoksulların hikayelerine odaklanıyor.
ÜÇÜNCÜ KUŞAK: IŞIK ÖĞÜTÇÜ
Işık Öğütçü, Orhan Kemal'in dördüncü çocuğu. Dedesinin ve babasının izinden giden Öğütçü ailenin yazmayı seçen üyelerinden. Aynı zamanda Orhan Kemal Vakfı ve Müzesi'nin de kurucusu. Ögütçü Ailesi'nin geldiği geleneği bilenler için Işık Bey'in, Kılıçdaroğlu'nun 'hak, hukuk, adalet' sloganıyla gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü'ne katılmasında şaşılacak birşey yok. Yürüyüş sonrası Işık Öğütçü ile biraraya geliyoruz ve üç kuşak adalet mücadelesini konuşuyoruz:
- Ailenizin Türkiye’de adaletle ilgili arayışları çok köklü. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında demokratik bir hukuk devleti olma mücadelesi vermiş bir aile. Bu yolda mücadele Cumhuriyet’in 94. Yılında hala sürüyor.
- "Adalet.. Bu çok uzun yıllardır devam eden bir süreç, dünyada da adalet öyle kolay tesis edilmemiş. Herkese eşit hakların uygulandığı, hukukun eşit, kucaklayıcı bir yapıya erişmesini hepimiz arzuluyoruz.
Türkiye’nin ilk dönemleri sancılı, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı verilmiş bu dönemlerde hukukun üstünlüğünü savunmak kolay değil. Dedem her zaman hukuku savunmuş, bu açıdan belki aceleci davranmış. Pek çok uygulamanın eleştirisini yapmış. Zaman zaman kendi milletvekili olduğu dönemlerde muhalif kalmış, gazete çıkartıp bu uygulamaları yazı ve makalelerle anlatmış. Bunlardan dolayı İstiklal Mahkemeleri'nde yargılanmış, tutuklanmış.
1930’larda da Serbest Fırka kurulunca, dedem de kurduğu Ahali Fırkası'yla siyasete atılıyor. Sonra hem partisi kapatılıyor hem de siyaseten yasaklanıyor. 8.5 yıl yurt dışında kalmış. Bunların hepsi o adalet arayışının bir parçası. Ancak hukuk, demokrasi, adalet kolay sağlanmıyor. Sosyolojik olaylar böyle hop diye olmuyor, yüzyıllar geçiyor toplumların belli bir yere varması için, tabi bu sürecin içinde de dedemin farklı düşündüğünü görüyoruz."
- Biraz da babanızın adalet arayışından söz edelim. Orhan Kemal de yazıları ve konuşmaları nedeniyle hapishaneyi deneyimlemiş bir yazar. Bu da sizin ‘adalet uzun soluklu bir mücadele’ sözünüzü bir kez daha haklı çıkarmıyor mu?
- "Babam da kitaplarında hep haksızlığa uğrayanların yanındadır ve onlara sanatla sahip çıkar. Böyle tarihe damga vuran insanların oğlu ve torunu olmak beni gerçekten mutlu ediyor. Keşke babam daha uzun yaşasaydı da ben de ondan faydalansaydım.
Babamı 13 yaşında kaybettim. Son 17 yıllık süreçte çıkardığım tüm kitaplarda hep onu bulabilir miyim diye çabaladım ve pek çoğunu da buldum. Müthiş bir aydınlanma, Mustafa Kemal’in o aydınlanma düşüncelerini sanatıyla hayata geçirmeye çalışan bir Orhan Kemal var. Babamın da hapishane deneyimleri ve adalet noktasında yaşadıkları zorluklar, kitaplarında ve anılarında öne çıkıyor."
ÜÇÜCÜ KUŞAK ÖĞÜTÇÜ DE 'ADALET' DİYOR
Torun Öğütçü'nün günleri Orhan Kemal Müzesi'nde aile ve Türkiye'ye dair arşivlerin içinde geçiyor. Son dönemde Silivri'yi sıkça ziyaret ediyor ve adliye koridorlarını. Ne de olsa çok sayıda aydın ve gazeteci hapiste. O kadar ki bazen Silivri'den haberler bile aktarıyor basına. Adalet Yürüyüşüne adımlarını bırakıyor.
Işık Öğütçü: "Adalet arayışı herkesin daha mutlu ve demokratik bir ülkede yaşaması için sürecek. Şimdi de ben geleceğin daha mutlu, huzurlu ve demokratik olması için aynı yolda yürüyorum. Cezaevlerinde çok sayıda gazeteci var. Bu süreci yakından takip ediyor ve elimizden geleni yapıyoruz. Bu kez Kemal Bey açtı yolu. Ne kadar katkı sunabilir, yanlarında ne kadar durabilirsek, yapmaya çalıştığımız bu."
-Sizin özellikle Orhan Kemal ve dedenizin notları arasında karşılaştığınız, geleceğe dönük beklentilerini ve umutlarını işaret eden neler var?
"Ben dedemle ilgili çıkardığım Abdülkadir Kemali Bey’in Anıları kitabında nakletmeye çalıştım, bu bir hukuk adamının, hayatını vakfettiği bir hukuk mücadelesi. Ki ilk mecliste Mustafa Kemal var. Gerektiğinde onla kol kola giriyor. Gerektiğinde kahve içiyorlar. Ama gerektiğinde yolları ayrılıyor. Siyaset böyle bir şeydir.
Ama sonuçta bu ülkeyi Batı seviyesine çıkarmanın çabası içindeydi. Ben dedemin muhalefetini yıkıcı muhalefet olarak görmüyorum, bir dost, arkadaş. Zaman içinde Mustafa Kemal de onun yazılarından düşüncelerinden faydalanmıştır diye düşünüyorum."
-Hiçbir şey bugünden yarına değişmez, dönüşmez ama yürüyüş size umut verdi mi? Ne bekliyorsunuz?
"Babamın çok güzel bir sözü var, 'Kara gün kararıp gitmez' der. Tabi ki umudumuz var eğer bizim umudumuz olmazsa ben Orhan Kemal’in oğulluğundan istifa edeyim. Onun bütün kitaplarında umut vardır. Mutlaka bir gün bu çabaların bu mücadelelerin bir karşılığı olacaktır buna yürekten inanıyorum."