Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi temsilcisi: Yasa otosansüre yol açacak şekilde gözdağı vermeyi amaçlıyor

Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi temsilcisi: Yasa otosansüre yol açacak şekilde gözdağı vermeyi amaçlıyor
Yedi basın ve insan hakları örgütünün oluşturduğu misyon Türkiye'de temaslarda bulundu. ECPMF Temsilcisi Gürkan Özturan, sansür yasasına ilişkin, "Yasa oto-sansüre yol açacak şekilde gözdağı vermek amacını güdüyor" dedi.

İlker BAYRAM


Artı Gerçek - 12-14 Ekim'de Türkiye’yi ziyaret eden yedi basın, ifade özgürlüğü ve insan hakları örgütünün oluşturduğu basın özgürlüğü misyonu, Türkiye’de gazeteciler, sivil toplum grupları, siyasi partiler ve Anayasa Mahkemesi gibi pek çok paydaş ile toplantılar düzenleyerek ülkedeki medya özgürlüğü krizini tartıştı.

Yapılan görüşmelerin ardından Uluslararası Basın Enstitüsü'nden (IPI) Oliver Money-Kyrle, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi'nde (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale Koordinatörlüğü görevini yürüten Gürkan Özturan, Uluslararası Af Örgütü'nden Ruhat Sena Akşener ve Gazetecileri Koruma Komitesi'nden(CPJ) Özgür Öğret düzenledikleri basın toplantısıyla Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğü açısından güncel durumu değerlendirdi.

Toplantı sonrasında Artı Gerçek'e konuşan ECPMF temsilcisi Gürkan Özturan, "Dezenformasyon Yasası"nın bir gözdağı niteliğinde olduğunu ve oto-sansüre yol açmak için çıkarıldığını söyledi. Muhalefetin basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin söylemlerini "genel geçer" olarak niteleyen Özturan, bu konuda kapsamlı bir program sunulmasına ihtiyaç olduğunu ve bu çerçevede taahhütlerde bulunulması gerektiğini dile getirdi.

YASA, SEÇİM SÜRECİNDE HÜKÜMETİN ELİNİ GÜÇLENDİRMEYİ AMAÇLIYOR

Ruhat Sena Akşener'in moderatörlüğünde gerçekleşen toplantıda ilk olarak söz alan Olivier Money-Kyrle, basın özgürlüğü ve gazeteci hakları açısından durumun yıllar içinde giderek kötüleştiğini dile getirdi. Kyrle, son "Dezenformasyon Yasası"nın seçim sürecinde kamusal alanda yürütülecek tartışmaların önünü alabilmek ve hükümetin elini güçlendirmek için hükümetin aceleyle yasalaştırıldığını vurguladı. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gazeteciler üzerindeki baskıların yoğunlaştığını söyleyen Oliver Money-Kyrle, gazetecilik faaliyeti yürüttükleri için yüzlerce gazetecinin soruşturma ve kovuşturmaya maruz kaldığını ve bir kısmının hapis cezası aldığını dile getirdi.

'PROSEDÜRLER İHLÂL EDİLDİ'

Toplantıda ikinci olarak söz alan Gürkan Özturan, Meclis'te dün kabul edilen "Dezenformasyon Yasası"nın sosyal medyaya ilişkin çıkarılan diğer yasalarda olduğu gibi prosedürlere aykırı biçimde geçirildiğini vurguladı. Sonuç olarak, gazeteciler için hapis cezası öngören muğlak bir yasayla daha karşı karşıya olunduğunu sözlerine ekleyen Özturan, yaz aylarında kurulan "Dezonformasyonla Mücadele Merkezi"nin basın özgürlüğü açısından nasıl bir işlev göreceğini merak ettiklerini söyledi. Gürkan Özturan misyonun, yetkililerle yaptığı görüşmelerde Basın İlan Kurumu, RTÜK ve BTK gibi düzenleyici kuruluşların siyasal alanla bağının kesilmesine ve reforme edilmesine ilişkin taleplerini dile getirdiğini sözlerine ekledi.

CPJ yetkilisi Özgür Öğret ise, hem kolluk kuvvetlerinin hem de özel kişilerin sahada görevlerini yapmaya çalışan gazetecileri engellemek için gerçekleştirdikleri sert müdahalelere değindi. Birçok gazetecinin yaşadıkları olumsuzlukları "sonuç alamayacaklarını bildikleri için" yargıya taşımadığına değinen Öğret, ev baskınlarında el koyulan ekipmanların iade edilmemesinin ve sahada yaşanan saldırılar sonucunda zarar gören ekipmanların gazeteciler üzerinde maddi bir yük oluşturduğunu sözlerine ekledi.

Konuşmasında gazeteciler üzerindeki yargı yükünün de eksilmediğini vurgulayan Öğret, "Türkiye'de her hafta onlarca meslektaşımızın gazetecilik faaliyetlerinden dolayı yargılandıklarını görüyoruz" dedi.

İHİK BAŞKANI ÇAVUŞOĞLU: YASA SADECE BİR UYARI NİTELİĞİNDE

Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan konuşmacılardan Gürkan Özturan, gelen bir soru üzerine; iktidar kanadının, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın ve medya düzenleyicisi kurumların toplantı taleplerini geri çevirdiğini dile getirdi. Buna karşın, İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu ile gerçekleştirdikleri bir görüşmede Çavuşoğlu'nun "Dezenformasyon Yasası" ile ilgili olarak birtakım gereçekçeler sunduğunu söyledi. Özturan, Çavuşoğlu'nun Gezi Parkı eylemlerine referans vererek "Bu mudur ifade özgürlüğü?" dediğini aktardı. Gürkan'ın aktardığına göre Çavuşoğlu görüşmede "Dezenformasyon Yasası"nın bir uyarı niteliğinde olduğunu ve tutuklamaların bu kapsamda uygulanamayacağını söyledi. Yasanın ifade özgürlüğüne zarar vermeyeceğini, tam tersine faydalı olacağını iddia eden Çavuşoğlu, yasanın yanlış bilgiyi ortadan kaldıracağını, doğru bilgiye dayanan kanaatlerle insanların ifade özgürlüğüne katkıda bulunacağını söyledi.

'YASANIN AMACI GÖZDAĞI VERMEK'

3.jpg

Toplantının ardından Artı Gerçek'e konuşan ECPMF temsilcisi Gürkan Özturan, yasaya ilişkin izlenimlerini paylaştı. Gürkan, şunları dile getirdi:

"Görüşmelerden aldığımız izlenim, yasa oto-sansüre yol açacak şekilde gözdağı vermek amacını güdüyor. Bu noktada yalnızca basın kuruluşları ya da gazetecilerin değil, yurttaşların da ifade özgürlüğüne dönük bir tehdit olduğunu söyleyebilirim."

'İHLÂL SAYILARININ AZALMASI MEDYA ALANININ DARALMASIYLA BAĞLANTILI'

Türkiye'de gazetecilik faaliyetlerine ve gazetecilere dönük tehditlerin azalmadığını dile getiren Özturan, rakamsal olarak basın özgürlüğü ihlâl vakâlarının azalmasının medya alanının daralmasıyla bağlantılı olduğunu vurguladı. Geçtiğimiz yıl, Sınır Tanımayan Gazeteciler 'in açıkladığı basın özgürlüğü listelerinde Türkiye'nin 4 puan yükselmiş olmasının da bu şekilde açıklanabileceğini sözlerine ekleyen Özturan, Türkiye'de medya özgürlüğünün aslında iyileşmediğini dile getirdi.

'MUHALEFETİN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN SÖYLEDİKLERİ GENEL GEÇER'

Muhalefetin Türkiye için "tümden bir değişiklik" öngördüğünü, ancak basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin söylenenlerin çok genel geçer olduğunu dile getiren CPJ temsilcisi Gürkan Özturan, öngörülen değişiklikleri çok daha nitelikli ve detaylı şekilde görmeye ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Muhalefetin konuyla ilgili daha kapsamlı bir program sunması ve bu kapsamda belli taahhütlerde bulunması gerektiğinin altını çizen Gürkan, " 'Basın özgürlüğünü uluslararası standartlara getireceğiz' demek yeterli değil ve bu eleştirilerimiz Emek ve Özgürlük İttifakı için de geçerli' dedi.

Öne Çıkanlar