Urfa’da OHAL’den geriye kalan: Binlerce gözaltı yüzlerce işkence
OHAL boyunca işkence vakalarının en çok yaşandığı Urfa'da yüzlerce kişinin gördüğü işkence takipsizlikle sonuçlandı
Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edildiği 20 Temmuz 2016 yılından bu yana, Türkiye’de yaşanan hak ihlalleri ciddi oranda yükseldi. Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre, Urfa’da OHAL’in ilanından sonra yapılan operasyonlarda binlerce kişinin gözaltına alınıdığı, yüzlercesinin de ağır işkencelerden geçtiği belirtildi. OHAL boyunca işkence vakalarının en çok yaşandığı Urfa'da yüzlerce kişinin gördüğü işkence takipsizlikle sonuçlandı.
12 EYLÜL'Ü ARATMAYAN İŞKENCE YÖNTEMLERİ
Gözaltına alınan yurttaşların daha çok Urfa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi (TEM) bodrum katına götürüldüğü ve OHAL süresi boyunca buranın işkence merkezi olarak kullanıldığı belirtildi. Daha çok Filistin askısı, coplu işkence, elektrik verme, nefes kesme, tazyikli su verme, gece soğukta bekletme, falaka, baş aşağı askıya asma, kum torbasıyla darp, hücreye atılan yurttaşlara işkence seslerini dinletme ve psikolojik işkence gibi 12 Eylül dönemini aratmayan işkence yöntemlerinin uygulandığı iddia edildi. İşkenceye maruz kalan mağdurların ise psikolojik tedavi gördüğü ve yaşadıklarının etkisini halen atlatamadığı belirtildi.
KOMUTAN, GENERAL VE REİS DİYE SELENİYORLAR
İşkence mağdurlarının anlatımına göre, Urfa’da 2 ayrı işkence merkezi olduğu, bunlardan birinin TEM Şube binasının bodrum katı diğeri ise Sabiha Özel Kapalı Spor Salonu. Spor salonunda yapılan işkencenin kaba dayak şeklinde olduğu, TEM Şube’de ise daha çok sistemli işkence yapıldığı belirtildi. Yine mağdurların anlatımına göre, Urfa’da özel bir ekibin kurulduğu ve bu ekibin başındaysa kendilerine komutan, general ve reis kod adı verilen 3 kişinin olduğu belirtildi.
SAĞLIKLI BİR VERİ YOK
Gözaltında yapılan işkencelere ilişkin kentte düzenli tutulmuş sayısal bir veri yok. Bu anlamda, gerek Urfa Barosu gerek İnsan Hakları Derneği (İHD) gerekse kentte bulunan diğer insan hakları aktivistlerinin yürüttüğü düzenli bir çalışma söz konusu değil. İHD ve Baro’ya yapılan çok az işkence başvurusu olurken, bu başvurularda yapılan suç duyurularının çoğu 'yeterli delil yok' gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.
"İŞKENCE BİR YÖNTEM HALİNE GELDİ"
OHAL boyunca işkencenin bir yöntem haline geldiğini söyleyen avukat Sevda Çelik Özbingöl de "İşkencenin çarpıcı ya da azı çoğu olmaz. Ama maalesef OHAL boyunca yaşanan onlarca işkenceyi biz de kanıksadık. Bu anlamda kamuoyunda ciddi bir duyarlılık gösterilemedi, çalışma yapan onlarca kurum bu tür vakalarla yeterince ilgilenmedi. Bu da işkencenin olağan hale getirilmesini sağladı" dedi.
İşkencenin insan onurunu ayaklar altına alan bir yöntem olduğunu dile getiren Özbingöl şöyle devam etti: "Urfa’da yapılan tüm gözaltı dosyalarında işkence yapıldığını düşünüyorum. Poliste yapılan bütün sorgularda o veya bu şekilde işkence yapıldı. Ancak bu anlamda yapılan suç duyuruları çok az kaldı ki bu şikayetlerin hepsi de takipsizlikle sonuçlandı. Diğerleri de kendilerine yeniden işkence yapılır korkusuyla susmayı tercih etti."
"İŞKENCE BARONUN RAPORUNA GİRDİ"
OHAL süresi boyunca yaşanan hak ihlalleri ve işkence vakalarını Urfa Barosu İnsan Hakları Komisyonu raporlaştırdı. Raporda, OHAL’in ilan edilmesinden bu yana Urfa’da kaç kişi hakkında soruşturma başlatıldığı, kaç kişinin gözaltına alındığı ve bunlardan kaçının tutuklandığı konusunda Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan resmi bir açıklama olmadığı için kesin bir rakam söylemek mümkün olmadığını; ancak operasyonların kapsamlı olması, cezaevindeki doluluk ve basına yansıyan haberler gözetildiğinde bu sayının binlerce kişiyi bulduğu tahmin edildiği belirtildi.
ÖCALAN, İŞKENCE İDDİALARINI MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI
HDP Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan Urfa'da artan işkence olaylarını Meclis gündemine taşıdı. Öcalan, Akçakale Jandarma Komutanlığı ve Urfa TEM Şube'de yaşanan işkence iddialarına ilişkin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi verdi.
Öcalan'ın soru önergesinde şu açıklamaya yer verildi:
"Urfa’da 23 Haziran 2018 tarihinde gözaltına alınan D.D.'nin, Akçakale Jandarma Komutanlığı ve Urfa TEM Şube’de günlerce işkenceye maruz kalmasına ilişkin iddialar gündeme gelmiştir. İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi’nde avukatlar aracılığıyla konuya dair düzenlenen basın toplantısında gözaltı süresince D.D’nin YPG'lisin, IŞİD'lisin, FETÖ'cüsün suçlamaları ile cop sokma, kendi dışkısını yedirme, kollarını arkadan ters kelepçe ile germe, elektrik verme, boynuna boyunluk takıp göğsüne oturarak nefessiz bırakma, kaba dayak gibi işkencelere maruz kaldığı, bunlardan dolayı birkaç defa rahatsızlanıp bayıldığı, bir süre sonra ters kelepçe takılarak Mehmet Akif Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü, hastanede doktorun hiçbir muayene yapmadan ‘hiçbir şeyi yok’ raporunu verdiği ifade edilmiştir."
"Türkiye iç mevzuatın yanı sıra taraf olduğu çeşitli sözleşmelerle de işkence yasağını güvence altına almıştır. Kamu görevlisi ya da resmi sıfatla hareket eden kişi ya da kişilerin de bu fiili gerçekleştirmeleri suçtur. " Soylu'nun yanıtlaması için Öcalan şu soruları Meclis gündemine taşıdı
"Kentte özel işkence birimlerinin oluşturulduğu iddiaları doğru mudur?, Kentte 3 ay boyunca işkencede kalan insanların olduğu iddiaları doğru mudur?, Urfa’nın işkence merkezine döndüğü, yaşananların tek başına kolluk güçleri tarafından yapılmadığı, hekimler, avukatlar ve savcıların da bu suça ortak oldukları, yaşanan olaylarda kolluk güçlerinin tehditlerine boyun eğdikleri ve seslerini çıkarmadıkları iddiaları karşısında, yaşananların organize suç teşkil ettiğini düşünüyor musunuz?" (HABER MERKEZİ)