Van sınırındaki duvar ve hendekler göçmenlerin ölümüne sebep oluyor
Türkiye'ye Van üzerinden giriş yapan göçmenleri engellemek için Van sınırına kazılan hendek, göçmenlerin ölümüne ve yaralanmasına neden oluyor. Sınıra örülen duvar ve hendekler köylülerin mülkiyet haklarını ihlal ediyor ve canlı yaşamı olumsuz etkiliyor.

Şenol BALI
VAN - Düzensiz göçmenleri engellemek için Van sınırında iki yıldır duvar örülüyor ve hendek kazılıyor. Ancak kış aylarında su dolan hendeklerde boğularak ölen ya da duvardan düşerek yaralanan göçmenler var. Köylülerin tapulu arazilerine kazılan hendekle mülkiyet hakları ihlal edilirken, hayvanları da hendeğe düşerek ölüyor. Örülen duvar rüzgârın yönünü ve kuşların göç yollarını, hendek ise canlı yaşamını olumsuz etkiliyor.
Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesinin ardından başlayan kitlesel göçün engellenmesi için Van sınırına 2021 yılında duvar örülmeye başlandı. 295 kilometre uzunluğunda olması planlanan duvarın 156 kilometresi tamamlandı. Duvar, 3 metre yüksekliğinde, 2 metre 80 santimetre genişliğinde ve 7 ton ağırlığındaki beton bloklardan oluşuyor. Sarp ve engebeli yerlere ise karakol ve gözetleme kuleleri kuruluyor. Sınırda duvara paralel uzanan bir de hendek kazılıyor. Duvarlardan önce kazılmaya başlanan hendeklerin derinliği ve genişliği yaklaşık 4 metreyi buluyor. Çevresinde ise jiletli teller yer alıyor.
DUVARDAN DÜŞEN, HENDEKTE BOĞULAN GÖÇMENLER VAR
Van sınırı düzensiz göçmenler için değişmez rotalardan biri. Duvarı ve hendek, bu geçişleri azaltsa da bitirmedi. Göçmenler, duvar ve hendeği geçemeyince daha uzun ve zorluklarla dolu güzergahları deniyor. Duvarı veya hendeği, tüneller veya merdivenler yoluyla aşmak isteyen göçmenler zaman zaman ya duvardan düşerek ya da hendeğe düşerek yaralanıyor veya ölüyor. 1 Kasım 2021'de Özalp ilçesine bağlı Turgalı Mahallesi’nde içi su dolan hendeğe düşen bir göçmen boğularak ölmüştü.
'SIĞINMA VE YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLİYOR'
Van Barosu Başkanı Sinan Özaras, her devletin kendi sınırlarını koruma yetkisinin olduğunu ancak bunun duvar, hendek ve barikatla değil daha modern uygulamalarla yapılması gerektiğini söyledi. İnsan Hakları Beyannamesi’nde sığınma hakkına ilişkin düzenlemelere dikkat çeken Özaras, şöyle konuştu:
"Herkes yaşadığı ülkedeki zulüm karşısında başka ülkelere sığınma hakkına sahiptir. Dolasıyla güvenli yerlere geçmek gibi bir hakları vardır. Türkiye de bu hakkı sağlamakla yükümlü devletlerden biri. Ülkelerinde zorluk yaşayıp Türkiye’ye veya üçüncü ülkeye gitmek isteyen insanların sığınma hakkı ihlal edildiği gibi buradan geçemediği için daha farklı güzergahlar deneyen ve burada birçok zorluk yaşayan insanların yaşam hakkı da ihlal ediliyor. Bu süreçte birçok can kaybı da yaşıyor. Yetişkinse çok engel olmuyor ama kadın ve çocuklar duvar karşısında daha uzun ve zorlu güzergahlar kullanmak zorunda kalıyor. Van ve Hakkari’de kış aylarında birçok sığınmacının donduğunu kamuoyu biliyor. Bunların hepsi geçiş güzergahlarının zorlaştırılmasından kaynaklanıyor."
'GÜVENLİ GEÇİŞ HAKKI KULLANDIRILMALI'
Duvarın, Van, Ağrı ve Hakkari sınırları boyunca genişletileceğini söyleyen Özaras, daha önce Suriye sınırında denenen bu yöntemden vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Özaras, “Daha modern yöntemler kullanılmalı. Gerekirse güvenli geçiş noktasından yararlanmak isteyen sığınmacılara mevcut uluslararası düzenlemeler çerçevesinde ülkelerin yardımcı olmak gibi bir yükümlülüğü vardır. Halepçe Katliamı yaşanırken can kaybının çok fazla yaşanmasının nedenlerinde biri de Türkiye’nin insanların güvenli bölgeye geçişlerine izin verilmemesi ile ilgiliydi" dedi.
'HENDEK KÖYLÜLERİN TAPULU ARAZİLERİNDEN GEÇİYOR'
Hendeğin köylülerin tapulu arazilerinden geçtiğini dikkat çeken Özaras, “Hendekler sınır hattında değil de daha çok vatandaşa ait arazilere, yaşam alanlarını etkileyecek şekilde yapılıyor. Kanalın geçtiği yerlerde çoğu zaman köylünün mülkiyeti ihlal ediliyor. Kamulaştırmasız el koymalara yönelik vatandaşın dava açarak istimlak bedeli istemesi gibi durumlar var. Ama çoğu sefer kamu gücünün sert bir şekilde kullanılması ile alakalı bir durum söz konusu. Uzlaşmacı yolla yapılmıyor" diye konuştu.
'İLTİCA HAKKINA ENGEL OLUŞTURUYOR'
İHD Van Şubesi Göç Komisyonu üyesi Yusuf Aydın da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ndeki düzenlemelere dikkat çekti. Aydın, birçok açıdan ihlale neden olduğunu söylediği hendek ve duvarın iltica hakkını engellediğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Kış aylarında birçok mültecinin hayatını kaybetmesine yol açıyor. Birçok göçmen de yaralanmaya veya uzuv kaybına uğruyor. Bu ihlallerden gerek devlet gerekse de buna bütçe ayıran Avrupa devletleri sorumludur. Çünkü Avrupa’nın amacı Türkiye’yi göçmen deposu haline getirmek. Geri Kabul Anlaşması da bunun bir göstergesi."
HAYVANLAR DA HENDEĞE DÜŞEREK ÖLÜYOR
Hendek sınır bölgesindeki köylülerin tarım ve hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkiliyor. 26 Temmuz’da Çaldıran ilçesi Sarıçimen Köyü’nde, koyunlar hayvan hendeğe düşerek öldüğünü hatırlatan Aydın, "Hendekler, sınırdaki köylülerin de ekonomik ve sosyal haklarını olumsuz etkiliyor. İnsanlar meralarını, arazilerini kullanamıyor. Yine burada koyun otlatan köylüler çoğu zaman kolluğun şiddetine maruz kalıyor. Ayrıca bu ay içerisinde Çaldıran’da hendeklerde telef olan 143 koyun da hayvanlar için nasıl bir tehlike oluşturduğunu göstermektedir” dedi.
'CANLILARIN YAŞAM ALANI DARALIYOR'
Van Çevre Derneği Başkanı Ali Kalçık da hendeğin sadece insanların değil diğer canlıların da yaşamını olumsuz etkilediğini dile getirdi. Duvarın rüzgar yönünü değiştirdiğini, hendeklerin de vahşi hayvan geçişlerini engellediğini vurgulayan Kalçık, şöyle konuştu:
"Düzensiz göçmenlere dönük güvenlik duvarı deniliyor ama göçmenler gelmeye devam ediyor. Burada sadece algı var. Vatandaşın tapulu toprakları içinde hendekler kazılmış. Hendekle beraber yılanından tilkisine kadar canlıların geçişleri engelleniyor ve yaşam alanları daraltılıyor. Yine duvar hem rüzgârın yönünü değiştiriyor hem de kuşların göç yollarını olumsuz etkiliyor. Şimdi insan değerli de bu hayvanlar değerli değil mi? Yok olan diğer organizmaların hiç mi önemi yok? İnsan ne kadar kıymetliyse bir akrep, bir böcek o kadar değerlidir. Yapılan bu uygulama kabul edilebilecek bir durum değil. Canlılara tahakküm kurma hakkımız yok. Bu konuda tedbirlerin alınması lazım."