'Vandallara müdahale yok, Nuriye ve Semih'e var'
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın duruşmasına katılan HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve Mahmut Toğrul, duruşmayı değerlendiren açıklamalarda bulundu.
HABER MERKEZİ - Açlık grevindeki eğitim emekçileri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın duruşmasına katılan HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve Mahmut Toğrul, HDP Meclis Grup Toplantı Salonu'nda duruşmayı değerlendiren açıklamalarda bulundu.
Kerestecioğlu ve Toğrul şunları ifade etti;
KERESTECİOĞLU: SÖZLERDEN DÜŞÜNCELERDEN KORKUYORLAR
Nuriye ve Semih, herkesin gözü önünde "İşimizi geri istiyoruz" diyen insanlardı. Bugün ise adliyede lk defa duruşmaya getirileceklerdi. Ama trajikomik bir gerekçe ile, yeterli personelin olmaması gibi saçma bir gerekçe ile duruşmaya getirilmediler.
Bugün adliyede tanık olduğumuz şey şuydu; sözlerden, düşüncelerden korkuyorlar. Nuriye ve Semih’in sözlerinden korkuyorlar. Nasıl Selahattin Demirtaş’ı yargılayacağız diyip hala duruşmaya çıkarmıyorlarsa Nuriye ve Semih’e yapılan da bundan başka bir şey değildi.
Denir ki "adliye polisi" vardır, bugün "polis adliyesi" vardı. Tamamen kuşatılmış, bir basın açıklamasının dahi yapılamadığı, koridorlarında insanların darp edildiği, mahkeme salonuna binbir zorlukla girilebilen, avukatlar yeterli sayıdadır denilerek avukatların içeriye alınmadığı bir atmosfer vardı. Bu ortamda "adil bir yargılama" zaten komik bir laftır, yargılama dahi yapılamaz.
TOĞRUL: ARTIK BIÇAĞIN KEMİĞE DAYANDIĞI BİR DÖNEM
Söz konusu muhalifler olduğu zaman yeterince güç bulunabiliyor ve saldırılabiliyor. Ama dün akşam Aysel Tuğluk’un annesinin defininde gördük ki vandallara müdahale edilmiyor. Hedefin muhalifler olduğu açıktır.
Nuriye ve Semih’n sesinin duyulmasını istemiyorlar, insanlara her türlü eziyeti reva görüyor ama bu duyulmasın istiyorlar. Bugün adliyede yaşananlar insan haklarına dair hiçbir kırıntının kalmadığını gördük.
Duruşmada sanık yok, avukatlar içeri alınmadı. Buradan hak arayanların lehine bir şey çıkacağını düşünmek ne yazık ki mümkün değil.
Nuriye ve Semih’in yanındayız. Artık bıçağın kemiğe dayandığı bir dönem, onların yaşamları söz konusu. Herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.