Vartinis Katliamı davası: 'Sanık yüzbaşı, Astsubay Mustafa’yı öldürdü'

Vartinis katliamı ile ilgili açılan davanın 5’inci duruşması Kırıkkale’de görüldü. Duruşmaya katılan Öğüt ailesi davanın zaman aşımına uğramadan sonuçlanmasını istedi.

Vartinis Katliamı davası: 'Sanık yüzbaşı, Astsubay Mustafa’yı öldürdü'

Remzi BUDANCİR

+GERÇEK - Muş'un Korkut ilçesi, Vartinis (Altınova) Köyü 3 Ekim 1993'te yakılması sonucu Öğüt ailesinin 7'si çocuk 9 ferdi yanarak hayatını kaybetti. ‘Vartinis Katliamı’ olarak bilinen olaya ilişkin açılan ve Yargıtay'dan dönen dava güvenlik gerekçesi ile nakledildiği Kırıkkale'de görülüyor. O dönemde Jandarma Yüzbaşı olan ve hakkında yakalama kararı olan Bülent Karaoğlu’nun sanık olarak yargılandığı davanın 5’inci duruşması Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldı.

Kırıkkale’de görülen duruşmaya yakınları katledilen Nurullah, Murat, Aysel ve Abdullah Öğüt ile Avukatları Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik katıldı. Duruşmada söz alan Nurullah Öğüt, olaydan önce çatışmada yaşamını yitirdiği belirtilen Astsubay Mustafa Uçar’ın ölümünden sanık Bülent Karaoğlu’nun sorumlu tutulması gerektiğini söyledi.

Sanığın Astsubay Mustafa Uçar’ı öldürerek Altınova beldesi üzerinde algı oluşturduğu kanaatinde olduğunu anlatan Öğüt, "Mahkeme Başkanı daha önceki duruşmada sanığa ‘sen Altınova beldesini niye yaktın’ dedi. Oda ‘asker şehit olmuştu’ cevabını verdi. Mustafa astsubayı bu sanığın öldürdü kanaatindeyim. Önce Altınova güvenliğinden sorumlu Mustafa astsubayı öldürdü, daha sonra Böğürce köyünü yaktı. Köylüleri öldürmediler ancak öldürmekten beter ettiler. Köyün imamından bizzat duydum" dedi.

'OĞLU BABASININ MEZARINI SORMAK İÇİN GELDİ'

Bülent Karaoğlu’nun yaptıklarının bununla sınırlı olmadığını ifade eden Öğüt, önceki duruşmaya katılan Hüseyin Uğurlu’nun oğlunun sanığa babasının akıbetini sorduğunu hatırlattı.

Hüseyin Uğurlu’nun dokuz çocuğunun yetim kaldığını ifade eden Öğüt, "Milletin gözünün önünde götürüp yok etti. Oğlu buraya gelmişti. Sanığa babasının nereye gömdüğünü sormak istedi. Milletin gözü önünde yaptığını hiç yapmamış gibi davrandı. Sanık mutlaka cezalandırılmalı" dedi.

Sanığın operasyonlarda bir çok kişiyi gözaltına aldığını ifade eden Öğüt, "Gözaltına aldığı 12 kişiyi sahte belge düzenleyip, bu şahıslar yaktı diye Diyarbakır Cezaevine gönderdi. 6-7 ay sonra hepsi tahliye edildiler. Bu da Bülent Karaoğlu’nun daha önce planladığının kanıtı. Mustafa Astsubayı da kendisi öldürdü. Altınova Beldesini ‘terörle mücadele’ dışında yaktığı bir olaydır" diye konuştu.

Öğüt, hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı olan sanık Bülent Karaoğlu’nun hala yakalanmamasını eleştirdi ve sanığın emekli olduğunu, maaşını düzenli çekmiş olabileceğini, hakkında kırmızı bülten çıkarılması gerektiğini söyledi.

'DAVA ZAMAN AŞIMINA UĞRAMASIN'

Ardından söz alan Aysel Öğüt, 10 kişilik ailesinden sadece kendisinin sağ kaldığını söyledi. Olayı kendi gözleri ile gördüğünü anlatan Öğüt, "Ben olayı gözümle gördüm. Sanık katildir, ailemi yok etti. 10 kişiden bir tek ben kurtuldum. Hukuk mücadelesi veriyorum. Dava zaman aşımına uğramasın. Sanığın bir an önce cezalandırılmasını istiyorum. Bir an önce sonuçlansın istiyorum. Benim hakkım kalmasın rica ediyorum. Mağdurum. Kaç yıldır gelip gidiyorum. Bir an önce bitmesini istiyorum. Talebim kardeşlerimin hakkının kalmamasıdır" dedi.

KARAÇELİK: ETKİN BİR SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA YAPILMADI

Muş Baro Başkanı ve Öğüt ailesinin Avukatı Kadir Karaçelik, sanığın tutuklamaya yönelik çıkartılan yakalama kararı ile etkili bir çalışma yapılmadığını söyledi.

Bunun en somut örneğinin Cumhuriyet Savcılığından yakalamanın akıbetine ilişkin soruya gerekçe göstermeden yanıt vermesi olduğunu hatırlatan Karaçelik, "Bizler bu konuda etkin bir araştırma yapılmadığını düşünüyoruz. Cumhuriyet Savcılığından gelen cevabi yazılar bunu gösteriyor. Örneğin şahsın evi arandı mı, buna ilişkin bilgi belge var mı konusunda mahkeme sormadı. Varti’nis davası 29’uncu yılındadır. Biz başından beri etkin bir soruşturma ve etkin bir kovuşturma yapılmadığını ifade ettik. Maalesef halen bu kanaatteyiz. Halen yapılmamaktadır" dedi.

'TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI, SANIK KAÇTI'

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin kararından sonra mahkemeye dilekçe yazarak, sanık hakkında tutuklama kararı verilmesini talep ettiklerini hatırlatan Karaçelik, "Tutuklama kararı verilmezse sanığın kaçıp kaçmayacağı konusunda garantiyi kim verecek dedik. Sanığın tutuklanmasını, tutuklanmadığı halde hakkında zorla getirme kararı çıkartılmasını istedik. Ancak mahkeme bizim bu taleplerimize hiçbir olumlu cevap vermedi. Birinci duruşmada sanık müdafisi aracılığıyla hasta olduğuna ilişkin rapor sundu. O duruşmada tutuklama kararı çıktı. O gün bu gündür sanık kaçtı" diyerek o tarihten beri sanığın bulunmadığını söyledi.

'HAK ARAMA SÜRECİ BİR ÇİLEYE DÖNÜŞTÜ'

Davanın Muş’tan güvenlik gerekçesi ile Kırıkkale’ye nakledilmesini de eleştiren Karaçelik, hak arama sürecinin bir çileye dönüştüğünü söyledi. Duruşmaya katılmak için binlerce kilometre yol geldiklerini, SEGBİS ile katılma taleplerinin ise reddedildiğini hatırlatan Karaçelik, mahkeme sadece bu imkanı sanıklara tanıdığını söyledi.

Davaya başından beri ön yargı ile yaklaşıldığını ifade eden Karaçelik, "Başından beri bir asker kendi yurttaşını öldürmez denildi. Bir ön yargıyla yola çıkıldı. Biz bunu ispat ettik. İmza yükümlülüğü bile sanığın kaldırıldı. Sizin vaktinde almış olduğunuz koruma tedbirleri alınmış olsaydı bu dava bitmişti. Sizin görev aldığınız andan itibaren sorumluluğunuz bulunmaktadır" dedi. Karaçelik, sanık hakkında kırmızı bülten çıkartılmasını talep etti.

KIRMIZI BÜLTEN TALEBİNE RET

Ardından söz verilen duruşma savcısı, sanık hakkında çıkartılan tutuklanmasına yönelik yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verilmesini talep ederek, kırmızı bülten konusunda takdirin mahkemede olduğunu söyledi.

Sanık Bülent Karaoğlu’nun tutuklanmasına yönelik çıkartılan yakalama emrinin infazının sıkı bir şekilde araştırılarak infaz edilmesi ve akıbetinin sorulmasına yönelik karar veren mahkeme, Kırmızı Bülten’in yurt dışı ilgili olduğunu, sanığın yurt dışına çıktığına ilişkin bir delilin dosyada bulunmadığını belirterek bu talebi reddetti. Duruşma 2 Haziran 2022 tarihine ertelendi.