Vartinis Katliamı'nın 31’inci yılı: 'Zaman aşımında olan dava temyiz edilmeli'

Vartinis Katliamı'nın 31’inci yılı: 'Zaman aşımında olan dava temyiz edilmeli'
Vartinis'te aynı aileden 7'si çocuk 9 kişinin katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti. Vartinis Katliamı'nın insanlığa karşı suç kategorisinde olduğunu dile getiren Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, "Dosyanın temyizi noktasında çağrıda bulunuyoruz" dedi.

Artı Gerçek - Dokuz kişinin katlediği Vartinis Katliamı'nın üzerinden 31 yıl geçti. 2023 yılında 'zaman aşımı'ndan düşürülen davaya dair konuşan Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, "Cezasızlığın bütün taktik ve stratejileriyle karşı karşıya kaldık" dedi.

Muş'un Korkut ilçesine bağlı Vartinis Beldesi (Altınova) kırsalında 2 Ekim 1993 tarihinde yaşanan çatışmada bir astsubay öldü. Çatışma sonrası ölen astsubayın cenazesini almaya gelen askerler, Vartinis'ten geçerken havaya ateş açtı ve "Bu gece gelip köyünüzü yakacağız" tehdidiyle köyden ayrıldı. Olaydan bir gün sonra, yani 3 Ekim 1993'te beldeye gelen askerler "terör örgütüne yardım ettikleri" iddiasıyla köyü ateşe verdi. Köyde evleri ateşe verilen Nasır ve Eşref Öğüt çifti, en büyüğü 12, en küçüğü ise henüz 3 yaşında olan çocukları, Sevim, Sevda, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Cihan, Aycan ve Çınar Öğüt'le birlikte yanarak can verdi. O gece amcasının evinde kalan ve katliamdan şans eseri kurtulan Aysel Öğüt, daha sonra katliama ilişkin suç duyurusunda bulundu.

Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, dosyada görevsizlik kararı vererek, dosyayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı'na gönderdi. DGM Başsavcılığı, olaya "faillerin belli olmadığı terör eylemi" olarak değerlendirip etkili bir soruşturma yürütmeden dosyayı kapattı.

18 YIL SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI

Katliamdan kurtulan Aysel Öğüt, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde yapılan düzenlemelerle birlikte, 2003'te yeniden suç duyurusunda bulundu. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kez olaya ilişkin soruşturma başlattı. Savcılık, iddialarda ismi geçen kişilerin askeri görevde oldukları gerekçesiyle Elazığ 8'inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Dosya bu kez de 7 yıl askeri savcılıkta bekledi. 2011'de tekrar aile suç duyurusunda bulundu. Başsavcılık, yasa değişiklerini de dikkate alarak soruşturmayı yürütüp tamamladı. Dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Gökyazı Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında "kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçundan iddianame hazırladı.

BERAAT KARARI

"Güvenlik" gerekçesiyle Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledildi. 1 Mart 2016'da davanın görülen karar duruşmasında, dönemin Hasköy İlçe Jandarma Komutanı Bülent Karaoğlu ile diğer 3 fail hakkında "delil yetersizliğinden" beraat kararı verildi. Karara karşı eksik soruşturma yürütüldüğü yönündeki itiraz Yargıtay tarafından kabul edildi.

YARGITAY KARARI

Dosyayı 5 yıl bekleten Yargıtay, katliamdan dönemin İlçe Jandarma Alay Komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu'nun sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkemenin verdiği beraat kararını “köyün yakılması emrini Yüzbaşı Bülent Karaoğlu vermiştir” diyerek bozdu. Daire, ayrıca failler arasında yer alan rütbeli 3 asker hakkındaki beraat kararını ise onadı. Kararın ardından Kırıkkale 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Eylül 2021'de görülen ilk duruşmada dönemin İlçe Jandarma Alay Komutanı Bülent Karaoğlu hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı verildi. Ancak Bülent Karaoğlu Eylül 2021 tarihinden bu yana yakalanamadı. Kırıkkale 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Aralık 2023 tarihinde davada zaman aşımı kararı verdi.

'CEZASIZLIĞIN BÜTÜN TAKTİKLERİYLE KARŞILAŞTIK'

Dava avukatlarından Muş Barosu Başkanı Kadir Karaçelik, faillerin cezasız bırakılması için özel bir çaba sarf edildiğini söyledi. Zaman aşımı kararının cezasızlık politikasının sonucu olduğunu dile getiren Karaçelik, "Cezasızlığın bütün taktik ve stratejileriyle karşı karşıya kaldık. Davanın öncelikle failsiz bırakılma çabaları, sonrasında dava nakilleri, delil toplanmasındaki isteksizlik, bunların hepsi cezasızlık kültürüne işaret ediyordu. Bizim uyguladığımız baskı sonucunda ancak dava açıldı. Dava açıldıktan sonra yine yanlış tespit değerlendirmelerin yapılmasının ardından 3 sanık beraat etti ve onların beraatları kesinleşti. Sonrasında bir sanığın bulunması yönünde bir tespit yapılmıştı. 90’lı yılların karanlığı açısından umut verici bir karardı, ama maalesef burada da sanığın kaçmasına, adli sürecin kesintili olmasına fırsat verildi" ifadelerini kullandı.

'DOSYANIN TEMYİZİ İÇİN ÇAĞRIDA BULUNUYORUZ'

Vartinis Katliamı'nın insanlığa karşı suç kategorisinde olduğunu dile getiren Karaçelik, "Failler ve mağdurlar arasında bir husumet bulunmadığını, bunun bir plan konsept dahilinde işlendiğini ifade etmiştik. Halen ısrarcıyız bu noktada. AİHM'in kararları da emsal niteliktedir. Bir kez daha bu davanın insanlığa karşı işlenen bir suç olduğunun yönünde değerlendirmeler yapılarak, dosya hakkında verilen düşme kararının durdurulmasını talep ediyoruz. Türkiye'de cezasızlık çok ciddi bir sorun ve artık, yargıda bir travma kaynağına dönüştü. Birçok dosyada faillerin korunması, cezasız bırakılması hem bu failleri cesaretlendiren bir işlev görüyor hem de toplumun adalete olan inancını zedeliyor. Bu minvalde bir kez daha dosyanın temyizi noktasında çağrıda bulunuyoruz" diye konuştu. (MA)

Öne Çıkanlar