Yalım Eralp, Kardak kayalıklarının perde arkasını anlattı

Emekli büyükelçi Yalım Eralp, Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan Kardak kayalıkları krizine dair yazı yazdı: "Kardak kayalıkları iki taneydi, Yunan askeri olmayana çıkıldı, SAT komandoları giderken motorları bozuldu, kürek çektiler."

Yalım Eralp, Kardak kayalıklarının perde arkasını anlattı

Artı Gerçek - Emekli büyükelçi ve eski Dışişleri müsteşarı Yalım Eralp, 1996 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında çıkan Kardak kayalıkları krizinin perde arkasını ve dönemin Donanma Komutanı Salim Dervişoğlu ile neler konuştuklarını açıkladı.

O dönemin başbakanı Tansu Çiller'in dış politika danışmanı olan Eralp, Serbestiyet'teki yazısında şunları anlattı:

'İKİ KAYALIK OLDUĞUNU KİMSE BİLMİYORDU'

"1996 yılının başında Kardak krizi ortaya çıktı. Figen Akad adlı kargo gemisi karaya oturunca Türk ve Yunan tarafları gemi bizim sularda deyince Kardak’ın aidiyeti konusunda ihtilaf büyüdü ve adeta bir çatışma olasılığı çıktı.

Yunan askerleri Kardak’a çıkınca Başbakan Çiller siyasi bakımdan zorda kaldı. Biz de çıkalım ve Yunan bayrağı indirelim diyordu. Toplantılar yapıldı. Son toplantıda rahmetli Büyükelçi İnal Batu o kayalıklar iki tanedir, adı İkizce’dir, biz Yunan askeri bulunmayan diğer kayalığa çıkalım demiş. Anlaşılan iki kayalık olduğunu kimse bilmiyordu! Öyle de yapıldı.

O zamanın Donanma Komutanı Salim Dervişoğlu Amiral anlatmıştı: Kayalığa çıkmak için SAT komandolarını götüren botun motoru bozulunca Salim Amiral kürek çekerek gidin sessiz olur demiş.

Kriz sırasında muhalefette olan Yılmaz’dan Kardak konusunda beyanat yapmamasını önerdim. O da yapmadı.

Krizin büyüklüğünü Amerikalılar geç anladı. Beyaz Saray iddiasına göre Clinton, Çiller’e Adalet Divanına gidilmesini önermiş.

Çiller Hükümeti düşünce biraz da asker baskısıyla ANAP-Doğru Yol hükümeti ilk başta Yılmaz’ın Başkanlığında kuruldu.

Rahmetli Bülent Ecevit Türk-Yunan sorunlarını ikili müzakere ile çözelim derken Yunan tarafı sadece kıta sahanlığı sorunlarını Divan’a götürmeyi öneriyordu.

Kardak krizi hepimizi sarsmıştı. Değerli meslektaşlarım rahmetli Gündüz Aktan ve gene rahmetli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı ile bir akşam Yılmaz’a gittik. Şunu anlattık:

“Divan’a gitmek için dahi taraflar ikili görüşme yaparak sorunun ne olduğunu ve uygulanması istedikleri kuralları içeren “compromis“ denen bir uyuşma metni hazırlarlar. İki taraf böyle bir metin hazırlayabilirlerse sorunun yüzde 70 kadarı zaten halledilmiş olur. Biz sadece kıta sahanlığı sorununu değil bütün sorunları götürelim. Divanın yetkisi olmayan bir konu varsa onu da ilgili kuruma götürelim” dedik.

Yılmaz beyanat metni hazırlayın diyerek önerimizi kabul etti. Büyük ölçüde Bölükbaşı’nın hazırladığı metni Yılmaz’a götürdük. Basın toplantısı ile açıklamaya karar verildi. Mart 1996 sonunda basın toplantısı yapıldı. Toplantıdan 15 dakika kadar önce Genelkurmay Başkanı’na bilgisi için haber verelim dedim. Yılmaz telefonla bilgi verdi.

Bu arada, iş insanı Ayhan Şahenk Atina’da zamanın Yunanistan Başbakanı Simitis ile görüşmüş. Yunan Başbakanı Yılmaz’ın açılımının önemli olduğunu söylemiş, PASOK (partisi) kongresinden sonra cevaplayacağım demiş.

Bu arada Anayasa Mahkemesi, DYP-ANAP koalisyonunun güven oyu almış sayılmayacağını, çekimser oyların menfi oy gibi sayılması gerektiği kararını verdi. Hükümet düşmüş oldu. (Hatırlanacağı üzere ABD askerlerinin Türkiye üzerinden harekete geçmesi konusunda Meclis kararı hakkında da benzer bir karar vermişti.)

Haziran ayında Atina’da Papandreu ve ABD öncülüğünde çatışmaların önlenmesi konusunda bir toplantı yapılacaktı. Yılmaz’ın açılımı ile ilgim dolayısıyla beni de çağırdılar. Yunanistan’da Yunan meslektaşlarım “Atina’nın ortasına bomba attın” dediler. Siz Divan’a gitmek istemiştiniz sözüme “ siz kaçtığınız için” diye cevapladılar.

2004 yılında Avrupa Birliği Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlamasına dair kararda Türk-Yunan sorunlarının ikili müzakereler yoluyla hallini ve olmazsa Adalet Divanına gidilmesi kararını aldı.

Yılmaz’ın açıklaması Türkiye’yi rahatlatmış olmalı ki, 2000 yılında emekli olurken veda için gittiğim Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal “önümüzü açtınız” demişti bana.

2004 yılından sonra Yunanistan ile yıllarca yapılan ve gizli kalan istikşafi (araştırıcı) müzakereler netice vermedi ve gizli kaldı. Bir yemekte beraber olduğum ve Başbakanlıktan ayrılmış olan Papandreu da bu konudaki sualime cevap vermedi.

Daha sonraları Yunan tarafı egemenlik sorunlarını müzakere etmeyiz demeye başladı. Divan bu sorunlar için vardır. Evlilik sorunları için değil!"

NE OLMUŞTU?

Türkiye ile Yunanistan'ı neredeyse savaşın eşiğine getiren kriz, Figen Akat isimli Türk kargo gemisinin, 25 Aralık 1995 tarihinde Ege Denizi'ndeki Bodrum'un 6,1 kilometre (3,8 mi) uzaklığındaki Kardak Kayalıkları'nda karaya oturmasıyla çıktı. Yunan yetkilileri geminin kaptanıyla irtibata geçip yardım teklifinde bulundu. Bunun üzerine geminin kaptanı, kayalıkların Türk kara sularında olduğunu belirterek yardımlarını istemedi. Gemi kaza yerinden kendi motorlarıyla kurtuldu.

Bir Yunan gazetesi olayları manşetten duyurunca, iki ülkenin de kayalıkların kendi sınırlarında olduğunu öne sürmesi tartışması büyüdü. Çevre adalardan bir belediye başkanı yanına bir papaz alarak kayalıklara çıktı ve bayrak dikerek marş okudu.

Kayalıkların kime ait olduğu antlaşmalarla belirlenmediği için kriz büyüdü. 27 Ocak'ta Türk gazeteciler Yunan bayrağını indirip kayalığa Türk bayrağı dikince Yunanistan ordusu kayalıklara asker çıkarıp denizden abluka altına aldı.

Dönemin başbakanı Tansu Çiller, "O bayrak inecek, o asker gidecek." diyerek Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaşa hazır olduğunu belirtti ve en yakın zamanda batıdaki kayalıklara asker çıkarılmasını istedi. Tansu Çiller'in açıklaması ve Türk Deniz Kuvvetlerinin de uluslararası sulara inmesiyle tam bir kriz oluştu ve iki ülke savaşla burun buruna geldi.

YALIM ERALP KİMDİR?

New York'ta lise eğitimi gören Yalım Eralp, 1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden birincilikle mezun oldu. Eralp, 1962 yılında Dışişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladı. New York'ta Birleşmiş Milletler merkezinde, Yunanistan'da, Roma'da Nato Savunma Koleji'nde ve Brüksel'de Nato Türk Delegasyonu'nda çeşitli görevlerde bulundu. Türkiye'nin Washington büyükelçiliğinde müsteşar ve elçi müsteşar olarak görev yaptı.

1983 ile 1987 yılları arasında Ankara'da Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi başkanı olarak görev yaptı. 1987-91 yılları arasında Hindistan'da büyükelçilik yaptı. 1991-1996 yılları arasında Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Tansu Çiller'e danışmanlık yaptı ve 1995-1996 yıllarında dışişleri müsteşarı olarak hizmet verdi. Dışişleri Bakanlığı'nda NATO İşleri Genel Müdürlüğü'nü yürüttü. 1996-2000 yılları arasında Viyana'da Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı nezdinde Türkiye büyükelçisi olarak vazife yaptı. 2000 yılında Eylül ayında emekli oldu. (HABER MERKEZİ)