Yargı Reformu Strateji Belgesi: Her 'reform' dendiğinde kötüye gidiş oldu

ÖHD Eşbaşkanı Çiğdem Kozan, Erdoğan’a sunulması beklenen Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne ilişkin, 'Her reform dendiğinde daha kötüye bir gidiş gördük' yorumunu yaparken, 'umut hakkından' yararlanamayan ve tahliyeleri İdare Gözlem Kurulları tarafından engellenen mahpusları hatırlattı.

Yargı Reformu Strateji Belgesi: Her 'reform' dendiğinde kötüye gidiş oldu

Artı Gerçek - Siyasette 'genel af' ve hasta mahpusların durumu tartışılırken, gözler Adalet Bakanlığı’nın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunacağı Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne çevrildi.

Paket ile infaz sisteminde yapılacak değişikliklere ilişkin Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı Çiğdem Kozan, değerlendirmelerde bulundu.

Cezaevlerinde infaz kanunu değişikliği ile Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun yetkisinin genişletildiğini ve bunun sonucunda cezaevlerinde birçok hak ihlaliyle karşılaşıldığını belirten Kozan, PKK Lideri Abdullah Öcalan için uygulanmayan ‘umut hakkı’nın da bununla ilişkili olduğunu söyledi.

'UMUT HAKKI BİRÇOK MAHPUSU ETKİLİYOR'

Umut hakkının uygulanmasının müebbet hapis cezası alanları da etkileyebileceğini dile getiren Kozan, şunları söyledi:

"AİHM, bir insanın ömür boyu cezaevinde tutulamayacağını söylüyor. İnsanın tahliye olmasına dair bir umudu olması gerekir, tahliye olma koşullarının ne olduğunu bilmesi gerekir. Bununla ilgili belli mekanizmaların olması gerekir. Ama şu an Türkiye'de ağır müebbet hükümlüsü tutsakların hiçbirinin böyle bir beklentisi yok çünkü öyle bir mekanizma yok. Öcalan'la ilgili umut hakkı uygulanmıyor. Umut hakkının uygulanmayışı aslında ağır müebbet almış birçok insanı etkiliyor. Umut hakkının uygulanmayışı, müebbet hapis alan insanları, 30 yıl değil 36 yıl yatırma isteği, sürekli şartlı tahliyesinin engellenmesi olarak karşımıza çıkıyor."

HER 'REFORM' DENDİĞİNDE KÖTÜYE GİDİŞ OLDU

Adalet Bakanlığı’nın Yargı Reformu Strateji Belgesi’ni Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın zamanda sunmasını ve bu belgeyle değişecek infaz sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kozan, şunları kaydetti:

“Her reform dendiğinde her ‘topluma kazandırmaya daha uygun hapishaneler’ dendiğinde daha kötüye bir gidiş gördük. Önceden insanlar en azından birbirine temas edebildiği, sosyalleşebildiği hapishanelerdeyken, biz F tipleri kötü derken, S tipleri açıldı. Tekli tutulmaya başladı insanlar. Bunlar topluma kazandırıcı değil. Bu, soyutlaştırarak herkesle temasını engelleyerek toplum dışı tutmaktır. Türkiye'de son dönemde infaza ve hapishanelere ilişkin yapılan düzenlemelerde olumlu bir şey yok ne yazık ki. Aksine şartlı tahliyenin engellenmesinden, hasta tutsakların hiçbir şekilde bırakılmamasından hücre tipi hapishanelerin yaygınlaşmasına kadar varan uygulamalar söz konusu. ‘Cezaevlerinde biz düzeltme yapacağız’ dendiğinde cezaevi sayısı arttırılıyor. S tipleri açılıyor, hala inşaatı devam eden hapishaneler var.”

'İDARE GÖZLEM KURULLARI MAHKEME GİBİ KARAR VERİYOR'

Kasım 2024’te ÖHD Ankara Şube tarafından yayımlanan İç Anadolu Hapishanelerinde Şartlı Tahliye Hakkı Engellenen Mahpuslar Raporu’nu hatırlatan Kozan, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde İdare ve Gözlem Kurulu’nun yetkisinin genişletilmesinin ardından hiçbir kadın mahpusun şartlı tahliye hakkını kullanamadığını söyledi.

Mahpusların 'sudan sebeplerle' şartlı tahliyelerinin engellendiğini kaydeden Kozan, “Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi, Nisan 2021’den beri kimseyi bırakmıyor. İnsanlara ‘sen pişman değilsin, tarafsız koğuşta değilsin’ denerek şartlı tahliyeleri engelleniyor. İdare ve Gözlem Kurulları, mahkeme gibi karar veremez ama veriyorlar. Mesela Sincan Kadın’da öğretmen bir tutsağın okul okumadığı için şartlı tahliye hakkı engellenmişti. Bir kadının da siyasetle uğraştığı için şartlı tahliyesi engellenmişti çünkü eril bir yerden bir kadının siyasetle uğraşması garip geliyor. Covid sürecinde kadınlar, kendi temizliklerini kendileri yapmak istedikleri için şartlı tahliyeleri engellendi” dedi.

'SENİ SEVİYORUZ AMA BIRAKMAYACAĞIZ'

Afyon T Tipi Cezaevi’nde bulunan Dijwar Nesri İsmail’in Türkiye’de en uzun süre şartlı tahliyesi engellenen mahpus olduğunu belirten Kozan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Dijwar, 33’üncü yılını bitirdi hapishanede, kendisi Suriyeli. Ailesinden bir eniştesi burada ama onun dışında eşi ve çocukları Suriye’de. Cezaevi müdürü, ‘Biz seni çok seviyoruz. Seni bırakmayacağız’ diyerek tahliyesini engelliyordu. 12 Aralık'ta tahliye edilmesine İdare ve Gözlem Kurulu olumlu karar verdi. Ancak tahliye sayılmaz bu çünkü kendisi ailesine teslim edilmedi, Geri Gönderme Merkezi’ne gönderildi. Orası da bir bir tutulma yeri. Avukat arkadaşlar geri gönderilmemesi için o karara itiraz sürecini yürütüyor. Türkiye'de artık genel affın dahi tartışıldığı bir süreçteyiz. Kamuoyu genel affı, İmralı'da yapılan görüşmelerle birlikte umut hakkını tartışıyor. İnsanlar farklı tahliye hakkını kazanmış olmasına rağmen, ‘hayır sen kazanmadın’ denilerek, hukukçu olmayan kimseler tarafından ellerinden alınıyor." (ANKA)

Yargı Reformu Strateji Belgesi öhd