Yasevinin yasını tutuyorlar

Sur'daki Alipaşa Yasevi halkın tepkisine rağmen yıkıldı. Yasevinin yıkımını izleyen mahalleli soruyor: Ölülerimizi nereye götüreceğiz, yasımızı nerede tutacağız?

Yasevinin yasını tutuyorlar

Bahar KILIÇGEDİK

ARTI GERÇEK- Diyarbakır'ın Sur ilçesinde acele kamulaştırma kararı alınan Lalebey ve Alipaşa mahallelerinde kentsel dönüşüm kapsamında yıkım devam ediyor. Dün zabıta ekipleri, yıkım için geldikleri Alipaşa Yasevi'nin eşyalarını çıkarmak istemiş, Sur sakinlerinin tepkisi üzerine eşyaları bırakmak zorunda kalmıştı. Mahallenin yıkıma engel olduğu Alipaşa Yasevi bugün kepçe darbeleriyle yıkıldı. Polisin güvenlik önlemi aldığı yıkımda basının görüntü alması da engellendi. Yıkıma mahallede yaşayanlar tepki gösterdi. Yasevini kendi emekleri ile kurduklarını söyleyen mahalle sakinleri, "Şimdi ölülerimizi nereye götüreceğiz. Yasımızı nerede tutacağız. Yasımızı tutmak bile yasak" diyerek tepkilerini dile getirdi.

Sur’da birçok ev boşaltılmış olsa da su ve elektrik kesintilerine rağmen evlerini terk etmeyerek, yıkıma karşı duran aileler var. Yıkıma karşı hem mahalleli hem de STK’ların tepkileri sürüyor.

Sur’daki yıkıma ilişkin tepkiler üzerine Sur ilçe kaymakamı olan aynı zamanda Sur Belediyesi’ne kayyum olarak atanan Bilal Özkan dün bir açıklama yapmıştı. Özkan açıklamasında Ali Paşa ve Lalebey mahallerindeki yıkım kararının 2008 yılında dönemin Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediyesi, TOKİ ve Valilik arasında bölgede kentsel dönüşüm kapsamında alındığını ve protokolün imzalandığını söyleyip, HDP ve DBP'yi kast ederek, "Yani bugün bağırıp çağırarak, halkı kışkırtmaya çalışarak gündemi meşgul edenler bu protokolde imza sahibidirler" demişti.

Kaymakamın, HDP ve DBP’yi adres göstermesi ve yasevinin yıkılmasına ilişkin Artı Gerçek’e konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğiltalp, "Sormak lazım kaymakama biz mi yıkıyoruz" diyerek tepki gösterdi.

'BİZİM ALDIĞIMIZ KARARSA BIRAKIN BİZ UYGULAYALIM'

Yiğiltalp, Özkan’ın açıklamalarına ilişkin, "2008’de böyle bir karar alınmış doğru ama halkı yerinden etmemiş, halkın evini yıkmamış. Halkı kapının önüne koymamış, halkın ortak kullanım alanını da yıkmamış. Madem öyle böyle bir karar alınmış ama yıkmış mı? Halka rağmen böyle bir politikaya devam etmekte ısrarcı olmuş mu? Hayır. Evet böyle bir karar alındı. Sur etrafı restore edildi. Halk tepki gösterince durdu, devam etmedi. Yerel yönetimler zaten birebir halkın hizmet aldığı, halkın siyasetinin olduğu bir alandır. Bunu sormak lazım Sur Belediyesi’ne, doğrudan direkt hiçbir sorun yaşamadan bir su faturası ödeyebiliyor mu bu halk, yok. Halkın sandıkta irade olarak ortaya koyduğu parti orada mıdır? Hayır. Her açıdan hem kayyum olarak, hem gasp olarak oradasınız hem de kalkmış 2008 üzerinden böyle bir karar alındığını söylüyorsunuz. Bizim aldığımız kararsa bırakın biz uygulayalım. Biz orada olalım, buna rağmen devam edersek siz de gelin hesap sorun. Hem halkın irade olarak gösterdiği partiyi tutukluyorsunuz, ortak karar verme mekanizması olan belediye meclisini yok sayıyorsunuz, belediye başkanlarını yok sayıyorsunuz. Bu kadar antidemokratik uygulamalar yapıyorsunuz, hem yıkıyorsunuz hem yok sayıyorsunuz, hem de onları yıkmak için her türlü eziyeti yapıyorsunuz. Elektriği, suyu kesiyorsunuz, belediyenin hizmet vermesi gereken ilaçlama ve çöp toplama hizmetlerini dahi yapmıyorsunuz. Buradan halkı zorla göçe zorluyorsunuz, bunu görmez kılıp bunun üzerinden bir tartışma açıyorsunuz. Bu da karşılığı olmayan bir tartışmadır" diyerek cevap verdi.

BU YIKIM KÜRDE BAKIŞIN ETE, KEMİĞE BÜRÜNMÜŞ HALİDİR

Alipaşa ve Lalebey mahallerindeki yıkıma ilişkin Yiğiltalp, "Mevcut yaşam alanları yok ediliyor. Buraya ne konulacak bu büyük bir soru işareti. Buna cevap verilmiyor. Yerine koyacağı şeyin kime hizmet edeceğine de bir cevap yok. Normal demokratik bir ülke olsaydık, bunlar böyle kendi başına ‘Ben yıktım, ben yaptım, istediğimi yaparım’ diyemezlerdi. Oradaki insanların ortak yaşam alanlarını yok edemezdi. Dolayısıyla buradaki sorun sadece taziye evinin yıkımı ile değil, bir bütün olarak Sur’un yıkımına ilişkin bir durumdur. Bu tümüyle Kürt sorununa bakış açısıdır. Yok eden, imha, inkar eden bir pratik sonuç olarak görebiliriz. Bu bizim yıllardır yaşadığımız reddeden, yok sayan siyasetin ete kemiğe bürünmüş halini aslında oradaki yıkımla görebiliriz. Oradaki her hafriyat, her yıkım Kürdü yok sayan bir yıkımdır" yorumunda bulundu.

YASEVİNİN YASINI TUTUYORUZ


Yıkıma karşı mücadele eden Sur’un Yıkımına Hayır Platformu Eş Sözcüsü Büşra Cizrelioğlulları ise yasevinin yıkımına ilişkin "Biz de yıkıldık. Gözümüzün önünde yerle bir ettiler yasevini. Şuan yasevinin yasını tutuyoruz, öyle bir haldeyiz. Yıkımları durdurmaya yönelik çok fazla girişimimiz ve çabamız oldu ancak maalesef iktidarın pervasızca uygulamaları devam ediyor. Bu mahallede yasevinin yıkılması demek yaşamı yok etmek demektir. Toplumun değer yargılarını yok etmek demektir. İnsanlar burada yaslarını tutuyorlardı. Bir sürü emekle bu yasevini kurmuşlardı. Yasevi abluka içerisindeki kısımdaydı. Buradaki insanlara da ‘Yasevini yıktık, sıra sizin evlerinize de gelecek’ diye gözdağı vermeye çalışıyorlar. Kürt toplumunda yasevlerinin önemli bir yeri var. Aynı zamanda ibadet alanıdır. Mescit olarak da kullanılıyor. İktidar bir yandan camiler yaparken, gelip bu mahallede insanların ibadet ettiği, yaslarını tuttuğu bir yeri yıktılar. Yaşamı yok etmeye çalışıyorlar" dedi.

YIKIMA, SALDIRGANLIĞA KARŞI ÖFKE VAR

Sur’un Yıkımına Hayır Platformu sözcülerinden Talat Çetinkaya ise mevcut OHAL koşullarından kaynaklı normal bir süreç yaşanmadığını belirterek, demokratik yolların tıkanmasından kaynaklı halkın öfkeli olduğunu söyledi. Çetinkaya şöyle konuştu:

"Normal koşullarda olsaydık, demokratik tepkiler sonuç alıcı olabilirdi. Ama hiçbir hukuk, hiçbir yasa, toplanma özgürlüğü, karşı durma etki etmiyor, bunun bir karşılığı yok. Bu açıdan devlet, hükümet istediğini yapabiliyor. Hiçbir hukuk kuralı tanınmadan, zorla-baskı uygulayarak her türlü şeyi yapabiliyorlar. Bu açıdan bizim tepkilerimiz biraz yıkımı geciktirebiliyor, kamuoyu oluşturabiliyor ama sonuç almada eksiklikler yaşanıyor. Bu nedenle yıkıyorlar ve yıkmaya devam ediyorlar. Alipaşa’da 70’e yakın aile kalıyor. Yasevi de kullanılan bir alandı. Burada yıkıma karşı büyük bir öfke var. Bu yıkıma, saldırganlığa karşı bir öfke var. Bir anlamam durumu var. Demokratik olarak yaptıkları hiçbir şey dikkate alınmıyor. Bu açıdan hem onlar, hem bizler çaresiziz. Demokratik yollar tıkanmış bir durumda… Yok sayma, umursamama hali, istediğini yapma hali mahalleli de hem STK’lar da öfke dışında bir şey yaratmıyor."

TARİHİ DOKUYA, DEĞERLERE SAYGI GÖSTERİLMİYOR

HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer ise "Hiçbir değere önem vermeden bunu yapıyorlar. Orada yıktıkları 5 bin yıllık taşları bir kenara koymuş, bir kısmını ise hafriyatlarla Dicle nehrinin kenarına atmışlar. Tarihi dokuya, insanların değerlerine saygı gösterilmiyor. Burada ne yapılacağı konusunda bir bilgi sahibi değiliz. Tamam bir yerde kentsel dönüşüm projeleri vardır ya da Sur’a uygun bir proje olmuş olabilir ama bunları yaparken hem tarihi dokuya hem de değerlere dikkat etmek gerekiyor. Bizim buradaki endişemiz, tepkimiz hem tarihi dokuya bağlı kalınmıyor, bundan sonra nasıl evler yapılacağı belli değil. Sur’un 6 mahallesindeki yasağın geri çekilmesi ve yapılacak projelerin teknik, tarihi, kültürel açıdan STK’ların da içinde olduğu bir heyet oluşturularak Suriçi’nin rehabilite edilmesi gerekir" diye konuştu.

sur yıkım