Yenidoğan Çetesi davası: Reddi hakim talebi reddedildi, duruşma yarına ertelendi
‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ikinci duruşması bugün görülmeye başlandı. Sanık avukatlarının duruşma savcısı Kadir Kocaka'nın dosyadan el çektirilmesi ve reddi hakim talepleri reddedildi. Duruşma yarına ertelendi.
Müzeyyen YÜCE
İSTANBUL- İstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla yargılanan 47 sanık bugün bir kez daha hakim karşısına çıktı. Davanın ikinci duruşması Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda başladı.
SAVCI KOCAKAYA HAKKINDA DOSYADAN EL ÇEKTİRİLME TALEBİ
Yenidoğan çetesine ilişkin ikinci duruşma sanık avukatlarının dosyaya ilişkin itirazları ile başladı. Sanıklardan İlker Gönen’in avukatı Aydın Mantar, duruşma savcısı Kadir Kocakaya’nın dosyadan el çektirilerek yeni bir savcı görevlendirmesini talep etti. Mantar, bu taleplerine gerekçe olarak Kocakaya’nın soruşturma savcısı Yavuz Engin ile sosyal medyada paylaştığı fotoğrafı gösterdi.
Söz konusu fotoğrafın, sanıkların adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirten Mantar, “Kendisinin dosyadan el çektirilerek yeni bir savcı görevlendirmesini talep ediyoruz” dedi.
‘GÖREVİMİ YAĞMADIĞIMI DÜŞÜNÜYORSANIZ HSK’YA ŞİKAYET EDİN’
Avukat Mantar’ın talebi üzerine söz alan Savcı Kocakaya da “Soruşturma Savcısı Yavuz Engin benim dönem arkadaşım. Tabii ki görüşebiliriz. Bizi magazinsel anlamda buraya taşımanın bir anlamı yok. Benim görevini yapmadığımı düşünüyorsanız HSK’ya gidip gereğini yapabilirsiniz” diye konuştu.
MAHKEME REDDİ HAKİM TALEPLERİNİ REDDETTİ, AVUKATLAR İTİRAZ ETTİ
Sanıklardan Murat Mantuş’un avukatı Burak Mengü ise yine adil yargılanma hakkı ihlali gerekçesiyle mahkeme heyetinin reddini talep etti. Yenidoğan çetesi davasına bakan 22. Ağır Ceza Mahkemesi, İlker Gönen’in avukatı Aydın Mantar’ın reddi hâkim talebini inceledi ve kararını açıkladı. Mahkeme başkanı, sanık avukatlarının talebinin duruşmayı uzatma amacı taşıdığı gerekçesiyle reddedildiğini duyurdu. Sanık avukatları, mahkeme heyetinin kararına itiraz hakları olduğunu, ret kararının da henüz kesinleşmediği dolayısıyla duruşmanın devam etmesinin hukuka aykırı olduğunu savundu. Avukatlar, heyetin reddi hakim kararına karşı itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti. Heyet, duruşmanın devam edeceğini açıklaması üzerine avukatlar, Anayasaya aykırı karar verildiği gerekçesiyle bir kez daha reddi hakim talebinde bulundular.
TANIKLAR DİNLENMEYECEK
Sanık avukatları Burak Mengü ile Aydın Mantar’ın duruşmaya devam edilmesine ilişkin yoğun itirazları sonrası mahkeme heyeti bir kez daha ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan heyet, sadece usulü işlemler gereği tutukluluk incelemesi yapılacağını açıkladı. Davanın bugünkü duruşmasında tanıklar dinlenmeyecek.
FIRAT SARI: ‘HANGİ HASTANELERİN KÂR MARJI ARTI, NERELERDE MINTIKA TEMİZLİĞİ YAPILDI?’
Duruşma savcısı mütalaasını yineleyerek tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti. Söz konusu davada yargılanan aralarında doktor, hemşireler ve yöneticilerin bulunduğu sanıklara söz verildi. Çete lideri olduğu iddiasıyla yargılanan Fırat Sarı, sanık kürsüsünde yaptığı savunmada medyayı suçladı, yapılan haberlerin hayal ürünü ve kurgu olduğunu savundu.
Yenidoğan çetesi davasına ilişkin basın yasağı getirilmesi gerektiğini ifade eden Sarı, “Ben bu mahkeme salonunda bebek katili ve dolandırıcı görmedim. 2025 yılının içinde hiçbir bilginin olmadığı tamamen kurgusal algılar ile yargılanıyoruz. Bu olayın sonuçlarına hiç bakılmıyor. Bodrum’da bir hastane el değiştirdi. Avcılar, Beylikdüzü tarafında bir sürü hastane kapatıldı. Hangi hastanelerin kâr marjı artı, nerelerde mıntıka temizliği yapıldı. Sağlık müdürü bakan oldu. Herkes bir şey oldu, buradaki insanların canı yanıyor. Toplumsal olarak beni sildiniz, ben öldüm. Bizler bu hale geldik. Sesimizi kimse duymadı. Medyadaki haberlerin durması gerekiyor, basın yasağı gelmesi gerekiyor” dedi.
‘SAĞLIK BAKANLIĞI DA BU ÖLÜMLERDEN SORUMLUDUR’
Sarı, haklarındaki suçlamalara ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın da sorumlu olduğunu belirterek, “Eğer biz bebek öldürmüşsek, Sağlık Bakanlığı da bu ölümlerden sorumludur. Eğer ben paraları çalmış olsaydım, medya bu haberleri yapamayacaktı. O parayla herkes susacaktı. Bunlar param yok diye oluyor. Sadece adil yargılama hakkımın oluşması için medya ile ilgili bir şey yapmanızı istiyorum” diye konuştu.
ÇETENİN İKİ NUMARALI İSMİ GÖNEN: ‘BİZİM DAVAMIZ SAYESİNDE BİRÇOK KİŞİ MAKAM MEVKİ SAHİBİ OLDU’
İddianameye göre çetenin iki numaralı ismi olan İlker Gönen duruşmada ifade verdi. Örgütün varlığını ve hiyerarşik yapıyı reddeden Gönen, yargılanan 47 sanığın örgütün gereklerini yerini getirecek bir teslimiyet, hiyerarşi ve cezalandırma sistemi içerisinde bulunmadığını savundu ve ekledi:
“İstanbul’daki tüm hastanelerde danışmanlık ve hizmet alımı uygulaması vardır. Ben dahil burada bulunan hiç kimse örgüt içerisinde bulunmadı. Örgüt sisteminde teslimiyet ve hiyerarşi olur. Burada ne teslimiyet var, ne de hiyerarşik bir yapı. Emir-komuta zincirine dair hiçbir delil yok. Ben raporları evimde değil, tek kişilik hücrede bekliyorum. Bizim davamız sayesinde birçok kişi makam mevki sahibi oldu. Adaletli olacağınıza inancım tamdır.”
'BİR ÇOCUĞUN HEM ANNESİ HEM BABASI TUTUKLU OLUR MU?'
Tutuklu sanıklardan Rıza Keykubad da dosya kapsamında doktor eşi Hilda Keykubad’ın da Silivri Cezaevi’nde tutuklu olduğunu hatırlattı. Eşi ile kendisinin aslen İranlı olduklarını belirten Keykubad, “Biz burada üç kişiyiz. Eşimi de bir ay önce tutukladılar. Benim eşim tutuklandığı gün 10 yaşındaki çocuğum sokakta kaldı. Bakan kimse yok. Bebeklerin aileleri için adalet arayın ancak benim ailem için de adalet arayın. Bir çocuğun hem annesi hem babası tutuklu olur mu? Benim ailem dağıldı” diye konuştu.
ALİ DİRİK: 'BEN DOLANDIRICIYSAM 13 HASTANENİN SAHİBİ NEREDE'
Davanın ilk duruşmasında hakkında tutuklama kararı verilen, yaklaşık bir ay sonra yakalanarak cezaevine gönderilen Güney Hastanesi Mesul Müdürü Ali Dirik ifade verdi. Neden tutuklu olduğunu anlamadığını belirten Dirik, Fırat Sarı ile hastane arasındaki anlaşmayı kendisinin yapmadığını, bu konuya dair hiçbir maddi kazanç sağlamadığını iddia etti. Kendisine yöneltilen ‘dolandıcı’ suçlamasını kabul etmediğini söyleyen Dirik, “Yapılan incelemede hesabımda para bulunamadı. Bu işten faydalananlar belli. Ben dolandırıcıysam eğer dosyada bulunan 13 hastanenin sahibi nerede? Bir tek ben miyim günah keçisi? Ben neden tutukluyum, hâlâ anlamış değilim” dedi.
DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK
Sanıkların ve avukatlarının savunmalarının ardından bugünkü duruşma sona erdi. Davanın ikinci duruşması yarın (14 Ocak) saat 10.00'da devam edecek.
İLK DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
‘Yenidoğan Çetesi’ davasına ilişkin 18 Kasım’da başlayan ve 13 gün süren ilk duruşmada, sanıklar başta olmak üzere sanık avukatları ve müşteki ailelerin ifadeleri alındı. Mahkeme başkanı, üye hakimler, duruşma savcısı ve avukatlar sanıklara çapraz sorgu yaptı. Çeteye ilişkin yargılama sürerken Fırat Sarı'nın mal varlıklarına mahkeme tarafından tedbir konuldu. Sarı ve ortağı Dr. İlker Gönen’e ait Medicence şirketine bağlı kişilerin de mal varlıklarına tedbir konularak, kapatılan hastanelere ise kayyım atandı.
3 SANIK HÂLÂ FİRARİ
Ayrıca ara karar mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, tutuksuz 10 sanık hakkında daha tutuklama istedi. Aynı gün kararını açıklayan mahkeme, tutuksuz yargılanan 7 sanık hakkında daha tutuklama hükmü verdi. Karar sonrası doktor Şeyhmus Çelik, doktor Mehmet Gürül ve TRG Hospital Hastanesi Müdürü Murat Mantuş duruşma salonunda tutuklandı. Duruşma salonunda bulunmayan 4 sanık hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Hakkında tutuklama kararı bulunan Esenler Güney Hastanesinin Mesul Müdürü firari Ali Dirik, duruşmadan bir ay sonra Fatih'te yakalanarak cezaevine gönderildi. Birinci Hastanesi Sahibi Ali Aksu, Hemşire Serenay Şenkalaycı ve Hemşire Ceren Hatice Kırım ise hâlâ firari.
SANIKLAR HAKKINDA İSTENEN CEZALAR
İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için 10 bebeğin ölümü nedeniyle "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Ayrıca 44 sanık hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor. İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.
YENİ FEZLEKE
Öte yandan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca "Yenidoğan çetesi"ne ilişkin hazırlanan yeni fezlekede, şüpheliler Hilda Keykubad, Dursun Eryılmaz, Seher Çuhadar ve Şeyhmus Çelik hakkında "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" suçundan 10'ar yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor. Savcı Y.A.‘yo makamında tehdit ettiği ortaya çıkan şüpheli Mustafa Kemal Zengin hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek" suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Fezlekede, diğer 13 şüpheli hakkında ise farklı suçlardan değişen oranlarda hapis cezası isteniyor.