Depremzedelerin 50 bin liralık hayvanlarına 8 bin lira ödüyorlar
Seda TAŞKIN/Osman ÇAKLI
MARAŞ - Maraş Nurhak'ta deprem sonrası hayatta kalma mücadelesi verenler bir taraftan da, zor durumda kalmalarında fayda sağlayan, kendi deyimleriyle 'vurgunculardan' şikayetçi. Hayvancılıkla geçinen yurttaşlar, deprem bölgesinden çıkabilmek için hayvanlarını değerlerinin çok altında satmak zorunda kaldıklarını söylüyor.
Depremin 11’inci gününde Nurhak’tayız. Enkazdan kurtarılanlar çevre illerdeki hastanelere götürülmüş, cenazeler ise defnedilmiş. Köylülerin büyük bir kısmı farklı şehirlerdeki akrabalarının yanına giderken, küçük bir grup köylerde kalmaya devam ediyor. Çadır kentlerin kurulduğu Nurhak’ta dondurucu soğuk afetin etkilerini daha da artırıyor. Hayvancılık yapanlar yeteri kadar yem bulamıyor. Hayvanlarını yaylaya çıkaranlar kardan ve gidecek yer olmadığından geri dönemiyor. Onlara da yardımı belediye ulaştırıyor. Öte yandan hasar tespit çalışmalarının başladığı Nurhak’ta çalışmaların özensiz yapıldığı yönünde eleştiriler var. Kapısı kilitli binaların kolonları kontrol edilmiyor yalnızca dışardan yapılan incelemelerle raporlar oluşturuluyor.
‘NURHAK’TA ŞU AN EKMEK YOK’
Zeynel Gül Nurhak’ta yaşıyor. Depremin olduğu ilk üç gün iletişim kuramadıkları için yalnız başlarına kaldıklarını, kendi imkanlarıyla yaralıları ve cenazeleri çıkardıklarını söylüyor. Depremin üçüncü gününün gecesinde AFAD ekiplerinin köye geldiğini sözlerine ekleyen Gül, hayvanlarıyla yaylalarda kalan insanlara da yolları açarak yardım ulaştırdıklarını belirtiyor. 12 bin nüfuslu Nurhak’tan iki bin kişinin tahliye edildiğini, tahliyenin hala devam ettiğini kaydeden Gül, Nurhak’ta şu an itibariyle ekmek kalmadığını, hayvan yemine, gıdaya ihtiyaç olduğunu söyledi.
‘HASAR TESPİT ÇALIŞMALARI YÜZEYSEL YAPILIYOR’
Afet bölgesinin diğer yerlerinde olduğu gibi Nurhak’ta da benzer hikayeler yaşanmış. Nurhaklılar, kardan kapalı olan yollar ve iletişimin olmaması nedeniyle aç kalmamak için enkazlara girip gıda çıkarıp böylelikle gıdaya erişebilmişler. Hasar tespit çalışmalarının başladığı Nurhak’ta çalışmaların özensiz yapıldığını söyleyen Gül, uzmanların evlerin duvarlarına çekiçlerle vurarak “baştan savma” iş yaptıklarını söyledi. Evlerin çoğuna 'yaşanabilir raporu' verileceğini düşünen Gül, hasarlı bir binayı göstererek “bu binaya yaşanabilir, sağlam raporu verdiler” diyor.
‘HAYVANLAR DONMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA’
Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan depremi ilk iki günü ve sonrası olarak ayırıyor. İki büyük afete yoğun kar yağışı ve rüzgarı eklenince Nurhak’ta yaşanılanlardan iki gün boyunca kimsenin haberi olmadığını söylüyor. Bozan, Nurhak’ta 76 kişinin vefat ettiğini iki kişinin ise enkaz altında olduğunu sözlerine ekleyerek şöyle devam ediyor:
“Dondurucu bir hava var. Sular dondu. Hijyen ile ilgili sıkıntılar devam ediyor. Bizler yardım taleplerimizde hijyene ağırlık verilmesini istiyoruz. Her mahallede çadır kentler kuruldu. Büyük bir çoğunluğu tahliye ettik. Hasarlı bina sayımız çok fazla. Giden vatandaşlarımızın şu an dönmeleri çok zor. Geri gelmek isteyenler çadırda soğukta kalacaklar. Belediye olarak temizlik işlemlerini sürdürüyoruz. Çok ciddi sıkıntılar var. Bunları çözmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Göçük altında olan hayvanlar da var onları da çıkarmaya çalışıyoruz. Hayvanlarımızın yem problemi var. Nurhak hayvancılıkla geçiniyor dolayısıyla yem sorunu bir süre daha devam edecek. Hayvanlar da donma tehlikesiyle karşı karşıya.”
‘DEPREMDEN SONRA VURGUNCULAR GELDİ’
Muhammed İspir, hayvanları hayatta tutmak için devletin verdiği sınırlı yemleri güvenli yerlere istifliyor. Depremden sonra köye ‘vurguncuların’ geldiğini anlatıyor Muhammet İspir ve 50 bin liralık hayvanı 8 bin liraya alıp gittiklerini belirtiyor. İnsanların köyden gitmek için nakit paraya ihtiyaç duyduğunu bu yüzden de köyden sekiz, on kamyon hayvanın dışardan satın alındığını belirtti.
‘ANNE SENİ KURTARACAĞIM’
Nurhak’ın Kullar Köyü’nde yaşayan İspir ailesi köyde kalan nadir ailelerden biri. İlk depremde evlerinin hasar almadığını ancak ikinci depremle birlikte evlerinin enkaza dönüştüğünü anlatan Zeynep İspir, “Depremin yaşandığı an hemen kızımın üzerine kapandım ve ondan sonrasını ise hatırlamıyorum” diyor. Beş yaşındaki kızının ölüsüne dört gün sonra ulaşılan İspir, kendisiyle birlikte diğer kızını da enkaz altından 17 yaşındaki oğlunun kurtardığını şöyle anlatıyor:
“Oğlum elimi göstermemi istedi ve ben hayatta olduğumu söyleyerek oğluma elimi uzattım. ‘ Anne ben seni kurtaracağım’ dedi ve daha sonra oğlum yanındaki iki kişiyle birlikte beni ve kızımı kurtardı. Oğlum ne yaptıysa diğer kardeşini bulamadı. Ne yapacağımızı bilemedik. Köyümüzün yolu kapalı olduğu için depremin dördüncü gününde kızımın cesedine ulaştılar.”
‘ARAMA KURTARMA EKİPLERİ ERKEN GELSEYDİ KIZIM KURTULABİLİRDİ’
Enkaz altında kayınvalidesini gören ve sobanın üzerine düştüğü için yüzünün tamamen yandığını söyleyen İspir, enkazdan çıktıktan sonra kızını kurtarmak istediğini ancak buna da güvenlik nedeniyle akrabasının engel olunduğunu söylüyor. İspir, “Kızımın bulunduğu enkazın oradan beni sürükleyerek geri getirdiler. Kızım yaşıyor, beni çağırıyor dedim. Ne yaptıysam beni salmadılar. Ne yapacağımı bilmiyorum. Keşke hiçbir şeyim olmasaydı da kızım yaşasaydı. Akıllıydı benim yavrum. Ana sınıfına gitmesine rağmen ‘ben öğretmen olacağım, okuyacağım’ derdi. Elinden kalemi kitabı hiç düşürmezdi” diyor. İspir’in anlattığına göre arama kurtarma ekipleri köye daha önce ulaşsaydı beş yaşındaki kızı kurtarılabilirdi.
Kanser ilacı için kaymakama giden depremzedeye: Rahatsız etmeyin
Deprem sonrası tartışılan iki kurum: AFAD'ın özerkliği, Kızılay'ın yetkisi yok