Yeniden görülen Soma Katliamı davası 24 Mayıs'a ertelendi: Kalpleri kurumayanları Soma'ya bekliyoruz

Yeniden görülen Soma Katliamı davası 24 Mayıs'a ertelendi: Kalpleri kurumayanları Soma'ya bekliyoruz
Soma'da 301 maden işçisinin 'olası kasıtla öldürme' suçundan işverenlerin yargılandığı dava Yargıtay’ın kararı bozması üzerine bugün yeniden başladı, mahkeme 24 Mayıs'a ertelendi

Yağmur KAYA 


ARTI GERÇEK- Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 301 maden işçisinin "olası kasıtla öldürme" suçundan işverenlerin yargılandığı dava Yargıtay’ın kararı bozması üzerine görüldü. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmayı 24 Mayıs Pazartesi tarihine erteledi. 

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen patlamada yaşamını yitiren 301 maden işçisinin "olası kasıtla öldürme" suçundan işverenlerin yargılandığı dava Yargıtay’ın kararı bozması üzerine yeniden başladı.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada sanık Can Gürkan ve avukatı duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. 

Duruşmaya ailelerin ve gazetecilerin telefonla girmesine izin verilmedi. Duruşma, yoklama işlemlerinin ardından Yargıtay kararının okunmasıyla başladı.

Aileler duruşma salonunda olmasına rağmen, iş insanı sanık Can Gürkan duruşmaya Çağlayan Adliyesi'nden SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Mahkeme, Can Gürkan'a beyanlarını sorduğu anda Av. Güray Dağ heyete usule dair beyanlarda bulunmak istediğini söyledi: "Sanıkların talebi olmadığı halde ara karar ile sanıkların ifadelerinin SEGBİS ve istinabe ile alınmasına karar verdiniz. Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan ve iktidar tarafından müdahale edilen, eşi benzeri görülmeyen hukuksuzlukların olduğu bu davada, adil yargılanma hakkı kapsamında ailelerin önünde kararınızı tekrar değerlendirip kararınızdan rücu etmenizi talep ediyoruz." 

Sanık Can Gürkan'ın mahkemeye SEGBİS yoluyla katılmasına aileler tepki göstererek, "Evet buraya gelsin, biz geliyorsak onlar da gelsin, katiller buraya getirilsin. Biz buraya gelebiliyorsak onlar da gelmeli, cezalar adil değildi içimiz yanıyor, bizimkiler toprak oldu, içimiz yanıyor. Halime dönerek sizin yüzünüzden bu katiller dışarıda vicdanınız var mı, tarafsız olun" sözleriyle tepki gösterdi. 

SANIK MÜDAFİ: BİZ BİR SUÇ İŞLEMEDİĞİMİZ KANAATİNDEYİZ

Sanık Can Gürkan bozmaya karşı beyanda bulunarak"Bu olaya karışan herkes büyük acılar yaşıyor farkındayım." 
Aileler, "Neyin farkındasın?" diyerek tepki gösterdi. Sanık Can Gürkan beraatini talep etti ve katılma taleplerine karşı itirazı olmadığını belirtti. Sanık müdafi, "Biz hiçbir suç işlemediğimiz kanaatindeyiz, müvekkilimizin duruşmalardan vareste tutulmasını talep ederiz" dedi. 

AV. ATALAY: OLASI KASTLA CEZA VERMENİZ GEREKİYOR

Söz alan Avukat Can Atalay, "Bütün meselemiz şudur, karşımızdaki bir Yargıtay kararı mı kağıt parçası mıdır? 
Bu bir paçavradır. Bu, paranın gücüne iman edenlerin, cemaatlerle iş tutanların kazandıklarını sandıkları bir paçavradır. Bozma sonrası serbestiyet ilkesi gereğince biz sizin olası kast ile inceleme yapmanızı, gerekirse delil toplamanızı talep ediyoruz.

Çünkü burada aleyhe bozma yasağı yok. Olası kastla ceza vermeniz gerekir. Bakın mümkün demiyoruz, gerekli diyoruz. Öncesinde sanık müdafileri Güneydoğudan gelen bir işçiye lafı getirmeye çalıştı. Sonra Fetullah'ın cinlerine indiler, 15 temmuz anlattılar. Sonra karşı taraf Müge Anlı programının dökümünün celbini talep etti. Bu dosyada bu saçmalıklar yaşandı."

AV. İŞLER: BU DAVADA BAŞINDAN BERİ SİYASİ BASKI VAR

Avukat Atalay ardından söz alan Avukat Evren İşler söz aldı. İşler, "Bu davada başından beri siyasi baskı vardır. Katliamdan sonra Alp Gürkan canlı yayında 'bu maden benim, ben sorumluyum' dedi. Yıllarca yargılamadan kaçırıldı. Bugün ise talimat ile SEGBİS dayatılıyor. Ailelerin de dediği gibi Can Gürkan 301 insanın katilidir, bugün bu aileler o yüzden Can Gürkan nerede diye soruyor. SEGBİSe bu yüzden itiraz ediyoruz.Tüm yaşananlarla, burada adil yargılanma yapıldığına inanmamızı beklemeyin" dedi.

‘İÇERİDE SARAY REJİMİNİN ORTA OYUNU OYNANMAKTA’

Mahkemenin 1 saat ara verilmesi üzerine CHP heyeti adliye önünde açıklamada bulundu. Mahkeme sürecini değerlendiren CHP Manisa milletvekili ve Grup Başkanvekili Özgür Özel şunları söyledi:

"Bürokrasiden getirilen Kenan İpek, yani daha önce Adalet Bakanlığı müsteşarlığı da yapan ve son derece siyasi bir kişilik olan kürsüden gelmeyen bürokrasiden getirilen birisi; ve yine bürokrasiden getirilen, uzun süredir yargılama yapmayan hakim getirildi. Basit suçlardan, ufak ihlaller ile bu iş halledildi. Somalı anaların, babaların hakkını yiyen o el, Somalı şehitlerinin yattıkları yerden huzurlarını kaçıran o el, adalete müdahale eden o el; bugün içeride (mahkemede) hala faaliyette.

Davanın sanıkları, Soma'nın failleri kendileri dahi talep etmeden 'bu salona gelmeyin, bulunduğunuz yerde kamera ya da talimatla mahkemeye katılabilirsiniz' dediler. İçeride bir yargılama yerine saray rejiminin ortaya oyunu oynanmaktadır."

'YARADANDAN DEĞİL YÖNETİLENDEN KORKULDUĞU İÇİN BUNLARI YAŞIYORUZ'

Duruşma verilen aranın ardından devam etti.

Yargıtay kararına tepki gösteren madende hayatını kaybeden işçilerden Ergün Sidar'ın babası Durmuş Sidar ise, "Vahşi kapitalizmin arkasında payanda olan bir yargı görüyoruz. Cübbesinin hakkıni verecek yargıçlar mı burada? Ama gün gelir devran döner, bunların cezası verilir" ifadelerini kullandı.

Kadir Yıldırım'ın annesi Elmas Kaya da, "Yaradandan değil yönetenlerden korkulduğu için bunları yaşıyoruz. Ama öyle bir adalet gelecek ki, yer değiştireceğiz. Siz burada olacaksınız biz sizin yerinizde. Unutmayın ki kralın bile canı yaradana emanet. Siz de yaşamadan ölmeyin bizim gibi, doğru karar verin" diye konuştu. 

Uğur Çolak'ın babası İsmail Çolak ise, "Çocuklarımızla birlikte adaleti de toprak altına gömdüler. Karar verirken elinizi vicdanınıza koyun, 440 çocuk babasısız büyüyor. Cüzdanınızla değil, vicdanınızla karar verin." dedi. Erdoğan Köse'nin eşi Gülfidan Köse ise şunları söyledi: Sen nasıl hakimsin? Elini vicdanına koy, kararını öyle ver. Ben adalet istiyorum" dedi.

CAN GÜRKAN HAKKINDA YARGITAY KARARINA UYMA KARARI

Madencilerin yakınlarının beyanlarının ardından mahkeme başkanı, savcılıktan Yargıtay kararına ilişkin mütalaasını sordu. Savcılık, hem 30 Eylül 2020 tarihli Yargıtay kararına hem de 18 Ocak 2021 tarihli Yargıtay kararlarına uyulmasını talep etti. Karar için verilen aranın ardından mahkeme, Yargıtay'ın 30 Eylül 2020 tarihli kararına uyarak Adem Ormanoğlu, Efkan Kurt ve Haluk Evinç’i sanık olarak kabul etti. 18 Ocak 2021 tarihli karara ise Can Gürkan'ın bilinçli taksirle öldürme suçundan cezalandırılması yönündeki Yargıtay kararına uyuldu.

Bu durumda, Can Gürkan'a en fazla 22 yıl hapis cezası verilebilecek. Can Gürkan, geçen yıl yapılan infaz düzenlemesi kapsamında 22 yıl hapis cezası bile alsa, bu ceza yüzde 50 azaltılarak 11 yıla düşürülecek. 3 yıllık denetimli serbestlik hakkıyla birlikte Can Gürkan'a verilen ceza üst sınırdan olsa bile infazı 8 yıla düşecek. Gürkan'ın hapishanede geçirdiği 5 yıl göz önünde bulundurulduğunda, en üst sınırdan ceza alsa bile, bundan sonra hapiste geçireceği süre 3 yılı bulmayacak.

MAHKEMEYE TEKRAR ARA VERİLDİ

Mahkemenin uyma kararının ardından, madenci yakınlarının avukatları, Can Gürkan'ın, mevcut cezasından daha yüksek bir hapis cezası alma ihtimali olduğu için kaçma şüphesi nedeniyle tutuklanmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, Can Gürkan'a ilişkin Yargıtay'ın Ocak tarihli son kararına uyma kararını açıkladı. Kararın ardından savcılığın esas hakkında mütalaası istendi. Usulen yanlış bulan avukatlar duruma itiraz etti.

Mahkeme 24 Mayıs'a ertelendi.

BİNLERCE SAYFALIK KARAR 5 GÜNDE OKUDU, KARARI KALDIRDI

Karar sonrası adliye önünde açıklama yapıldı. Avukat Can Atalay, adaletin yoksul insanların, emeğiyle geçinen insanların içinde kaybolacağı, kaybolmaya çalışılacağı bir şey olmadığını, adaletin ya var olduğu ya da var olmadığını söyledi. Atalay, yargılamaya ilişkin şunları dile getirdi: "Adalet zengin için varsa adalettir; zengin olmayan, maden işçisi olan, maden işçisinin eşi, babası, oğlu olan... Ne yaparsa yapsın bu işten çıkamaz. İçeride gazeteci arkadaşlar dinlediler. Özeti şu: Eylül'de Yargıtay 5 Yargıçla bir karar verdi. Yargıtay, sanıkların 301 kere ceza alması gerektiğini söyledi. Yargıtay'ın bu 5 üyesi bu kararı verdikten sonra, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, alınan bu karara Ekim'de itiraz etmedi. Kasım'da, Aralık'ta itiraz etmedi. 3 buçuk ay bekledi. Neyi bekledi? Yargıtay üyesinden üçünün değiştirilmesini bekledi. 8 Ocak'ta Cumhuriyet Başsavcısının itirazı üzerine 3 üye milyonlarca sayfa belgeyi sadece Akhisar Ağır Cezanın 6 bin 94 sayfa gerekçe kararını 5 günde okuduğunu söyleyerek o kararı kaldırdı. 

'KALBİNİZ KURUMADIYSA 24 MAYIS'TA BURADA OLURUZ'

Türkiye'de hukuken bir sürü rezalet gördük, ama hukuken böylesi bir rezaleti daha önce görmedik. Bütün Türkiye'ye sesleniyoruz. 'Unutursak kalbimiz kurusun' denmişti 7 yıl önce. Burada ne kadarız görüyorsunuz. Eğer kalbimiz kurumadıysa 24 Mayıs'ta burada oluruz."

HİÇBİR ŞEY YERİNİ TUTAMAZ'

Ben çarşıya çıkmak istemiyorum. Pazara gitmek istemiyorum. Çocuğumu alıp gezmeye götüremiyorum. Götürdüğüm zaman bana soruyor, "benim babam nerede? Ne zaman gelecek?" Bir veli toplantısında "Benim babam ne zaman gelecek?". Ben anneyim. Babasının yerini tutamasamda elimden geldiği kadarını yapıyorum ama bir çoğunun bana boşluğunu hiçbir zaman dolduramazsınız.

'FAKİRE ADALET YOK MU?'

Ne ninesi, ne amcası, ne akrabası... Mesela bayramlarda herkes çocuğunun elinden tutup bayramlaşmaya gidiyor. Ama ben girmiyorum. Çünkü bayramları sevmiyorum artık. Çocuğumu babasıyla bayramlaşmaya mezarına götürüyorum. 
Hakimin arkadasında, "Adalet mülkün temelidir" diye yazıyor. Ama siz bu yazıya baka baka... Zengine mi adalet vardır, fakire adalet yok mu?

Katliamda oğlunu kaydeden Durmuş Sidal ise şunları ifade etti:  Bir şehit ailesi olarak çocuklarımızı katleden vahşi kapitalizmin gazabına uğradık ama bitmedi. Biz davamızda kararlıyız. 

HUKUK SANKİ BİR MARKET GİBİ, KABURGASI KALMIŞ

Ben çocuğumun kanını yerde bırakmayacağım.  Hukuk diye inanmak istiyorum ama hukukun içi adeta boşaltılmış sanki bir maket gibi sadece kaburgası kalmış. O da vahşi kapitalizmin elinde sermayenin uşaklığını yapıyor. Artık biz bunu gördük burada neler döndüğünü gördük. Biz zengine beyfendi bizi tersleyen yargıçlar gördük. Demek ki parasız insan gereksiz insan gibi çalışan emeğiyle geçinen şunu unutmayalım burada olan sınıf kavgası sermaye sınıfı emeğiyle geçinen insanlara karşı üstlerine karabulut gibi çökmüş durumda. O karabulut işçi ölsün istiyor. Biz davamızın arkasındayız bırakmayacağız. Yine tekrarlıyorum gün gelir devran döner bir gün  gelir hesap döner. Benim çocuğumu öldürmekle bir Ergün'ü almakla bitiremezler daha çok Ergün var burada. Önemli olan bizim emek sınıfına öyle gasp olmaz bu bir gasp, sömürü ve evlatlarımız katledilmiştir. Buna da vahşi kapitalizm derler namuslu bir sermaye değil bunlar."

ARA KARARLAR

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/05/2019 tarih, 2018/60 Esas, 2019/431 Karar sayılı ilamı ile belirtildiği üzere; bozmaya uymadan sonraki duruşmanın, önceki duruşmanın devamı sayılacağı; CMK'nun 307/1.maddesi uyarınca da Bozmaya karşı beyanların alınmasının gerektiğinin belirtildiği; sanıklar Adem Ormanoğlu, Efkan Kurt ve Haluk Evinç'e yönelik iş bu davanın temelini oluşturan iddianamede talep edilen sevk maddelerinin, CMK'nun 196/2.maddesi kapsamında yer alan, istinabe yasağı bulunan suçlardan olmadığı, sanıkların bozma sonrası beyanlarında, savunmalarını huzurda vermek istediklerine dair de bir taleplerinin bulunmadığı, mahkememiz yetki sınırları dışında bulunan sanık Can Gürkan yönünden ise, iddianamede talep edilen sevk maddesi uyarınca istinabe yasağı bulunmakla birlikte, CMK'nun 196/4.maddesi uyarınca, "salgın hastalık" zorunlu nedenine dayalı olarak segbis ile bozmaya karşı beyanlarının alındığı; AİHM'in, Marcelo Violo kararında belirtildiği üzere, video konferans ile duruşmaya katılımının, yüz yüzeliği sagladığının belirtilmesi karşısında, bu açıklamalar doğrultusunda sanıkların bizzat huzura getirilmesine yönelik açık bir taleplerinin de bulunmaması nedeni ile bu yöndeki taleplerin reddine,

2- Sanıklar Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç'e isnad edilen sevk maddeleri uyarınca, duruşmalardan vareste tutulmaları taleplerinin kabulleri ile, Sanık Can Gürkan yönünden iddianamede isnad edilen sevk maddesi uyarınca vareste tutulma talebinin reddine, sanık Can Gürkan yönünden talimatımızın kapatılmayarak yeni günde hazır edilmesinin istenilmesine,

3- Soma CBS ye müzekkere yazılarak, iş bu davaya konu olay kapsamında, kamu adli soruşturması devam eden kamu görevlileri yönünden, soruşturma akıbetinin sorulmasına,

4- Katılan vekillerinin taleplerinde geçen, Manisa CBS de bulunan soruşturma dosyasının, bu hususun bozma öncesi değerlendirilip, gerekçeli kararda illiyeti bağının kesilmesi noktasında tartışılmış olması nedeni ile celbine yer olmadığına,

5- AİHS 6.maddesi gereğince, taraf vekillerine tevsii tahkikat taleplerinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise esas hakkındaki mütalaya karşı beyanda bulunmak üzere önümüzdeki celseye kadar süre verilmesine,

6- Bozma öncesi sanıklar, Yasin Kurnaz ve Ertan Ersoy'un, sanık Haluk Evinç'in, Acil Durum Sorumluluğu bulunup bulunmadığı, ve kendilerinin de bu yönde bir sorumlulukları bulunup bulunmadığı hususlarında beyanlarının alınması için, mahal mahkemelerine talimatlar yazılmasına,

7- Bir kısım katılanların beyanlarının tespiti için Soma, Kınık, Savaştepe, Ankara, Susurluk, Diyarbakır, Çorum, İstanbul, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Menemen, İzmir, Urla, Torbalı, Uşak, Yalova, Kayseri, Didim, Denizli, Beyşehir, Bursa, Mudanya, Ceyhan, Mersin, Ayfonkarahisar, Nusaybin, Cide, Kütahya, İstanbul Anadolu, Tavşanlı, Safranbolu, Mengen ve Ayrancık nöbetçi Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemelerine yazılan talimat dönüşlerinin beklenilmesine,

8- Usulüne uygun vekaletnameler uyarınca Avukat Can Çolak, Av.Derya Kurt, İbrahim Utku Saka'nın katılan vekilleri olarak dava ve duruşmalara kabullerine,

9- Katılan vekilleri Av.Sertan Akşar, MUrat KEmal Gündüz, Ayşe Gizem Tan, MUrat Alptekin ve Zekiye Bıçak ile bir kısım sanıklar vekili Av.Özdemir Avcı'nın mazeretlerinin ayrı ayrı kabullerine,

10- Tutuksuz sanıkların tutuklanmalarına yönelik taleplerin, sanıkların kaçacaklarına dair somut bir şüpheyi oluşturacak maddi bir delilin dosyaya yansımaması, 1 yıl soruşturma ve 3 yıllık ilk kovuşturma ile yargı yolları nazara alındığında, dosya kapsamında mevcut delillerin varlığı, delillerin toplanmış olması, sanıkların delil karartacağına dair, dosyaya yansıyan, tutuklamaya yeter kuvvetli şüphe oluşturan bir delilin bulunmaması nedeni ile, tutuksuz sanıkların tutuklanmalarına yönelik taleplerin bu aşama itibariyle reddine, Sanık Can Gürkan yönünden mevcut, adli kontrolün devamı ile, bu hususta 7 gün içerisinde Manisa Nöbetci Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceğinin ihtarına, Bu nedenle duruşmanın, dosyanın safahatı, pandemi sürecinin öngörülememesi, sunulan mütalanın, netice kısmı itibariyle, Yargıtay Bozma ilamı ve Bozma öncesi mütala gibi olması hususları ile, Anayasa'nın 141/son maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesi nazara alınarak, 24 mayıs saat 09.00

NE OLMUŞTU? 

2014 Mayıs ayında yaşanan katliamın ardından Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da aralarında bulunduğu sanıkların yargılama süreci başladı.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde yıllarca süren dava 2018 yılında sonuçlandı. Davada 37 kişi beraat etti, 14 sanık da taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan ceza aldı. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’a basit taksirden 15 yıl hapis cezası verildi. Bilinçli taksirden yargılanan diğer sanıklar Genel Müdür Ramazan Doğru 22 yıl 6 ay, İşletme Müdürü Akın Çelik 18 yıl 9 ay, Yardımcısı İsmail Adalı 22 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, 18 Nisan 2019’da tahliye edilmişti.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 30 Eylül 2020’de yeni bir karar aldı ve Can Gürkan'ın da aralarında bulunduğu dört sanığa olası kastla 301 kez öldürme ve 162 kez yaralama suçundan ceza verilmesini istedi. Ancak iki Yargıtay savcısı bu kararın düzeltilmesi için 8 Ocak 2021’de başvurdu. Dilekçede, 12. Ceza Dairesi sanıklar hakkında taksirle ölüme neden olmaktan ceza verilmesini talep etti. Bu gelişmenin ardından dosya Yargıtay 12. Ceza Dairesi’ne döndüğünde beş kişilik heyetinin üçü değişti. Yeni heyet ikiye karşı üç oyla önceki kararı bozdu. Kararda, Can Gürkan’ın bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan yargılanmasını gerektiğine hükmetti.

SON TUTUKLU SANIKLAR ŞUBAT BAŞINDA TAHLİYE OLDU

Soma maden faciasının ardından tutuklanan Genel Müdür Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, yardımcısı İsmail Adalı’nın yattıkları süre göz önünde bulundurularak Soma İnfaz Savcılığı tarafından 2021 Şubat ayı başında serbest bırakıldı. 3 tutuklu sanığın cezaevinden serbest bırakılmasını ardından Soma davasında cezaevinde tutuklu sanık kalmadı.

Yargıtay 12. Dairesi’nin verdiği son karar doğrultusunda daha önce serbest bırakılan patron Can Gürkan ile  mühendisler Efkan Kurt, Adem Ormanoğlu ve Haluk Evinç "bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma" suçundan tekrar hakim karşısına çıkacak.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar