Gürbüz Çapan: Aklın kötümserliği, İradenin iyimserliği

Gürbüz Çapan: Aklın kötümserliği, İradenin iyimserliği
Siyaset sonuç alma sanatıdır. Biz iktidarın tuzağına düşerek HDP seçmenini örneğin İstanbul’da da ötekileştirseydik bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’deydi.

Artı Gerçek’in "Sol Türkiye’nin Geleceğini Tartışıyor" dizisine, eski Esenyurt Belediye Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi Dr. Gürbüz Çapan da katıldı. Çapan’ın konuya ilişkin makalesi aşağıda:

Antonio Gramsci Hapishane Notları’nda diyor ki "Her yenilgi entelektüel ve moral düzensizliği beraberinde getirir. En kötü korkuların karşısında umutsuzluğa kapılmayacak ve aptallığın coşkusuna düşmeyecek ciddi ve sabırlı insanları yaratmak gereklidir. Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliğidir."

Nazım’ın Nikbinlik şiirinde de Gramsci’deki hattı takip ederiz. Aynı şiirde güzel ve güneşli günleri müjdeleyen Nazım, sofraya haftada bir gelen etten ve işten eve sapsarı iskelet gelen çocuklardan da bahseder.

Girişteki Gramsci ve Nazım hattı önemliydi; çünkü politik mücadelelerde dönem dönem yenilgiler olur. Bu yenilgi dönemlerinde insanlar umutsuzluğa kapılır ve kötümserleşirler. Ne zaman ki eylemlilik başlar, nefes alırız; iyimserlik ve umut hakim olur.

Türkiye ile ilgili kötümser analizler yapmak mümkün, verilerle de destekleyebiliriz. Kurumların çöktüğü, enflasyonun, işsizliğin zirve yaptığı doğru. İnsan hakları, basın ve ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konular karanlık. Oysa İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için alana inen kadınların kalabalıklığı ve kararlılığı bu karanlık tabloyu yırtıyordu.

Karşımızda bir gün daha iktidarda kalabilmek için her şeyi yapabilecek bir yapı var ve amorf bir rejim sürdürülüyor. Yola devam etmelerini mümkün kılan şeyi insanlarda korku ve umutsuzluk yaratmak olarak tespit etmişler ve buna uygun davranıyorlar. Bugün bir yangın söndürme çalışmasına katılarak bile iktidar tarafından terörist ilan edilebiliyorsunuz.

İktidar tarafından terörist ilan edilmek demişken; bizim yani Cumhuriyet Halk Partisi’nin ülkeyi bu bataklıktan çıkarmak için iki önemli görevi var. Birincisi herkesle konuşabilmek, muhalefet gemisinin kaptanı olmak, ikincisi de HDP’yi de açık yüreklilikle bu geminin bir bileşeni yapmak.

AKP nasıl ki bir çözüm süreci yürüttü ve doğası gereği beceremediyse bizim bu iradenin daha büyüğünü göstermemiz gerek. Bunun olumlu sinyallerini 2019 yerel seçimlerinde aldık. HDP seçmeni pazarlıksız, herhangi bir çıkar olmaksızın Türkiye konusunda muhalefetin geri kalanıyla dert ortağı olduğunu gösterdi ki yurttaşlık bağı açısından daha güçlü bir gösterge olamaz. Bu minvalde bizim HDP seçmenine bir borcumuz da vardır.

Siyaset sonuç alma sanatıdır. Biz iktidarın tuzağına düşerek HDP seçmenini örneğin İstanbul’da da ötekileştirseydik bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi AKP’deydi ve bundan en memnun olacak yapılar da tarikatlar ile AKP’ye bağlı vakıflar olacaktı. Politikada erdem, çoğunluğunu az olana katma inceliğidir.

Lafı uzatmadan bir sonuca bağlamak gerekirse; hareket halinde olacağız, umutsuzluğa karşı umudun mücadelesini vereceğiz. Faşizme karşı asgari müştereklerde en geniş siyaset hattını örerek kazanacağız.

Öne Çıkanlar