Altıntaş: Kürt olduğum için gözden ilk çıkarılan ben oldum

Altıntaş: Kürt olduğum için gözden ilk çıkarılan ben oldum
İBB tarafından işten çıkarılan Barış Akademisyeni Veysi Altıntaş, “Siyasetin yumuşak karnı her zaman Kürt meselesi olduğu için gözden ilk çıkartılan ben oldum” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun "İBB’de çalışan 557 terörist var" çıkışından sonra yandaş medya tarafından hedef gösterilen Barış Akademisyeni Veysi Altıntaş, İBB tarafından işten çıkartıldı. Üstelik işten çıkartılma gerekçesi olarak daha önce KHK ile ihraç edilmesinin gösterilmesi, bu kadar da iki yüzlülük olmaz dedirtti. Büyük bir hayal kırıklığı yaşayan ve işe geri iade davası açan Altıntaş, ANF’ye konuştu.

AKP İLE AYNI ARGÜMANI KULLANDILAR

Zeynep Kuray'ın haberine göre, şehir plancısı olan Veysi Altıntaş, geçici görevlendirmeyle İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çalışırken, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza attığı gerekçesiyle AKP tarafından çıkartılan 679 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile ihraç edilen barış akademisyenlerindendi.

Uzun süre iş bulamayan Altıntaş, 2020 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştirak şirketi BİMTAŞ'a bağlı sözleşmeli personel olarak çalışmaya başladı. Ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hedef tahtasına koyduğu İBB yönetimi tarafından da daha önce KHK ile ihraç edildiği gerekçesiyle ‘iltisaklı’ diye damgalanarak işten çıkartılan 18 çalışandan biri oldu.

İBB’nin AKP iktidarıyla aynı argümanı kullanarak işine son vermesinin kendisine çok ağır geldiğini vurgulayan Altıntaş, oysa iş başvurusu için mülakata çağrıldığında Barış Bildirisi’ni imzaladığı için 679 sayılı KHK ile ihraç edildiğini söylediğini ve o zaman bunun hiçbir sorun teşkil etmediği gibi aksine büyük bir memnuiyetle karşılandığını söyledi. O dönem yönetimin bunu desteklediklerini, attığı imzanın çok kıymetli olduğunu ifade ettiklerini belirten Altıntaş, böylece İstanbul Planlama Ajansı (İPA) bünyesinde 2020 Şubat’ında kurulan Vizyon 2050 Ofisi’nde şehir planlama uzmanı olarak çalışmaya başladığını dile getirdi.

DOKTORA TEZİNİ YAZMAK İÇİN 2 GÜN İZİN İSTEDİ, PASİFİZE EDİLDİ

2021 yılının başında Vizyon 2050 Ofisi’nde yeni başlayan koordinatörle baştan beri sorunlar yaşadığını belirten Altıntaş, doktora tezini bitirmek için iki gün izin istediği için pasifize edildiğine dikkat çekti. Altıntaş, yaşananları şöyle anlattı: "Yatay bir örgütlenme modeliyle çalışırken, yeni gelen koordinatörle beraber dikey bir çalışma düzenine geçildi. Daha fazla patron düzeni oluştu. Artık bütün kararlar tepeden aşağı inmeye başladı. Yeni koordinatör ilk geldiğinde benden hazırladığım bir raporu revize etmemi istedi. O esnada doktora tezi izleme jürim vardı ve hakkımın yanmaması için iki gün izin istedim. Bunu söylediğimde kızdı ve toplantıyı bir anda bitirdi. Bir hafta sonra beni tekrar görüşmeye çağırarak işten çıkartmak istedi. Nedenini sorduğumda, ‘Sen doktora yapıyorsun ve belli ki senin için bu çok öncelikli ama burası çok hızlı işleyen bir yer. Burada işi isteriz ve ertesi gün çıkması lazım’ dedi. Ben de bu iş yerinde tek doktora yapanın ben olmadığımı, herkesin hem işini hem de doktorasını yaptığını hatırlattım. ‘Doktora senin için çok önemliyse başka bir iş bul ya da seni daha rahat hissedebileceğin başka bir birime gönderelim’ dediğinde, ben yerimde iyi olduğumu ve işimi sevdiğimi söyledim. Daha sonra KHK ile ihraç edilmiş Barış Bildirisi imzacılardan bir arkadaşımızın işine aynı koordinatör tarafından son verildi. Arkadaşımız bunu yazdığı mektupla teşhir ederken, referans olarak benim yaşadığım sorunu da yazdı. Belli ki bu durum koordinatör için sorun oldu. Önce pasifize edildim, iş verilmemeye başlandı ve nihayetinde ‘performans eksikliği’ öne sürülerek başka bir birim olan Altyapı Müdürlüğü’ne gönderildim. Oysa performans olarak yaptığım raporlar ortadaydı, buna yönelik herhangi bir olumsuz eleştiri yoktu. Bu bende resmen travmaya yol açtı, büyük bir özgüven kaybına neden oldu."

İKTİDAR HEDEF GÖSTERDİ, İBB İŞTEN ÇIKARDI

Altyapı Müdürlüğü’ne gönderildikten sonra prosedür gereği güvenlik soruşturmasından geçtiğini anlatan Altıntaş, ancak üç ay sonra soruşturmaya ilişkin valilikten olumlu yanıt gelmesi üzerine işe resmi girişinin yapıldığını söyledi. Altıntaş, güvenlik soruşturmasında valilikten olumlu yanıt verilmesine rağmen İçişleri Bakanı’nın çıkışından sonra İBB tarafından "iltisaklı veya irtibatlı" iddiasıyla işten çıkarıldığına dikkat çekti.

Yandaş basın tarafından hedef gösterildiğinde BİMTAŞ Genel Müdür yardımcısının kendisiyle görüşüp istifa etmesini önerdiğine dikkat çeken Altıntaş, "Daha fazla yıpranmamam için istifa etmemi ve özel sektörde çalışmamı teklif etti. Ben de kabul etmedim tabii ve 4 gün sonra Barış Bildirisi’ne imza atmaktan dolayı hakkımda devam eden ağır ceza davasının olması ve KHK ile ihraç edilmem gerekçesiyle işime son verildi. Tazminatsız bir şekilde ve Kod 42 ile işten atıldım; bu da işsizlik ödeneğinden de faydalanamayacağım anlamına geliyor" dedi.

‘KORKTULAR VE İŞİMİZE SON VERDİLER’

Kendisine verilen tebligatta işine son verilme gerekçesi olarak barış imzacısı olduğu için KHK ile ihraç edilmesinin gösterildiğine işaret eden Altıntaş, şunları kaydetti: "Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiğinde KHK’lerle ihraç edilen Barış Bildirisi imzacılarının işlerine geri iade edileceğini söyleyebiliyor ama CHP yönetimindeki İBB’den bana verilen tebligatta işten çıkartma gerekçesi olarak KHK’lerle ihraç edilmem gösterilebiliyor. Bu büyük bir çelişki. Bir de İBB Genel Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV’ye çıkıp iltisaklı kelimesini kullandı. Yine aynı gün İBB’nin İçişleri Bakanına cevaben yazılı bir açıklama yayınlayarak kendi bünyesinde yaptığı iç güvenlik soruşturması çerçevesinde iltisaklı olduğu tespit edilen 18 kişinin işine son verdikleri ifadesini kullanması çok çirkin. Bizi hedef gösteren iktidar basınıyla aynı dil kullanılıyor, aynı itham yapılıyor. Kaldı ki hedef gösterildiğimizde İBB yönetimi bizimle dayanışma içinde olmuştu. Nitekim bu hukuksuz işten çıkartılma sonrası işin arka planını öğrenmek için HDP Genel Merkezi’ni arayıp yaşananları anlattım. Genel Merkez de CHP Genel Merkezi’ne sormuş. Bana aktarılanlara göre, CHP Genel Başkan yardımcılarından biri Ekrem İmamoğlu’nu arayıp ne olduğunu ve neden böyle bir konunun ortaya çıktığını sormuş, İmamoğlu da bakanlıktan kendilerine bir yazı geldiğini ve kendilerinin de bu yazıya istinaden İBB bünyesinde bir iç soruşturma yapıp neticeye vardıklarını söylemiş. Bunu da İBB’ye müfettiş gönderen İçişleri Bakanlığı’nın soruşturması bitmeden yaptılar. Süleyman Soylu’nun çıkışı sonrası zaten iktidar basını Barış Bildirisi imzacısı olmamdan kaynaklı benim de aralarında bulunduğum birçok kişiyi fotoğrafını yayınlayarak hedef göstermişti. Belli ki korktular ve arkamızda durmak yerine kolay yolu seçerek işimize son verdiler."

‘SEÇİME GİDERKEN AYAK BAĞLARINDAN KURTULMAK İSTİYORLAR’

Bu hukuksuz işten çıkartılmanın politik bir arka planı olduğunu vurgulayan Altıntaş, işten çıkarılmadan iki gün önce BİMTAŞ Genel Müdürlüğü’ne DEVA Partisi’nden bir ismin getirildiğine işaret etti.

İşten atılmaların tam da 6’lı ittifak masasından sonra yaşanmasının tesadüf olmadığını belirten Altıntaş, "Görünen o ki şimdiden birtakım kontenjan üzerinden birtakım adımlar atılıyor. Muhtemelen de diğer partilere de başka kontenjanlar verilmiştir. Seçime giderken onlara ayak bağı olacak birtakım konulardan kurtulmak istiyorlar. İktidar basını çoğunlukla beni Kürt meselesi üzerinden ilişkilendirerek hedef gösterdi. Türk siyasetinin yumuşak karnı her zaman Kürt meselesi olduğu için de ilk gözden çıkartılan ben oldum. Bu ittifak tartışmalarında da HDP’de Kürt meselesiyle doğrudan ilişkilendiren bir zeminde olduğu için hep dışarda tutulur, kimse yanında gözükmez istemez. Millet İttifakı ısrarla kendini HDP’den uzak göstermek isterken, Cumhur İttifakı da ısrarla toplumsal bir algıyı yönetmek veya yaratmak amacıyla HDP’yi kriminalize eder. İki tarafın da toplumu konsolide etmek için Kürtleri günah keçisi ilan etmesi gibi bizi de aynı şekilde kesip attılar" dedi.

‘KÜRTSEN SAKINCALISIN!’

Yıllar önce Bitlis Tatvan’dan İstanbul’a zorunlu göç etmek zorunda kalan Altıntaş, çocukluğundan itibaren hayatının her aşamasında bu zulüm ortamıyla mücadele ettiğini vurguladı.

İşten çıkartılmasını bireysel noktadan ziyade kendisinin de içinde bulunduğu Kürt kesimine yönelik bir tutum olarak algıladığını ifade eden Altıntaş, "Kürt olup, Kürt meselesinde veya Kürtlerin hakları politik zemininde sözünü söylediğin zaman otomatikman sakıncalı noktaya geliyorsun. Zaten Kürt olarak hayata hep bir yarayla başlıyorsun. Nereden başladığının önemi yok. O yara size başka yaralara karşı da hassasiyet veriyor. Dolayısıyla bir haksızlığa karşı her zaman daha reaktif oluyorsun. Bunun yüzünden de onların üstlerine gittiğim için beni gözden çıkarttılar" diye konuştu.

Masumiyet karinesinin açıkça hiçe sayıldığını vurgulayan Altıntaş, işe iade davasını başlattığını ve mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğini kaydetti.

Öne Çıkanlar