Avukatlarından, Öcalan'la görüşmeye ilişkin açıklama

Kardeşi Mehmet Öcalan'ın PKK Lideri Abdullah Öcalan'la yaptığı görüşmeye ilişkin yazılı açıklama yapan Asrın Hukuk Bürosu, görüşmenin tecridin kalkması anlamına gelmediğini belirterek, "Görüşme olağan dışı koşullarda, görüşme prosedürlerinin dışında gerçekleşmiştir" dedi. Açıklamada, AİHM ve CPT gibi uluslararası kurumların sessizliği de eleştirildi.

'YAŞAM HAKKININ TEYİDİ AMAÇLI KISA BİR GÖRÜŞME'

"Müvekkilimizin ailesi ile yapmış olduğu bu görüşme 5 Nisan 2015 tarihli HDP heyeti ile yapmış olduğu görüşmeden sonra kendisi ile iletişim kurulabilen ikinci görüşme olmuştur" denilen açıklamada, "Bir önceki görüşme de demokratik kamuoyunda oluşan kaygılar ve yoğun baskı neticesinde 11 Eylül 2016 tarihinde yine benzer bir şekilde yaşam hakkının teyidi amaçlı kısa bir görüşme şeklinde gerçekleşmişti" ifadelerine yer verildi.

'DIŞ DÜNYAYLA BAĞLANTISI KESİLDİ'

Öcalan'ın avukatları ile 27 Temmuz 2011 tarihinden beri görüşemediği hatırlatılan açıklamada, "Bugün itibariyle de engellenen avukat görüş başvuru sayısı 781'dir. Sayın Öcalan ile İmralı Cezaevinde bulunan diğer üç müvekkilimiz ile İmralı'ya nakledildikleri Mart 2015 tarihinden beri doğrudan bir iletişim imkanı hiçbir zaman olmamıştır" denildi. Müvekkillerin aile ve avukatları ile görüşme haklarının 15 Temmuz 2016'dan bu yana 'gemi arızası' ve 'hava muhalefeti' gerekçeleri ile keyfi bir şekilde engellendiği dile getirilen açıklamada, OHAL ilanından sonra engellenen görüşmelere ek olarak telgraf, telefon ve mektup ile iletişim ve her türlü belge paylaşımının da yasaklandığı, böylece dış dünyayla bağlantının tamamen kesildiği belirtildi.

AİHM VE CPT'YE ELEŞTİRİ

İmralı'nın hukuk dışı bir keyfiyet alanı olarak yönetildiği belirtilen Asrın Hukuk Bürosu açıklamasında, "Tecridin bu denli ağır uygulanabilmesinin bir nedeni de kuşkusuz insan haklarının takibi ve denetimi konusunda sorumlu olan uluslararası kurumların sessiz kalarak yeterli tepki ve duyarlılığı göstermiyor olmalarıdır. Zira bu konuda sorumlu olan başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), işkence düzeyine varmış bu uygulamalar hakkında ya karar vermemekte ya da verdikleri kararın gereklerini takip etmemektedir. Bu durum da uygulanan mutlak tecridin derinleşmesine katkı sunmaktadır" ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın devamında şöyle denildi:

"Sayın Öcalan'ın 12 Ocak'ta kardeşi Mehmet Öcalan ile yaşam hakkının ve sağlığının teyidi amaçlı görüşmesi mutlak tecrit koşullarının değiştiği ve ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir. Şüphesiz kendisi ile tam 28 ay sonra bir görüşme gerçeklemiş olması anlamlı ve değerlidir. Sayın Öcalan'ın sağlığına ve yaşam koşullarına ilişkin gerçekleşen her temas, elde edilen her bilgi asla küçümsenemeyecek bir öneme sahiptir. Kamuoyunun ilgi ve beklentisi de bu ciddiyeti ortaya koymuştur. Bu yaklaşım Sayın Öcalan'ın kamuoyu için ifade ettiği anlamı bir kez daha teyit etmiştir. Ancak devam eden hukuk dışı keyfiyet ve tecrit koşulları nedeniyle bir daha ne zaman iletişimin sağlanacağı öngörülememektedir. Kaldı ki 16 Ocak 2018 günü için yapılan avukat başvurusu yine keyfi bir şekilde hemen reddedilmiştir.

Sayın Öcalan'ın dış dünya ile bağlantısı tamamen koparılmış durumdadır. Kendisi en temel haklardan muaf kılınmış; sağlık, savunma ve iletişim haklarına erişimi engellenmiş durumdadır. İmralı Tecrit Sistemi'nin geldiği son durum mutlak bilgi yokluğuna tekabül etmektedir. Gerçekleşen bu istisnai görüşme asla yasal hakların temini anlamına gelmemektedir.

Israrla belirtmek durumundayız ki; uluslararası sözleşme ve anayasal zeminde güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerin tartışma konusu edilmesi dahi mümkün değilken, tamamen engellenmesi kabul edilemez. Bu açıdan müvekkilimiz Sayın Öcalan'ın yasal haklarının istisnaya yer vermeksizin derhal tesis edilmesi hukukun gereğidir." (HABER MERKEZİ)