Bakanlığın tarım önlemi: Ekim mevsimi geçtikten sonra destek açıkladı
ARTI GERÇEK- Koronavirüs önlemleri kapsamında açıklanan 'Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketinde' yer almayan çiftçilerin borçlarına karşılık aldıkları desteklere bloke konulurken, ziraat ve çiftçi meslek örgütleri her geçen gün önlem çağrısı yapıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı geçtiğimiz günlerde ' 'Tarım Covid-19 Komisyonu' kurmuş fakat içerisinde tek bir ziraat mühendisi ya da öğretim görevlisine yer verilmemişti. Bakanlık şimdi de hazine arazilerini tarıma açacağını ve çiftçiye buğday ve arpa desteği verileceğini açıkladı. Fakat her iki ürünün de ekim mevsimi geçti.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 5 Nisan'da üretimde bir aksama yaşanmaması için "bazı ürünlerde stok yapacağız" diyerek yazlık arpa, buğday ve kuru fasulye üretimini artırabilmek için bazı illerde hazine arazilerinin de tarıma açılacağını ifade etti.
Ertesi gün ise Bakanlık internet sitesinde, 'Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi Programı başlatıldığı, 21 ilde tohumların yüzde 75'nin hibe edileceği açıklandı. Hibe edilecek tohumlar ise buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, mısır, ayçiçeği ve çeltik.
HAZİNE ARAZİLERİNİ BİR BAKANLIK AÇTI DİĞERİ KAPATTI
Öte yandan Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hazine arazilerinin de üretime dahil edileceğini açıklamasına rağmen, Çevre Şehircilik Bakanlığı'da 31 Mart tarihli kararında tüm satış ve kiralama işlemlerinin durdurulduğunu açıklamıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aynı zamanda üç aylık kira ödemelerinin 6 ay ertelendiğini bildirmişti.
Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, bakanlıklar arasındaki çelişkiyi,"Tarım ve Orman Bakanı’nın açıklaması kamu yönetimi bütününde eşgüdümlü alınmış bir karar mıdır, günübirlik bir arayış mıdır?" şeklinde sordu; " Pansuman önlemlerle tarım sektörünün kalıcı sorunları çözülemez" dedi.
ZMO Başkanı Suiçmez çiftçilerin üretimden koptuklarını hatırlatarak hazine arazilerinin kimlere verileceğini sorduladı. Suiçmez, "Buğday ve arpa ekim sezonunun geçtiği ve Covid-19 salgını önlemleri kapsamında en yoğun önlemlerin alındığı bu süreçte hazineye ait araziler kaç yıllığına hangi koşullarda ne kadar maliyetle hangi mevzuat ile tarıma açılacak ve araziler kimlere verilecektir? Üretime hazırlanmadan yeni hazine arazilerinin tarıma açılması doğayı hızlıca tüketme ve erozyona zemin hazırlama dışında, belirli kesimlere yönelik yeni bir fırsatçılık ve rant projesi mi olacaktır? Hazineye ait tarım arazilerinin geçmişte olduğu gibi yandaş kişi ve şirketler yerine, topraksız ve/veya az topraklı çiftçilere işletme kredisi desteği ile birlikte kiralanması düşünülüyor mu? Çiftçimiz son yıllarda 3.5 milyon hektar kendi arazisini ekmekten vazgeçmişken, hazineye ait araziler yıllardır belli koşullarla tarımsal üretime açılırken, yeni hazine arazilerinin kontrolsüz bir biçimde üretime açılması toprak ve tarım politikamız açısından ne derece doğru bir politika tercihi olacaktır?" dedi.
'TOHUM DESTEĞİ RUTİN İŞLEMDİR'
Hazine arazilerinden önce üretim yapılamayan3.5 milyon hektar kendi arazisini ekmekten vazgeçen çiftçilerimizin tarım arazilerinin kazandırılması gerektiğini ifade eden Suiçmez, Bakanlığın açıkladığı Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi'ne de değindi: "Her yıl bütçeden illerin özelliklerine göre bu kalemden pay ayrılması, çiftçiye yapılacak tohum, fide, fidan dağıtımı gibi tüm desteklerin bu kalemden karşılanması rutin bir iş ve işlemdir" dedi.
Proje kapsamında 7 ürün ve 21 ilin hangi ölçütlere göre belirlendiğini sorgulayan Suiçmez, proje için haksız ve eşitsiz bir uygulama yorumunu yaptı. Suiçmez, "Tüm ekilebilir arazilerin üretime katılması için yalnızca tohum desteği yeterli midir, yoksa tohum ile birlikte mazot, gübre, ilaç, yem, sulama suyu, elektrik gibi tüm girdilerde maliyetleri düşürecek önlemler birlikte mi alınmalıdır?" dedi.
'TOHUM DESTEĞİ YETMEZ'
Alım desteği olmadan tohum hibesinin bir anlam taşımadığını belirten ZMO Başkanı patates, mısır, ayçiçeği dahil 2021 yılı ve sonrası için tohum stoklarında ciddi açıklar olacağı uyarısı yaptı.
Suiçmez, "Çözüm; tohum ve fide desteği özelinde, ulus ötesi tohum tekellerini ve tohum şirketlerini destekleme amaçlı değil, çiftçiyi destekleme amaçlı olmalıdır. Son 10 yılda mazottaki fiyat artışı %216, gübrelerden ürede %292, DAP’ta %262, 20:20:0 kompoze gübrede %277 olurken, ürün fiyatlarındaki artışlar çok daha düşük düzeyde olmuş, son yıllarda üreticisi yoksullaşmıştır. Girdi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle kazanç elde edemeyen üretici üretimden uzaklaşmaktadır. Yalnızca tohum gibi bir girdide verilen destek diğer girdilerdeki yüksek fiyat gerçeği karşında üretimi istenen düzeyde olumlu etkilemeyecektir. Mazot, gübre, tohum, ilaç, yem, sulama suyu ve elektrik gibi tüm girdilerde vergi oranları dahil düzenlemelerle maliyetleri düşürecek önlemler ortak bir "tarımsal ekonomik destek kararnamesi" ile açıklanmalıdır" ifadelerini kullandı.