CHP’nin ‘Hayır’ tavrı ne anlama geliyor?

CHP’nin ‘Hayır’ tavrı ne anlama geliyor?
CHP'nin Irak ve Suriye’ye yönelik tezkereye 'Hayır' oyu vermesi tartışmaları beraberinde getirdi. Bu adımı seçim yatırımı olarak gören kadar, CHP'de politika değişimi olarak gören de var.

Remzi BUDANCİR 


ARTI GERÇEK- Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla meclise getirilen Irak ve Suriye tezkeresi görüşüldü. En çok merak edilen konu iktidarın politikalarını eleştiren muhalefet partilerin alacağı tutumdu. Millet İttifakı bileşeni olan İYİ Parti tezkereye evet diyeceğini açıklarken,  CHP ise ilk defa hayır oyu vereceğini açıkladı. Meclise getirilen ve CHP, HDP ve TİP’in hayır oyu verdiği tezkere AKP, MHP ve İYİ Parti oylarıyla kabul edildi.

Son dönemde Kürt seçmene ilişkin mesajlar veren, Kürt meselesinin çözümünde meclisi adres gösteren CHP’nin nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyordu. Bugüne kadar sınır dışı askere harekât düzenleme yetkisi veren tüm tezkerelere evet diyen CHP’nin bu defa ‘Hayır’ demesi tartışmaları beraberinde getirdi.  Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen Irak ve Suriye’ye yönelik tezkereye CHP’nin hayır oyu vermesini Artı Gerçek’e değerlendiren Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, bu kararın CHP’nin siyaseti açısından önemli olduğuna işaret etti.

COŞKUN: CHP İLK DEFA BİR TEZKEREYİ SORGULADI

Daha önce meclise gelen benzer tezkerelerin herhangi bir sorgulama yapılmadan, tartışılmadan otomatikman geçtiğine dikkat çeken Vahap Coşkun, CHP'nin ilk defa bu tezkereyi sorguladığını belirtti. CHP tarafından tezkerenin iki yönlü sorgulandığını ifade eden Coşkun, bu sorgulardan birisinin ‘Cumhurbaşkanının tek başına buna karar vermesi’ ve ‘Oraya gönderilecek askerlerin sorumluluğunun da dikkate alınması gerektiğini dile getirdi’ dedi. CHP’nin bu sorguyu yapmasının Türkiye siyaseti açısından önemli olduğu görüşünde olan Coşkun, "Dış politika neredeyse siyaset dışı bir konu olarak ele alınıyordu. Özellikle Irak ve Suriye tezkereleri söz konusu olduğunda bir tartışmaya yer bırakılmıyordu. İlk defa ana muhalefet partisi CHP’nin hayır demesi bu siyasetin sorgulanmasını beraberinde getirecek" dedi.

'CHP BU KARARLA KÜRT SEÇMENE BİR ADIM ATTI'

CHP’nin bu adımı kuşkusuz siyasete de etkisi olacak gibi. Bundan sonraki süreçte zamanında yada erken yapılsa bile bir şekilde seçimin bir şekilde kendisini dayattığını hatırlatan Coşkun, "Zamanında veya erken yapılacak olsa da artık bir seçim gündemi var Türkiye'nin. Hiç kuşkusuz bu tür tavırlar partilerin, özellikle Kürt seçmenin yaklaşımında belirleyici olacak. Kürt seçmenin oylarında da belirleyici olacak. CHP bu adımıyla, bu hamlesiyle Kürt seçmene bir adım daha attı. Türkiye siyaseti, genel siyaset açısından, seçim gündemi açısından bu oldukça etkili bir hamle. MHP’nin, AK Parti’nin oyları tezkerenin çıkmasına yeterli olacak ama CHP’nin bu tavrı alması CHP siyaseti açısından son derece önemli bir adıma tekabül ediyor" diye konuştu.  

'CHP’DE BİR DEĞİŞİM VAR'

Kendisini Cumhuriyeti kuran parti olarak tanımlayan CHP, özellikle iç siyasete ilişkin devletçi yaklaşımı hep eleştiri konusu oluyor. Bu ve benzeri adımların CHP’nin kurumsal siyasi açısından bir değişime işaret ettiğine dikkat çeken Coşkun, "CHP’de bir değişim var. Kılıçdaroğlu bir şekilde partiyi değiştirmeye çalışıyor. Partinin genel siyasetinde de bir değişime gitmeye çalışıyor. Daha önce ulaşamadığı toplumsal kesimlerle ilişkiyi onarmak, onlara bir şekilde ulaşabilme çabası gösteriyor. Diğer taraftan devletçi olarak nitelendirilen vasıflarında bir takım değişiklikler yapmaya çalışıyor. Bu onun yansıması. Gerek parti yönetimi, gerek tabanda belirli bir değişim yapmayan CHP’nin böyle bir adım atması düşünülemezdi. Bu değişiklik tüm bu adımların sonucu" ifadelerini kullandı.

GİRASUN: CHP, İYİ PARTİ’NİN SÖYLEM SINIRINI AŞTIĞINI GÖSTERİYOR

Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun, ise CHP’nin bu tutumunu "hayırlı" bir adım olarak tanımladı.  Bugüne kadar CHP’nin söyleminin iktidar eliyle şekillendirildiğini, İYİ Parti eliyle Millet İttifakı’nın sınırlarının belirlendiğine dikkat çeken Roj Esir Girasun, "İktidar eliyle bir muhalefet kıskacına sokulmasına artık aşmaya çalıştığını gösteriyor. Hem bu, hem de Kürt meselesi ile ilgili yaptığı çıkış. İkincisi de Millet İttifakının söylem sınırının artık İYİ Parti tarafından, yalnızca İYİ Parti tarafından çizilemediği, Millet İttifakı sınırını CHP’nin Kürt meselesi konusunda aştığını gösteriyor" dedi.  

'CHP, BİR KÜRT MESELESİ PERSPEKTİFİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR'

CHP'nin tezkereye hayır oyu vermesinin sahaya nasıl yansıyacağı en çok merak edilen konular arasında.  Bu konuda bir şey demenin henüz erken olduğu görüşünde olan Girasun, "Bu tür aktüel şeylerin hemen bir sonucu olmuyor. Bunlar birikiyor. Hemen bunun ne tür bir etkisi olur sorusunun pek sağlıklı bir sonucu olmayabilir.  CHP’nin bugüne kadar iktidarın çizdiği sınırların dışına çıkabilme cesaretini gösterdiğini gösteriyor. Diğer taraftan da muhalefet ortağında İYİ Parti’nin dışında da bir Kürt meselesi perspektifi olduğunu gösteriyor. Güven aşılıyor aslında.  Bu iyi bir şey. Ama bundan sonra atılacak adımlara da bakmak gerekiyor" ifadelerini kullandı.

GENÇ: ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERE HAZIRLIK OLABİLİR

Sosyo Politik Saha Araştırma Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ise İYİ Parti'nin ‘Evet’,  CHP’nin ise ‘Hayır’ tavrının tezkereye dönük muhalefetin kendilerine biçtikleri gelecek vizyonu ile ilgili sayılabileceği görüşünde. Bunun önümüzdeki seçim sürecine dönük hazırlığın bir parçası olarak da okunabileceğine işaret eden Yüksel Genç, "Muhalefet mevcut krizlerden, işsizlik ve yoksulluktan sorumlu tuttuğu Cumhur hükümet sistemini değiştirmek için bir arada ve aynı hedefle önümüzdeki seçimlere ittifak halinde gideceğini duyurdu. AKP-MHP ittifakının kamuoyu yoklamalarına göre ciddi oy kaybı ve seçmenin yeni adres arayışları muhalefeti de seçmene göre kendini dizayn etmeye itiyor. AKP-MHP iktidarını güçlendirebilecek, iktidarın mevcut politikalarına meşruluk kazandıracak pratik ve politikalardan da imtina etme gereği bu hedefle ilgili. Ancak tezkere tartışmalarına ve tezkereyi uzatan oylarına baktığımızda Millet ittifakı ve çeperindeki muhalefetin, iktidar ittifakını zayıflatacak bir senkronizasyon içinde olduğunu söylemek güçleşiyor. Zira Millet ittifakının en büyük ortaklarından İYİP, tezkereye "Evet" oyu vererek AKP-MHP blokuna destek vermiş oldu" diye konuştu.

'BİR TÜR İŞ BÖLÜMÜ HALİNDE HAREKET ETMİŞ OLABİLİRLER'

Tezkere ile ilgili yapılan oylamada Millet İttifakı partilerinden CHP ve İYİ Parti iki farklı tutum sergileyerek, "seçimi kazanmak için bir tür iş bölümü halinde hareket etmiş olabilirler" diyen Genç, "Yani CHP tezkereye ‘Hayır’ diyerek, Kürt, liberal ve sol- sosyal demokrat kesimin oyunu kendinde konsolide edebilir, İYİP, ‘Evet’ diyerek Milliyetçi Mukaddesatçı oyları kendinde konsolide edebilir, diye düşünülmüşte olabilir. Zaten bir süredir söylem farkları bu tezi düşündürmüyor da değil. Ama burada önemli bir şey gözden kaçırılıyor; tezkere muhalefet edilen ana söylemler karşısındaki duruşlarında turnusoludur. Millet ittifakının iki temel öğesinin farklı bir irade sergilemiş olması AKP-MHP iktidarı sonrası için vaad edilen yeni Türkiye kurgusu açısından kuşkulara yol açar.  Elbette CHP’nin ‘hayır’ oyu vermesi çok önemli bir gelişme. CHP’yi iktidara bir adım daha yaklaştırabilir bu tutumu. İktidara muhalefet etme tezleri ile de uyumlu bir tavır. Bu tavırda kuşkusuz sivil toplum örgütlerinin ve HDP’lilerin öncülüğünde gelişen tezkere karşıtı kampanya da oldukça etkili olmuş gibi. Ancak şu durumda millet ittifakı için önemli bir kriz kapıda; o da inandırıcılık meselesi" ifadelerini kullandı.   

'AKP’NİN ÇİZDİĞİ SINIRLARDA MUHALEFETÇİLİK OYNANIYOR'

Muhalefetin karşı çıktığı AKP-MHP iktidarının politikalarının, kriz ve yoksulluğun kaynaklarından birinin de komşu ülkelerde asker bulundurma, alan kapma, hakimiyet kurma isteğinin sonucu olan savaş-şiddet politikası olduğunu hatırlatan Genç, muhalefete ilişkin şu eleştirilerde bulundu: "Tezkereye evet demek komşu ülkelerle gerilim ve savaş siyasetinin tasarrufunun iktidarın elinde kalması demektir. İYİP ve Deva gibi partiler sonuç olarak bunu yapmışlardır. ‘Evet’ gerekçesini ne ile izah ederlerse etsinler; sonuç itibariyle tezkere yanıtı muhalefet ettikleri sistemin ve krizlerinin ortağı olmalarını sağlamıştır. İktidar blokundan kayacak Milliyetçi -mukaddesatçı oylara talip olunduğu için böyle davranıldığı iddia edilebilir. Özellikle iktidar blokundan kayacak seçmen profiline adres olmak maksadı ile böyle davranıldığı iddia edilebilir; ancak burada iki şeyi ıskalamış olurlar; birincisi AKP’den kayacak seçmenin; AKP iktidarının beslendiği gerilim politikalarının savaş/şiddet politikalarının yol açtığı krizlerden, yoksulluktan, ve kurulan otoriter sistemin sorunlarından çıkmak için, bu durumu değiştirmeye talip olacakları için muhalefete oy vereceği gerçeğidir. Anketlerde bile İYİP’e seçmenin oy verme nedenlerinin başında ‘Mevcut sistemi değiştirme isteği’ bulunuyor! İktidar politikalarına onay veren ve eklemlenen bir siyasete o halde niye oy verilsin ki? Yani o çokça muhalefetlerini oturttukları tezlerini boşa düşürmüşlerdir. Örneğin İYİP, AKP-MHP iktidarının yol açtığı ekonomik krizi-yoksulluğu hayat pahalılığını bundan sonra nasıl propagandasının ana söylemi yapabilir? Yapar da inandırıcı olur mu? Zira tezkereye ‘evet’ diyerek aslında iktidarın gerilime dayalı bölge politikalarını da desteklemiş oldular, bu politikanın yol açtığı şiddet, göç ve ekonomik yüke de, bu ekonomik yükün sonucunda oluşan yoksulluğa da onay vermiş oldular.  Ayrıca bir kesim seçmende ‘AKP’nin çizdiği sınırlarda muhalefetçilik oynanıyor’ yargısını da güçlendirdiler."

 

Öne Çıkanlar