Covid-19 belirtisine rağmen ambulans gönderilmedi, hastane hastane dolaştırıldı

Covid-19 belirtisine rağmen ambulans gönderilmedi, hastane hastane dolaştırıldı
‘Ayağa kalkamıyorum, ambulans göndermeniz gerekiyor, dedim. Bu şatlarda gönderemeyiz, tanıdığınızdan destek isteyin, dediler.’

Derya OKATAN


ARTI GERÇEK- Covid-19 mu, zatürre mi, başka bir hastalık mı? Bu belirsizlik içinde hastanede yatan bir hastanın yaşadıkları, ülke yöneticilerinin övüne övüne bitiremediği sağlık sistemindeki aksaklıkları gözler önüne serdi. 40 derece ateşle ambulans göndermeyip "başınızın çaresine bakın" denilen, hastane hastane dolaştırılan, test sonuçları için saatlerce bir yer göstermeden bekletilen, Covid-19 şüphesine rağmen izole edilmeyen hasta, çektiği acıların yanı sıra belirsizliğin kendisini çok yorduğunu söylüyor. 

İsminin açıklanmasını istemeyen hasta, 17 Mayıs’tan bu yana yaşadıklarını Artı Gerçek’e anlattı: 

"17 Mayıs’ta ateş başladı. Bademcik iltihabı zannettim. Ağrı kesici ve antibiyotik aldım. Ama ateş artarak devam etti. Ertesi gün iyice arttı. Gece 40,5’a kadar çıktı. İkinci günün gecesi ambulansı aradık. Vermediler. Hastaneye (Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi) çok yakın oturduğunuz için kendi imkânlarınızla gidebilirsiniz, dediler. Ayağa kalkamıyorum, ambulans göndermeniz gerekiyor, dedim. Bu şatlarda gönderemeyiz, dediler. Sokağa çıkma yasağı var, dedim. Taksiler çalışıyor ama çok az, gelmiyor. Tanıdığınızdan destek isteyin, dedi. 112 bunu söylüyor. Çok çaresiz kalıp arkadaşımı uyandırdım. Beni hastaneye (Okmeydanı Hastanesi) götürdü. Acilde tomografi çektiler. Sürüntü aldılar, kan aldılar. Tomografi sonucuna göre doktor, ‘yüzde 90 Covid-19 ama yine yüzde 80 de zatürre olabilirsin’ dedi. ‘Ne olduğunu tam anlamıyoruz ama sana Covid-19 tedavisi uygulayacağız’ dedi. İlaç yazdı, 14 gün evde izole kalmam gerektiğini söyledi. Serum taktılar, ateşim biraz düştü. Sonra eve gittik. 3 gün boyunca ne ateş düştü ne acılarım dindi.

"Aile hekimini aradım, bu ilaçların iyileştirmediğini söyledim. Hekim, birkaç yeri aradıktan sonra Şişli Etfal’e gitmemi istedi. Apar topar Şişli Etfal’e gittik, 20 Mayıs gecesi. Orada Covid-19 değil dediler. Yine sürüntü ve kan aldılar. Covid değil ama akciğerde bir leke var, etrafı aşırı derecede iltihap toplamış, dediler. Zeytinburnu Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne sevk ettiler. 

"Burada acilde muayene ettiler, serum verdiler, ateşi düşürdüler. Kan testinin sonuçlarını bekledik. Bu 5 saat falan sürdü. İzole etmediler, hastanede insanların içindeyim. Ateşim çok yüksek, nasıl bekleyeceğim, dedim. Bilmiyoruz beyefendi bir yerde bekleyin, dediler. Neyse ki araba vardı, arka koltuğunda uyudum. Sabah 7’de sonuçlar çıktı. 8’de doktor gelecek size bakacak, dediler. 8’de doktor görmedi, ama doktorun yatış verdiği söylendi. 

‘KÖR BİR ODAYA ATTILAR BENİ’

"Bir odaya attılar beni. Kör bir oda, karanlık, camsız. Sabah 8 buçuktan 10 buçuğa kadar acılar içinde orada bekledim, kimse gelmiyor, sormuyor. Ne yapacaklar, niye buradayım bilmiyorum. Sonra yanımda yatan birisi vardı. Oğlundan hemşireyi çağırmasını istedim. Hemşire geldi, iki kez serum takıldı. Sonra yine gelmediler. Öğlen 2’ye kadar o odada acı çektim. 

‘DOĞUM GÜNÜMDE BU ODAYA ALDILAR’

"21 Mayıs öğlen 2’de, doğum günümde bu odaya aldılar. İlk gün doktor geldi. ‘Akciğerinizde iltihap var, bunun ne olduğunu bulmaya çalışacağız, çeşitli testler yapacağız, sonra da teşhisi koyup tedavi sürecine başlayacağız, şu an teşhis sürecindeyiz’ dedi. 

"Burada sürekli hemşireler geliyor, serum takılıyor, iğne yapılıyor, ateşim ölçülüyor. Bu odada hiçbir sorun yok. Aslında hastanede bir sorun yok, müşahede odası hariç. Orada da gelmediler diyorum ama, o kadar kalabalık ki… Ben acı çektiğim için kızgın olabilirim ama acil kaynıyor. Bağıranlar, çağıranlar… Muhtemelen herkesi buraya gönderiyorlar. 

‘SAĞLIK SİSTEMİ ÖNCE PERSONELİNİ İYİLEŞTİRMELİ’

"Bu ülkede krallar gibi ağırlamayı beklemiyordum tabi. Problem, sağlık personeli ile ilgili değil. Onların çalışma yöntemiyle ilgili. Tamam, bazen kötü davranabiliyorlar ama arkadaşlarını, meslektaşlarını kaybettiler. Risk altında çalışıyorlar. Tedirginler, mutsuzlar. Negatif enerji ile dolaşıyorlar, bu negatif enerji bize yayılıyor, bizden de sevdiklerimize. Sağlık sisteminin galiba önce motivasyon denilen şeyi çözmesi lazım. Ek maaşla, balkondan alkışlamakta olmuyor. Sağlık Bakanı Okmeydanı acile gitsin mesela, kendi sitemini görsün. Sağlık personelini kötülemek için söylemiyorum. O kadar yoğunlar ki, 40 derece ateşli bir insana ancak bir dakika bakabiliyorlar. Önce personelini iyileştirmesi gerekiyor sağlık sisteminin. Personel iyi olunca, bence sistem çok güzel işler." 

"Hâlâ teşhis sürecindeler. Covid-19 demiyorlar. Şişli Etfal’deki doktor, Covid-19 ile zatürrenin çok zor ayrıldığını söylemişti. Bütün belirtileri aynı. Birbirine çok benziyormuş. Birkaç gün sonra belli oluyormuş. Tabi belirsizlik çok kötü. 4 dakika sonra ne olacak bilmiyorsun. Belki de ateşim birden çıkacak ve yoğun bakıma kaldırılacağım. Belki de akşam eve yollayacaklar. Merak ediyorsun, düşünüyorsun. Düşününce beynin ağrıyor, vücudunu yoruyor. Psikolojisi de inişli çıkışlı. Ateşim düşünce mutluyum, yükselince çok mutsuzum. Bu iki uç hissi 5 dakika içinde yaşayabiliyorum. İki gün çok kötüydüm ama bugün iyi uyandım. 

‘COVİD-19 OLMAKTAN ÇOK KORKTUM’ 

"Öleceğimi hiç düşünmedim ama çok korktum. Çok uzun süre kimse ile görüşememekten korktum. Çok uzun süre bu odada kalmaktan korktum. Evime gidemeyeceğim, çocuklarımı (kedilerinden bahsediyor) göremeyeceğim diye çok korktum. Annem ve babam için endişeleniyorum. Çok meraktalar. Onlarla görüşürken ayağa kalkıyorum, saçımı ıslatıp şekil veriyorum. Öncesinde araştırdığım için hatalığın seyrinin normal gittiğini biliyorum ama evet korktum, Covid-19 olmaktan korktum. 23 yıldır sigara içiyorum. Bu korkutucu bir şey. Zatürre olmaktan da korktum, çünkü ablam zatürre nedeniyle ölme derecesine gelmişti. Benim için travma haline geldi, zatürre kelimesini duyunca irkildim. Etfal’de bir şey var dedikleri zaman çok korktum. Aklımdan bir milyon senaryo geçti, kanser dahil. Bir ara çok kötü oldum, ağladım, artık isyan edip… Yaşadığım şartlara değil de bu ruh hali… Bir hafta oldu, birikim galiba… TV’de ne izlesem ağlıyorum. Arka Sokaklar’da Hüsnü’nün ölüm sahnesinde bile ağladım. (Gülüyor) 

"Burada çok bir şey yapamıyorum. Kitap getirttim ama okuyamıyorum. TV izliyorum. Çok insan merak ediyor, çok konuşamıyorum ancak sesli mesajla… Hastalıkla ilgili şeyler okuyorum. 

"Hastane yemekleri şikâyet değil ama genel bir sorun var ülke genelinde. Sabahları peynir, zeytin, salatalık. Protein lazımsa tavuk, et. Hastaneler yeni beslenme sistemine geçmeliler. Hâlâ aynı hastane yemekleri. Ben vejeteryanım burada et yemeye başladım. Şımarıklık yapıp ben yemem diyemezdim. Hastaya faydalı şeylerden öte besleyici, ek takviyeler verilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

‘ÖZLESİNLER, TEMAS ETMESİNLER’

"Ben ufak ufak riskler almaya başlamıştım, ekranlardan söyledikleri gibi yani gevşetmeye. Hiç gerek yokmuş. O çektiğim acılardan söylüyorum, sigara içmemeliymişiz, onu gerçekten anladım. Artık içmeyi düşünmüyorum. İnsanlar sevdiklerini düşünerek temas kurmasınlar. Özlesinler, özlemek iyidir."

Öne Çıkanlar