'Dörtlü Zirve’den Suriye için çözüm çıkmadı'
'Erdoğan'ın Kürt kazanımlarını istemediğini' belirten Uğurlu'ya göre, Türkiye Suriye'de meseleyi askeri olarak zorluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ev sahipliğinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katıldığı Suriye gündemli Dörtlü Zirve, 27 Ekim’de İstanbul’da yapıldı. İdlib ve daha birçok konunun gündeme alındığı zirve sonrası yapılan ortak açıklamada, "Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile Birleşmiş Milletler Şartı'nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli taahhütlerini teyit etmişlerdir" denildi. Liderlerle kamera karşısına geçen Erdoğan, "Fırat'ın batısında olduğu gibi doğusunda da milli güvenliğimize yönelik tehditleri kaynağında bertaraf etmeyi sürdüreceğiz. Türkiye, ne sınırlarında ne de Suriye'nin herhangi bir bölgesinde terör gruplarının palazlanmasına müsamaha göstermeyecektir" dedi.
İLGİLİ HABER: SURİYE ZİRVES,NDE LİDERLER 'SİYASİ ÇÖZÜM' VURGUSU YAPTI
Diğer 3 lider ise, bu konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçınırken, Suriye’deki sorunun siyasi çözümüne işaret etti.
Ortadoğu uzmanı-gazeteci Musa Özuğurlu, Dörtlü Zirve ardından yayınlanan bildirinin ve liderlerin verdiği mesajların ne anlama geldiğine ilişkin Mezopotamya Ajansı'na değerlendirmelerde bulundu.
"ORTAK BİLDİRİ ÇIKARA GÖRE"
Bildiride yer alan "Suriye’nin toprak bütünlüğü ile bölgede kimyasal silah kullanılmaması ve bölgedeki terör örgütlerinin tamamen ortadan kaldırılması" ibaresine değinen Özuğurlu, bu tanımlamaları her ülkenin kendi çıkarlarına göre yaptığını söyledi. Özuğurlu, "Buraya katılan ülkeleri göz önüne alacak olursak Fransa ve Almanya aslında renksiz bir açıklamayla yetindiler. Genel geçer ifadelerle bu açıklamaları yayınladılar. Tabi Macron ve diğerleriyle yapılan ortak açıklamada terör örgütlerine karşı mücadeleden bahsediliyor ama burada sadece cihatçı örgütler mi kastediliyor yoksa Türkiye’nin de tanımlamaya koymak istediği ya da Erdoğan’ın ortak açıklama sırasında kullandığı gibi YPG’yi de mi bunun içerisine katıyorlar bu konuda bir netlik yok. Dolayısıyla terör örgütü dediklerinde neyi kastettikleri anlaşılamıyor. İkincisi, Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki ifade hepsinin ortaklaştığı bir ifade ama Türkiye’nin buradan kastettiği konu herhangi bir şekilde Suriye içinde Kürtler lehine bir bölünme, en azından bir siyasi kazanımın olmaması gerektiği. Rusya’nın Türkiye ile birlikte buna katıldığını zannediyorum. Ama bir taraftan baktığımızda Fransa’nın Kürt bölgesinde bir üs inşası içerisinde olduğunu da görüyoruz" dedi.
"KÜRTLERİN HAKİMİYETİ OLMASIN"
Ortak bildiride saldırıların olmaması, silahların kullanılmaması ifadesinin de yer aldığını ama Türkiye’nin bu konuda bir hassasiyetinin olduğunu belirten Özuğurlu, bunun da Türkiye’nin Rusya ile birlikte İdlib’e operasyon yapmasına karşı olduğuna dikkat çekti. Özuğurlu, bu karşı çıkışın neden yapıldığına ilişkin şunları söyledi: "Diğer yandan Türkiye’nin hakim olduğu alanlar da var. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatlarında elde etmiş olduklarıyla buralarda aslında Suriye’nin ilerlemesini istemiyor Türkiye. Bu anlamda silahlar kullanılmasın deniliyor. Bir yandan da Türkiye’nin bu ifadeden kastettiği şu; Kürtler silahlı bir güce sahip olmasınlar ve aynı zamanda o bölgede hakimiyetleri olmasın diye. Ortak açıklamada ifadeler ortak ilkesel olarak baktığımız zaman şiddet olmasın, sivillerin yaşamına herhangi bir tehlike olmasın diye ama her birisinin aslında kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyleri kastederek bu ortak ifadeleri kullandığını görüyoruz. Bu anlamda zirvenin çok da etkili ve bundan sonrası için somut bir takım adımların atılabileceği sonuç getirmeyeceğini de söyleyebiliriz."
"ZİRVE ÖNEMLİ BİR SONUCA İMZA ATMADI"
Yılbaşında Suriye gündemine dair Anayasa Komisyonu’nun oluşturulması yönünde bir iradenin söz konusu olacağını ifade eden Özuğurlu, "Bu ülkelerin elinde olan bir durum değil. Fransa ve Almanya’nın elinde olan bir durum da değil. Rusya en fazla doğrudan müdahale edebilecek bir ülke. Türkiye’nin de bir etkisi söz konusu değil. Ama böyle bir komisyondan bahsediliyor ama halbuki bu komisyonda uzun zamandır bir çalışma söz konusuydu. Bundan sonra ise bu komisyonda kimler olacak? Yine bu ülkelerin desteklediği birtakım siyasal gruplar ya da görüşler mi yer alacak, yoksa Suriye yönetiminin kabul edebileceği birtakım muhalifler mi yer alacak? Kürtler burada yer alacak mı? Bu konuda herhangi bir açıklama söz konusu değil. Asıl noktalara değinilmemiş. Usulden noktalar ama esaslarla ilgili herhangi bir somut durumun oluşmadığını görüyoruz. Dolayısıyla bu zirve çok da önemli bir sonuca imza atan bir zirve olmamıştır" diye belirtti.
"TÜP GAZIN PATLAMASINI İSTEMİYORLAR"
Gazeteci Özuğurlu, zirve ve yayınlanan bildiri ardından İdlib’de yaşanan son gelişmeler göz önünde bulundurularak ortaya nasıl bir tablo çıkacağına dair de şunları kaydetti: "Bir tampon bölge oluşturuldu. Silahlı gruplar Türkiye ile Rusya tarafından ve bu bölgenin içerisine çekildi. Bunların içinde ağır silahlar da duruyor. Almanya ve Fransa’nın üzerinden durduğu konu şu; bunlar oradan sağa sola dağılmasınlar ve bizim için tehlike oluşturmasınlar. Türkiye zaten somut bir biçimde sınırdaş olduğu için asıl tehlikenin kendisine yönelik olabileceğini savunuyor ki, Erdoğan’ın ifadelerine de yansıdı bu. Hepsinin derdi şu; orada bir tüp gaz var. O patlamasın. O patlarsa hepimizi etkileyebilir. Fakat buna yönelik olarak aynı zamanda Suriye’nin herhangi bir çözüm getirmesini de istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki orada yetebilecek olan tek çözüm, buradaki cihatçı örgütlerin yok edilmesi. Bunların yok edilmesi halinde Suriye oradaki hakimiyetini yeniden kazanacak ve toplantının ortaklarından biri olarak Rusya da bu hakimiyeti tekrar kazanacak. Bunun önüne geçmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar devam eder? Sonsuza kadar devam etmeyeceğini söyleyebiliriz."
"İDLİB’DE ÇATIŞMALAR TEKRAR BAŞLAYACAK"
İdlib’in eninde sonunda bir kriz noktası olacağını ve orada tekrar çatışmaların başlayacağını dile getiren Özuğurlu, İdlib’e muhtemel müdahalede Almanya ile Fransa’yı etkili bir taraf olarak görmediğini söyledi. Bu müdahalenin aynı zamanda Türkiye ile Rusya arasında yeni bir problem doğurabileceği öngörüsünde bulunan Özuğurlu, "Erdoğan özellikle kendi nüfuz alanını kaybedeceği için böyle bir operasyona karşı çıkacaktır ama eninde sonunda böyle bir operasyon kaçınılmaz. İdlib’in geleceğiyle ilgili olarak bunu söyleyebiliriz" dedi.
"ERDOĞAN KÜRT KAZANIMLARINI İSTEMİYOR"
Rusya, Fransa ve Almanya’dan doğru gelen Suriye’de siyasal çözüm açıklamalarına karşı Erdoğan’ın Fırat’ın doğusuna operasyon yapılabileceği yönündeki tersi açıklamalarını da hatırlatan Özuğurlu, ortada bir anlaşmazlığın olduğu görüşünde. Özuğurlu bu görüşünü de, "Herkesin kendi siyasal çözüm açıklamasında kastettiği farklı. Erdoğan’ın siyasal çözümden kastettiği şu; muhalif olarak gördükleri birtakım grupların Anayasa Komisyonu’nda yer alması ve Suriye’deki yönetimde ortaklaşması. Erdoğan bunu kastediyor. Almanya ile Fransa da aynı şeyi kastediyor. Erdoğan aynı zamanda siyasal çözümden kastettiği doğrudan doğruya Kürt kazanımlarının herhangi bir şekilde Suriye otoritesi tarafından kabul edilmemesi.
Eş zamanlı olarak da Erdoğan’ın desteklediği bir takım grupların yönetime dahil edilmesi. Türkiye’nin kastettiği budur. Ama bunun yanında üçünün veya hepsinin siyasal çözümden bahsettiklerini, askeri operasyonların çözüm olamayacağı vurgusunun da göz önüne alacak olursak Türkiye’nin hemen bundan sonra YPG mevzilerini bombalaması bu görüşün hepsi tarafından kabul edilmediğini somut olarak gösteriyor. Askeri çözümün hepsi tarafından kabul edilmediğini gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye bir yandan siyasal çözüm derken, bir yandan askeri olarak bu meseleyi zorlamaya devam edecek gibi görünüyor" sözleriyle açıkladı. (DIŞ HABERLER SERVİSİ)