Erdoğan’dan vur emri
Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK- Kilitlenen siyasetin ummadık bir yerden çözülmeye başlayacağını bir süredir söyleyip yazıyorduk, ama doğrusu anahtarın bir mafya liderinin cebinden çıkacağını beklemiyorduk.
Sedat Peker, ortaya döktüğü pisliklerle Türkiye’nin yıllardır beklediği hesaplaşmanın fitilini ateşledi.
Erdoğan, 10 günlük sessizliğin ardından sonunda Soylu’ya sahip çıkarken, "vuruşarak çekileceğini" de ilan etti. Üstelik Akşener’e yapılan saldırıyı överek, yeni saldırılar için "vur emri" verdi.
"Böyle konuşan cumhurbaşkanı olur mu" yakınmalarının vakti çoktan geçti. Tablo net: Erdoğan, MHP’ye ve Soylu’ya sarılmaktan, daha da saldırganlaşmaktan, gerekirse ülkeyi yakmaktan başka çaresi olmadığını düşünüyor. Artık bunu ayıplamak yerine, buna karşı ne yapılabileceğini planlamayıp önlem almanın vaktidir.
Meclis’teki tüm partilerin grup toplantılarını izledim:
MHP, tehditler savuruyor, suçluyu övüp suçu teşvik ediyor, rehin aldığı iktidarın dizginlerini hepten sıkılaştırıyor.
Erdoğan, tükenmişliğin son noktasında peşpeşe gaflar yapıyor. Artık ne üretimden, ne yatırımdan söz ediyor; mehter marşları eşliğinde silah ve savaş propagandasıyla göz boyamaya, göz korkutmaya çalışıyor.
Buna karşın muhalefet, bence akıllıca bir politikayla, kendilerini sokağa çağıran Erdoğan’ı sandığa çağırıyor.
Kılıçdaroğlu, sokaklarda esen değişim rüzgârlarının fırtınaya dönüşmek üzere olduğunu belirtip "Sandığa hazırız" mesajı verdi.
Akşener, beyazlar içinde kürsüye çıkıp Erdoğan sonrası yürürlüğe girecek geliştirilmiş parlamenter sistemin kodlarını sıraladı.
Meclis’teki iki günde görünen tablo şu:
İktidar "devriliyoruz" paniği halinde saldırganlaşırken, muhalefet, "Vakit geldi" özgüveni içinde büyüyor.
Şimdi önemli olan, bizzat Erdoğan eliyle kışkırtılacak provokasyonlar karşısında sağduyuyu koruyabilmek, kaosu önleyebilmek ve ülkeyi kan dökülmeden seçime götürebilmek…
