Fehmi Koru: Türkiye, BAE, İsrail, Mısır, Suriye bloku oluşması ne anlama geliyor?

Fehmi Koru: Türkiye, BAE, İsrail, Mısır, Suriye bloku oluşması ne anlama geliyor?
İsrail gazeteleri özellikle bizde pek bilinmeyen ayrıntılara yer veriyor.

Gazeteci Fehmi Koru  "'Türkiye, BAE, İsrail, Mısır, Suriye bloku oluşması ne anlama geliyor' sorusunun cevabı İsrailli yazarda" başlıklı yazısında Türkiye’yi de yakından izleyen biri olduğunu belirttiği İsrailli yazar Zvi Bar'el'in yazısına yer verdi. 

Koru'nun yazısı şöyle:

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin kolay lokma gördüğü Ukrayna’yı işgale kalkıştı ama birkaç gün içinde hedefe ulaşacağı beklentisi gerçekleşmedi; neredeyse iki ay oluyor, dünya, o savaşla meşgul… 

Putin, arzusuna ulaşana kadar, savaşı ne pahasına olursa olsun, sürdüreceğini duyuruyor.

Savaşın dışarıdan tarafı olan ABD Rusya’nın kimyasal silah kullanacağına -hatta kullandığına- inanıyor; başkanı Joe Biden böyle bir gelişme yaşanırsa bunun pahalıya mal edileceği tehdidinde bulunuyor.

Türkiye savaşın uzun sürmeyeceğini bekliyor olmalı ki, arabuluculuğa hatta garantörlüğe kendisini hazırlamaktaydı.

Olmadı, fakat umutlar hala tükenmedi.

Dikkatler savaş üzerinde yoğunlaşmışken, Ankara, dış politikada farklı bir kulvara doğru yelken açtı.

Önce Birleşik Arap Emirlikleri, sonra İsrail ile arayı düzeltme çabasına girişti, bunların ardından Mısır’ın geleceği dışişleri bakanı tarafından açıklandı.

Ne olduğunu anlayan pek yok.

 Kendi hesabıma ne olduğunu anlamak için zaten her zaman takip ettiğim İsrail ve Arap gazetelerine daha bir dikkatle göz atıyorum. Zihnimi açan bilgi ve yorumlarla karşılaşıyorum.

İsrail gazeteleri özellikle bizde pek bilinmeyen ayrıntılara yer veriyor.

En iyisi benim zihnimi açan bir yazıdan sizleri de yararlandırayım.

Körfez ülkeleri + İsrail + Mısır bloku kuruluyor

Yazar Türkiye’yi de yakından izleyen biri, Zvi Bar’el. 

Bar’el’in yazısının ilk bakışta şaşırtıcı gelebilecek başlığı şu: "Yeni Ortadoğu’da en zayıf halka İsrail’in demokrasisi". 

Okuyalım:

"Amerika’nın öfkesine aldırmaksızın, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Rusya’ya karşı ilan edilmiş yaptırımlara katılmayacağını açıkladı. Oligarkların yatları, özel uçakları ülkenin havalimanlarıyla marinalarına yanaşmaya devam ediyor. Ülkenin emlak pazarı Rus zenginlerinin yatırımlarından yararlanıyor.

"İsrail ile dostluk gösterisi için dört Arap ülkesi dışişleri bakanları ile ABD dışişleri bakanı ülkemizdeydi; birliktelik Washington’un beklediği sonucu getirmedi. Körfez ülkeleri ile Mısır’ın ABD ile geleneksel bağları artık yerli yerinde değil. Rusya belki stratejik ortakları değil, ancak Arap ülkeleri onunla ilişkilerinin Amerikalıları kendilerini ciddiye almak yönünde kırbaçlayacağı umudundalar.

"Türkiye Körfez’den esen yeni rüzgarı çabuk fark etti. BAE ile bağları yenilemek için Veliaht Prens Muhammed ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdi. BAE Türk ekonomisi ile bankalarına 10 milyar dolar yatırma sözü verdi.

"Erdoğan’ın bu ay içerisinde ilk kez yeniden Riyad’a ayak basması bekleniyor.

"Haftalar boyu Türkler Suudlular ile ilişkileri yenileme amaçlı gizli görüşmeler yürüttüler ve perşembe günü de bir Türk mahkemesi 2018’deki gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili davayı durdurdu ve dosyayı Suudlulara devretti. Bu, düğümü çözebilir.  

"Bu arada, sahibi değişene kadar Erdoğan’ın ciddi karşısında olan Hürriyet gazetesinde geçen hafta Türkiye’nin Esad’la diplomatik diyalog kurabileceğine dair ilginç bir haber çıktı. Bu üç ana konuda yoğunlaşabilir: Suriye’nin kuzeyinde yuvalanmış olan ve Türkiye’nin terör örgütü kabul ettiği PKK’ya karşı ortak cephe oluşturulması; Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması (bunun anlamı Suriye’de bağımsız bir Kürt devleti kurulmasının önlenmesidir); ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin Suriye’ye dönmesi… 

"Her şey ters yüz olmuş durumda; Ankara daha önce Esad’ın devrilmesini talep etmekteydi. Fakat artık Türkiye ile ilgili hiçbir şey kimseyi şaşırtmıyor.

"Geçen hafta Middle East Eye sitesi Türkiye’nin Mısır’a büyükelçi atadığını ve bunun için Kahire’den onay beklendiğini yazdı. Bu bilgi gerçekse, iki ülke arasında dokuz yıldır süren ihtilaf sona erecek demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi’nin arasının düzelmesini tahayyül etmek bile zordu oysa.

"Mısır’la arasını düzeltmesi Türkiye ile İsrail arasında bağ kurulmasının önündeki engelin kalkmasını sağlar; Kahire’yle sıkı fıkı olunduğu için bağın kurulması Mısır ile Türkiye arasındaki ihtilafın sona ermesini gerektiriyordu.

"Üç ülkenin, -Mısır, İsrail ve Türkiye’nin- ilişkilerini zehirleyen şartlardan kurtulmalarıyla kazanılacak ekonomik çıkarlar denizin altında. Üç ülke Rusya enerjisine bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa’nın niyetini değerlendirebilme umudunda. İsrail ile Mısır doğalgaz ihracını Türkiye üzerinden yapabilir.

"Bunu sağlamak için Türkiye Ortadoğu’nun arzu edilir üyesi statüsünü yeniden elde edecek, Sisi ve Esad ile kardeşliğini pekiştirecek, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da iki yıldır kıskacına almış ekonomik krizden Türkiye’nin kurtulmasına katkıda bulunacak. Erdoğan da Türk lirasının değer kaybıyla kamuoyu yoklamalarında dibe vuran oylarını artırabilecek."

Yazı daha uzun. Buraya kadar alıntıladığım bölümden sonra, yazar, 2020’den beri dört kez görüşmüş olan İran ile Suudi Arabistan arasının da düzelebileceği öngörüsünde bulunuyor. Körfez ülkeleri, Türkiye ve Mısır arasındaki yakınlaşmayla, bu ülkelerin, Ukrayna savaşını fırsat bilip ABD veya Rusya ile bağımlı olmaktan uzak bir işbirliği bloku oluşturma peşinde olduklarını söylüyor.

Uzunca alıntıladığım yazının "Yeni Ortadoğu’da en zayıf halka İsrail’in demokrasisi" başlığını hatırlayanlar ‘zayıf halka’ tespitine şaşırmış olabilirler.

O tespit yazının sonunda dile getiriliyor.

Yazara göre, adları geçen ülkelerin liderleri, parlamentolarını dinlemek zorunda değiller; parlamentoları hükümetleri değiştirebilecek güçte değil çünkü. İsrail ise öyle değil, bu da, yazara göre, İsrail’in zayıf halka olması anlamına geliyor. 

Öne Çıkanlar