Gazetecilerin basın açıklamasına polis müdahalesi

Gazetecilerin basın açıklamasına polis müdahalesi
16 tutuklu Kürt gazetecinin serbest bırakılması için yapılmak istenen basın açıklamasına polis izin vermedi. Gözaltına alınan üç gazeteci daha sonra serbest bırakıldı.

SEDA TAŞKIN


+GERÇEK- 16 Temmuz'da tutuklanan 16 Kürt gazetecinin serbest bırakılması için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, bugün Ankara Ulus'ta bir basın açıklaması yapmak istedi. 

Ancak, tutuklu meslektaşları ile dayanışma için çok sayıda gazetecinin de katıldığı basın açıklamasına izin verilmedi. Polis, alana girmek isteyen gazetecilere izin vermiyor. 

Polis müdahalesi sırasında Mezopotamya Ajanjı Haber Şefi Deniz Nazlım, gazeteci Sibel Yükler ve LGBTİ+ Haber Portalı muhabiri Yıldız Tar gözaltına alındı. 

Ayrıca Pir Haber Ajansı muhabiri Eren Güven'in kamerası müdahale sırasında polisler tarafından kırıldı. 

DİSK-BASIN İŞ: ARKADAŞLARIMIZI SERBEST BIRAKIN

Gazetecilere yönelik polis müdahalesi ve gözaltılara, DİSK-Basın İş tepki gösterdi. Gözaltına alınan gazetecilerin serbest bırakılması istendi. 

İFADELERİNİN ARDINDA GAZETECİLER SERBEST BIRAKILDI 
Gözaltına alınan gazeteciler hastanedeki muayenelerinin ardından Ankara Güvenlik Şube’ye götürüldü. Burada gazetecilerin ifadeleri alındı. 2911 sayılı "Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet"ten işlem yapıldıktan sonra tekrar hastaneye gönderilen gazeteciler, daha sonra serbest bırakıldı. 

AÇIKLAMA SENDİKA BİNASINDA YAPILDI

Ulus Meydanı'nda açıklama yapmalarına izin verilmeyen gazeteciler, basın açıklamalarını DİSK Basın-İş'in Ankara şubesinde yaptı.

İlk olarak konuşan DİSK Basın-İş Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, 25 yıl önce Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanmasının ardından "Bu ateş sizi de yakar" başlığını hatırlatarak, o günden bu güne devletin gözünde bir şey değişmediğini söyledi. Bugün tutuklanan 16 gazeteci için yapmak istedikleri basın açıklamasına polislerin müdahale ettiğini söyleyen Dedeoğlu, "Valiliğin izni olmadığı gerekçesiyle açıklamama yapmamıza izin vermediler. Bizim izin almamıza gerek yok çünkü anayasal hakkımızı kullanıyoruz. Ancak biz yine de güvenliğin sağlanması için valiliğe bir izin yazısı yazmıştık ve yanıt alamadık" dedi. 

Gazetecilerin polisler tarafından alandan uzaklaştırılmaya çalışıldığını ve gözaltına alındığını söyleyen Dedeoğlu, "Şunu bilmeleri gerekiyor ki gazetecilik suç değildir. Gazetecinin milliyetçiliği, milliyeti de olmaz. Türk, Kürt, Fransız, Ermeni diye gazetecilik tanımı yoktur. Gazetecilik gazeteciliktir ve gazetecilik yapmak da suç değildir" dedi. 

‘HAKİKAT YOLCULUĞUMUZ DEVAM EDECEK’ 

Daha sonra söz alan Mezopotamya Ajansı Editörü Özgür Paksoy ise polislerin kendilerini engellediğini belirterek, "Engellemeyle de kalmadı arkadaşlarımız işkence ederek gözaltına alındılar. Biz bu polis devleti şiddetinin yabancısı değiliz. Polisin uyguladığı işkence ve şiddete karşı halkın haber alma hakkını sürdüreceğiz. Bu devlet 28 gündür tutuklu bulunan arkadaşlarımıza suç arıyor. Biz Kürt gazeteciler olarak hiçbir şekilde suç işlemedik. Biz hakikat yolculuğunu sürdürmeye devam edeceğiz" dedi. 


 
’33 YILDIR ÖZGÜR BASIN GELENEĞİ SÜRÜYOR’ 

Gazeteci Hüseyin Aykol ise 33 yıldır özgür basın geleneğini sürdüklerini belirterek, bu süreç içinde büyük bedeller ödediklerini söyledi. 1900’lü yıllarda gazetecilerin öldürüldüğünü, şimdi ise gözaltı ve tutuklamalar yaşadığını söyleyen Aykol, "Bunca şeye rağmen bizler gazetecilik yapmaya devam ediyoruz. Halkın haber alma ihtiyacının farkındayız. Bizim yaptığımız haberleri de başka yerlerde okuyamıyorsunuz. Bu yolda 50 arkadaşımızı şehit verdik. İnsan her birini hatırladıkça kendini zor tutuyor, bunlara rağmen bu günlere geldik" dedi. 

Ardından söz alan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Ankara polisinin gazetecilere sert müdahalede bulunduğunu söyledi. Hatimoğulları, "Ankara polisinin bitmez bilmez şiddetini buradan bir kez daha kınıyoruz. Bugün bir istibdat rejimi inşa ediliyor. İstibdat rejimi inşa edilirken en fazla baskıyı basına yaptıklarını biliyoruz. Oluşturdukları havuz medya ile bu rejimi inşa etmeye çalışırken ilk el attıkları muhalif gazeteciler oldu. Bunun içinde halkın kaynaklarını buna seferber ettiler. Kendilerine biat eden basın istiyorlar. Ama özgür basın emekçileri topluma karşı hissettikleri sorumlulukla toplumun gözü kulağı oldular" dedi. 

‘SİYASİ PARTİLER DAHA FAZLA DESTEK VERMELİ’ 

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ise halkın haber alma hakkını yerine getirenlerin gözaltına alınmasını kabul edilemez olduğunu söyledi. Türkdoğan, basın mensuplarının materyallerine el konulamayacağını belirterek, "Bir anayasa ihlali gerçekleşti. Yine tutuklanan arkadaşların tutuklanması yasaya aykırı. Burada özellikle halkın duyulmasını istenmeyen haberlerin önüne geçiliyor. Türkiye’nin bu anlamda siyasi ve toplumsal muhalefetine de büyük görev düşüyor. Özgür basını destekleyerek bunu göstereceğiz. Türkiye’de büyük ihlaller yaşanıyor ve özgür basın bunu bizlere duyuruyor. Bütün siyasi partilerin ve toplumsal muhalif örgütlerin özellikle daha fazla destek ve dayanışmada bulunması gerekiyor" dedi. 

Ardından konuşan KESK Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik ise gözaltına alınan gazetecilerin derhal serbest bırakılması gerektiğini belirterek, "AKP giderek seçim öncesi insanların haber alma hakkını engelleyecek bir baskı uyguluyor" dedi. 

‘ELİMİZDEKİ MAKİNA VARLIK GEREKÇEMİZ’

Jinnews Muhabiri Öznur Değer ise elindeki fotoğraf makinası göstererek, "Bu makine sadece bizim mesleğimizi icra ettiğimiz bir araç değil. Bu makine bizim hakikatimizi yansıtan ve bizim varlık gerekçemiz olan bir alet. Bu bize Kürdistan gazetesinden, Ape Musalardan, Deniz Fıratlardan bırakılan bir miras. Biz bu mirasa sahip çıkmak için bir araya geldik ancak karşımızda faşizan bir zihniyet vardı. Polisler bizi işkence ile açıklama yapmak istediğimiz alandan uzaklaştırdılar. Bizler dayanışma istemiyoruz. Biz halkın kendi haber alma hakkına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Gelin hakikate hep beraber sahip çıkalım" dedi.

Öne Çıkanlar