İbrahim Kahveci: Bu derece oynak bir para ekonomiyi yerine oturtmaz, tersine yıkar

İbrahim Kahveci: Bu derece oynak bir para ekonomiyi yerine oturtmaz, tersine yıkar
Ekonomi yazarı Kahveci, 'Bu paranın depremidir. Bu derece oynak bir para ekonomiyi yerine oturtmaz, tersine yıkar. Yıkmazsa da büyük hasar verir. Kimse halay çekmesin' dedi.

ARTI GERÇEK - Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, bugünkü yazısında, "Deprem oldu ve "oh nihayet binamız yerine oturdu" diyen birine rastladınız mı? Depremde binalar yerine oturmaz, ya yıkılır ya da büyük hasar alır. Büyük hasar alan binalarda ise artık oturulmaz. Oturursanız da sonraki depremde o bina başınıza yıkılır. Eğer baştan sağlam bina yapmışsanız, depremin şiddetine göre dayanıklılığı vardır. Ama müteahhit malzemeden çalmışsa binanız yıkılma riski ile karşı karşıya demektir" dedi.

Kahveci, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dolar/TL daha 4 ay önce 8,30 seviyesindeydi. Daha 4 gün önce ise 18 lirayı geçmişti. Ve dün 10,25’den işlem gördü. Acaba böyle bir oynaklığa kim dayanabilir? 

Bu paranın depremidir. Bu derece oynak bir para ekonomiyi yerine oturtmaz, tersine yıkar. Yıkmazsa da büyük hasar verir.

O nedenle söyleyeyim: Kimse kur düştü diye zil takıp oynamasın. Kimse halaylar çekmesin. Bu sarsıntının ardından hasar tespitine çıkıldığında en fazla hasarlı binalarda oturanlar mağdur olacaktır. Yıkılan binalar zaten gitmiştir...

Biz bu depreme neden yakalandık?

Oysa zeminimiz o derece oynak değildi. Ne oldu da bu zelzele başımıza geldi?

Bütün konu konfor düşkünlüğümüzden. Uzmanlar bize zemini iyi olmayan sahildeki kumsalda hem de deniz kumu ile ev yapmayın diyorlardı. İşte onları "mandacı, dış güçlerin iç mihrakları" diye suçladık.

İyi ama sahilde zemin iyi değildi. Atalarımız sahilde oturmayın, evinizi dağ diplerine yapın demişti. Bir başka büyüğümüzün ise (Turgut Özal) "umarım gelecek hükümetlere ders olur, bir daha bu hataya düşmezler" dediğini de yaptık.

Gittik kurları düşürmek için "dövize endeksli mevduat" oluşturduk.

Bu ne demek?

Hastayı bayılttık, sorunu öteledik.

Aslında bu işte çok ama çok ustayız. Yani sorunu erteleme ve gelecek zamana atma konusunda.

Yol yapıyoruz, parasını gelecek kuşaklara öteliyoruz; köprü yapıyoruz yine öyle. Ya da hastanelerimizi bile gelecek kuşakların borcu olarak yapıyoruz. Sürekli ötelenen sorun yumağı ile iş yapıyoruz.

Hastayı bayılttık ya... Kimse de çıkıp; "bu kişi sağlamdı, neden hasta ettiniz" demiyor.

Mesela birden faizleri düşüreceğimiz aklımıza geldi "Nas ortada" dedik aniden.

Ama kredi kullanın derken iş dünyasına "Nas kenarda mı" kalıyor? Cevapsız soru tabii...

Bakınız faizleri düşürmek için çıktığımız yolda kurlar adeta patladı. Ama işin en ilginç yanı ne biliyor musunuz: Faizler de yükseldi.

Mesela devletin borçlanma faizleri eylül ayında yüzde 17 seviyesindeydi. İşte o tarihte MB faizi henüz düşürülmemiş ve yüzde 19 seviyesinde duruyordu. Şimdi MB faizi yüzde 14 ama devletin borçlanma faizi yüzde 23’e geldi. Aynı süre içerisinde dolar/TL’de 8,30’dan başladığı serüvenine yüksek oynaklıkla devam ediyor."

Öne Çıkanlar