İmamoğlu: 8 milyon insan bir adaya hapsedilecek

İmamoğlu: 8 milyon insan bir adaya hapsedilecek
'Bu risk sadece İstanbul’un riski değil, tüm Türkiye’nin riskidir. Hayatın duracağı, ekonominin büyük hasar alacağı büyük bir kaos ve ulusal felaket ihtimalinden bahsediyoruz.'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu İstanbul Deprem Çalıştayı’nda Kanal İstanbul projesi hakkında konuştu. İstanbul Kongre Merkezi’nde konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, projenin sadece deniz ulaşımıyla ilgili olmadığını ve oluşacak adayla birlikte sekiz milyon insanın hapsedileceğini, bölgenin deprem riski yüksek bir alanda bulunduğunu söyledi. Projenin ekolojik tahribata neden olacağını ileri süren İmamoğlu, "Göller, havzalar, tarım alanları, yaşam alanları, yer altı suyu sistemi ve şehrin tüm ulaşım sistemi projeden kritik şekilde etkileniyor. Tarım arazilerinin yok olması bir yana, İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasına oluşacak olan adaya 8 milyonluk bir nüfusun hapsedilmesi gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu ucube projeyle, ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine 8 milyon hapsedilmiş olacak" dedi.

'BU PROJE BİTTİĞİNDE İSTANBUL BİTMİŞ OLACAK'

Ekonomik sorunların yaşandığı sürece dikkat çeken İmamoğlu kaynakların 'ham hayale' harcanacağını söyledi.

İmamoğlu, "Açlık sınırındaki milyonlarca yurttaşımızın kendi yaşadıkları kent ve köylerinde istihdam edilebileceği bir diğer konudur. Özetle bu proje İstanbul’a bir ihanet projesi bile değildir. Resmen bir cinayet projesidir. İstanbul için gereksiz bir felaket projesidir. Bu proje bittiğinde İstanbul bitmiş olacak" diye konuştu. 

"Ekonomi darda ise, yakın gelecekte ise çok daha darda olacağı aşikarsa ne yaparsınız? Milletin kaynaklarını bir ham hayale harcar mısınız? Bu şehirde bir süredir bir Kanal İstanbul projesidir konuşuluyor. Bize sordular mı hiç? Bizim görüşümüzü aldılar mı? Bunca millet evladı yüzbinlerce genç, 4 milyon yetenekli insan işsizken ve umutsuzken. Bunca insan yoksulken. Bunca üretim ihtiyacı ortadayken. Bunca fabrika kurma ihtiyacı varken. 16 milyonluk bu şehrin, bu koca şehrin geleceği olan çocuklar yeterince beslenemezken. Çok ağırlıklı bölümü okul öncesi eğitim alamazken. Kalabalık sınıflarda eğitim görürken bizim önceliğimiz Kanal İstanbul olabilir mi?"

'DEPREM SADECE İSTANBUL’UN RİSKİ DEĞİL'

"Üstelik bu risk sadece İstanbul’un da riski değildir. Tüm Türkiye’nin riskidir. Hayatın duracağı, ekonominin büyük hasar alacağı bir büyük kaos ve ulusal felaket ihtimalinden bahsediyoruz. Hali hazırdaki 1.2 milyon yapının karşın karşıya olduğu büyük bir riskten bahsediyoruz. 48 bin binanın ağır hasar göreceği ve onbinlerce civarında vatandaşımızın hayatını kaybedebileceği bir riskten bahsediyoruz.

Deprem anında bu denli yüksek bir nüfusu başka bir coğrafyaya nakledecek hiçbir devlet yoktur dünyada. Bu nasıl bir projedir Allah aşkına? Bu neyin aklıdır? Bakın konuşulan projedeki kanal yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda, 20,75 metre derinliğinde ve en dar yerinde 275 metre genişliğinde bir kanal. Sazlıdere ve Terkoz Havzaları içinden geçen bir kanal. Yani proje Sazlıbosna ve Terkoz Havza Alanlarını yok ediyor. Yer altı suları ve Terkoz Gölü’nün tuzlanması riski taşıyor. İstanbul’un içme suyu ihtiyacı için müthiş bir tehdit oluşturduğu net olarak anlaşılıyor. Tek başına bu bile, bu projenin yapılmaması için yeterli bir gerekçedir. İstanbul halkı deniz suyu mu içecek? Öte yandan proje bölgeye 1,1 milyon yeni nüfus getirecek."

'6 TANE BEŞİKTAŞ, 5 TANE BAKIRKÖY EKLENECEK'

"Yani 6 adet Beşiktaş veya 5 adet Bakırköy ilçesi nüfusu büyüklüğünde yeni nüfus eklenecek. Bu proje yüzünden 3.4 milyon yeni yolculuk oluşacak. İstanbul trafiği en az yüzde 10 artacak. 23 milyon metrekare orman alanı, 136 milyon metrekare tarım alanı yok olacak. Sazlıdere Barajı kalmayacak. Devlet Su İşleri (DSİ) bu yüzden projeye olumsuz raporu verdi. Rapora göre su ihtiyacını karşılayan havzaların yüzde 29’u yok olacak. Kanal inşaatı ile birlikte devasa hafriyat oluşacak. TMMOB raporuna göre 2.1 milyar metreküp hafriyat çıkacak. İstanbul trafiğine günlük 10 bin hafriyat kamyonu katılacak. Hafriyatın nereye döküleceği belirsiz! Çıkan hafriyat, örneğin; Güngören-Esenler-Bağcılar ilçelerinin üzerine dökülse bu ilçeler yaklaşık 30 metre yükselecek."

45 kilometre uzunluğunda ve ortalama 150 metre genişliğinde çok verimli tarım ve orman alanı sonsuza kadar ortadan kaldırılmış olacak. İstanbul Yarımadası Trakya’dan ayrılacağı için yeni bağlantı köprülerine ihtiyaç duyulacak. Proje dolayısıyla Karadeniz’den Marmara’ya oluşacak tek yanlı akıntı dolayısıyla Marmara Denizi aşırı kirlenecek. Bu durum Marmara’daki canlı yaşamını tehlikeye attığı gibi balıkçılığı ve bu işle geçinen insanları da zor duruma sokacaktır. Kanal aynı zamanda iklim değişikliklerine de yol açacak. Yok edilen arazi ile birlikte oradaki yaban hayatı da yok edilmiş olacaktır." 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar