Kadına şiddet teklifi ne diyor, uzmanlar nasıl yorumluyor?
Seda TAŞKIN
+GERÇEK- AKP tarafından hazırlanan kadına yönelik şiddete ceza artırımı öngören kanun teklifi, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'nda görüşülmeye başlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla çıkan bu teklifle kadına şiddetle etkin mücadele edileceği görüşünde. Kanun teklifi, kadına yönelik şiddeti "ceza artırımı ve tutuklama" yoluyla önlemeyi amaçlıyor.
TAKDİRİ İNDİRİM NEDENLERİNDE SINIRLANDIRMA
Düzenlemeyle, takdiri indirim nedenleri belli konularla sınırlandırılmakta. Takdiri indirim nedeni olarak sadece; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları, Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri, göz önünde bulundurulabilecek.
Kanun teklifine göre failin pişmanlık içermeyen davranışları, takdiri indirim nedeni olarak kabul edilmeyecek. Failin salt indirim almaya yönelik (kılık ve kıyafetine özen göstermesi, takım elbise giymesi, kravat takması vb.) duruşmadaki şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmayacak, takdiri indirim uygulanması halinde ise gerekçeleri kararda mutlaka gösterilecek.
NİTELİKLİ HAL DÜZENLEMELERİ
Teklifte, kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi ve caydırıcılığın sağlanabilmesi amacıyla, kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence, eziyet suçların kadına karşı işlenmesi halinde ceza arttırılacak. Ayrıca kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi suçunun konusunun sağlık hizmeti olması halinde, verilecek cezanın 1/6 oranına kadar artırılacağı kabul edilecek.
ISRARLI TAKİP SUÇU
Teklifteki diğer bir konuda ısrarlı takip fiilleri, müstakil suç olarak düzenlenerek; ısrarlı şekilde fiziken takip etmek, haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak yine fiillerinin, mağdurda ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da mağdurun kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olması hali suç olarak kabul edilecek.
Ayrıca, Israrlı takip suçunun; çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi durumunda, mağdurun okulunu, işyerini, konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması, hakkında uzaklaştırma kararı verilen fail tarafından işlenmesi, nitelikli hal olarak düzenlenmekte ve ceza 1 yıldan 3 yıla kadar hapis olarak belirlenecek.
TUTUKLAMADA KATALOG SUÇ DÜZENLEMESİ
Yine kanun teklifine göre kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten yaralama veya canavarca hisle işlenen suçlar, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, tutuklama nedeni varsayılan katalog suçlar arasına alınacak.
ŞİDDET MAĞDURU KADINLAR İÇİN AVUKAT GÖREVLENDİRİLMESİ
Vekili bulunmayan şiddet mağduru kadınlara istemleri halinde, baro tarafından ücretsiz olarak avukat görevlendirilmesi sağlanmaktadır. Bu kapsamda; kasten yaralama, ısrarlı takip, işkence, eziyet çocukların cinsel istismarı suçlarında avukat görevlendirilecek.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SUÇ SORUŞTURMALARINDA ‘İZİN’ MÜESSESESİ
Düzenlemeyle, hem kamu kurum ve kuruluşlarında, hem de özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversitelerinde görev yapan sağlık çalışanları hakkında, sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar nedeniyle soruşturma yapılabilmesi Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan Mesleki Sorumluluk Kurulunun iznine bağlanacak.
DEVLETİN, ÖDEDİĞİ TAZMİNAT SEBEBİYLE İLGİLİ SAĞLIK ÇALIŞANINA RÜCUSU
Teklifte ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları ile Devlet üniversitelerinde görev yapan sağlık çalışanlarının sağlık mesleğinin icrası kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalarından kaynaklı zararların tazmini için açılan davalar sonucunda Devlet tarafından ödenen tazminatın ilgilisine rücusu bakımından Mesleki Sorumluluk Kuruluna yetki verilmekte ve bu Kurulun yapacağı değerlendirme sonucunda rücusuna karar verilen miktar bakımından ilgili sağlık çalışanına dönülmesi sağlanacak.
AVUKAT CANAN ARIN: GÖZ BOYAMA
AKP tarafından hazırlanan kadına yönelik şiddete ceza artırımı öngören kanun teklifini +Gerçek’e değerlendiren, Mor Çatı kurucularından avukat Canan Arın, hazırlanan kanun teklifinin bir "göz boyama" olarak değerlendirdi.
Kadına yönelik şiddetin kaynağının, toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğunu söyleyen Arın, "İstanbul Sözleşmesi’nin çıkıp arkasından ondan daha iyi bir yasa mı hazırlayacaklar? Hangi bilgi, hangi kültür, hangi görgü ile? Aileden anladıkları kadınların boğazlandığı, kadının ‘aile’ denen kurum içinde karın tokluğuna köle, bakım hizmetlerinden sorumlu, kuluçka makinası olduğu bir yer" dedi.
Kadından mutlak itaat beklediklerini söyleyen Arın, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu, ‘evlenme teklifini kabul etseydi, öldürülmezdi’ diyecek kadar kadın iradesini hiçe sayan, kadın cinayetlerini böyle bir gerekçe ile meşrulaştıran bir ülkede hangi yasayı çıkartırsanız çıkartın kadına şiddeti önleyemezsiniz" ifadelerini kullandı.
‘ÖNCE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ TEKRAR KABUL ETSİNLER’
Arın "Bu ülkede Yargıtay 2’nci Daire Başkanlığı’nı yapan kişi kadın cinayetlerini nafaka ile meşrulaştırmaya çalışıyorsa, iktidar partisi başkanı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının kendilerini bağlamadığını söylüyorsa yapacak değişiklik sadece göz boyama ve oy avına çıkma anlamına gelir dedi" dedi. "Öncelikle hukuka aykırı biçimde çıktıkları İstanbul Sözleşmesi tekrar kabul etsinler, sonra mevcut yasaları uygulasınlar" diyen Arın sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadına şiddet ile yıllardır mücadele eden kadın taban örgütlerinin görüşlerini alsınlar. AKP avukatlığından bozma yargıçlarla, hükümete yararlanma amaçlı verilen kararlarla kadına şiddet önlenmez, önlenemez. Ben samimiyetlerine inanmıyorum."
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri temsilcisi Melek Önder ise İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı geri çeken iktidardan olumlu bir yasa düzenlemesi beklemediğini vurguladı. Önder, "Ne zaman bir adım atıyoruz deseler; kadınların, LGBTİQ+’ların modern haklarına daha fazla saldırılması, tırpanlanmasıyla karşılaştık. Kadın örgütlerinden, şiddete karşı her gün mücadele edenlerden tek bir görüş dahi almadılar. Onun yerine nafaka hakkını tartışmaya açtılar" diye konuştu.
‘DÜZENLEME KADINA YÖNELİK SUÇUN TANIMINI YAPMIYOR’
Şiddetin kökeninde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin olduğunu söylemeyen herhangi bir adımın şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik olmadığını söyleyen Önder, "Söz konusu düzenleme ise ne toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefliyor ne de kadına yönelik suçun bir tanımını yapıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele sadece bir ceza düzenlemesiyle de olamaz. Esas hedef şiddetin önlenmesi, eşitliği sağlayacak politikaların hayata geçirilmesi olmalıdır. Önleyici düzenlemelerin hayata geçmesi, 6284'ün etkin uygulanması önündeki engellerin kaldırılması gerekir" dedi.
‘KADIN CİNAYETLERİ YAŞANMAYA DEVAM EDİYOR’
Düzenlemenin gündeme gelmesinden bu yana kadın cinayetlerinin yaşanmaya devam ettiğini söyleyen Önder, yine kadına yönelik şiddet, istismar davalarında türlü ayrımcılıkların yaşandığını vurguladı. Önder sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha geçtiğimiz hafta Hatice Kaçmaz’ın katiline "tutku indirimi" verildi. Hatice Orhan Munis’in evlilik teklifini kabul etseymiş, Orhan Munis cinayeti işleyemeyebilirmiş. Toplum da kadınlar da bu çelişkileri görüyor. O yüzden bu hükümetten değil reform, kadınların ve toplumun faydasına bir düzenleme olabileceğini düşünmüyor. O yüzden de bizler kendi örgütlü mücadelemizle, tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nin dediği gibi eşitliğin olduğu ve şiddetin ortaya çıkamadığı bir toplumu var etmek için mücadeleye devam edeceğiz."