'Muhalefet yapan siyasetçilerin yakasına yapışalım, mesele vekil olmak değil, Enesleri kurtarmak'

'Muhalefet yapan siyasetçilerin yakasına yapışalım, mesele vekil olmak değil, Enesleri kurtarmak'
Tuğçe Tatari, cemaat yurdunda kalan üniversite öğrencisi Enes Kara'nın yaşamına son vermesi sonrası muhalefetin tavrını eleştirdi.

T24 yazarı Tuğçe Tatari, cemaat yurdunda kalan Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Enes Kara'nın yayınladığı bir videonun ardından yaşamına son vermesi hakkında bir yazı kaleme aldı. Tarikat ve cemaatlerin çıkarları uğruna gençlerin kanını emdiğini söyleyen Tatari, muhalefetin tavrını eleştirerek "Sağımızda solumuzda muhalefet yapan siyasetçiler varsa onların yakasına yapışalım. Mesele Meclis'e girmek, vekil olmak filan değil. Mesele Enes'leri, çocukları bu umutsuzluk çukurundan kurtarmaktır." dedi.

Tatari'nin T24'te "Esas umutsuzluğun 'tetikleme'sinden korumamız gerekendi Enes Kara…" başlığıyla yayımlanan yazısının bir kısmı şöyle:

Bazı kesimleri rahatsız eden 'veda videosu' aslında içinde yaşadığımız sömürü düzeninin geldiği son noktayı çırılçıplak kılıyor, rahatsızlık yaratması bundan.

Videonun "Beni bari sadece son nefesimde duyun" dedikten hemen sonra yayınlanmış olması da hepimizin o tanıdık umutsuzluğuna dokunuyor işte.

Eğitim sisteminin gelip dayandığı; yaratıcılığı, özgün karakterleri, farklılıkları yok edip, mantık ve sorgulamayı devre dışı bırakarak sadece öğrenciyi robotlaştırmaya dönüşmüş olması…

Çalışma hayatının gelip örgütlenme özgürlüklerini kısıtlayıp, düşünceyi ifade etme hakkını yok edip, tüm emeklerin karşılığını gerçekten sadece iki kuruşa 'köle gibi' çalışarak tamamlanan ömürlerle, sadece çalışanı sömürmeye dayanmış olması…

Ailenin gelip adeta devletin en ufak birimi görevi görürcesine üyesi olan bireyleri salt kendi doğruları ve istekleri dahilinde davranmaya zorladığı, seçme hakkını sadece kendi belirlediği seçeneklerle kısıtladığı, aksi davranışlarda zorbalaştığı ve özetle sadece üyesini sömürmek üzerine dayandığı günümüz dünyasında kimin geleceğe yönelik umudu var ve ne miktarda?

Tarikat ve cemaatlerin tamamen 'siyasi/iktisadi çıkarlar' uğruna ülke gençliğinin kanını emmesine ve tamamen maddi çıkarlar doğrultusunda insanlığın üzerinde 'inanç sömürüsü' yapan aygıtlar olarak çalışmasına göz yumulan bir düzen…

Bu uğurda taciz, tecavüz, pedofili, dolandırıcılık gibi türlü ahlaksızlıklara da göz yumulan bir düzen…

Dahasını saymaya gerek var mı?..

İnsanın insan gibi yaşamasına izin yok işte özetle!

Bu uğurda da devlet, aile, eğitim sistemi, inanç baskıları hepsi ama hepsi devrede işte!

Umudun yeşermek için muhtaç olduğu güven duygusu, istikrar, umut vaat eden örnekler bu topraklarda yokken gençlerimizi, çocuklarımızı ve finalde de kendimizi bu tükenmişlikle 'tetiklenmekten' nasıl koruyacağımızı düşünsek keşke önce…

Abuk subuk muhalefetler yaratıp gerçeklerin bir ölümle faş olmasından korkanların ekmeğine yağ sürmek yerine, bu 20 yaşındaki gencecik tıp fakültesi öğrencisini yok eden unsurların tamamen siyasi olduğunu, tek meselenin iktidar partisi veya cumhurbaşkanlığı olmadığını fark edip bu sisteme dur diyecek politikalar üretebilecek bir 'yeni sistem' talebinde olmazsak, umutsuzluğun hepimizi, tüm insanlığı yutacağını fark edelim artık lütfen.

Ve yine kızılacak bana biliyorum ama…

Sağımızda solumuzda muhalefet yapan siyasetçiler varsa onların yakasına yapışalım.

Mesele Meclis'e girmek, vekil olmak filan değil.

Mesele Enes'leri, çocukları bu umutsuzluk çukurundan kurtarmaktır.

Mesele yaşamsaldır.

Ve bu yaşamsal sorunları çözümleyecek, umut vaat edecek, umudu yeşertecek siyasetler üretemeyenler, üretmeyenler tüm enerjilerini üretebilecek kişileri bulmaya ve siyasete atılmaya iknaya vermelidir.

Dilerim Enes'in vedası hepimize birer son uyarı tokadı olur!

Öne Çıkanlar