Öldürülen Derik Kaymakamı'nın ağabeyi: Kardeşim hastanede kasten öldürüldü
Nalin ÖZTEKİN
ARTI GERÇEK - Mardin'in Derik ilçesinde bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ağabey Safitürk kardeşinin patlamada değil hastanede kasten öldürüldüğünü ve kaymakamın odasına bombanın dönemin Emniyet Amiri Mustafa Hakan Kutluay tarafından konulduğunu iddia etti.
İçişleri Bakanlığı tarafından 11 Eylül 2016 tarihinde Mardin’in Derik Belediyesi'ne kayyum olarak atanan İlçe Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk, 10 Kasım 2016’da makamına konulan bombanın patlaması sonucu yaralanmıştı. Safitürk, yaralandıktan bir gün sonra tedavi gördüğü Gaziantep Ersin Arslan Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde yaşamını yitirmişti. Safitürk’ün yaşamını yitirmesine ilişkin 71 kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 15'i tutuklanmıştı. Olaya ilişkin yargılama sürecinin sonunda dönemin Kaymakamlık yazı işleri şefi Şerif Mesutoğlu hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
DOSYADAKİ SORU İŞARETLERİ ARAŞTIRILMADI
Olaya ilişkin yargılama sürecinde sahte tanıklar, usülsüzlükler, tehdit altında alınan ifadeler ve karartılan deliller dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamayla, saldırı saatini 12.07 olarak duyurdu ve ilk ambulansın 3 dakika sonra olay yerine ulaştığını açıkladı. Söz konusu olayı üstlenen YPS (Sivil Savunma Birlikleri), saldırıyı 00.30'da yaptığını açıklarken, resmi kaynaklar olayın 12.07'de yaşandığını belirtti. Ancak, gündeme getirilmeyen saat farkı birçok soru işareti gibi dosyada yer almadı.
"OLAYIN BAŞ FAİLİNİ YARGILATAMIYORUZ"
Gün geçtikçe gündemden düşürülen dosyadaki birçok konu aydınlatılmayı beklerken yaşamını yitiren Kaymakamın ağabeyi sosyal medya hesabından çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ali Haydar Safitürk kardeşinin ölümüne ilişkin yaptığı paylaşımlarda "Tüm araştırmalarımda ve elimizdeki resmi belgelerde olayın faili o gün herkes tarafından FETÖ’cü olduğu söylenen ve iddia edilen Mustafa Hakan Kutluay’dır. Bu zatı bir türlü yargılatamıyoruz binbir çeşit ödülle ödüllendiriliyor. Son duruşmada SEGBİS ile bağlanarak "Kaymakam öldürülmeyi haketti" dedi" ifadelerini kullandı. Kendisi için "Biliyorum beni de öldürecekler" diyen ağabey Safitürk paylaşımında "Kaymakam saldırıda ölmeyecekti, hastanede kasten öldürdüler" ifadelerine de yer verdi.
HASTANEDE TIBBİ MÜDAHALEYİ KİM ENGELLEDİ?
Ali Haydar Safitürk’ün yargılama süreci devam ederken Mardin Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na gönderdiği dilekçede çarpıcı ifadeler yer almıştı. Ağabey Safitürk'ün, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla mahkemeye gönderdiği dilekçede birçok şüpheli duruma dikkat çekmiş savcının davaya samimiyetsiz yaklaştığını belirtmişti. Ağabey Safitürk, kardeşinin patlamada değil hastanede kasıtlı olarak öldürüldüğüne ilişkin iddiaları geçtiğimiz sene dilekçesinde şu sözlerle ortaya koymuştu.
"Patlama anından hemen sonra ağır yaralı olan kaymakama yapılan müdahalelerde emniyet amirinin etkisinin ne kadar olduğunun görgü tanıklarından öğrenilmesini talep ediyorum. Çünkü olayın görgü tanıkları amirin müdahaleyi geciktirici hal ve tavırlarından bahsetmektedirler. Yaralı Kaymakamı Derik Devlet Hastanesine amirin (Mustafa Hakan Kutluay) götürdüğü ve uzun bir süre, yaklaşık yarım saat hastanede hiç bir müdahale ettirmeden beklettiği tüm görgü tanıklarının ortak beyanıdır. Emniyet amirinin bu tutumunun sorgulanmasını, sağlık personeline hiç bir müdahale yaptırmadan hastaneden Kızıltepe Hastanesine gönderilmek üzere, tekrar ambulansa koyma kararını kim vermiştir? Kızıltepe Hastanesine götürülürken ambulansa yol açma konusunda neden emniyetin tedbir almadığını, ambulansın yardım istemesine rağmen amirin neden yardımcı olmadığı, Kızıltepe Hastanesine gönderilen kaymakamın hangi saatte hastaneye girdiği, kendisine hastanede yapılan tüm müdahalelerin neler olduğu, yapılması gereken işlemlerin neden yapılmadığı, neden kaymakamın Kızıltepe Hastanesinden, Antep'te sıradan bir devlet hastanesine gönderildiği, neden ambulans helikoptere bindirilip beyin kanamasına sebep olunduğu gibi tüm sağlık ile alakalı alınan kararların kim tarafından verildiğinin ve karara verilirken sağlık personeline bürokrasiden kimlerin baskı yaptığının araştırılmasını talep ediyorum"
YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNE GİREN ŞÜPHELİ KİM?
Öte yandan ağabey Safitürk kardeşinin yoğun bakımda tedaviye alındığı zaman kimliği belirsiz şüpheli bir şahsın farklı zamanlarda yoğun bakım ünitesine giriş çıkış yaptığına da dikkat çekmişti.
"Yaralı kaymakam Antep'te yoğun bakımda yatarken Antep Emniyeti kayıtlarına göre bir şüpheli şahıs tarafından iki kez farklı zamanda kaymakamı kontrol eden şüpheli şahsın kimlik bilgilerinin araştırılması, bu şahsın soruşturulmasını istemeyen şahsın kim olduğunun araştırılmasını ve bu şahsın ifadesinin alınmasını talep ediyorum."
CEMAAT İMAMINDAN SAFİTÜRK BEYANI
Safitürk’ün ölümüne ilişkin gündeme getirilmeyen konulardan bir diğeri ise Gülen Cemaati’ne dönük soruşturmada Safitürk'e ilişkin yer alan ifadeler. "FETÖ Mülki İdare Yapılanması" kapsamında Mardin’den Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredilen iki ayrı soruşturmanın davaları görülüyor. "FETÖ İmamı" olarak dosyada yer alan Ali Yağmur’un Safitürk’e ilişkin beyanları ise şu şekilde: "Derik Kaymakamı Muhammed Fatih Safitürk ile ilk temas Derik Kaymakamlık konutunda Melih kod isimli Bora Şerbetçi ile yaptık. Kendisine Bylock yüklü tableti verdim. Nasıl kullanacağını anlattım. Daha sonra Bylock üzerinden görüşmeye başladık. Benim eve gidiyorduk. Rutin cemaat sohbetlerinden sonra kendisini muhakkak Mova Park AVM’ye bırakıyordum. Bu şahısla görüştüğüm tüm zaman boyunca eşiyle birlikte kendisini kahvaltı için davet etmiştim. Eşi ile birlikte bu davetime katılmışlardır."
Tüm bu ifadelere karşı, Safitürk’ün eşi Ayşegül Safitürk’ün sessizliği dikkat çeken konuların başında geliyor.
"CANSIZ BEDENİM SUÇSUZLUĞUMUN İSPATIDIR"
Olaya ilişkin soru işaretleri ve aydınlatılmayı bekleyen şüpheli durumlar açıklanmasına rağmen bu konular hakkında adli makamlar tarafından işlem yapılmadı. Olayın faili olarak kamuoyuna yansıtılan ve hakkında hapis cezası verilen Şerif Mesutoğlu kendisine kumpas kurulduğunu iddia ederek 16 Nisan 2018 tarihinde görülen duruşmada "Ben ne yapsam da beni dinlemiyorsunuz dosyayı benim üzerimden kapatmak istiyorsunuz. Cansız bedenim suçsuzluğumun ispatıdır" sözleriyle SEGBİS bağlantısında mahkeme heyeti ve ailesinin önünde kendisini ateşe verdi. 3 ay’ı aşkın devam eden tedavi sürecinin ardından cezaevine geri götürülen Mesutoğlu, adil yargılanma talebiyle 229 gün açlık grevi eylemi gerçekleştirdi.