Eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon: İdlib’e kara harekâtı kanlı ve acı olaylara yol açar

Eski Şam Büyükelçisi Ömer Önhon: İdlib’e kara harekâtı kanlı ve acı olaylara yol açar
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin, 29 Eylül günü Soçi’de görüşme gerçekleştirecek. İdlib de gündemler arasında.

Eski Şam büyükelçisi Ömer Önhon, İdlib’de işlerin kızışacağı sinyallerinin üzerine, Putin ve Erdoğan’ın iki gün sonraki randevusu gündeme gelmesi dair cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.  

İdlib’te gerginliğin artmasını Önhon, İdlib bölgesinde normal olmayan bir durum var. 2016 sonunda Halep düştükten sonra, muhaliflerin bir kısmı Halep kırsalı ve İdlib’e gitti. Ondan sonra Astana’da çatışmasızlık bölgeleri oluşturulmasına karar verildi. Amaç, yıllardır abluka altında olan ve sivillerin çok zarar gördüğü bu bölgelere insani yardım girişini mümkün kılmak, çatışmaları sona erdirmekti. Buralarda rejimin altında yaşamak istemeyen insanları otobüslerle İdlib’e gönderdiler, size burada dokunulmayacak, dediler. Fakat diplomaside bizim "salam politikası" dediğimiz yöntemlerle rejim ve Rusya zaman içinde bütün bu bölgeleri operasyonlarla geri aldı.

'HANİ HAREKAT OLMAYACAKTI'

Ömer Önhon şöyle devam etti; İdlib hariç. Geri aldığı yerlerdeki sivillerin ve silahlı milislerin bir kısmı da orada kaldı, silahlarını teslim ettiler. Rejimden kaçan ve o anlaşmalar uyarınca o bölgeden çıkarılan gruplar, Suriye’nin dört bir yanından İdlib’de toplandılar. İdlib’in savaştan önceki nüfusu 1 milyon civarında, şimdiki nüfusu ise 4.5 milyon civarında... Ve orada şu anda HTŞ’nin hâkimiyeti var. Bu, El Kaide’den neşet etmiş, sonra onlardan koptuğunu açıklayan El Nusra, sonrasında Şam’ın Fethi Cephesi ve şimdi de HTŞ olan İslamcı bir yapılanma. 2017’den beri orayı ele geçirdi. Onun dışında Kafkasya ve Asya’dan gelen gruplar var. Çatışmasızlık bölgelerine dair anlaşmayı hatırlayalım, "Ateş kesilecektir ama terörist gruplar bu anlaşmanın dışındadır" diyor. O dönem şahsen şöyle düşünmüştüm: Ruslar bunu istedikleri gibi kullanacaklar! Şimdi ne yapıyorlar, gidip İdlib’i bombalıyorlar. "Hani harekât olmayacaktı" diyorsun, "iyi de biz teröristleri vuruyoruz" diyorlar. Yani mutabakatı istediği gibi yorumlayarak harekâtlarını sürdürüyorlar.

'SAHANIN HAKİMİ RUSYA'

Suriye’de çok aktör olduğunu ifade eden Önhon, sahanın hâkimi kim derseniz, Rusya’dır diye ifade etti. Şu anda en çok hangi aktör ipleri elinde tutup sağda solda oynatıyor derseniz o da Rusya’dır. Rusya sahadaki durumu kendi politikalarını idame ettirmek ve Suriye üzerindeki gücünü hatırlatmak için kullanıyor. İsrail’e "Ben sana karışmam, sen gel işini gör" diyor, Suriye’ye "Ben buradan çekilirsem İsrail dümdüz eder" ya da "Türkiye hemen yanı başında, eğer beni dinlemezsen Türkler seni ham yapar" derken bize geliyor, "Sığınmacı akımıyla ve terörist saldırılarla karşı karşıya kalırsınız" kozunu kullanıyor. Şu anda İdlib vilayetinin üçte biri rejimin eline geçmiş vaziyette. Bahsettiğim insanlar dar bir bölgede toplandı. Doğal olmayan bir durum bu.

Rejim kendisini bu savaşın kazananı olarak görüyor. "Ben bu savaşı kazandım, topraklarımda silahlı grupların bulunmasına razı gelmem" görüşüyle hareket ediyor diyen Önhon; harekâtlarına bunu gerekçe gösteriyor. 2020’de 5 Mart anlaşması imzalanmasına rağmen o günden bugüne İdlib’de Rusya ve rejimin harekâtı hiç durmadı. "İstediğimiz olmazsa geliyoruz" mesajı veriyor dedi.

‘ÇOK KANLI VE ACI OLAYLARA YOL AÇABİLİR’

Önhon konuşmasına şöyle devam etti: İdlib’e harekât iki bakımdan çok kanlı ve çok acı olaylara yol açacaktır. Bir kere orada muhalifler konsolide olmuş durumda. Sen ne kadar bombalarsan bombala, eninde sonunda oraya kara kuvvetiyle gireceksin ve orada bazılarına göre 30, bazılarına göre 40, bazılarına göre 50 bin insan var. Bunlar savaşta pişmiş insanlar. Büyük bir kara muharebesi olabilir. Peki, sivil insanlar ne olacak? Ya kaderine razı olup, "Ölürsek ölürüz" diyecek veya rejim kontrolündeki bölgelere gidecek ki bu büyük bir risk ya da Türkiye’ye kaçacak. Bana sorarsanız en olası adres, Türkiye. İdlib’de bir kara harekâtı başladığı takdirde Türkiye’ye sığınmacı akını yeniden olacaktır. Bu kaçınılmaz. İkincisi orada yaşanacak bir savaşın sonucu ne olur bilemem ama her halükârda silahlı insanlar eninde sonunda bir yere gidecek. Yine gelecekleri tek adres, Türkiye olacak. Bunlar kaygı yaratan meseleler. 11 Eylül’de üç askerimiz şehit oldu. Demek ki arkasında kim varsa, Türk askerini hedef alan bir yapılanma da mevcut. Son dönemde Türkiye’ye yakın olduğu söylenen beş silahlı grubun yeni bir yapılanma dahilinde bir araya geldiklerini görüyoruz. Demek bir hazırlık var, herkes kendi pozisyonunu ortaya koymaya çalışıyor.

'CUMHURBAŞKANI, ABD'DE BİDEN İLE BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİREMEDİ'

SDG’den bir heyet Moskova’ya gitti ve görüşmelerde bulundu. PKK/PYD’nin yöneticilerinden İlham Ahmed başkanlığındaki aynı heyet şimdi Washington’da... Beyaz Saray’la görüşecek. New York’a da gideceklermiş. Yani BM toplantısının yapıldığı bir döneme rastlayan böyle bir ziyaret ayarlanmış. Şimdi buradan bakınca hatırlayalım: Cumhurbaşkanı, ABD’de Biden ile bir görüşme gerçekleştiremedi. Erdoğan’ın New York’tan dönmeden önce basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda ABD’yle ilişkiler konusundaki söyledikleri de zaten durumu net olarak ortaya koyuyor diyen Önhon konuşmasına şöyle devam etti: Bu arada bir gün önce Çavuşoğlu, Blinken ile görüştüğünü, yine birkaç gün önce bakan yardımcısı Sedat Önal, mevkidaşıyla konuştuğunu hatırlayalım. Bu toplantılarda mutlaka Suriye konusu ele alınmıştır. Tahminim olumlu anlamda bir şey çıkmadı, çıksaydı duyardık. Benim orada merak ettiğim şu: Acaba o görüşmelerde Suriye’nin geleceğine dair siyasi hamleler konuşulmuş mudur, hiç zannetmiyorum. Geçenlerde CENTCOM Komutanı, Suriye’nin kuzeyine gidip Mazlum Kobani ile görüştü. Ne görüştüler? Koca CENTCOM Komutanı... Acaba bizimkilere bilgi verildi mi; sanmıyorum. Bütün bunlara bakınca bir şeylerin kaynadığını görüyorsunuz.

Haberin tamamına link üzerinden ulaşabilirsiniz.

Öne Çıkanlar