Siyaset bilimci Alphan Telek: 'İktidar düştü, geçiş başladı' söylemi hiçbir anlam ifade etmiyor

Siyaset bilimci Alphan Telek: 'İktidar düştü, geçiş başladı' söylemi hiçbir anlam ifade etmiyor
Siyaset bilimci Alphan Telek, 'İktidar düştü, geçiş başladı' söylemlerine karşın Erdoğan’a desteğin sürdüğüne dair işaretlere dikkat çekti ve 24 Haziran seçimlerini hatırlattı.

Ekonomik krizle birlikte muhalefet partileri, AKP iktidarının sonunun geldiğine vurgu yaparken, siyaset bilimci Alphan Telek 24 Haziran seçimleri öncesi de benzeri bir hava estirildiğini hatırlatarak, "25 Haziran günü, kapkaranlık bir siyasal depresyonla karşıya karşıya kalmıştık" hatırlatmasında bulundu. Telek, bazı anketlerde dindar seçmenin Erdoğan'a negatif desteğinin sürdüğü sonucunun çıktığına işaret etti ve itidalli olunması gerektiğini yazdı.

Telek, Medyascope.tv'deki 'İktidar aslında gitti' – O zaman bu anketler ne anlama geliyor? başlıklı yazısında şunları yazdı:

Muhalif çevrelerde bir süredir iktidarın artık düştüğü ve hatta geçişin halihazırda başladığı, Ankara’da pazarlıkların yapıldığı bilgileri dolaşıyor. Öte yandan, TEAM Araştırma ve MetroPoll gibi anket şirketlerinin yaptığı araştırmalar, iktidarın toplumsal desteğinin azalmadığını, tersine son iki ayda yükseliş halinde olduğuna işaret ediyor. Hem de böylesi koşullara rağmen.

Öyleyse muhalif çevrelerin "İktidar düştü, geçiş başladı" söylemlerinin hiçbir anlam ifade etmediğini vurgulamak lazım. Tıpkı 24 Haziran seçimleri öncesinde olduğu gibi boş bir zafer & umut havasının doğduğunu söyleyebiliriz. Benzer söylemleri tam olarak o dönemde de çok sık duyardık : "Yok, yok insanlar çok sinirli, bıktılar, kendi tabanları bile bıktı, gittiler, bu iş bitti, Erdoğan’a Erdoğan gibi cevap veren biri lazım, bak o tondan konuştu mu nasıl susuyor". En aklı başında muhalifin bile bu tavrının 24 Haziran’da ya da benzerlerinde nasıl tokat yediğini biliyoruz.

25 Haziran günü, kapkaranlık bir siyasal depresyonla karşıya karşıya kalmıştık. İnsanları öyle bir yükün altından kaldırmak da kolay olmuyor. Muhalifler tarafından yanlış yönlendirilmenin bedelini halk ödüyor ancak eninde sonunda bir süre sonra seçimlerde üzerindeki toprağı silken de yine halkın kendisi oldu. 31 Mart ve tekrarlanan İstanbul seçimleri 24 Haziran’da umudu alınan ve ezilen halk için gerçek bir başarı öyküsüdür. Ancak bu kez seçim kaybedilirse gelecek olan sadece siyasal depresyon değil ülkenin kaybı olur. Şimdiden ülkemizi terketmek zorunda kalan doktorların sayısı bugün 10 binse, o gün bu sayı bütün toplumsal kesimler açısından katlanır. Lübnanlaşma süreci kurumsallaşır ve son halini alır. Bütün bedeli ise halk öder.

İktidarın negatif desteği

O yüzden muhalefetin rolü böylesi bir kriz döneminde hiçbir açılım sağlamıyor. Nasıl bir Türkiye istediklerini güçlendirilmiş parlamento ve bunun etrafında biraraya gelme hariç anlatabilmiş değiller. Son günlerde ise bir kez daha Erdoğan üzerinden başvurulan söylemler sadece bize değil AKP tabanına da eski günleri hatırlatıyor.

Karar Gazetesi’nden Semra Alkan dünkü (18 Aralık) yazısında, Ümraniye ve Üsküdar’da insanlarla yaptığı konuşmaları aktarıyor. Alkan, konuştuğu kişilerin ekonomideki gidişattan memnun olmasalar da Erdoğan desteklerinin baki olduğunu söylüyor. Hatta yazısının başlığı konuştuğu kişilerden birinin sözleri: "Biz ne badireler atlattık, bu da atlatılır, dualarımız Erdoğan’la".

Öte yandan yine TEAM araştırmanın Türkiye’nin çeşitli yerlerinde dindarların yoğun yaşadığı yerlerde 2 bin 424 kişiyle yaptığı yüz yüze görüşme sonuçları da bu gözlemleri destekliyor. Buna göre, dindar seçmenlerin büyük kısmı Erdoğan’a negatif bir destek veriyor. Erdoğan’ın her yaptığını desteklemiyorlar ama Erdoğan tarafında kalma eğilimindeler.

Anketler, sahadan yapılan gözlemler, derin çaplı araştırmalar, itidalli olunması gerektiğini ve dahası ne yapılıyorsa onun çeşitlendirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğini gösteriyor. Evet Millet İttifakı sayıca önde ama bu hep önde olacağı anlamına gelmiyor, özellikle de devasa devlet ve medya gücü iktidarın elindeyken.

Endişe ve negatif mesafelenme

Bu negatif destek aynı zamanda kutuplaşmanın devam ettiğinin ve kırılmadığnın da delili. Buradan şuna gelmek istiyorum: Muhalefet kutuplaşmayı kırmış durumda değil, geldiği noktada sayıca üstünlük durumunu korumayı amaçlıyor. Bu ise bırakın iktidar seçmenini, kendi seçmenini dahi küstürüyor ve endişeye sevk ediyor.

Şu anda AKP’nin 2002 sonrasında kurduğu ve öyle ya da böyle, bir şekilde insanlara sunduğu kredili refahın ve nispi olarak bugünlere göre daha iyi olan alım gücünün, kısacası AKP’nin toplumsal sözleşmesinin yıkılışına şahit oluyoruz. Yeni bir konsensus gerekiyor. İnsanlara bu yeni konsensusun anlatılması lazım. Aslında dünya da böyle bir sözleşmenin eşiğinde. Muhalefetin şanssızlıklarından biri dünyadaki trendin de henüz netleşmemiş olması. Söylenecek söz belli değil, o yüzden kimseye söz veremiyorlar. Ancak cevval ve cesur olunabilir, dünyanın sosyal refah dönemine doğru yol alacağını bir süredir seziyoruz, uluslararası rapor ve toplantılarda da bunlar tartışılıyor.

YAZININ TAMAMI

 

Öne Çıkanlar