Şok market çalışanı: Çıkıp bas bas bağırabilirim ama en büyük korkum işsizlik

Şok market çalışanı: Çıkıp bas bas bağırabilirim ama en büyük korkum işsizlik
Şok Market zincirlerinde çalışan işçiler karşı karşıya oldukları baskıyı Artı Gerçek’e anlattı.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK- Son günlerde işçilere dönük baskılarla ve işten çıkarmalarla gündeme gelen Şok Marketler zincirinde yaşananlar, salgın günlerinin nasıl işsizlik tehdidine dönüştüğünü de gösteriyor.

"Cepte Şok" uygulamasıyla internet üzerinden sipariş almaya başlayan Şok Marketler, evlere sipariş götürmeyi kabul etmeyen personelini işten çıkarmaya başladı. İşçilere imzalattırılan belgeler, sendikalı oldukları için istifa et baskıları, ücretsiz izne çık zorlaması, eve hizmet uygulaması kapsamında sipariş veren müşterinin "benden uzak dur virüs bulaştırırsın" sözleri…

Bunlar Şok Marketleri’nde çalışan işçilerin yaşadıklarından bazıları. Diğer kısımlarını onların ağzından dinleyelim.

İŞÇİLERİN EN UFAK TALEBİ ‘KARDEŞİM DERDİNİZ BİTMİYOR’ AZARIYLA KARŞILANIYOR’

Şok Market deposunda çalışırken işten atılan Emir Kaya en ufak istekte bile üstlerinden nasıl bir muamele gördüklerini şöyle anlatıyor:

"İçerideki sorunları üstlerimize söylediğimizde "kardeşim derdiniz bitmiyor" diyerek beni azarlamıştı. İşçilere hastalık bulaşmış, içerisi pislik içinde onların umurunda değil, onların tek derdi para. Parayı düşünüyorlar. Bu kötü durumdan istifade edip para kazanmak için işçilerin sağlığını hiçe sayıyorlar. Kendisi evde oturuyor, izole ediyor keyfine bakıyor."

‘SENDİKA KÖTÜ BİR ŞEY İŞİNİZDEN OLURSUNUZ’

Şok Marketlerinde sendikalı olmak da yasak. Öyle ki gece yarıları evden çağrılan işçilere telkin veriliyor. Kaya anlatıyor:

"Sendika mevzusu olduğunda geçen ayın 18’inde bir yönetici bizi gece saat 12’de yanına çağırdı. Konuşurken mesele sendikaya geldi ve "her şey güzel ama bu sendika meselesi üzüyor beni" dedi. Sonra bana yanaşıp "üyeliklerinizi iptal edin, sendika kötü bir şey işinizden olursunuz" diye konuştu. Ben konuşmadım, bir şey demedim. "Sana da Oğuz’a yaptığımızı yaparım" dedi, Oğuz sendika nedeniyle işten atılan bir arkadaşımızdı. "Sana da öyle gelseler, Oğuz gibi başka bir mağazaya gitseler sen de kabul etmeyeceksin" ifadelerini kullandı. Ben de kabul etmeyeceğimi söyleyince "o zaman seni işten kovarız" dedi.

Ben "Bu durumda haksızsınız" deyince o da "evet haksızız, mahkemeye de versen çıkarırlar seni" dedi. Bu konuşma böyle sürünce pazartesiye kadar süre verdi, o gün beni beş kez aradı. Daha sonra ben açmayınca beni başka birine arattı. Yanlarına gittim, sendikadan istifa etmemi istedi ben reddettim, ben böyle deyince işten çıkaracaklarını söyledi."

ŞOK MARKET İŞÇİNİN İSTİFA ETMESİ YETMİYOR, E-DEVLETTEN FOTOĞRAFINI İSTİYOR

Sendikalı olmakla üstlerin istifa et baskısı arasında kalan işçilerin en büyük korkusu ise salgın günlerinde işsizlik. Bunu işçilere karşı bir tehdit olarak kullanan Şok Market yöneticileri, işçinin sendikadan istifa etmesini de yeterli bulmuyor. E-devletten fotoğrafını istiyor. Kaya sendikadan istifa etse de sürgünle karşı karşıya kalmış:

"İş bulmanın zor olduğu bir dönem, ailemiz var. Çalışmak zorundayız. Haliyle istifa etmek zorunda kaldım ancak bu da yetmedi. Bana "bu yeterli değil, e-devlet fotoğrafını çekmen lazım, fotoğrafını çekmezsen işten çıkarırlar" dedi. E-devletin fotoğrafını çekip gitti. Aradan iki hafta geçti, bir yönetici aradı beni ve başka bir mağazaya atamamın çıktığını söyleyerek kilometreceler uzaktaki Dilovası TOKİ Konutları’na yollamak istediler. Benden önce işten attıkları Oğuz’a yaptıkları gibi. Sürgün yani. Oğuz’a yaptıklarını bana yaptıklarını anlayınca yeniden sendikalı oldum. Dilovası’na gitmeyeceğimi söyleyince işten çıkardılar. Gerekçesini de 25. Madde olarak koydu. Bu olaydan iki hafta sonra Ömer diye bir arkadaş
vardı, bana yaptıkları muamelenin aynısını ona da yapmışlar."

‘ÇIKIP BAS BAS BAĞIRABİLİRİM AMA EN BÜYÜK KORKUM İŞSİZLİK’

Başka bir şubede çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen Şok Market işçisi de zorla ücretsiz izne
çıkarılmaya çalışılınca yıllık iznini kullanmak zorunda kalmış. Yaşadıklarını "çıkıp bağırabilirim ama en
büyük korkum işsizlik" sözleriyle anlatan işçi şunları söyledi:

"Bu eve hizmet olayını 65 yaş üstü insanlar için başlattık deseler de bu yalan çünkü söz konusu uygulamaya 1 Ocak’ta başladılar. 3.5 ay önce bununla ilgili evrakı bize imzalatmaya çalıştılar. Ben şu an çalışamıyorum, kronik hastalığım var. Doktorun verdiği raporun süresi bitince bana yıllık izin kullandırdılar. "Bana "ücretsiz izne çıkacaksın" dedi, ben de "ücretsiz izne çıkacağım da taş mı yiyeceğim" dedim. Çalışmam gerekiyor. Eşim işsiz kaldı. 3 çocuğum var. Ücretli izni kullandırmadığı için ben de yıllık iznimi kullanmak zorunda kaldım. Çıkıp bas bas bağırabilirim ama haklarımdan olabilirim, işsiz kalabilirim tazminat hakkımı kaybedebilirim. En büyük korkum bu."

MÜŞTERİDEN İŞÇİYE: ‘ÇOK YANAŞMA VİRÜS BULAŞTIRIRSIN’

Eve hizmet uygulamasında karşılaştıkları muamele de işçileri canından bezdirmiş. Şok Market çalışanı gelinen noktayı "işçinin etine basıyorlardı şimdi kemiğine basıyorlar" sözleriyle dile getirirken karşılaştıkları muameleyi de şöyle anlattı:

"Bu süreçte personel alımı yapmadığı için bizim iş yerinde iki kişi çalışıyor ve birinden biri evlere malzeme
götürüyor. Bu da yetmezmiş gibi siparişi götüren bir arkadaşımıza müşteri "çok yanaşma virüs bulaştırırsın" demiş. Bazıları "siparişimi almama bu kadar zaman var, daha sonra alırım" diyerek giden çalışanlarımızı geri çeviriyor. Bir de böyle bir muamele ile karşılaşıyorlar. Bize güleryüz de göstermene gerek yok, istediklerini alman yeterli. Küçük düşürüyor, eziyor. Rencide ediliyorlar. O siparişi hazırlayan benim, kamyondan indiren benim, virüs varsa zaten o üründe de vardır. Virüsten korkuyorsan neden sipariş veriyorsun. Personel yetersizliği derken bir de bu eve sipariş çıktı, insanların etine basıyorlardı şimdi kemiğine basıyorlar."

‘ÇALIŞANLAR DA BİRER İNSAN BUNU UNUTMASINLAR’

Salgının işsizlik tehdidi için kullanıldığını belirten işçi "Halka hizmet’ diyorlar, pardon bunu derken kimi kullanıyorsunuz? Biz de çalışanlar da birer insanız, bunu unutmayın. Yani bunu unutuyorlar. Eskilerin bir sözü var: Paran varsa ağasın, paran yoksa kölesin. Bu böyle. Bu köleliği yapmaya mecburum çünkü çocuklarım var. Virüs var iş yok. Her yer öyle. Öyle bir zamanda bunu yaptılar ki kimse istifaları en minimum düzeyde tuttular. Var istifalar ama az" dedi. 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar